İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi 2019/2104 Esas 2020/1841 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 2. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/2104
Karar No: 2020/1841
Karar Tarihi: 18.12.2020



İSTEMİN ÖZETİ: Kırklareli/ Pınarhisar Polis Merkezi emrinde polis memuru olan davacının, 15/07/2016 gecesi meydana gelen darbe girişimi nedeniyle çağrıldığı halde göreve gelmediğinden bahisle açılan soruşturma neticesinde idarece sübuta erdiği ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8. maddesinin 2-(ı) bendinde düzenlenen "Bu fıkrada disiplinsizlik olarak saptanan eylem, işlem, tutum ve davranışlar dışında herhangi bir biçimde görevin takdir ve yerine getirilmesinde müsamaha ve savsaklama göstermek" disiplin suçu kapsamında olduğu ancak anılan Kanun'un 10. maddesinin 10. fıkrasında yer alan "Görevin takdir ve yerine getirilmesinde müsamaha veya savsaklama fiili Devleti veya kişileri zarara uğratmış veya hizmetin gecikmesine, durmasına ya da aksamasına neden olmuşsa durumun ağırlığına ve zararın derecesine göre daha ağır cezalardan birisi verilebilir" şeklindeki ağırlaştırıcı hüküm gereği "Meslekten Çıkarma Cezası" ile tecziyesi gerekmekte ise de, yine aynı Kanun'un 7/2. maddesi delaletiyle geçmiş hizmetlerinin olumlu olduğu gözetilerek bir derece hafif olan "24 Ay Uzun Süreli Durdurma" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 27/06/2018 tarih ve 2018/212 sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü- Yüksek Disiplin kurulu kararının iptali istemiyle açtığı davanın reddi yolundaki Edirne İdare Mahkemesinin 23/05/2019 tarih ve E:2018/1502, K:2019/639 sayılı kararının, davacı tarafından; kendi şahsi aracının olmadığı, olay günü Kırklareli il merkezinden, Pınarhisar'daki görev yerine giden bir toplu ulaşım aracının da bulunmadığı, polis merkezini defaten arayıp, taksi ile gelebileceğini belirtmesine rağmen, görüştüğü memurun her seferinde polis merkezi amirinin "Telefona duyarlı bir şekilde beklemesi" şeklindeki talimatını ilettiği, olayda kastının ve cezalandırılmasını gerektirecek hiç bir eyleminin olmadığı ileri sürülerek, kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: İstinaf dilekçesinde belirtilen hususların mahkeme kararının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığı ve kararın usul ve hukuka uygun olduğu ileri sürülerek istinaf isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdare Dava Dairesince, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler incelenerek işin gereği görüşüldü:
 
Dava; Kırklareli/ Pınarhisar Polis Merkezi emrinde polis memuru olan davacının, 15/07/2016 gecesi meydana gelen darbe girişimi nedeniyle çağrıldığı halde göreve gelmediğinden bahisle açılan soruşturma neticesinde idarece sübuta erdiği ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8. maddesinin 2-(ı) bendinde düzenlenen "Bu fıkrada disiplinsizlik olarak saptanan eylem, işlem, tutum ve davranışlar dışında herhangi bir biçimde görevin takdir ve yerine getirilmesinde müsamaha ve savsaklama göstermek" disiplin suçu kapsamında olmakla beraber anılan Kanun'un 10. maddesinin 10. fıkrasında yer alan "Görevin takdir ve yerine getirilmesinde müsamaha veya savsaklama fiili Devleti veya kişileri zarara uğratmış veya hizmetin gecikmesine, durmasına ya da aksamasına neden olmuşsa durumun ağırlığına ve zararın derecesine göre daha ağır cezalardan birisi verilebilir" şeklindeki ağırlaştırıcı hüküm gereği "Meslekten Çıkarma Cezası" ile tecziyesi gerekmekte ise de, yine aynı Kanun'un 7/2. maddesi delaletiyle geçmiş hizmetlerinin olumlu olduğu gözetilerek bir derece hafif olan "24 Ay Uzun Süreli Durdurma" cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 27/06/2018 tarih ve 2018/212 sayılı Emniyet Genel Müdürlüğü- Yüksek Disiplin kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
 
İlk derece Mahkemesince "...7068 sayılı Kanunun 8/2-ı maddesinde belirtilen "Görevin takdir ve yerine getirilmesinde hoşgörü veya savsaklama" fiilini işlediği sübuta erdiği, işlediği fiilin sonucunda Devlet zararı göz önüne alındığında aynı Kanunun 10/10'uncu maddesinin uygulanmasıyla "MESLEKTEN ÇIKARMA" cezası ile tecziyesi gerekmekte ise de, geçmiş hizmetleri olumlu olduğundan hakkında aynı Kanunun 7/2'nci maddesinin tatbiki ile bir derece alt ceza olan "24 AY UZUN SÜRELİ DURDURMA" cezası ile tecziyesine dair dava konusu kararda hukuka aykırılık bulunmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un "Disiplin Cezaları" başlıklı 7. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde Kınama cezası: "Personele görevin icrasında veya hal ve hareketlerinde kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesi" şeklinde tanımlanıp, söz konusu maddenin 2. fıkrasında; "Kurumda geçmiş hizmetleri sırasında çalışmaları olumlu bulunan ve iyi veya çok iyi derecede değerlendirme puanı alan personel için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir." hükmü düzenlenirken; aynı Kanun'un "Disiplin Cezası Verilecek Fiiller" başlıklı 8. maddesinin 2. fıkrasının (ı) bendinde yer alan "Bu fıkrada disiplinsizlik olarak saptanan eylem, işlem, tutum ve davranışlar dışında herhangi bir biçimde görevin takdir ve yerine getirilmesinde müsamaha ve savsaklama göstermek." fiili, kınama cezasını gerektiren disiplin suçları arasında sayılmış, yine aynı Kanun'un 10. maddesinin 10. fıkrasında ise; "Görevin takdir ve yerine getirilmesinde müsamaha veya savsaklama fiili Devleti veya kişileri zarara uğratmış veya hizmetin gecikmesine, durmasına ya da aksamasına neden olmuşsa durumun ağırlığına ve zararın derecesine göre daha ağır cezalardan birisi verilebilir" hükmü kurala bağlanmıştır.
 
Öte yandan; fiilin işlendiği tarihte yürürlükte olan Emniyet Örgütü Disiplin Tüzüğünün 13. maddesinde; "Bu Tüzükte disiplin suçu olarak saptanan eylem, işlem, tutum ve davranışlar dışında herhangi bir biçimde görevin takdir ve yerine getirilmesinde hoşgörü veya savsaklaması görülen memura kınama cezası verilir. Bu hoşgörü veya savsaklama Devleti veya kişileri zarar uğratmış veya hizmetin gecikmesine, durmasına ya da aksamasına neden olmuşsa, durumun ağırlığına ve zararın derecesine göre, daha ağır bir ceza verilebilir." şeklinde benzer bir düzenleme olduğu ve gerek 682 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname gerekse bu KHK'nın kabulüne dair 7068 sayılı Kanun'da özetle; eski mevzuat zamanında açılan soruşturmaların, söz konusu KHK ve Kanun hükümlerinde belirtilen usûl ve esaslar çerçevesinde sonuçlandırılacağına dair hükümler yer almaktadır.
 
Bilindiği üzere disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptir.
 
Bu sebeple disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar mevzuatta belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır.
 
Bu bağlamda; mevzuatta öngörülen disiplin cezalarının uygulanabilmesinin ilk şartı, isnat edilen disiplin suçunun sabit olduğunun ortaya konulması olup, suçun sabit olduğundan söz edebilmek için ilgili memura atfedilen eylemin, konuya ilişkin yasal düzenlemede yer alan disiplin suçu için belirlenen tüm unsurları barındırması, diğer bir ifadeyle "Tipiklik" şartını taşıması gerekir.
 
Dava dosyası ve UYAP kayıtları incelendiğinde; Pınarhisar Polis Merkezi Amirliği emrinde görev yapan ve 15/07/2016 tarihinde Kırklareli il merkezindeki ikametgahında bulunan davacının, saat 23:36'da polis memuru olan E.Ş. tarafından telefonla aranarak darbe teşebbüsünden haberdar edildiği ve görev yerine çağrıldığı, bunun üzerine önce polis merkezi amiri Z.K.'ye telefon ettiği ancak cevap vermeyince bu kez amir vekili A.Ç.'yi arayıp özetle; "İl merkezinde olduğunu, toplu taşıma aracı bulamadığı gibi şahsi aracının da olmadığını, bir araç tedarik etmeye çalışıp bulamaz ise ticari taksi ile gelmeye çalışacağını söylemesi üzerine A.Ç.'nin polis merkezi amiri Z.K.'ye bilgi vereceğini ve geri dönüş yapacağını söylediğini, bu sırada almaya gittiği kayınpederine ait aracın arızalı olması sebebiyle eve döndüğü sırada A.Ç.'nin saat 01:00 gibi kendisini aradığını, ona araç tedarik edemediğini belirtip taksi tutarak geleceğini söylemesi üzerine A.Ç.'nin Z.K. ile görüştüğünü belirterek, ilçede sıkıntılı bir durum olmamasından dolayı telefona duyarlı ve hazır vaziyette evinde beklemesi yönündeki talimatını kendisine ilettiğini, saat 02:00 ve 02:56'da iki kez daha A.Ç.'yi arayarak sıkıntılı bir durum var ise taksi tutarak gelmeye çalışacağını belirtmesine rağmen aralarında yukarıdakine benzer diyalogların yaşandığını" ifade ettiği, söz konusu görüşmeleri yaptığı A.Ç. ifadesinde özetle; "Davacının durumunu ilettiği polis merkezi amiri Z.K.'nin, İlçe Emniyet Müdürü H.U. ile görüştüğünü belirtmek suretiyle kendisine söylediği talimatları davacıya ilettiğini" beyan ederek davacıyı doğruladığı, aynı konu nedeniyle hakkında adli ve idari soruşturma açılan polis merkezi amiri Z.K.'nin de ifadesinde özetle; "Durumu bildirilen davacının terminale gitmesini, otobüs bulamaz ise servis araçlarına bakmasını ve bir şekilde göreve gelmesi talimatı vermesine rağmen saat 24:00 sıralarında yaptığı yoklamada davacının bulunmadığını, durumu anlattığı İlçe Emniyet Müdürü H.U'nun -Beklesin, bir şey olursa ararız. demesi nedeniyle amir vekili A.Ç.'ye, davacıya iletilmek üzere aynı doğrultuda talimat verdiğini" belirterek, yapılan görüşmeler konusunda tevilen de olsa davacıyı doğruladığı, buna karşın İlçe Emniyet Müdürü H.U'nun özetle; "Kendisinin, polis merkezi amiri Z.K.'yi arayarak, tüm personelin ilçe emniyet müdürlüğünde hazır kuvvet olarak toplamasını emrettiğini, davacı M.B.'nin göreve gelmemesi konusunda kendisine herhangi bir bilgi verilmediğini" ifade ederek, polis merkezi amiri Z.K.'nin kendisiyle görüştüğü yolundaki beyanlarını kabul etmediği, diğer yandan; davacı hakkında "Silahlı Terör Örgütü Üyeliği" ve aynı olay nedeniyle "Görevi Kötüye Kullanma" suçlarından Pınarhisar Cumhuriyet Başsavcılığı ile Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde açılan ceza soruşturmalarında, sırasıyla 19/10/2017 tarih, Sor. No:2016, Karar No:2017/1680 ve 14/12/2017 tarih, Sor. No:2017/802, Karar No:2017/505 sayılı "Kovuşturmaya Yer Olmadığı" kararları verilirken, İlçe Emniyet Müdürü ile yaptığı görüşmeye istinaden davacıya telefona duyarlı ve hazır bir şekilde evinde beklemesi yönünde talimat verdiğini ileri süren polis merkezi amiri Z.K.'nin, 677 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmakla birlikte aynı olay nedeniyle meslekten çıkarma ile tecziye edildiği ve bu cezaya karşı açtığı davanın da Edirne İdare Mahkemesinin E:2020/539 esasına kayden devam ettiği görülmektedir.
 
Dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler, yukarıdaki mevzuat hükümleri ve açıklamalar ile birlikte değerlendirildiğinde; mesai bitiminden sonra Kırklareli il merkezindeki evinde istirahat etmekteyken, 15/07/2016 tarihinde gerçekleşen darbe teşebbüsü nedeniyle göreve çağrılması üzerine önce Pınarhisar Polis Merkezi Amiri Z.K.'yi, cevap vermemesi üzerine de amir vekili A.Ç.'yi arayarak şahsi aracının olmadığı ve toplu taşıma aracı da bulamadığı ancak taksi tutarak görev yerine gelebileceğini bildiren davacının, görev yerine gitmek üzere araç tedarikine çalıştığına dair beyanlarının aksini ortaya koyan bir veri bulunmadığı gibi ilçe emniyet müdürüyle yaptığı görüşmeye istinaden telefona duyarlı ve hazır bir şekilde beklemesini söylediğini kabul eden Z.K'nin verdiği bu talimat, amir vekili A.Ç. tarafından kendisine iletildiği halde amir vekili A.Ç.'yi iki kez daha arayarak, bir sıkıntı var ise taksi tutarak görev yerine gelebileceğini ifade ettiği, bu hususların diğer personelin ifadeleriyle doğrulanması karşısında, görev yerine gitmeye çabaladığı anlaşılan davacının "Kasıtlı" ve "Müsamaha" yahut "Savsaklama" şeklinde bir davranışından söz edilemeyeceğinden, somut olayda davacıya atılı disiplin suçunun tüm unsurlarıyla tipik bir şekilde gerçekleşmediği, diğer bir ifadeyle; sübuta ermediği sonucuna varılmıştır.
 
Bu durumda; davacının alt ceza uygulanmak suretiyle 24 ay uzun süreli durdurma cezasıyla tecziyesine dair dava konusu işlemde hukuka uygunluk; davanın reddi yolundaki istinaf konusu kararda ise isabet bulunmamaktadır.
 
Açıklanan nedenlerle; istinaf talebinin kabulü ile, Edirne İdare Mahkemesinin 23/05/2019 tarih ve E:2018/1502, K:2019/639 sayılı kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 594,50-TL yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, posta avansından varsa artan kısmın mahkemesince ilgilisine iadesine, kararın taraflara tebliği için dosyanın ait olduğu mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45/6. ve 46. maddeleri uyarınca temyizi kabil olmamak üzere kesin olarak, 18/12/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)
 


Full & Egal Universal Law Academy