İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi 2018/1840 Esas 2020/1708 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 5. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2018/1840
Karar No: 2020/1708
Karar Tarihi: 21.10.2020



İSTEMİN KONUSU: İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 21.02.2018 tarih ve E:2017/1158, K:2018/218 sayılı kararının istinaf yolu ile incelenerek kaldırılması ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
 
YARGILAMA SÜRECİ:
 
Dava konusu istem: ... kapı numaralı yerde bulunan ve tapuda 3 pafta, 20052 parselde kayıtlı taşınmaz üzerinde, davacı tarafından ruhsat ve eklerine aykırı olarak çelik konstrüksiyon malzeme kullanılarak zemin kat seviyesinde yapı yapıldığından bahisle 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca ruhsat ve eklerine aykırı yapının yıkılmasına ilişkin belediye encümeninin 11.05.2017 tarih, 308 karar sayılı kararının iptali istenilmiştir.
 
İlk derece mahkemesi kararının özeti: İstanbul 6. İdare Mahkemesinin 21.02.2018 tarih ve E:2017/1158, K:2018/218 sayılı kararı ile;" ...Olayda; yapılan denetim sonucunda düzenlenen yapı tatil tutanağının bir suretinin yapı üzerine asılarak yapı sahibine tebliğ edilmiş sayıldığı, bu tebligatın bir nüshasının da muhtara bırakıldığı, bu tarihten itibaren en çok bir ay içinde yapının yıkılması ya da ruhsata uygun hale getirilmesi ihtarının yapıldığı, düzenlenen yapı tatil tutanağına karşı dava açılmayarak kesinleştiği, bu durumda; dava konusu yerde, ruhsat ve eklerine aykırı yapı yapıldığının, davalı idarece mahallinde yapılan kontroller sonucunda düzenlenen yapı tatil tutanağıyla tespit edildiği açık olup, davacının, yapının yıkılarak ruhsata uygun hale getirilmesine ilişkin tebligat neticesinde de hukuka aykırılığın giderilmediği gibi, 3194 sayılı Kanun'un yukarıda aktarılan 32. maddesi hükmüne uygun olarak 1 aylık yasal süre içerinde de ruhsat alınmadığı veya ruhsatsız yapının yıktırılmadığı anlaşıldığından, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca ruhsata aykırı yapıldığı sabit olan kısımlara yönelik verilen yıkım kararında, hukuka aykırılık bulunmadığı" gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
 
İSTİNAFA BAŞVURANIN
 
İDDİALARI: Davacı tarafından; yıkıma konu edilen yapının ruhsat gerektirmediği, hafif malzemeden yapıldığı ileri sürülerek kararın istinaf yolu ile incelenerek kaldırılması ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi istenilmektedir.
 
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI: Savunma verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Beşinci İdare Dava Dairesince; davacı tarafın duruşma istemi yerinde görülmeyerek2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 6545 sayılı Kanunun 19. maddesi ile değişik 45. maddesi uyarınca dava dosyası incelenerek gereği görüşüldü:
 
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
 
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun "istinaf" başlıklı (Değişik 6545 S.K./19. md.) 45. maddesinin; 3. fıkrasında; “Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir.”;6. fıkrasında ise, "Bölge idare mahkemelerinin 46 ncı maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir." hükmü yer almış olup, ilk derece mahkemelerinin nihai kararlarının istinafen kaldırılması ise; 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45/4. maddesinde yer alan sebebin varlığı halinde mümkün bulunmaktadır.
 
Her ne kadar yargısal incelemenin devamı sürecinde 3194 sayılı Kanun'un Geçici 16.maddesinin 4.fıkrası ve Yapı Kayıt Belgesi verilmesine ilişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ'in 6.maddesinde yer alan "yapı kayıt belgesi ilgili belediyesine verildikten sonra 3194 sayılı Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilmeyen idari para cezalarının iptal edileceği" yönünde düzenleme yürürlüğe girmiş ise de sözü edilen düzenleme ihtilaf konusu işlemi tesis eden idarelere, yeni gelişen duruma göre işlem tesis etme yükümlülüğü getirdiğinden yargısal incelemesi devam eden davalarda yargı yeri tarafından verilecek karara etkisi bulunmamaktadır.
 
Zira 3194 sayılı İmar Kanununa 7143 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 16. Madde, yargısal incelemesi devam eden davalar yönü ile bir düzenleme içermemekte, idarelere yapı kayıt belgesi düzenlenen yapılar yönü ile işlem tesis yükümlülüğü getirmekte olup idaresince her zaman mevcut duruma uygun yeni bir işlem tesisi mümkündür.
 
Bu itibarla; istinaf incelemesine konu karar usul ve hukuka uygun olup istinaf dilekçesinde ileri sürülen hususlar kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
 
İstinaf incelemesine konu karar usul ve hukuka uygun olup istinaf dilekçesinde ileri sürülen hususlar kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
 
KARAR SONUCU:
 
Açıklanan nedenlerle;
 
1-2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İSTİNAF BAŞVURUSUNUNREDDİNE,
 
2-Aşağıda dökümü yapılan istinaf yargılama giderinin başvuran üzerinde bırakılmasına,
 
3-Artan posta giderinin mahkemesince istinaf isteminde bulunana iadesine,
 
4-2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 6. fıkrası gereğince kararın taraflara tebliği için dosyanın ait olduğu mahkemesine gönderilmesine,
 
5-Aynı Kanun maddesi uyarınca kesin olarak 21.10.2020 tarihinde esasta oybirliği gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.
 
KARŞI OY
 
3194 sayılı İmar Kanununa 7143 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 16. Madde, yargısal incelemesi devam eden davalar yönü ile bir düzenleme içermediğinden Dairemizce işin esasın girilerek karar verilmesi yerinde ise de;
 
3194 sayılı İmar Kanununun 7143 sayılı Kanunla eklenen geçici 16’ncı maddesinin birinci fıkrasında; "Afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31/12/2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31/10/2018 tarihine kadar başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 31/12/2018 tarihine kadar kayıt bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebilir. Başvuruya konu yapının ve arsasının mülkiyet durumu, yapı sınıf ve grubu ve diğer hususlar Bakanlık tarafından hazırlanan Yapı Kayıt Sistemine yapı sahibinin beyanına göre kaydedilir.”; aynı maddenin dördüncü fıkrasında ise, “Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili bu Kanun ve 2960 sayılı Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezaları iptal edilir.” kuralı yer almaktadır.
 
Anılan Yasa hükmüne dayanılarak hazırlanan ve 6 Haziran 2018 tarihli ve 30443 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğin 6. maddesinin birinci fıkrasında, Yapı Kayıt Belgesi verilen yapıların maliklerinin, bu belgenin bir örneğini belediye ve mücavir alan sınırları içinde ilgili belediyesine, bu sınırlar dışında il özel idaresine vermek zorunda oldukları, aynı maddenin üçüncü fıkrasında, Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili 3194 sayılı Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezalarının iptal edileceği belirtilmiş, ‘Yapı kayıt belgesi düzenlenemeyecek yapılar’ başlıklı 8.maddesinin 20 Eylül 2018 tarihli ve 30541 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslarda Değişiklik yapılmasına Dair Usul ve Esasların 5. maddesi ile değişik ikinci fıkrasında ise; “Yapı Kayıt Belgesi düzenlenemeyecek yapılar için bu belgenin düzenlendiğinin tespit edilmesi durumunda, Yapı Kayıt Belgesi iptal edilir, bu belgenin sağlamış olduğu haklar geri alınır, Yapı Kayıt Belgesi bedeli olarak yatırılmış olan bedel iade edilmez ve belge düzenlenmesi safhasında yalan beyanda bulunan müracaat sahibi hakkında 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 206 ncı maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunulur.” düzenlemesine yer verilmiştir.
 
Yapı kayıt belgesi kişinin beyanına göre verilmekle birlikte iptal edilmediği sürece hukuken geçerli bir belge olup, idari veya kazai bir kararla iptal edilmediği sürece idareyi ve yargı mercilerin de bağlayacağı açıktır.
 
Bu nedenle Dairemizce söz konusu düzenleme nedeniyle devam eden davalarda işin esasına girilerek karar verilmesi dava konusu yıkım kararlarının uygulanabileceği veya tahsil edilmemiş para cezalarının tahsil edilebileceği anlamına gelmemektedir.
 
Zira Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezalarının ilgili belediyesince iptal edilmesi anılan kanunun amir hükmüdür.
 
Yargılaması devam eden davalarda işlem tesisinden sonra ve davaya konu işlemlerin tesisine neden olan imara aykırılıklar nedeniyle davacı tarafından alınan yapı kayıt belgesinin dosyaya ibrazı yeterli olmayıp, ilgili belediyeye yapı kayıt belgesini sunmaları ve ilgili belediyece anılan kanun hükmü uyarınca yıkım ve para cezasının iptalini talep etmeleri gerekmekte olup, taleplerinin reddi halinde bu işleme karşı açacakları davalarda ancak yargı yerlerince yapı kayıt belgesinin dikkate alınabileceği açıktır.
 
Öte yandan, ilgili belediyece dava konusu işlemin tesisine neden olan imara aykırılığın 31/12/2017 tarihinden sonra yapılmış olması veya hukuken verilmemesi gereken yapı ve yerler için verildiğinin tespit edildiği durumlarda her zaman Çevre ve Şehircilik Bakanlığına veya bu bakanlığın il teşkilatlarına başvurarak iptalini talep etme ve talebinin reddi halinde ise bu işleme karşı dava açma hakkı bulunmakta olup, yapı kayıt belgesinin idari veya kazai bir kararla iptal edilmediği sürece idareyi bağlayacağı da tabiidir.
 
Bu nedenlerle, iş bu davada yapı kayıt belgesi sunulmasına rağmen işin esasına girilerek karar verilmesi ve kararın sonucu bakımından çoğunluk kararına katılmakla birlikte, yukarıda yer verilen hususların kararda belirtilmesi gerektiği görüşüyle karara gerekçe yönünden katılmıyorum. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy