İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesi 2020/823 Esas 2020/852 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 3. Vergi Dava Dairesi
Esas No: 2020/823
Karar No: 2020/852
Karar Tarihi: 02.07.2020



(213 S. K. m. 30, 72, 74, 75, 113, 114) (2577 S. K. m. 45, 46) (3065 S. K. m. 29)

İSTEMİN ÖZETİ: Davacı tarafından, 213 Sayılı Vergi Usul Kanunu 30/6 maddesi gereğince tutulması zorunlu olan defterlerin ve verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığından bahisle alınan takdir komisyonu kararlarına istinaden tekerrür hükümleri uygulanarak artırılan bir buçuk kat vergi ziyaı cezalı 2010/6 dönemi katma değer vergisi tarhiyatının iptali istemiyle açılan davanın "zamanaşımı süresinin dolmasına az çok az bir süre kala sırf zamanaşımını durdurmak maksadıyla takdire sevk işleminin yapıldığı ve tarhiyatın dayanağının aslında zamanaşımı süresinin dolmasından sonra düzenlenen vergi tekniği olduğu, dolayısıyla dava konusu cezalı vergilerin zamanaşımına uğradığı" gerekçesiyle kabulüne karar veren İstanbul 8. Vergi Mahkemesi'nin 20/04/2017 tarih ve E:2016/1882, K:2017/869 Sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunu aynı hukuksal gerekçe ve nedenlerle reddeden İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesinin 25.01.2018 gün ve E:2017/4974, K:2018/163 Sayılı kararının Danıştay 4. Dairenin 29.01.2019 gün ve E:2018/3885, K:2019/674 Sayılı kararıyla bozulması üzerine Dairemizce verilen 26/06/2019 tarih ve E:2019/1913, K:2019/2459 Sayılı ısrar kararının Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunun 19/02/2020 tarih ve E:2019/1377, K:2020/106 Sayılı kararıyla bozulması üzerine yeniden karar verilmek üzere dosyanın esas kaydına alınmasından ibarettir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: İstinaf talebinin reddi ile kararın onanması gerektiği savunulmaktadır.
 
Hüküm veren İstanbul Üçüncü Vergi Dava Dairesince, İstanbul 8. Vergi Mahkemesi'nin 20/04/2017 tarih ve E:2016/1882, K:2017/869 Sayılı kararına karşı davalı idarece yapılan istinaf başvurusunu reddeden Dairemiz 25/01/2018 gün ve E:2017/4974, K:2018/163 Sayılı kararının, Danıştay 4. Dairesi'nin 29/01/2019 gün ve E:2018/3885, K:2019/674 Sayılı kararıyla, Dairemiz 26/06/2019 gün ve E:2019/1913, K:2019/2459 Sayılı Israr, İstinaf Başvurusu Ret kararının ise Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulu'nun 19/02/2020 gün ve E:2019/1377, K:2020/106 Sayılı kararıyla bozulması üzerine Dairemize intikal eden dava dosyası yeniden incelendi, bozma kararı uyarınca işin gereği görüşüldü:
 
KARAR: İstinaf, davacı adına 2010 vergilendirme yılında bir kısım alışlarını sahte fatura kullanmak suretiyle belgelendirdiğinden bahisle 07.01.2016 tarih ve 2016-A-4537/1 Sayılı Vergi Tekniği Raporu done alınarak düzenlenen 04/05/2016 tarih ve 317 Sayılı Takdir Komisyonu Kararı uyarınca re'sen tarh olunan 2010/6 dönemine ilişkin tekerrür artırımlı bir kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatının kaldırılması istemiyle açılan davanın, yukarıda özetlenen gerekçeyle, kabulü yönündeki ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
 
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin 1.fıkrasında; idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine başvurulabileceği; 2.fıkrasında, istinafın, temyizin şekli ve usullerine tabi olduğu; 3. fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar vereceği, karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkünse gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı vereceği; 4. fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vereceği, bu halde bölge idare mahkemesinin işin esası hakkında yeniden bir karar vereceği; 6. fıkrasında ise, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararları kesindir hükümleri yer almaktadır.
 
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 113. maddesinde, zamanaşımı, süre geçmesi suretiyle vergi alacağının kalkması olarak tanımlanmıştır.
 
Anılan Kanun'un 114. maddesinin ikinci fıkrasının zamanaşımının durma süresinin belirsizliğinin Anayasa'nın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'nin 15/10/2009 tarihli ve E:2006/124, K:2009/146 Sayılı kararı ile iptal edilmesinden sonra 23/7/2010 tarihli ve 6009 Sayılı Kanun'un 8. maddesiyle yeniden düzenlenen ve 1/7/2010 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe giren halinde "Şu kadar ki, vergi dairesince matrah takdiri için takdir komisyonuna başvurulması zamanaşımını durdurur. Duran zamanaşımı mezkur komisyon kararının vergi dairesine tevdiini takip eden günden itibaren işlemeye devam eder. Ancak işlemeyen süre her hâl ve takdirde bir yıldan fazla olamaz." düzenlemesine yer verilmiştir.
 
Kanun'un 30. maddesinin birinci fıkrasında "Resen vergi tarhı, vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere veya kanunî ölçülere dayanılarak tespitine imkân bulunmayan hallerde takdir komisyonları tarafından takdir edilen veya vergi incelemesi yapmaya yetkili olanlarca düzenlenmiş vergi inceleme raporlarında belirtilen matrah veya matrah kısmı üzerinden vergi tarh olunmasıdır. İnceleme raporunda bu maddeye göre belirlenen matrah veya matrah farkı resen takdir olunmuş sayılır." hükmü yer almaktadır.
 
213 Kanun'un 72 ila 75. maddelerinde takdir komisyonunun kuruluşu, üyelerin seçilmesi, görev ve yetkileri sayılmış, aynı Kanun'un 31. maddesinde, takdir komisyonunca belli edilen matrah veya matrah kısmının takdir kararına bağlanacağı belirtilmiştir.
 
Anılan Kanun'un 74. maddesinin "a" işaretli fıkrasında ise, takdir komisyonlarının maddede sayılan görevlerini yaparken takdir sebeplerinin bulunup bulunmadığını inceleyemeyeceği, yalnız hatalı gördüğü işlemlerde ilgili vergi dairesini yazı ile ikaz etmeye mecbur olduğu hükme bağlanmıştır.
 
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinde sayılan re'sen vergi tarhını gerektiren sebeplerin varlığı halinde vergi inceleme elemanlarınca ilgili dönem matrahı re'sen takdir edilebileceği gibi takdir komisyonuna başvurularak da matrahın takdir edilmesi sağlanabilecektir. Anılan maddede sayılan hallerde matrahın takdir komisyonu tarafından takdir edilebileceği tartışmasız olup bu durumdaki bir mükellefin takdire sevk edilmesine ve düzenlenen inceleme raporlarının takdir komisyonunca done olarak kullanılmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Ayrıca Kanun'un 74. maddesindeki kuraldan takdir komisyonunun takdir nedenlerinin bulunup bulunmadığı hususunda bir inceleme yapamayacağı anlaşılmaktadır.
 
Yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, Kanun'da takdir komisyonuna başvurulmasına bağlanan ve belirlilik ve öngörülebilirlik arz eden hukuki sonuç zamanaşımının durması olduğundan, 2010/6 dönemine ilişkin vergi matrahının re'sen takdiri için 14.12.2015 tarihinde zamanaşımı süresinin dolmasına 17 gün kala takdir komisyonuna sevkle tarh zamanaşımının durduğunun kabulü gerekmektedir. 04.05.2016 tarihli takdir komisyonu kararıyla matrah takdiri yapıldığı ve 26.05.2016 tarihinde vergi dairesine tevdii edildikten sonra kalan 17 gün süre içerisinde 03.06.2016 tarihinde ihbarnamenin davacıya tebliğinin gerçekleştirildiği, dolayısıyla olayda zamanaşımın bulunmadığı anlaşılmaktadır.
 
Bu nedenle işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken dava konusu vergi ve cezaların zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle verilen Vergi Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.
 
İşin esasına gelince;
 
213 Sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinin 4. fıkrasında da; defter kayıtları ve bunlarla ilgili vesikaların vergi matrahının doğru ve kesin olarak tespitine imkan vermeyecek derecede noksan, usulsüz ve karışık olması dolayısıyla ihticaca salih bulunmaması hali re'sen takdir nedenlerinden biri olarak sayılmıştır.
 
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun “Vergi İndirimi” başlıklı 29. maddesinin 1. fıkrasında; mükelleflerin yaptıkları vergiye tabi işlemler üzerinden hesaplanan katma değer vergisinden, bu Kanunda aksine hüküm olmadıkça faaliyetlerine ilişkin olarak kendilerine yapılan teslim ve hizmetler dolayısıyla hesaplanarak düzenlenen fatura ve benzeri evraklarda gösterilen katma değer vergisini indirilebilecekleri hükme bağlanmıştır.
 
Gerçekleşmemiş teslim ve hizmetler dolayısıyla bir katma değer vergisi ödemesi ve bunun sonucu olarak da bir vergi indirimi söz konusu edilemeyeceğinden vergi indirimine dayanak teşkil eden faturaların gerçeği yansıtıp yansıtmadığı hususlarının tam olarak saptanmasını gerektirmektedir. Düzenlenen bir faturanın gerçek dışı olup olmadığının saptanması ise, bu faturanın düzenlenmesine takaddüm eden alım satım kademelerindeki bütün işlemlerin incelenmesine bağlıdır.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; davacının eski ünvanlarının .... Televizyon Yayıncılık Yapımcılık Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Işıl Televizyon Yayıncılık Anonim Şirketi olduğu, ünvan değişikliği sonucu yeni ünvanının.... Medya Hizmetleri Anonim Şirketi olduğu, davacı hakkında 04.12.2015 tarih ve 37275 Sayılı inceleme yazısı üzerine 11.12.2015 tarih ve 44 Sayılı müfettişlik yazısı ile kurumlar ve katma değer vergisi tarhiyatlarının takdiri için 14.12.2015 tarihinde takdir komisyonuna sevkinin yapıldığı, ardından 07.01.2016 tarihinde takdir komisyonuna done olmak üzere 2016-A-4537/1 Sayılı vergi tekniği raporunun düzenlendiği, söz konusu raporla davacı hakkında Büyükçekmece Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün 332 009 3035 vergi kimlik numaralı mükellefi ... Film Yapım Tur. ve Tekstil San. ve Tic. Ltd. Şirketi'nden yapmış olduğu alımlara istinaden cezalı tarhiyatların önerildiği, bunun üzerine takdir komisyonu tarafından rapordaki tespitlerden hareketle 04.05.2016 tarihinde matrah takdir edildiği, takdir edilen matrahlara istinaden davacı adına dava konusu tekerrür hükümleri uygulanarak arttırılan bir buçuk kat vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatının yapılarak tebliğ edilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Olayda, söz konusu faturaların sahte olup olmadığının belirlenmesi, uyuşmazlığın özünü oluşturduğundan, öncelikle ihtilaflı faturaları düzenleyen anılan firma hakkındaki tespitleri içeren raporun irdelenmesi gerekmektedir.
 
Davacıya fatura düzenleyen Zincirlikuyu Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün 332 009 3035 vergi kimlik numaralı mükellefi .... Film Yapım Tur. Ve Tesktil San. Ve Tic. Ltd Şti. hakkında düzenlenen 17.11.2014 tarih ve 2014-A-609/18 Sayılı vergi tekniği raporunda özetle; 14.12.2013 yılında ortaklar kurulu kararı ile kuruluştaki ortak ve müdürün .... ve ....'ın hisselerinin tamamını ....'a devrederek ortaklıktan ayrıldıkları bu kişinin 4 şirkette daha yöneticiliğinin bulunduğu; 01.12.1999 tarihi itibariyle film yapımı, turizm, tekstil faaliyeti ile iştigal edeceğini bildirerek mükellefiyet tesis ettirdiği; 14.02.2008 tarihinde ortaklar kurulu kararı ile şirket merkezini Şişli/İSTANBUL adresine nakil ettiği; 25.02.2008 tarihinde yapılan yoklamada işyerinin iki katlı ve 5 ayrı bölümden oluştuğu, bir bölümünün büro diğer bölümlerin montaj ve diğer işler için ayrıldığı; 16.04.2009 tarihinde yapılan yoklamada, faaliyetine devam ettiği, bir takım büro mobilyası, montaj seti, üç adet kamera ve aktarma cihazı ve şirket aktifine kayıtlı bir araç, 20 adet eski Türk filmi kullanım ve kiralama bulunduğu, 3 işçi çalıştığı, aylık kiranın 2,700,00 TL olduğu; 13.06.2011 tarihinde yapılan yoklamada faal, 10 işçi çalıştığı tespitlerin yapıldığı; 15.05.2013 tarihinde yapılan yoklamada adresinde bulunmadığı, adreste bir avukatın 2013/Mart ayından itibaren faaliyette olduğunun tespit edildiği; defter belge isteme yazısının taşınma nedeniyle tebliğ edilemediği; muhtasar beyanlara göre 2010- 2013 arası yıllarda çalışan işçi sayısının 5 ile 17 arasında değiştiği; 2008-2009 yıllarında kurumlar vergisi ve katma değer vergisi yönlerinden matrah attırımında bulunulduğu; 2010 yılında 6.169.318 TL KDV matrahı olduğu, Form Bs ile 5.990.738,00 TL, Form Ba ile 5.677.699,00 TL bildirildiği; 2011 yılında 5.508.332,76 TL KDV matrahı olduğu, Form Bs ile 5.449.693,00 TL, Form Ba ile 4.633.482,00 TL bildirildiği, 2012 yılında 18.839.460,00 TL KDV matrahı olduğu, Form Bs ile 732.325.770,00 TL, Form Ba ile 17.096 910,00 TL bildirildiği, 2013 yılında 2.949.430,00 TL KDV matrahı olduğu, Form Bs ile 2.145.68,00 TL, Form Ba ile 2.455.233,00 TL bildirildiği, 2014/01-09 döneminde 4.742.264,61 TL KDV matrahı olduğu. Form Bs ile 3.395.472,00 TL, Ba ile 5.337.579.00 TL bildirildiği, belirtilmektedir.
 
Davacı şirketin mal alımında bulunduğu mükellef hakkında yukarıda belirtilen hususların değerlendirilmesinden, faaliyette olduğu, işçi çalıştırdığı, işyerinde faaliyetinin niteliği gereği sahip olunması gereken emtia, demirbaş, makine ve teçhizatların bulunduğu, davacı tarafından yapılan ödemelerin de banka kanalıyla yapılmasına rağmen inceleme elemanınca bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadığı görüldüğünden, anılan mükellefin davacıya düzenlediği faturaların sahte olduklarından kesin olarak bahsetmek mümkün değildir. Yukarıda özetlenen vergi tekniği raporundaki tespitlerden, bu firmanın bir kısım vergi ödevlerini yerine getirmediği, vergi beyanları ile Ba Bs bilgilerinin uyumsuz olduğu görülmekte ise de mükellefin gerçek bir ticari faaliyetinin olmadığı, düzenlediği faturaların sahte olduğuna ilişkin somut bir tespitlerin ortaya konulamadığı görülmekle, davalı idare tarafından, özellikle dava konusu dönem olan 2010 yılıyla ilgili olarak somut tespitler yapılmadan, varsayıma dayalı olarak .... Film Yapım Tur. Ve Tekstil San ve Tic.Ltd Şti'den alınan faturaların sahte fatura niteliğinde olduğundan bahisle, katma değer vergisi indirimlerinin reddi suretiyle yeniden oluşturulan katma değer vergisi beyan tablosuna istinaden 2010/6 dönemlerine ilişkin yapılan bir buçuk vergi ziyaı cezalı katma değer vergisi tarhiyatında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
 
SONUÇ: Açıklanan nedenlerle, bozma kararına uyulmasına, istinaf başvurusunun kabulüyle İstanbul 8. Vergi Mahkemesi'nin 20/04/2017 tarih ve E:2016/1882, K:2017/869 Sayılı kararının kaldırılmasına, davanın yukarıda belirtilen gerekçe ile kabulüne, aşağıda yapılan 81,50 TL tutarındaki yargılama gideri ile davacı vekili lehine A.A.Ü.T uyarınca belirlenen 1.890,00 TL avukatlık ücretinin davalı tarafından davacıya ödenmesine, 264,60 TL posta giderinin davalı üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin kararın kesinleşmesinden sonra iadesine, kararın taraflara tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay'da temyiz yolu açık olmak üzere 02.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy