İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi 2021/3522 Esas 2022/189 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 2. Vergi Dava Dairesi
Esas No: 2021/3522
Karar No: 2022/189
Karar Tarihi: 27.01.2022



İSTEMİN ÖZETİ: Davacı şirket tarafından internet ortamında alınan reklam ve aracılık hizmetleri karşılığı yurt dışı mukimi firmalara yapılan ödemelerden tevkif edilip 2019 hesap dönemine ilişkin olarak verilen kurum stopaj vergisi beyannameleri üzerinden tahakkuk ettirilerek ödenen 480.678,44-TL tutarındaki verginin iadesi istemiyle yapılan düzeltme/şikayet başvurusunun zımnen reddine dair davalı idare işleminin iptali ile 480.678,44-TL verginin tecil faiziyle birlikte iadesi istemiyle açılan davanın, "... düzeltme ve şikayet yöntemi ile vergi hatalarının düzeltilmesi yolunun kendine özgü özellikleri olan ve sınırlı bir inceleme imkanı bulunan bir yol olduğu, sadece 213 sayılı Kanun'un 117. ve 118. maddelerinde belirtilen türde bir hatanın bulunması halinde düzeltme-şikayet müessesesinin işletilebileceği, ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerine yapılan tahakkuka karşı dava açma süresi sınırlı iken, düzeltme ve şikayet yolunun zaman aşımı süresi içerisinde her zaman kullanılmasının mümkün bulunduğu, bu şekilde dava açma süresinden bağımsız olarak oldukça uzun bir başvuru süresi getirilerek, vergilendirme işlemlerinde yapılan çok açık ve bariz hataların her zaman düzeltilmesine imkan sağlamanın amaçlandığı, dolayısıyla 213 sayılı Kanun'un 117. ve 118. maddelerinde belirtilen türde açık bir hatanın bulunmaması halinde düzeltme ve şikayet yolunun işletilmesinin mümkün olmadığı, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 116 ilâ 123. maddelerinde yer alan düzenlemelere göre düzeltme yolu, vergiye ilişkin hesaplarda matrah ve miktar hatası bulunması yahut mükerrer vergi istenmesi halleri ile mükellefin şahsında, mükellefiyette, verginin mevzuunda ve döneminde hata yapılması hallerinde izlenebilecek bir idari başvuru yolu olup vergi yükümlülerince vergi idaresine yapılan her başvuru nedeniyle düzeltme yolunun izlendiği düşünülemeyeceği gibi vergilendirmeye ilişkin bir olayın düzeltme yoluyla yargı önüne getirilebilmesi ve vergi hatasının varlığından söz edilebilmesi için hukuksal sorun olarak çözümlenmesi gerekmeyen açık ve mutlak bir hata bulunduğunun belirlenebilmesinin gerekmekte olduğu, başka bir anlatımla, idareden düzeltilmesi talep edilebilecek vergi hatalarının, kendisinden düzeltme isteminde bulunulan idari makamın veya uyuşmazlık halinde yargı yerinin, 213 sayılı Kanun'un 3. maddesinde öngörülen yorum tekniklerine başvurmadan, ilk bakışta anlayabileceği açıklıktaki vergilendirme yanlışlıkları olduğu, olayımızda; davacı tarafından düzeltme ve şikayet müessesi kapsamındaki hata türü veya türlerine ilişkin olarak açıkça özgüleme yapılmadığı genel olarak reklam hizmeti sunan şirketlerin Türkiye'de mukim olmadıkları, Türkiye'de iş yerinin bulunmadığı ve ilgili şirketlerin mukimi oldukları devletler ile ülkemiz arasında akdedilen Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları uyarınca Türkiye'de vergilendirme yapılamayacağı iddialarında bulunulduğunun görüldüğü, bu durumda, düzeltme ve şikayete konu kurum stopaj vergisinde "iş yeri" kavramı, Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları hususlarının hukuki yorum gerektirdiği, dava dilekçesinde ileri sürülen iddiaların, hukuksal sorun olarak çözümlenmesi gerekmeyip ilk bakışta anlaşılabilecek açıklıktaki açık ve mutlak vergilendirme yanlışlıkları kapsamında bulunmadığından 213 sayılı Kanun'un 116 ve devamı maddelerinde düzenlenen vergi hataları kapsamında değerlendirilmesinin hukuken mümkün olmadığı anlaşılmakla, şikayet başvurusunun zımnen reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı ... gerekçesiyle reddi yönünde verilen İstanbul 2. Vergi Mahkemesi'nin 26/05/2021 tarih ve E:2020/3407, K:2021/1162 sayılı kararının, davacı vekili tarafından, vergi sorumlusu olarak dava açma yetkisinin bulunduğu, Google ve Facebook şirketinin İrlanda mukimi olduğu, internet ortamında sunulan reklam hizmetleri dolayısıyla ödeme yapılan şirketlerin kanuni ve iş merkezlerinin Türkiye dışında olduğu, dar mükellef kişilerin Türkiye'de iş yerleri olmaksızın ticari faaliyette bulunması durumunda bu ticari faaliyetleri sebebiyle Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması uyarınca Türkiye'de vergilendirme yapılamayacağı ve hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek istinaf yoluyla kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istenilmektedir.
 
CEVAP DİLEKÇESİNİN ÖZETİ: Cevap dilekçesi verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Hüküm veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İkinci Vergi Dava Dairesi'nce; dosyadaki belgeler incelenip istinaf başvurusu hakkında gereği görüşüldü:
 
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin 1. fıkrasında, idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine başvurulabileceği; 2. fıkrasında, istinafın, temyizin şekil ve usullerine tabi olduğu; 3. fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar vereceği, karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkünse gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı vereceği; 4. fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vereceği, bu halde bölge idare mahkemesinin işin esası hakkında yeniden bir karar vereceği; 6. fıkrasında da, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu hükme bağlanmıştır.
 
Dava dosyasının incelenmesinden, istinaf istemine konu kararın usul ve hukuka uygun olduğu ve istinaf başvurusunda ileri sürülen sebepler ile dosyada mevcut bilgi-belgeler kapsamında, ortada, kararın kaldırılmasını gerektiren nitelikte bir neden bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
 
Açıklanan nedenlerle, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45/3. maddesi uyarınca, istinaf başvurusunun reddine, aşağıda ayrıntısı gösterilen ve istinaf başvurusu aşamasında yapılan 244,80-TL tutarındaki yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, ayrıca 80,70-TL maktu karar harcının davalı idarece davacıdan tahsiline, artan posta avanslarının hükmün kesinleşmesinden sonra Mahkemesince yatıran tarafa iadesine, kararın taraflara tebliğine, kararın tebliğini izleyen günden itibaren 30 gün içerisinde Danıştay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere, 27.01.2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy