İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi 2019/1745 Esas 2020/707 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 2. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/1745
Karar No: 2020/707
Karar Tarihi: 25.06.2020



İSTEMİN ÖZETİ: Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Büro Amirliği emrinde polis memuru rütbesiyle görev yapan davacının, açılan soruşturma neticesinde sübuta erdiği ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8. maddesinin 5. fıkrasının B-(2) alt bendinde düzenlenen "Hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak" fiili kapsamında olduğu değerlendirilen eylemi nedeniyle "16 Ay Uzun Süreli Durdurma" cezasıyla tecziyesine ilişkin 20/09/2018 gün ve 2845 sayılı İstanbul Valiliği- İl Polis Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle açtığı davanın reddi yolundaki 25/04/2019 tarih ve E:2018/2054, K:2019/770 sayılı İstanbul 11. İdare Mahkemesi kararının, davacı tarafından; davalı kurum ile ..... Derneği arasında irtibatı sağladığı belirtilen memur tarafından elden yapılan bağışların kabul edilmeyeceğine dair bir bildirim yapılmadığı gibi derneğe ait hesap numarasının da kendilerine iletilmediği, söz konusu memurun belirttiği gibi tutanak tarihi olan 21/03/2018'den önce dernek adına bir bağış almadığı gibi anılan tarihte kendisine verilen 400,00 TL tutarındaki bağışı da çekicide görevli olduğu için otoparkta görev yapan bir şahıs aracılığıyla anılan memura ilettiği, dolayısıyla cezalandırılmasını gerektirecek hiç bir davranışı olmadığı ileri sürülerek, kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: İstinaf dilekçesinde belirtilen hususların mahkeme kararının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığı ve kararın usul ve hukuka uygun olduğu ileri sürülerek istinaf isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdare Dava Dairesince, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler incelenerek işin gereği görüşüldü:
 
Dava; Sarıyer İlçe Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Büro Amirliği emrinde polis memuru rütbesiyle görev yapan davacının, açılan soruşturma neticesinde sübuta erdiği ve 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8. maddesinin 5. fıkrasının B-(2) alt bendinde düzenlenen "Hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak" fiili kapsamında olduğu değerlendirilen eylemi nedeniyle "16 Ay Uzun Süreli Durdurma" cezasıyla tecziyesine ilişkin 20/09/2018 gün ve 2845 sayılı İstanbul Valiliği- İl Polis Disiplin Kurulu kararının iptali istemiyle açılmıştır.
 
İlk derece Mahkemesince "... davacının film çekim ekibinden Sarıyer Polis Hizmetlerini Geliştirme Desdekleme Derneğine bağış adı altında aldığı 400,00-TL'yi dernek hesabına yatırılmak üzere ...ye ulaştırılması için ...'ye verdiğinin anlaşıldığı, ...'nin anılan dernek adına elden bağış tahsilatı yapmadığı, İlçe Emniyet Müdürünün emri ile dernek ile emniyet arasında irtibatı sağladığı, dolayısıyla davacının ilçede çekim yapan film ekibinden derneğe bağış adı altında para alınması olayında "hizmet dışında resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak" fiilini işlediği soruşturma raporu ile ortaya konulmuş olup, sübut bulan eylemi nedeniyle 16 ay uzun süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
 
7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 7. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde Uzun Süreli Durdurma cezası: "Personelin bulunduğu kademede ilerlemesinin oniki, onaltı, yirmi veya yirmidört ay süre ile durdurulması" şeklinde tanımlanmış, anılan Kanun'un "Disiplin Cezası Verilecek Fiiller" başlıklı 8. maddesinin 5. fıkrasının "Onaltı Ay Uzun Süreli Durdurma" cezasını gerektiren fiillerin sayıldığı (b) bendinin 2 numaralı alt bendinde ise "Hizmet içinde resmi sıfatının gerektirdiği saygınlığı ve güven duygusunu sarsacak eylem ve davranışlarda bulunmak" fiiline yer verilmiştir.
 
Bilindiği üzere disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptir. Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar mevzuatta belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır.
 
Buna göre öncelikle, belli süreler içinde soruşturmacı görevlendirilerek açılacak bir disiplin soruşturması ile memurun lehine ve aleyhine olan tüm delillerin toplanmasının ardından hangi fiilin, nerede, ne zaman, nasıl, ne şekilde işlediğinin somut, hukuken kabul edilebilir delillerle şüpheye yer vermeyecek açıklıkta ortaya konularak hangi disiplin suçunu teşkil ettiği belirlenmesini müteakip, disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından mevzuatın öngördüğü disiplin cezasının verilmesi gerekmektedir.
 
Öte yandan; yukarıda yer verilen yasa hükmü ile davacıya atılı disiplin suçuna ilişkin maddi unsurların, "Saygınlık ve güven duygusunu sarsacak bir fiilin olması", "Bu fiilin hizmet içinde işlenmesi" ve " Sahip olunan resmi sıfatın gerekleriyle bağdaşmayacak nitelik taşıması" şeklinde belirlendiği, isnat edilen disiplin suçunun manevi unsurunun "Kasıt" olduğu, dolayısıyla söz konusu disiplin suçunun işlenebilmesi için bu unsurların tümünün tamam olması, diğer bir ifadeyle "Tipiklik" şartının gerçekleşmesi gerekir.
 
Somut olayda; Beykoz İlçe Emniyet Müdürlüğü ile ..... Derneği arasında irtibatı sağladığını belirtilen memur tarafından, davacının görev yaptığı yerde çekim yapan film ekibinden 16/03/2018 tarihinde elden aldığı bağış parasını 21/03/2018 tarihinde gönderdiği ileri sürülmekteyse de, soruşturma dosyasında bu hususu doğrulayan bir tespitte bulunulmadığı gibi davacının uyuşmazlığa yol açan bu bağışı elden almak suretiyle kusurlu bir davranış sergilediği sabit ise de, görev bölgesinde çekim yapan film ekibinden resmi sıfatını (Polislik) kullanarak bağış istediğine dair de herhangi bir tespit yapılmadığı sabittir.
 
Bu durumda; her ne kadar bağış parasını elden kabul ederek kusurlu bir davranış sergilemiş olsa da, davacının bu eylemi resmi sıfatını kullanarak gerçekleştirdiği söylenemeyeceğinden, bu eylem karşılığında uygulanan disiplin cezasının "Tipiklik" itibariyle hukuka aykırı olduğu, dolayısıyla davanın reddi yolundaki istinaf konusu kararda isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
 
Öte yandan; iş bu karar üzerine konuyu yeniden değerlendirecek olan idarenin, konuya ilişkin takdir hakkını, davacının kusurlu eylemine tipik olarak uygun bir yaptırım uygulanması yönünde kullanabileceği de tabiidir.
 
Açıklanan nedenlerle; istinaf talebinin kabulü ile, İstanbul 11. İdare Mahkemesinin 25/04/2019 tarih ve E:2018/2054, K:2019/770 sayılı kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 333,65-TL yargılama gideri ile hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700,00-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, posta avansından varsa artan kısmın mahkemesince ilgilisine iadesine, kararın taraflara tebliği için dosyanın ait olduğu mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45/6. ve 46. maddeleri uyarınca temyizi kabil olmamak üzere kesin olarak, 25/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy