İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesi 2019/1331 Esas 2020/580 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 2. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/1331
Karar No: 2020/580
Karar Tarihi: 10.06.2020



İSTEMİN ÖZETİ: İstanbul İli, ……. İlçe Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacının, görev sırasında uyuduğundan bahisle 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8/5-b-3.maddesi uyarınca "16 ay uzun süreli durdurma cezası" ile tecziyesi gerekmekte ise de aynı Kanunun 7/2.maddesi uyarınca bir alt cezanın uygulanarak altı ay kısa süreli durdurma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin İstanbul Valiliği İl Polis Disiplin Kurulunun 22/11/2018 tarih ve 3651 sayılı kararının iptali istemiyle açılan davada; davanın reddine yönelik İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 26/04/2019 tarih ve E:2018/2662, K:2019/1018 sayılı kararının; isnat edilen suçlamanın asılsız olduğu, uyuduğu iddia edilen bir şahsın hiçbir dış etki olmadan bir buçuk dakika sonra uyanmasının hayatın olağan akışıyla bağdaşmadığı, denetimden sorumlu amirin düzenlemiş olduğu tutanağın bu yönüyle çelişkili bilgiler içerdiği, kaldı ki otomobil koltuklarının teknik olarak geriye yatırılmasının mümkün olmadığı, disiplin cezası ile tecziyesini gerektiren bir eyleminin bulunmadığı, işlemin hukuka aykırı olduğu iddialarıyla kaldırılması istenilmektedir.
 
SAVUNMANIN ÖZETİ: İstinaf dilekçesinde belirtilen hususların mahkeme kararının kaldırılmasını gerektirecek nitelikte bulunmadığı ve kararın usul ve hukuka uygun olduğu ileri sürülerek istinaf isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi İkinci İdare Dava Dairesince, dava dosyasındaki bilgi ve belgeler incelenerek işin gereği görüşüldü:
 
Dava, İstanbul İli, ……. İlçe Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacının, görev sırasında uyuduğundan bahisle 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8/5-b-3.maddesi uyarınca "16 ay uzun süreli durdurma cezası" ile tecziyesi gerekmekte ise de aynı Kanunun 7/2.maddesi uyarınca bir alt cezanın uygulanarak altı ay kısa süreli durdurma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin İstanbul Valiliği İl Polis Disiplin Kurulunun 22/11/2018 tarih ve 3651 sayılı kararının iptali istemiyle açılmıştır.
 
İdare Mahkemesince; "...davacı ve diğer polis memurunun ifadelerinden nöbetçi emniyet amirinin denetimine geldiği kabul edildiğinden, 27/07/2018 tarihli saat 04:40'te düzenlenen denetleme raporunun da, davacı ve diğer polis memurunun uyuduğu tespit edilerek, nöbetçi amir komiser yardımcısı tarafından imza altına alındığı, davacı ve diğer polis memurları tarafından uyuma fiili inkar edilse de, konumu gereği beyanına itibar edilmesi gereken yetkili amir tarafından düzenlenen denetleme formunda olay yerinde yapılan tespitten fiilin sübuta erdiği, bu durumda; davacının '16 ay uzun süreli durdurma cezası' ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmediği" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. (Uyuşmazlık konusu işlem davacının altı ay kısa süreli durdurma cezası ile tecziyesine ilişkin olduğu halde İdare Mahkemesince sehven on altı ay uzun süreli durdurma cezası olarak yazılmıştır.)
 
7068 Sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanunun 8/5-b/3 maddesinde, "Görev sırasında herhangi bir şekilde uyumak veya uyuklamak" fiili emniyet teşkilatı personelinin 16 ay uzun süreli durdurma cezası ile tecziyesini gerektiren fiil ve haller arasında sayılmış, aynı Kanunun 7/2.maddesinde de, "Kurumda geçmiş hizmetleri sırasında çalışmaları olumlu bulunan ve iyi veya çok iyi derecede değerlendirme puanı alan personel için verilecek cezalarda bir derece hafif olanı uygulanabilir." hükmüne yer verilmiştir. (7068 sayılı Kanunun dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan haliyle davacı hakkında uygulanan sevk maddesinde "Görev sırasında herhangi bir şekilde uyumak veya uyuklamak" fiili düzenlendiği halde İdare Mahkemesince kararın ilgili mevzuat bölümüne madde metni sehven "görevde uyumak" şeklinde aktarılmıştır.)
 
Dava dosyasının incelenmesinden, İstanbul İli, ……… İlçe Emniyet Müdürlüğü emrinde polis memuru olarak görev yapan davacının, "27.07.2018 tarihinde Cumhurbaşkanlığını Koruma İstanbul Şube Müdürlüğüne bağlı yerleşkelerden Kandilli Konut çevresinde …….. Sokak ile ………. Sokağın kesiştiği yerde sabit olarak araçta başka bir polis memuruyla birlikte görev yapmakta iken uyuduğu" iddiasıyla hakkında başlatılan disiplin soruşturması sonucunda düzenlenen 04.08.2018 tarih ve 2018/7447 sayılı soruşturma raporunda; 27.07.2018 günü saat 01:50 sıralarında Cumhurbaşkanlığı Koruma İstanbul Şube Müdürlüğünde nöbetçi amir görevini ifa eden komiser yardımcısı …….'nin yaptığı denetimde …… Sokak üzerindeki Kandilli Konutunun çevresinde görev alan araçta görevli davacı ve ……..isimli polis memurunun araç içerisinde gözleri kapalı uyur durumda olduklarının rapor edildiği, polis memurlarının alınan ifadelerinde görev sırasında uyumadıkları, bekleme noktasına bir aracın geldiği, bu aracın komiser yardımcısının aracı olduğunu fark etmedikleri, fark edince araçtan indikleri ve amirlerinin yanına gittiklerinin anlaşıldığı, evrak tetkikinde polis memurlarının görevlerinin başında uyuduklarına dair kesin bir delil olmadığı ancak koruma görevi yapmalarından dolayı çevreye karşı dikkatsiz ve duyarsız davrandıkları ve bu eylemlerinin "görev sırasında veya dışında, mevzuat veya talimatlarla yasaklanan davranışlarda bulunmak" fiili kapsamında değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılarak 7068 sayılı Kanunun 8/2-a maddesi uyarınca kınama cezası ile tecziyesi yönünde teklif getirildiği, İstanbul Valiliği İl Polis Disiplin Kurulunun 22.11.2018 tarih ve 3651 sayılı kararıyla davacının "Görev sırasında herhangi bir şekilde uyumak veya uyuklamak" fiilini işlediğinden bahisle 7068 sayılı Kanunun 8/5/b-3 maddesi uyarınca ve bir alt cezanın tatbiki suretiyle altı ay kısa süreli durdurma cezası ile tecziyesine karar verilmesi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
 
Disiplin cezaları, kamu görevlilerinin mevzuata, çalışma düzenine, hizmetin gereklerine aykırı fiillerine karşı düzenlenen idari yaptırımlar olup, ağırlığı ve önemi sebebiyle Anayasa'nın 38. maddesindeki suç ve cezalara ilişkin kurallara tabi tutulmuşlardır.
 
Disiplin hukuku, cezalandırılma ilkeleri açısından ceza hukuku ile benzer özellikler taşımakta olup, kişilerin disiplin cezası ile cezalandırılabilmeleri için suç olarak belirlenmiş olan tutum ya da davranışın ilgilisi tarafından işlenmiş olduğunun kesin ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde saptanması ve maddi gerçeğin tüm boyutlarıyla ortaya konması gerekmektedir. Ayrıca evrensel ceza hukuku ile Türk Ceza Kanunu'nda yer alan "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi disiplin hukukunda da uygulama alanı bulmaktadır. Buna göre, eldeki mevcut deliller ile disiplin normuna aykırı fiilin ispatı mümkün olmayan hallerde "şüpheden sanık yararlanır" ilkesi gereğince ilgiliye disiplin cezası verilemeyeceğinin kabulü gerekmektedir.
 
Uyuşmazlıkta, Cumhurbaşkanlığı Koruma İstanbul Şube Müdürlüğü bünyesinde nöbetçi amirlik görevini icra eden …... isimli komiser yardımcısı tarafından 27.07.2018 günü saat 04:40'ta tanzim olunan raporda; aynı gün saat 01:50 sıralarında yaptığı denetimde, "sabit olarak araç içerisinde görev yapan, ön sağ koltukta oturan, koltuk sırt kısmını yaklaşık 30 cm geriye yatırmış vaziyette gözleri kapalı ve uyur durumda olan davacı ile yine aynı araç içerisinde aynı büroda görevli şoför koltuğunda oturan ve koltuğunun sırt kısmını geriye doğru yatırmış şekilde gözleri kapalı uyur durumda olan …….isimli polis memurunun çevredeki hareketlere ve seslere duyarsız vaziyette görev icra ettikleri, araç başında 1 dk 37 sn beklemesine rağmen uyanmadıkları, bu şekilde görev yaptıkları" yönünde tespitlere yer verildiği, anılan raporun İstanbul İl Emniyet Müdürlüğüne tevdi edilmesi üzerine başlatılan disiplin soruşturması kapsamında davacının 20.09.2018 tarihinde alınan ifadesinde, "27.07.2018 günü saat 01:50 sıralarında kendisi sağ ön koltukta ekip arkadaşı sürücü koltuğunda çevreye duyarlı şekilde sabit görevlerini ifa ettikleri esnada ismini olaydan sonra öğrendiği komiser yardımcısının aracın yanına geldiğini fark ettikleri, araçtan inip yanına gittiklerini, amirin kendilerine görev esnasında uyduklarını haklarında rapor tanzim edeceğini söyleyerek sicil numaralarını istediğini, olayda yanlarına bir aracın yaklaştığını fark ettiklerini ama bu aracın komiserin kullandığı görev aracı olduğunu bilmediklerini, görev esnasında uyumadıklarını, aracın koltuklarının sabit olduğunu, koltukların yatma pozisyonu almasının mümkün olmadığını, saat 07:30'a kadar herhangi bir olumsuzluğa mahal vermeden görevlerini tamamladıklarını" ifade ettiği, davacıyla birlikte görev yapan diğer polis memurunun da 20.09.2018 tarihinde alınan ifadesinde yer verdiği hususların aynı doğrultuda olduğu, olayın tanığı konumunda olabilecek başka bir görevlinin bulunmadığı, olaya ilişkin ses ya da görüntü kaydının (yaka ya da araç kamerası, fotoğraf vs.)da olmadığı, raporu düzenleyen amirin soruşturma kapsamında ifadesine başvurulmadığı, her ne kadar İdare Mahkemesince olayla ilgili düzenlenen amir raporuna itibar edilmesi gerektiğinden bahisle eylemin sübuta erdiği kanaatine varılsa da, sözü edilen amir raporunun kesin bir kanaat içermediği, denetimin araç dışında ve belli bir mesafe uzaklıktan yapıldığı, olaya ilişkin tutanağın da olay anından yaklaşık 3 saat geçtikten sonra düzenlendiği, ayrıca raporda bahsi geçen 1 dakika 37 saniyelik sürenin davacının ekip arkadaşıyla birlikte uyku halinde oldukları süreyi mi yoksa araç dışında bekleyen denetleme amirini fark ettikleri süreye mi ilişkin olduğu hususunda belirsizlik bulunduğu, diğer taraftan davacı ve diğer polis memurunun ifadelerinde emniyet hizmetlerinde kullanılan sabit görev aracının koltuklarının geriye doğru yatırılmasının teknik olarak mümkün olmadığının ifade edildiği, amir raporunda yer alan "araç koltuklarının sırt kısımlarının geriye doğru yatırılmış vaziyette olduğu" yönündeki tespit ile polis memurlarının anılan ifadelerinde yer verdikleri bilgiler arasındaki çelişkinin giderilmesi mümkün olduğu halde soruşturma kapsamında bu yönde herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadığı görülmektedir.
 
Bu durumda, ilgililer hakkındaki iddiaların tespiti aşamasında olayın şüpheye yer vermeyecek şekilde somut delillerle ortaya konulması gerekliliği karşısında; polis memuru olarak görev yapan davacı hakkında yürütülen disiplin soruşturması kapsamında elde edilen ifade ve tutanaklar ile dosyadaki mevcut delil durumuna göre davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun hakkında uygulanan sevk maddesinde belirtilen "Görev sırasında herhangi bir şekilde uyumak veya uyuklamak" fiilini işlediği yönündeki iddianın doğruluğunu ispata elverişli, hukuken kabul edilebilir nitelikte yeter derecede somut ve inandırıcı delillerin bulunmadığı anlaşıldığından, evrensel ceza hukukunda olduğu gibi disiplin hukukunda da uygulama alanı bulduğu kabul edilen "şüpheden sanık yararlanır ilkesi" gereğince davacının 7068 sayılı Kanunun 8/5-b-3 maddesi uyarınca ve bir alt cezanın tatbiki suretiyle altı ay kısa süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına yönelik dava konusu işlemde hukuka uyarlık, aksi yönde verilen Mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
 
Açıklanan nedenlerle; istinaf talebinin kabulü ile, İstanbul 4. İdare Mahkemesinin 26/04/2019 tarih ve E:2018/2662, K:2019/1018 sayılı kararının kaldırılmasına, dava konusu işlemin iptaline, aşağıda dökümü yapılan 434,60-TL yargılama gideri ile hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700,00-TL vekalet ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, posta avansından varsa artan kısmın mahkemesince ilgilisine iadesine, kararın taraflara tebliği için dosyanın ait olduğu mahkemeye gönderilmesine, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 45/6. ve 46. maddeleri uyarınca temyizi kabil olmamak üzere kesin olarak, 10/06/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)
 


Full & Egal Universal Law Academy