İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 4. Vergi Dava Dairesi 2019/3406 Esas 2020/988 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 4. Vergi Dava Dairesi
Esas No: 2019/3406
Karar No: 2020/988
Karar Tarihi: 02.07.2020



(2577 S. K. m. 20, 45, 49) (213 S. K. m. 3, 30) (3065 S. K. m. 29, 34) (ANY. MAH. 27.02.2019 T. 2015/15100 E.)

İSTEMİN ÖZETİ: Davacı tarafından, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannamesi üzerine 2018/11, 12 dönemleri için tahakkuk eden katma değer vergisi, damga vergisi ve gecikme faizi ile aynı dönemler için kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle açılan davanın; davacı tarafından beyanname verilmesinden sonra idarece mükellefe gönderilen yazı ile; düzeltme beyannamesi vermemesi halinde özel esaslara tabi tutulacağının bildirilmesi nedeniyle davacının ikinci bir beyanname vermeye zorlanması, dava konusu tahakkukların ve kesilen cezaların bu zorlama sonucu verilen beyanlara dayanması, idarenin mükellefleri ikinci bir beyanda bulunmaya zorlama hak ve yetkisinin bulunmaması, idarece faturanın sahte olduğu iddia ediliyor ise vergi incelemesi yapılması suretiyle her türlü araştırma ve inceleme yapılarak somut verilerle belgenin sahteliğinin ortaya konulmasının gerekmesi karşısında, davacı mükellef tarafından indirim konusu yapılan vergilerin doğruluğunun mükellef nezdinde yapılmış bir vergi incelemesi sonucu somut verilerle ortaya konulmamış olması nedeniyle dava konusu tahakkuk ve ceza kesme işleminde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle kabulüne karar veren İstanbul 1. Vergi Mahkemesi'nin 30/05/2019 tarih ve E:2019/532, K:2019/1108 Sayılı kararının davalı idare tarafından; mükelleflerin beyanname verme zorunluluğu yokken kendi iradeleriyle matrah beyan etmeleri durumunda serbest şekilde irade ortaya konulduğundan dava açılmasının mümkün olmadığı iddialarıyla istinaf yoluyla kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemiyle istinaf başvurusunda bulunulmaktadır.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
 
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü Vergi Dava Dairesi'nce; dava dosyası Dairemizin 30.01.2020 tarihli ara kararına davacı tarafından cevap verilmediği görülerek, Dairemizin 30.01.2020 tarihli ara kararı uyarınca davalı idarece ibraz edilen bilgi ve belgelerle birlikte incelenerek davalı idarece yapılan istinaf başvurusu hakkında işin gereği görüşüldü:
 
KARAR: Dava; davacı tarafından, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannamesi üzerine 2018/11, 12 dönemleri için tahakkuk eden katma değer vergisi, damga vergisi ve gecikme faizi ile aynı dönemler için kesilen vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemiyle açılmıştır.
 
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun ''İstinaf'' başlıklı 45. maddesinin 2.fıkrasında; istinafın, temyizin şekil ve usullerine tabi olduğu, 3. fıkrasında da; bölge idare mahkemesinin, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar vereceği, karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkünse gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı vereceği belirtilmiş, aynı Kanunun ''Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar'' başlıklı 49. maddesinin 2. fıkrasında ise; ''görev ve yetki dışında bir işe bakılmış olması, hukuka aykırı karar verilmesi, usul hükümlerinin uygulanmasında kararı etkileyebilecek nitelikte hata veya eksiklikler bulunması'' bozma nedenleri olarak belirlenmiş bulunmaktadır.
 
Uyuşmazlıkta, davacı tarafından düzeltme beyannamesinin verilme sebebinin, davalı idarenin bu yöndeki talebine dayandığı, bu kapsamda idarece, 213 Sayılı Kanun'un 30. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca re'sen tarhiyat yapılması yoluna başvurulmadığı, davacıdan ihtilaflı döneme ait KDV beyannamesinde yer alan bazı belgeleri düzenleyen bir mükellef hakkında olumsuz rapor/olumsuz tespit bulunduğu belirtilerek bu indirim kalemlerinin çıkarılması suretiyle beyanlarının düzeltilmesi istenilmiştir.
 
Vergi dairelerinin, mükelleflerin beyanlarının düzeltilmesi gereğini duyuran müeyyideli yazıları doğrultusunda, ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri esas alınarak yapılan tahakkuk, hesaplanan gecikme faizi ve kesilen vergi ziyaı cezalarına karşı açılan davaların esası incelenmeden reddedilmeleri nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği ileri sürülerek yapılan başvuru üzerine, Anayasa Mahkemesi'nin 27/02/2019 tarih ve Başvuru No:2015/15100 Sayılı kararıyla; ''başvurucuların somut olayda, alımlarına konu faturaların sahte olmadığı ve bu nedenle de söz konusu indirim unsurlarının gerçek olduğu düşüncesiyle bu durumu vergi mahkemeleri önünde tartışma konusu yapabilmeleri için düzeltme beyanına ihtirazi kayıt koyma hukuki imkânı dışında bir seçeneklerinin bulunmadığı, vergi idaresinin başvurucuları düzeltme beyannamesi vermeye yönlendirdiği ve uyuşmazlığı çıkardığı, bazı olumsuz sonuçlara yol açacak yaptırımlar uygulamakla ihtar ettiği, dolayısıyla başvurucuların Vergi İdaresinden kanunda öngörülen usulü yani incelemeye sevk edilme ve vergi inceleme raporu ya da takdir komisyonu kararına dayalı olarak vergi ziyaı cezalı tarhiyat yapılmasını beklemelerinin uygun olmadığı, başvuru konusu olayda, mal ve hizmet alımında bulunduğu firmanın sahte fatura düzenlediği yönünde tespitler bulunmasından dolayı kendilerinin de kod listesine alınma baskısı altında serbest iradelerini yansıtmayan düzeltme beyannameleri vermek durumunda bırakılan başvurucuların bu işleme karşı açtığı davaların vergi mahkemelerince esas yönünden incelenmediği, sonuç olarak başvurucuların, mülkiyet haklarına müdahale teşkil eden vergilendirme işlemlerinin yargı yoluyla denetlenebilmesi imkânına sahip olamadıkları'' belirtilerek Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlâl edildiği sonucuna ulaşılmıştır.
 
Bu bilgiler uyarınca, 2577 Sayılı Kanun'un 20. maddesi uyarınca, Dairemizin 30.01.2010 tarihli ara kararı ile dosyaya celp edilen, davacıya ihtilaflı faturaları düzenleyen mükellef hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu ve diğer tespitler incelenerek, söz konusu indirim kayıtlarının, indirim koşullarını taşıyıp taşımadığı hususunda bir değerlendirme yapılması gerektiği sonucuna varılmıştır.
 
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun vergi kanunlarının uygulanması ve ispatını düzenleyen 3/B maddesinde; vergilendirmede, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu, vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan veya olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa ait olacağı kurala bağlanmıştır.
 
Öte yandan, 3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 29. maddesinde, yükümlülerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetine ilişkin olarak, kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisini indirebilecekleri öngörülmüş, 34'üncü maddesinde ise indirim yapılabilmesi, indirime konu vergilerin söz konusu belgelerde gösterilmesi ve bu belgelerin yasal defterlere kaydedilmiş olması koşullarının birlikte bulunmasına bağlanmıştır.
 
Bu kuralın gereği olarak yükümlülerin Katma Değer Vergisi Kanunu'nun yukarıda sözü edilen 29.madde hükmünden yararlanabilmelerinin ön şartı, fatura ve benzeri vesikaların gerçeği yansıtmasıdır. Bu madde hükmüne göre, mal alışları nedeniyle yüklenilen katma değer vergilerinin indirim ve iade konusu yapılabilmesi için faturaların gerçek bir mal alım satımı karşılığı düzenlenmesi gerekmektedir.
 
Gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla katma değer vergisi ödenmesi ve bunun sonucu olarak da vergi indirimi söz konusu olamayacağından, vergi indirimine dayanak teşkil eden faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığının ortaya konulması gerekir.
 
Dosyanın incelenmesinden, davacıya gönderilen 08/02/2019 tarih ve E.124114 Sayılı yazı ile davacının 2018 yılı içinde mal alımında bulunduğu .... Reklam Turizm Yayıncılık Tic. Ltd. Şti.'den olan alımları yönünden düzeltme beyannamesi vermesi aksi halde özel esaslara tabi tutulacağının bildirilmesi üzerine davacının ihtirazi kayıtla düzeltme beyannamesi verdiği, ihtirazi kaydın kabul edilmemesi suretiyle tahakkuk ettirilen katma değer vergisi, damga vergisi ve gecikme faizi ile kesilen vergi ziyaı cezasının kaldırılması istemiyle bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Davacı tarafından 2018/11 ve 12. dönemlerde ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannamelerine konu faturaları düzenleyen ... Reklam Turizm Elektrik Baskı ve Prodüksiyon San. Tic. Ltd. Şti. hakkında düzenlenen 12.10.2018 tarih ve 2018-A-6536/10 Sayılı Vergi Tekniği Raporu'nda özetle; mükellefin reklam ajansı faaliyeti ile iştigal etmek üzere mükellefiyet tesis ettirdiği, 11.05.2018 tarihli defter belge isteme yazısının iş yerinin terk edilmiş olması nedeniyle tebliğ edilemediği, 2016 yılında 486.880,00 TL katma değer vergisi beyan ettiği aynı yıla ilişkin olarak 72,66 TL ödenecek vergi çıktığı, 2017/10 ila12. dönemlerinde ise 7.452.060,00 TL katma değer vergisi beyan edilmesine karşılık ödenecek vergi çıkmadığı, 2018/1 ila 7. dönemlerinde ise 16.800,976,97 TL katma değer vergisi beyan edildiği buna karşılık 900,00 TL ödenecek vergi çıktığı, rapor tarihi itibariyle 126.790,29 TL ödenecek vergi borcu olduğu, şirket çalışanı Y. Karakaya'nın ifadesinde; iş yerinde fiilen çalışmadığını ve mükellef kurumu bilmediğini bir dönem işe alınma vaadiyle kimlik fotokopisinin alınarak başka bir firmada sigortalı olarak gösterildiğini beyan ettiği, 2017 yılında ve 2018 yalında toplam 9.121.150,00 TL tutarında mal ve hizmet sattığı tespit edilen firma hakkında düzenlenen vergi tekniği raporu ile münhasıran sahte belge düzenleme maksadıyla mükellefiyet tesis ettirdiğinin tespit edildiği hususları birlikte değerlendirilerek yönetici değişikliği tarihi olan 27.05.2016 tarihinden itibaren gerçek bir faaliyetinin olmadığı ve bu tarihten itibaren düzenlediği tüm faturaların sahte belge olarak değerlendirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
 
Bütün bu inceleme ve tespitler sonucunda davacı adına fatura düzenleyen .... Reklam Turizm Elektrik Baskı ve ProdüksiyonSan. Tic. Ltd. Şti.'nin faaliyette olduğunun tespit edilememesi, ortak değişikliğinden sonra çok yüksek tutarlı katma değer vergisi beyannameleri vermesine karşılık hem ödenecek vergisinin çıkmaması hem de söz konusu tutarlara ulaşabilecek ticari organizasyonunu olmaması, işçesi olarak beyan ettiği şahsın ifadesinde gerçekte iş yerinde çalışmadığını beyan etmesi, vergi borçlarını ödememesi gibi hususlar bir arada değerlendirildiğinde davacı adına düzenlediği faturaların gerçek bir mal ve hizmet teslimine dayanmayan sahte faturalar olduğu sonucuna ulaşılmış olup davacı tarafından bu mükelleflerden alınan faturaların yasal kayıtlardan çıkarılması suretiyle verilen katma değer vergisi düzeltme beyannamelerine istinaden yapılan tahakkuklarda ve kesilen vergi ziyaı cezalarına hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
 
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, davalı idare istinaf başvurusunun kabulüne, İstanbul 1. Vergi Mahkemesi'nin 30/05/2019 tarih ve E:2019/532, K:2019/1108 Sayılı kararının kaldırılmasına, davanın reddine, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 323. maddesi uyarınca dava aşamasında yapılan 132,80 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, davalı idare tarafından istinaf aşamasında yapılan 92,20 TL yargılama gideri ile Dairemiz kararının verildiği tarihte yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.890,00 TL vekalet ücretinin davacı tarafından davalı idareye ödenmesine, 492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca 54,40 TL maktu karar harcından az olmamak üzere dava konusu vergi ziyaı cezası miktarı üzerinden binde 4,55 oranında hesaplanacak nispi karar harcı ile aynı Kanunun 13/j. maddesi uyarınca istinaf aşamasında harçtan muaf olması nedeniyle davalı idareden aranmayan 128,50 TL istinaf başvurma harcının davacıdan alınmasına, 38,00 TL yargılama giderinin davalı idare tarafından davacıya ödenmesine, artan posta ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra Mahkemesince taraflara iadesine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içinde Danıştay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, 02.07.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy