İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi 2020/1154 Esas 2020/1773 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 2. Vergi Dava Dairesi
Esas No: 2020/1154
Karar No: 2020/1773
Karar Tarihi: 26.10.2020



İSTEMİN ÖZETİ: Davacı tarafından, 2014/12 dönemi katma değer vergisi beyannamesi ile 2014/01 ila 12 dönemleri banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamelerinin süresinde elektronik ortamda verilmediğinden bahisle, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355/1-2'inci maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarını ihtiva eden ihbarnamelerin iptali istemiyle açılan davanın "... davacının pos tefecilik faaliyeti ile ödünç para verip karşılığında faiz geliri elde ettiği halde elektronik ortamda banka ve sigorta muameleleri vergisi ile katma değer vergisi beyannamelerini vermediğinden bahisle adına özel usulsüzlük cezaları kesilmiş ise de, 213 sayılı Kanunun mükerrer 355.maddesinde öngörülen özel usulsüzlük cezası beyanname vermesi gerektiği halde bu beyannameyi vermeyen mükellefler adına kesilebileceğinden; kanunlara aykırı bir şekilde yürütülen tefecilik faaliyeti dolayısıyla ilgili beyannamenin verileceği düşünülemeyeceğinden, bu yasak faaliyeti dolayısıyla beyanname vermesi söz konusu olmayan davacıya beyanname vermediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezalarında yasal isabet bulunmadığı, öte yandan, söz konusu yasal düzenlemeler ile konuyla ilgili Maliye Bakanlığınca yayımlanan 340 ve devamı Genel Tebliğler incelendiğinde, ticari zirai ve serbest meslek faaliyeti kapsamında faaliyet gösteren bir mükellefin elektronik ortamda beyanname verme mükellefiyetinden söz edilebilmesi için öncelikle altyapısı Maliye Bakanlığı'nca hazırlanıp faaliyete geçirilen bilgi iletişim ağına (elektronik ortama) vergi mükelleflerinin erişiminin sağlanması gerektiği, bunun ise söz konusu tebliğlere bakıldığında vergi mükelleflerine kullanıcı adı, parola ile bir şifrenin verilmiş olmasına bağlı bulunduğu, böyle bir kullanıcı adı, parola ile bir şifresi bulunmayan vergi mükelleflerinin ise bilgi iletişim ağına (elektronik ortama) erişimleri mümkün olamayacağından, elektronik ortamda beyanname verme mükellefiyetlerine uymadıklarından bahisle ceza kesilmesinin yasal olarak mümkün bulunmadığı, bu durumda, tefecilik faaliyetinden kaynaklı elde ettiği faiz geliri için gelir vergisi ve gelir vergisi beyannamelerini vermediğinden bahisle geçmiş döneme yönelik olarak kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka uyarlık görülmediği.." gerekçesiyle kabulüne karar veren İstanbul 11. Vergi Mahkemesi'nin 25/02/2020 tarih ve E:2019/1926, K:2020/514 sayılı kararının, davalı idare vekili tarafından, davacının 2014/12 dönemine ait katma değer vergisi beyannamesi ile 2014/01 ila 12 dönemine ait banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamelerini elektronik ortamda süresi içerisinde vermediğinden bahisle davacı adına kesilen özel usulsüzlük cezalarında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek, istinaf yoluyla kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istenilmektedir.
 
CEVAP DİLEKÇESİNİN ÖZETİ: Cevap dilekçesi verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Hüküm veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İkinci Vergi Dava Dairesi'nce; dosyadaki belgeler incelenip istinaf başvurusu hakkında gereği görüşüldü:
 
İstinaf başvurusu, davacı tarafından, 2014/12 dönemi katma değer vergisi beyannamesi ile 2014/01 ila 12 dönemleri banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamelerinin süresinde elektronik ortamda verilmediğinden bahisle, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355/1-2'inci maddesi uyarınca kesilen özel usulsüzlük cezalarını ihtiva eden ihbarnamelerin iptali istemiyle açılan davanın kabulüne karar veren İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
 
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin 1.fıkrasında; idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine başvurulabileceği; 3. fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar vereceği, karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkünse gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı vereceği; 4. fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vereceği, bu halde bölge idare mahkemesinin işin esası hakkında yeniden bir karar vereceği; 6. fıkrasında ise, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu hükümleri yer almaktadır.
 
İstinaf istemine konu karar, dava konusu, 2014/01 ila 12 dönemleri banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamelerinin süresinde elektronik ortamda verilmediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezalarını ihtiva eden ihbarnamelere ilişkin kısmı yönünden Dairemizce de hukuka uygun görülmekle ve davalı iddialarının kararın bu kısmı yönünden kaldırılmasını gerektirir nitelikte bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf isteminin bu kısım yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
 
Dava konusu 2014/12 dönemine ilişkin KDV beyannamesinin süresinde elektronik ortamda verilmediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezasını ihtiva eden ihbarname yönünden;
 
213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 257.maddesinin birinci fıkrasının (4) numaralı bendinde, Maliye Bakanlığı'nın, bu Kanun'un 149.maddesine göre devamlı bilgi vermek zorunda olanlardan istenilen bilgiler ile vergi beyannameleri ve bildirimlerin, şifre, elektronik imza veya diğer güvenlik araçları konulmak suretiyle internet de dahil olmak üzere her türlü elektronik bilgi iletişim araç ve ortamında verilmesi, beyanname ve bildirimlerin yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişiler aracı kılınarak gönderilmesi hususlarında izin vermeye veya zorunluluk getirmeye, beyanname, bildirim ve bilgilerin aktarımında uyulacak format ve standartlar ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları tespit etmeye, bu zorunluluğu beyanname, bildirim veya bilgi çeşitleri, mükellef grupları ve faaliyet konuları itibarıyla ayrı ayrı uygulatmaya, kanuni süresinden sonra kendiliğinden veya pişmanlık talepli olarak verilen beyannameler üzerine düzenlenen tahakkuk fişi ve/veya ihbarnameleri mükellefe, vergi sorumlusuna veya bunların elektronik ortamda beyanname gönderme yetkisi verdiği gerçek veya tüzel kişiye elektronik ortamda tebliğ etmeye ve buna ilişkin usûl ve esasları belirlemeye yetkili olduğu" hükmüne yer verilmiş, mükerrer 355.maddesinin birinci fıkrasında, bu Kanun'un 86, 148, 149, 150, 256 ve 257.maddelerinde yer alan zorunluluklar ile mükerrer 257.madde uyarınca getirilen zorunluklara uymayanlara (Kamu idare ve müesseselerinde bilgi verme görevini yerine getirmeyen yöneticiler dahil) özel usulsüzlük cezası kesileceği, ikinci fıkrasında, bu hükmün uygulanması için, bilgi ve ibraz ödevinin yerine getirilmesiyle ilgili olarak yapılacak tebliğlerde, bilginin verilmesi için tayin olunan sürede cevap verilmemesi, eksik veya yanıltıcı bilgi verilmesi veya defter ve belge ibrazı için tayin olunan süre ile defter ve belgelerin süresinde ibraz edilmemesi durumunda haklarında Kanunun ceza hükümlerinin uygulanması cihetine gidileceğinin ilgililere yazılı olarak bildirilmesinin şart olduğu, maddede belirtilen ödevlerin yerine getirilmesine ilişkin usul ve esasların Maliye Bakanlığınca yapılan düzenleyici idari işlemlerle duyurulması halinde, ilgililere ayrıca yazılı olarak bildirilme şartının aranmayacağı düzenlenmiştir.
 
Vergi Usul Kanununun mükerrer 257.maddesinin Maliye Bakanlığına verdiği yetkiye istinaden çıkarılan 340, 346, 357, 367, 373 ve 376 Sıra Nolu Vergi Usul Kanunu Genel Tebliğleriyle vergi beyannamelerinin ve bildirimlerinin internet ortamında gönderilmesi uygulaması ile ilgili düzenlemeler yapılmıştır. 346, 367 ve 376 Seri Nolu Genel Tebliğlerde ise; ticari zirai ve mesleki faaliyetlerinden dolayı gerçek usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri ile kurumlar vergisi mükelleflerine hiçbir hadle sınırlı olmaksızın, gelir vergisi, gelir geçici vergisi, kurumlar vergisi, kurumlar geçici vergisi, muhtasar ve katma değer vergisi beyannamelerini elektronik ortamda gönderme zorunluluğu getirilmiş, elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen beyannamelerin, elektronik ortamda verilme zorunluluğunun başladığı dönemleri izleyen dönemlerde verilecek mezkur beyannamelerin de elektronik ortamda gönderileceği düzenlenmiş bulunmaktadır.
 
Buna düzenlemelere göre; elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen beyannamelerin yasal süresinde verilmemesi halinde Vergi Usul Kanununun mükerrer 355 inci maddesi gereğince özel usulsüzlük cezası kesilebilecektir.
 
Dava dosyasının incelenmesinden, davacının, 30.05.2012 tarihinde, belirli bir mala tahsis edilmiş mağazalarda telekomünikasyon teçhizatının perakende ticareti (cep telefonu, telefon, faks vb.) faaliyetine başlayan davacı hakkında düzenlenen dosyada bir örneği mevcut 30.11.2016 tarih ve 2016-A-5205/40 sayılı Vergi Tekniği Raporuyla, mükellef davacının, POS cihazlarını kullanarak faiz karşılığında ödünç para verme faaliyeti yürüttüğü sonucuna varıldığı ve bu faaliyeti sonucunda 2013-2014 yıllarında elde ettiği faiz gelirlerinin banka ve sigorta muameleleri vergisi yönünden değerlendirilmesi gerektiğinin, bu amaçla, vergi dairesince, davacı hakkında 2013-2014 yılları için BSMV yönünden mükellefiyet açılması gerektiğinin, bunun yanı sıra, davacının, KDV matrahında beyan ettiği, özel matrah şekillerine tabi olmayan telefon, aksesuar vs. satış faturalarının ise gerçek kabul edildiğinin, dolayısıyla, bu satışlarla ilgili eleştiri konusu yapılacak bir durumun olmadığının belirtildiği, bu tespit ve öneriler sonrasında, davacı tarafından 2014/12 dönemi katma değer vergisi beyannamesi ile 2014/01 ila 12 dönemleri banka ve sigorta muameleleri vergisi beyannamelerinin süresinde elektronik ortamda verilmediğinden bahisle 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 355/1-2'inci maddesi uyarınca özel usulsüzlük cezalarının kesildiği anlaşılmıştır.
 
Olayda, hakkında düzenlenen 30.11.2016 tarih ve 2016-A-5205/40 sayılı Vergi Tekniği Raporuyla, davacının, POS cihazlarını kullanarak faiz karşılığında ödünç para verme faaliyeti yürüttüğü iddia edilmekle birlikte, KDV matrahında beyan ettiği, özel matrah şekillerine tabi olmayan ve davacının esas kayıtlı ticari faaliyetini teşkil eden telefon, aksesuar vs. satış faturalarının gerçek kabul edildiği, bu satışlarla ilgili eleştiri konusu yapılacak bir durumun olmadığının belirtildiği, dolayısıyla, davacının, 30.05.2012 tarihinde başladığı ve yasal olarak iştigal ettiği bu kayıtlı ticari faaliyetinden kaynaklanan süregelen KDV mükellefiyeti nedeniyle KDV beyannamesi verme yükümlülüğünün bulunduğu, ancak, davacının 2014/12 dönemine ilişkin KDV beyannamesinin süresinde elektronik ortamda verilmediği hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmadığı anlaşılmakla, davacı adına, 2014/12 dönemine ilişkin KDV beyannamesinin süresinde elektronik ortamda verilmediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmakla, istinaf isteminin, bu ceza yönünden kabulüyle, Mahkeme kararının bu ceza yönünden kaldırılmasına ve davanın bu ceza yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
 
Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kısmen reddine İstanbul 11. Vergi Mahkemesi'nce verilen 25/02/2020 tarih ve E:2019/1926, K:2020/514 sayılı kararın, 2014/12 dönemine ilişkin KDV beyannamesinin süresinde elektronik ortamda verilmediğinden bahisle kesilen özel usulsüzlük cezasını ihtiva eden ihbarnameye ilişkin kısmı yönünden kaldırılmasına, bu ceza yönünden DAVANIN REDDİNE, istinaf talebinin dava konusu diğer cezalara yönelik olarak kısmen reddine, Dairemizin iş bu kararı ile hüküm fıkrası değiştirildiğinden ve dava kısmen kabul, kısmen ret şeklinde sonuçlandırıldığından, yargılama giderlerinin davadaki haklılık oranında yeniden takdiri gerekli görülerek, aşağıda ayrıntısı gösterilen ve ilk dava aşamasında davacı tarafından yapılan 141,95-TL yargılama giderinin 16,95-TL'sinin davacı üzerinde bırakılmasına, geri kalan 125,00-TL'nin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, davalı idarece istinaf başvurusu aşamasında yapılan 57,00-TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.890,00-TL vekalet ücretinin taraf vekilleri lehine ayrı ayrı takdirine ve karşılıklı olarak alınıp verilmesine, 54,40-TL'den az olmamak üzere, reddedilen tutar üzerinden binde 4,55 oranında hesaplanacak nispi karar harcı ile 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi uyarınca, istinaf başvurusu aşamasında harçtan muaf olması nedeniyle davalı idareden aranmayan 157,50-TL istinaf başvuru harcının davalı idarece davacıdan tahsiline, artan posta avanslarının Mahkemesince yatıran tarafa iadesine, kararın taraflara tebliği için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, dava konusu tutar 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46/b bendinde düzenlenen parasal sınırı aşmadığından, aynı Yasanın 45/6. maddesi uyarınca kesin olarak, 26/10/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy