İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi 2020/415 Esas 2020/805 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 2. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2020/415
Karar No: 2020/805
Karar Tarihi: 09.07.2020



(375 S. KHK. Geç. m. 35) (667 S. KHK. m. 4)
 
İSTEMİN ÖZETİ: Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugayı Lojistik Destek Komutanlığı Shr. Bl. Beslenme ve Srv. Tk. 1'inci Sabit. Mutf. Ks. Ks. Kh.'nda astsubay rütbesiyle olarak görev yapan davacının, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin geçici 35/B maddesi uyarınca savunması alınarak, hakkında yapılan değerlendirmeye istinaden Kara Kuvvetleri Komutanlığınca getirilen teklif üzerine kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin 26/03/2019 tarihli Milli Savunma Bakanlığı onay işleminin iptali istemiyle açtığı davanın reddi yolundaki Edirne İdare Mahkemesinin 12/12/2019 tarih ve E:2019/1026, K:2019/1513 sayılı kararının, davacı tarafından; 375 sayılı KHK'nın geçici 35/B maddesi uyarınca işlem tesis edilirken aynı hüküm gereği savunma hakkının kullandırılmadığı, hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmünün bulunmadığı, tek delilin ardışık arama ve sinyal bilgileri olmasından dolayı beraat etmesinin kuvvetle muhtemel olduğu dava konusu işlemde gerekçeye yer verilmediği ileri sürülerek, kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: Savunma verilmemiştir.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdare Dava Dairesince, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler incelenerek işin gereği görüşüldü:
 
Dava; Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugayı Lojistik Destek Komutanlığı Shr. Bl. Beslenme ve Srv. Tk. 1'inci Sabit. Mutf. Ks. Ks. Kh.'nda astsubay rütbesiyle olarak görev yapan davacının, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin geçici 35/B maddesi uyarınca savunması alınarak, hakkında yapılan değerlendirmeye istinaden Kara Kuvvetleri Komutanlığınca getirilen teklif üzerine kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin 26/03/2019 tarihli Milli Savunma Bakanlığı onay işleminin iptali istemiyle açılmıştır.
 
İlk derece Mahkemesince; " "...davacının 21.11.2018 tarihinde Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı'nca FETÖ/PDY terör örgütüne üye olma şüphesiyle gözaltına alındığı ve müteakiben 22.11.2018 tarihinde tutuklandığı, hakkında "Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma" suçlamasıyla Kırklareli 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin E:2018/566 sayılı dosyası ile görülen davada 27/03/2019 tarih ve K.2019/142 sayılı karar ile "Mahkumiyet" kararı verildiği görülmüş olup, bu durumda söz konusu hususlar karşısında davalı idarece yukarıda yer verilen 667 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin 4. maddesinin verdiği yetkiye istinaden davacının terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirildiğinden bahisle kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin olarak tesis edilen dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamıştır." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'ye, 7145 sayılı Kanun'un 26. maddesiyle eklenen geçici 35 maddenin B fıkrasında; "Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren üç yıl süreyle; terör örgütlerine veya Millî Güvenlik Kurulunca Devletin millî güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen;
 
1) 27/7/1967 tarihli ve 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa tabi personel Milli Savunma Bakanının onayı ile kamu görevinden çıkarılır..." düzenlemesine yer verilmiştir.
 
Dava dosyası incelendiğinde; Lüleburgaz 65. Mekanize Piyade Tugayında astsubay olarak görev yapan davacının kamu görevinden çıkarılmasına ilişkin dava konusu işlem, 375 sayılı KHK'nın geçici 35. maddenin B fıkrasının 6. bendi uyarınca tesis edilmesine rağmen, istinaf konusu kararda maddi olaya ilişkin eylem ve olguların 667 sayılı OHAL KHK'sı hükümleri doğrultusunda irdelenmek suretiyle oluşturulan gerekçeli bir hüküm ile uyuşmazlığın çözümlendiği görülmektedir.
 
Somut olayda ise; davacının, ceza soruşturması kapsamında etken pişmanlık hükümlerinden yararlanmak üzere verdiği ifadesi ile idari soruşturma kapsamında düzenlenen bilgi alma tutanağında beyan ettiği özetle "Vermiş oldukları ifadelerinde kendisinin FETÖ/PDY terör örgütü içerisinde yer aldığını beyan eden ...... ve ...... isimli iki şahıs tarafından 2014 yılında Balıkesir Astsubay Meslek Yüksekokulu'ndaki eğitimi sırasında ...... isimli bir şahısla tanıştırılıp hafta sonlarında adı geçen şahsın evindeki toplantılara katıldığını, Küçükyalı'daki sınıf eğitimindeyken de ......'in bu yapıya mensup olduğunu belirttiği ismini bir şahısla tanıştığını ve evinde toplantılara gittiğini, bu şahsın isteğiyle ...... ve ...... ile bir ay kadar ev arkadaşlığı yaptığını, 2015 yılında Lüleburgaz'daki görev yerine tayin olduktan sonra da bu yapıya mensup ...... isimli bir şahıs tarafından aradığını, bu şahsın evindeki toplantıya katıldığında orada ...... isimli başka bir asker şahsın da bulunduğunu, sonrasında ...... ile ev tuttuklarını ve bu eve ......'in de bazı zamanlar gelip sohbet yaptığını, ...... kendisini hep sabit hatlı kontörlü/ankesörlü telefonlardan aradığını, 2015 yılında anlaşamayarak kendi isteğiyle bu yapıdan koptuğunu" beyan ederek ikrar ettiği bu hususlar ile ceza soruşturması sırasında FETÖ/PDY örgütü mensuplarınca haberleşme amacıyla kullanıldığı tespit edilen 3 farklı işyerindeki kontörlü sabit hatlardan toplam 6 kez arandığına, 09/06/2015 ila 02/07/2015 tarihleri arasında tespit edilen 4 aramanın ardışık olarak gerçekleştirildiği ve bir kısmında davacıyla yapılan görüşme sonrasında eksik numara çevrilmek suretiyle davacıya ait telefon numarasının son aranan numara olarak görünmesinin engellendiğine dair tespitler dikkate alındığında; davalı idarece 375 sayılı KHK'nın tanıdığı takdir yetkisi kapsamında davacının FETÖ/PDY terör örgütü ile irtibatlı ve/veya iltisaklı olduğunu değerlendirirken kamu yararı ve hizmet gerekleri dışında bir saikle hareket edildiğinin söylenemeyeceği sonucuna varılmıştır.
 
Bu durumda; uyuşmazlık, ilk derece Mahkemesi tarafından her ne kadar maddi olaya ilişkin eylem ve olguların 667 sayılı OHAL KHK'sındaki hükümler çerçevesinde irdelenmesi neticesinde oluşturulan bir gerekçeyle sonuca bağlanmış ise de, istinaf konusu edilen bu kararın yukarıda yer verilen gerekçeye istinaden sonucu itibariyle isabetli olduğu anlaşılmaktadır.
 
İstinaf dilekçesinde ileri sürülen iddialar, dayandığı hukuki ve kanuni gerekçeleri Dairemizce de uygun bulunan Edirne İdare Mahkemesi'nin 12/12/2019 tarih ve E:2019/1026, K:2019/1513 sayılı kararının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığından, istinaf talebinin reddine, istinaf aşamasında yapılan 329,60-TL yargılama giderinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, posta gideri avansından varsa artan kısmın kararın kesinleşmesini takiben mahkemesince ilgilisine iadesine, kararın taraflara tebliğine, bu karara karşı tebliğ tarihini izleyen 30 gün içinde Danıştay'da temyiz yolu açık olmak üzere, 09/07/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy