İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. Vergi Dava Dairesi 2019/1542 Esas 2020/1338 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 2. Vergi Dava Dairesi
Esas No: 2019/1542
Karar No: 2020/1338
Karar Tarihi: 22.09.2020



İSTEMİN ÖZETİ: Davacı şirket tarafından,2013 takvim yılında hakkında sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği yönünde vergi tekniği raporu tanzim edilmiş bulunan ....'a ait alışlar ile ilgili olarak düzeltme beyannamesi verilmesi ve/veya alışların gerçek olduğunun ispat edilmesi, aksi halde özel esaslar kapsamına alınacağı hususunu içeren 07.06.2018 tarih ve 12923 sayılı yazının tebliği üzerine 2013/5 dönemi için ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen katma değer vergisine ilişkin olarak kesilen ve 13.07.2018 tarih 2018071313ePi000001 sayılı ihbarname ile bildirilen vergi ziyaı cezasının iptali istemiyle açılan davayı "...dava konusu vergi ziyaı cezasının dayanağı olan 13.07.2018 tarih ve 2018071301eQL0000003 sayılı tahakkuk işlemine karşı Mahkemelerinin E:2018/1604 sayılı dosyasında dava açıldığı ve 01.03.2019 tarihli E:2018/1604, K:2019/466 sayılı karar ile davanın reddine karar verildiğinin görüldüğü, bu durumda; davacı tarafından, katma değer vergisi beyannamesinin yasal süresinden sonra verildiği ve verginin de indirimlerden çıkartılan tutar kadar eksik tahakkuk ettirildiği tartışmasız bulunduğundan ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen katma değer vergisine bağlı olarak 213 sayılı Kanunun 341. maddesinin gereği kesilen vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı..." gerekçesiyle reddine karar veren İstanbul 11. Vergi Mahkemesi'nin 11/03/2019 tarih ve E:2019/562, K:2019/511 sayılı kararının, davacı vekili tarafından, bahsi geçen şirketten yapılan alışların gerçek olduğu ve bu alışlara ilişkin katma değer vergilerinin yasalara uygun şekilde defterlere kaydedilerek indirim konusu yapıldığı, düzeltme beyannamesinin zorlama yazısı üzerine ve incelemeye alınma korkusuyla verildiği ileri sürülerek, istinaf yoluyla kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istenilmektedir.
 
CEVAP DİLEKÇESİNİN ÖZETİ: Mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğu ileri sürülerek istinaf isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Hüküm veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İkinci Vergi Dava Dairesi'nce; dava konusu vergi ziyaı cezasının dayanağı olan 13.07.2018 tarih ve 2018071301eQL0000003 sayılı tahakkuk işlemine karşı açılan davada yapılan yargılama sonucu İstanbul 11.Vergi Mahkemesince verilen davanın kabulüne dair 31.12.2019 gün K:2019/2727 sayılı karara yönelik davalı idare istinaf başvurusunun Dairemizin 22.09.2020 gün E:2020/734 ve K.2020/1339 sayılı kararı ile reddedilerek kesinleştiği anlaşılmakla 28.02.2020 günlü bekletme kararımız kaldırılıp dosyadaki belgeler incelenerek istinaf başvurusu hakkında gereği görüşüldü:
 
İstinaf başvurusu; davacı şirket tarafından, 2013 takvim yılında hakkında sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği yönünde vergi tekniği raporu tanzim edilmiş bulunan ....'a ait alışlar ile ilgili olarak düzeltme beyannamesi verilmesi ve/veya alışların gerçek olduğunun ispat edilmesi, aksi halde özel esaslar kapsamına alınacağı hususunu içeren 07.06.2018 tarih ve 12923 sayılı yazının tebliği üzerine 2013/5 dönemi için ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen katma değer vergisine ilişkin olarak kesilen ve 13.07.2018 tarih 2018071313ePi000001 sayılı ihbarname ile bildirilen vergi ziyaı cezasının iptali istemiyle açılan davanın reddine karar veren İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması istemine ilişkindir.
 
2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İstinaf" başlıklı 45. maddesinin 1.fıkrasında; idare ve vergi mahkemelerinin kararlarına karşı, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi, mahkemenin bulunduğu yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine başvurulabileceği; 3. fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararının hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar vereceği, karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkünse gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı vereceği; 4. fıkrasında, bölge idare mahkemesinin, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vereceği, bu halde bölge idare mahkemesinin işin esası hakkında yeniden bir karar vereceği; 6. fıkrasında ise, bölge idare mahkemelerinin 46. maddeye göre temyize açık olmayan kararlarının kesin olduğu hükümleri yer almaktadır.
 
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 341. maddesinde; vergi ziyaının, mükellefin veya sorumlunun vergilendirme ile ilgili ödevlerini zamanında yerine getirmemesi veya eksik yerine getirmesi yüzünden, verginin zamanında tahakkuk ettirilmemesi veya eksik tahakkuk ettirilmesini ifade ettiği belirtilmiş, 344. maddesinde de, 341. maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesileceği, vergi incelemesine başlanılmasından veya takdir komisyonuna sevk edilmesinden sonra verilenler hariç olmak üzere, kanuni süresi geçtikten sonra verilen vergi beyanameleri için bu madde uyarınca kesilecek cezanın yüzde elli oranında uygulanacağı kuralına bağlanmıştır
 
Dava dosyasının incelenmesinden; dava konusu vergi ziyaı cezasının dayanağı olan 13.07.2018 tarih ve 2018071301eQL0000003 sayılı katma değer vergisi tahakkuk işlemine karşı İstanbul 11.vergi Mahkemesinin E:2018/1604 sayılı dosyasında açılan davada verilen davanın reddine dair 01.03.2019 tarihli E:2018/1604, K:2019/466 sayılı karara yönelik istinaf başvurusunun Dairemizin 24.10.2019 gün K:2019/2567 sayılı kararı ile kabul edilip kararın kaldırılarak dosyanın Mahkemesine gönderilmesi sonrası anılan Mahkemenin E:2019/2520 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama neticesinde verilen ve Dairemizin davalı idare istinaf başvurusunun reddine dair 22.09.2020 gün K:2020/1339 sayılı kararı ile kesinleşen 31.12.2019 gün K:2019/2727 sayılı karar ve "..213 sayılı VUK nun 3/B ve 134.ncü 3065 sayılı KDVK nun 29 ve 34.ncü maddelerinin birlikte değerlendirilmesinden; indirim konusu yapılan katma değer vergilerine ilişkin fatura ve benzeri belgelerin gerçek bir mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmaması, düzenlenen belgelerin muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge olduğunun saptanmış olması durumunda, indirim konusu vergilerin reddi ve resen vergi tarhiyatına konu yapılabileceği, mükellefiyet kaydı bulunan bir tacirin düzenlediği faturaların gerçeği yansıtmadığı, dolayısıyla söz konusu faturalarda yer alan katma değer vergisinin indirim konusu yapılamayacağı sonucuna ulaşılabilmesi için ise fatura muhteviyatı teslimin veya hizmetin gerçekte yerine getirilmediğinin somut olarak saptanmasının gerekeceği, incelenen dosyada; davalı idarenin yazısı üzerine davacı şirketçe ....'a ait faturalar içeriği katma değer vergilerinin indirimlerden çıkartılması amacıyla ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerinden uyuşmazlığa konu tahakkuk işlemi yapılmış ise de gerek ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannameleri üzerinden yapılan vergi tahakkuklarına ve kesilen cezalara karşı açılan davaların esası incelenmeden reddedilmeleri nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildigi iddiasıyla yapılan başvuru sonucu Anayasa Mahkemesince verilen 27.02.2019 gün ve Başvuru No:2015/15100 sayılı ihlal kararında ".. başvurucuların alımlarına konu faturaların sahte olmadığı ve bu nedenle de söz konusu indirim unsurlarının gerçek olduğu düşüncesiyle bu durumu vergi mahkemeleri önünde tartışma konusu yapabilmek için düzeltme beyanına ihtirazi kayıt koyma hukuki imkanı dışında başka bir seçenekleri bulunmadığı, başvurucuların re'sen tarhiyatı beklemelerinin haklarında başkaca olumsuz sonuçlar doğuracağı, mal ve hizmet alımında bulunulan firmanın sahte fatura düzenlediği yönünde tespitler bulunması sebebiyle kendilerinin de kod listesine alınacakları baskısı altında kalan mükelleflerin serbest iradelerini yansıtmayan düzeltme beyannameleri vermek durumunda bırakıldıkları, buna karşı vergi mahkemelerinde açılan davaların esasının incelenmemesi sebebiyle sahte olduğu ileri sürülen faturalardaki mal ve hizmetlerin gerçekten alınıp alınmadığının araştırılmadığı ve gerçek durumun ortaya konulmadığı, dolayısıyla başvurucuların mülkiyet haklarına yapılan müdahalenin yargı yolu ile denetlenebilmesi imkanına sahip olamadıkları.." yönündeki belirlemesi gerekse 213 sayılı VUK nun 3/B maddesindeki düzenleme ile dava konusu olay birlikte değerlendirildiğinde; davalı idare yazısı üzerine ihtirazi kayıtlı düzeltme beyannamesi ile indirimden çıkarılan faturaları düzenleyen firmaların sahte fatura düzenlediği yolunda somut tespit bulunup bulunmadığı hususunun incelenmesi, böylece gerçek durumun ortaya konulması gerektiği sonucuna varıldığı, sahte fatura düzenlediği ileri sürülen ....'ın 2013 yılı hesap ve işlemlerinin incelenmesi sonucu hazırlanan 30.03.2018 tarihli 2018-A-3154/12 sayılı vergi tekniği raporunda (raporun IV/C bölümünde de belirtildiği üzere) eleştiri getirilen faturaların yükümlü tarafından .... isimli mükellefe düzenlenen kontör satış faturalarına yöneltildiği, bu faturaların pos- tefecilik faaliyetini gizlemek için düzenlenmiş sahte faturalar olduğu, bu mükellef dışında düzenlenen diğer faturalara yönelik ise somut bir tespit yapılamadığından tenkidi gerektiren bir husus bulunmadığının belirtildiğinin görüldüğü, bu durumda; anılan mükellef hakkında düzenlenen vergi tekniği raporunda davacıya düzenlenen faturaların sahte olduğu yolunda bir tespit bulunmaması ve bu faturaların sahteliğini ortaya koyacak başkaca bir bilgi belgenin de ortaya konulmaması hususları birlikte değerlendirildiğinde, davacının ihtirazi kaydının kabul edilmemesi suretiyle yapılan dava konusu tahakkuklarda hukuka uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle davanın kabulü ile tahakkuk işleminin iptaline karar verildiği görülmüştür.
 
Hal böyle olunca; davaya konu vergi ziyaı cezasının dayanağı konumundaki tahakkuk işlemine karşı açılan davada yapılan yargılama sonucu davanın kabulüne karar verilmiş olmakla ortada zamanında tahakkuk ettirilmeyen veya eksik tahakkuk ettirilmiş bir verginin varlığından bahsetmeye olanak bulunmadığından ihtirazi kayıtla verilen düzeltme beyannamesi üzerinden tahakkuk ettirilen katma değer vergisine bağlı olarak 213 sayılı VUK nun 341.maddesi uyarınca kesilen uyuşmazlığa konu vergi ziyaı cezasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
 
Bu nedenle istinaf başvurusunun kabulü ile aksi yöndeki mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar vermek gerekmiştir.
 
Açıklanan nedenlerle, istinaf başvurusunun KABULÜNE, İstanbul 11. Vergi Mahkemesi'nce verilen 11/03/2019 tarih ve E:2019/562, K:2019/511 sayılı kararın kaldırılmasına, davanın KABULÜNE, aşağıda ayrıntısı gösterilen ilk dava ve istinaf aşamasında davacı tarafından yapılan453,80-TL yargılama giderinin davalı idareden alınıp davacıya verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.890,00-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, davacı tarafından istinaf başvurusu aşamasında fazladan yatırılan 44,40-TL Karar harcının istemi halinde davacıya iadesine, artan posta avanslarının Mahkemesince yatıran tarafa iadesine, kararın taraflara tebliği için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 46/b bendinde düzenlenen parasal sınırı aşmadığından, aynı Yasanın 45/6. maddesi uyarınca kesin olarak, 22/09/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy