İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 4. İdari Dava Dairesi 2020/1136 Esas 2020/1218 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 4. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/1136
Karar No: 2020/1218
Karar Tarihi: 30.09.2020



(3194 S. K. m. 5, 6)
 
İSTEMİN ÖZETİ: İstanbul İli, Pendik İlçesi, ……. Mahallesi, 22 pafta, 92 parsel sayılı taşınmazın maliki olan davacı tarafından, bu taşınmazı kapsayan alana ilişkin olarak davalı idarece hazırlanan 28.03.2018 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliğinin ve itirazın zımnen reddine dair işlemin iptali istemiyle açılan davada, "...Bu durumda, dava konusu uygulama imar planı değişikliğinin dayanağı olan 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı değişikliğinin iptal edilmesi nedeniyle, iş bu dava konusu olan 28.03.2018 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliğinde ve bu plana yapılan itirazın zımnen reddine dair işlemde plan hiyerarşisine ve hukuka uyarlılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır." gerekçesiyle dava konusu işlemlerin iptaline ilişkin İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nin 14/11/2019 tarih ve E:2018/2593, K:2019/2214 sayılı kararının; nazım imar planı değişikliğinin iptaline ilişkin mahkeme kararının henüz kesinleşmediği, dava konusu plan değişikliğinin üst ölçekli plan ile uyumlu, şehircilik ilkeleri, planlama teknikleri ve kamu yararına uygun olduğu, mahkeme kararının ise usul ve yasaya aykırı olduğu iddialarıyla kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Dördüncü İdare Dava Dairesince, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler incelenerek işin gereği görüşüldü:
 
Dava, İstanbul İli, Pendik İlçesi, …… Mahallesi, 22 pafta, 92 parsel sayılı taşınmazın maliki olan davacı tarafından, bu taşınmazı kapsayan alana ilişkin olarak davalı idarece hazırlanan 28.03.2018 tasdik tarihli 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı değişikliğinin ve itirazın zımnen reddine dair işlemin iptali istemiyle açılmıştır.
 
3194 sayılı İmar Kanununun 5. maddesinde; nazım imar planı, varsa bölge planlarının mekâna ilişkin genel ilkelerine ve varsa çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine, yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel kullanış biçimlerini, yerleşme alanlarının gelişme yön ve büyüklüklerini, nüfus yoğunlukları ve eşiklerini, ulaşım sistemlerini göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere düzenlenen, plan hükümleri ve raporuyla beraber bütün olan plan olarak tanımlanmış; uygulama imar planı ise, tasdikli halihazır haritalar üzerine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak nazım imar planı esaslarına göre çizilen ve çeşitli bölgelerin yapı adalarını, bunların yoğunluk ve düzenini, yolları ve uygulama için gerekli imar uygulama programlarına esas olacak uygulama etaplarını ve diğer bilgileri ayrıntıları ile gösteren plan olarak tanımlanmıştır. Kanunun 6. maddesinde ise; mekânsal planların, kapsadıkları alan ve amaçları açısından Mekânsal Strateji Planlarına uygun olarak “Çevre Düzeni Planları” ve “İmar Planları” kademelerinden oluştuğu, imar planlarının ise nazım imar planı ve uygulama imar planı olarak hazırlanacağı ve her planın bir üst kademedeki plana uygun olarak hazırlanacağı hüküm altına alınmıştır.
 
İmar hukukunda planların kademeli birlikteliği olarak da adlandırılan planlama hiyerarşisi gereği alt ölçekli planların üst ölçekli planlarda belirlenen planlama ana ilkelerine, stratejilerine ve kararlarına uyumlu olması zorunludur.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; İstanbul İli, Pendik İlçesi, ..... Mahallesi, 22 pafta, 92 parsel sayılı taşınmazı kapsayan alana ilişkin olarak davalı idarece hazırlanarak, 15.09.2017 tarih ve 108 sayılı Pendik Belediye Meclis Kararı ile kabul görülerek karara bağlanan, Pendik İlçesi, ..... Mahallesi, 92 Parsel ve Çevresindeki Alana İlişkin 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Plan Değişikliğinin 28.03.2018 tarihinde Büyükşehir Belediye Başkanınca onaylandığı, davacı tarafından plana yapılan itirazın reddedilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Mahkemesince dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planının dayanağı olan 1/5000 ölçekli Pendik İlçesi, ..... Mahallesi ile ....., ..... ve ..... Mahallelerinin Bir Kısmına Ait Nazım İmar Planı değişikliğinin dava konusu taşınmaza ilişkin kısmına karşı açılan davada, İstanbul 2. İdare Mahkemesinin 29.03.2019 tarih ve E.2018/918, K.2019/732 sayılı kararıyla nazım imar planının iptaline karar verilmesi nedeniyle, dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ve bu plana yapılan itirazın reddine dair işlemde plan hiyerarşisine ve hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle iptaline karar verilmiş ise de, söz konusu nazım imar planı değişikliğine ilişkin mahkeme kararına yapılan istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 28/01/2020 tarih ve E.2019/1520, K.2020/160 sayılı kararı ile "Uyuşmazlıkta, 108.570 metrekare büyüklüğündeki İstanbul İli, Pendik İlçesi, ..... Mahallesi, 22 pafta, 92 parselin 1/100000 ölçekli çevre düzeni planında meskun alanda kaldığı, 92 parselin olduğu alanda dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğinden önce yürürlükte olan 1/5000 ölçekli nazım imar planında parselin kısmen .... gösterimli konut, kısmen sosyal kültürel tesis alanı, kısmen otopark, kısmen 12-20 metre yol, kısmen enerji nakil hattı koruma kuşağı, kısmen park fonksiyonunda kaldığı, dava konusu 25.09.2017 tasdik tarihli 1/5000 ölçekli Pendik İlçesi, ..... Mahallesi ile ....., ..... ve ..... Mahallelerinin Bir Kısmına Ait Nazım İmar Planı değişikliğinde ise 92 nolu parselin kısmen .... gösterimli konut, kısmen ortaöğretim alanı, kısmen idari tesis alanı, kısmen açık ve kapalı spor tesisi alanı, kısmen 20 metre yol, kısmen park, kısmen dini tesis alanı, kısmen sosyal kültürel tesis alanı fonksiyonunda kaldığı, davacının 2008 yılında Pendik Sulh Hukuk Mahkemesince verilen kararla parselin 343 metrekarelik kısmında zilyetliğine hükmedildiği, Pendik Belediye Encümeni'nin 26.05.2016 tarih ve 12000 sayılı kararı uyarınca 4706 sayılı Kanun kapsamında Pendik Belediyesi ile davacı arasında 92 parselin 175 metrekarelik kısmı için satış sözleşmesi imzalandığı, 92 parselin 09.08.2018 tarihli ifraz işlemi ile 1370 ve 1371 parseller olarak tescil edildiği, davacıya ait kısmın ise 1370 parsel içerisinde kaldığı, dosyada mevcut bilirkişi raporunda davacının zilyet olarak belirlendiği alanla ilgili olarak değerlendirme yapılarak bu kısmın öncesinde konut alanı iken yapılan değişiklikle spor alanına alındığı, oysa ki zilyetliğin korunması yönündeki karar sonrasında ve satış yönündeki idari işlem tesis üzerine idari işlemlerin sürekliliğini ve idarenin güvenirliliğini zedeleyecek biçimde satışı yapılan bu alanın yapılaşmaya kapalı spor tesisleri alanında bırakılmasının yerinde olmadığı yönünde görüş geliştirildiği, İstanbul 7. İdare Mahkemesince alınan bilirkişi raporunda ise satın alınan parsel hakkının uygulama imar planı yapılıp parselasyon planı onaylandığında netleşeceği, parsel içinde davacıya ait yapının bulunduğu alana verilen fonksiyonun sadece davacıyı değil tüm parsel hissedarlarını ilgilendirdiği ve etkilediğinin belirtildiği, bunun ötesinde her iki bilirkişi raporunda da üst ölçekli plan kararına aykırılık görülmediği, plan yapımı için yeterli gerekçelerin bulunduğu, planlamanın nüfus yoğunluğunu azaltıcı, sosyal donatı ve ulaşım fonksiyonları yönünden donatıyı arttırıcı ve trafik yükünü kısıtlayıcı nitelikte olduğu, yoğunluk, ulaşım, çevresel etkiler, yapılaşma, sosyal donatı gibi unsurlar bakımından olumsuzluk içermediği şeklinde görüş belirtildiği görülmektedir. Bu durumda, dosyada yer alan bilirkişi raporu kısmen hükme esas alınabilecek nitelikte görülmüş olup davacının zilyetliğine konu olduktan sonra parselin 175 metrekarelik kısmı için davacıya satış yapılmış ise de, bakılan uyuşmazlığın parsel bazlı incelenmesi gerektiği, bu bağlamda yapılan değerlendirmede ise uyuşmazlığa konu parseli kapsayan alanda yapılan plan değişikliğinin üst ölçekli plan kararları ile bir uyumsuzluk göstermediği, yoğunluk, ulaşım, çevresel etkiler, yapılaşma, sosyal donatı gibi unsurlar bakımından olumsuzluk içermediği ve plan yapımı için yeterli gerekçelerin bulunduğu gözetildiğinde, tesis edilen dava konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliğine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmamıştır."gerekçesine yer verilerek mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verildiği görülmekte olup, böylelikle dava konusu uygulama imar planının dayanağı nazım imar planı değişikliğinin halen yürürlükte olduğu anlaşılmıştır.
 
Bu durumda, plan bütününde sosyal donatı alanlarını olumlu yönde geliştiren kararlar alınarak planlama bölgesinde sosyal, kültürel ve rekreasyonel olarak donatı ihtiyaçlarının karşılanmasının hedeflediği, davacıya ait yapının bulunduğu alanın "kapalı ve açık spor alanı" fonksiyonunda kaldığı ve dayanak nazım imar planıyla uyumlu olduğu anlaşılan dava konusu 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği ile bu plana yapılan itirazın reddine dair işlemde şehircilik ilkeleri ve planlama esasları ile hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
 
Açıklanan nedenlerle, istinaf talebinin kabulüne, İstanbul 2. İdare Mahkemesi'nin 14/11/2019 tarih ve E:2018/2593, K:2019/2214 sayılı kararın kaldırılmasına, davanın reddine, aşağıda dökümü yapılan 414,45-TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, istinaf safhasında davalı idarece yapılan 192,10-TL yargılama gideri ile hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, posta gideri avansından artan kısmın talep edilmesi halinde derhal, talep edilmemesi halinde karar kesinleştikten sonra re'sen ilgililerine iadesine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen 30 gün içinde Danıştay'da temyiz yolu açık olmak üzere, 30/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy