İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi 2019/2956 Esas 2020/1137 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: 10. İdari Dava Dairesi
Esas No: 2019/2956
Karar No: 2020/1137
Karar Tarihi: 10.09.2020



İstemin Özeti: 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun çerçevesinde yapılan denetim sonucunda, mevzuata aykırı uygulamaların tespiti nedeniyle aynı Kanun'un 77. ve 78. maddeleri uyarınca davacıya 519.226,22-TL idari para cezası verilmesine ilişkin İstanbul Valiliğinin 15.08.2018 tarihli ve 4180 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davada; mevzuat hükümleri ve taraflarca dosyaya sunulan bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili Yönetmelik hükümlerine aykırı olarak davacı şirket tarafından 2017 yılında cayma hakkını kullanan 4 adet tüketiciye bedel iadesinin yasal süresi içerisinde yapılmadığı, 2016 yılında 27 adet tüketiciye, ürünlerin mevzuatta öngörülen azami süre içerisinde gönderilmediği ve denetim kapsamında talep edilen bilgi ve belgeleri ibraz etmesi için 7 günlük süre verilerek ihtarda bulunulmuş olmasına rağmen söz konusu bilgi ve belgelerin doğru ve eksiksiz bir şekilde ibraz edilmediği sabit olup, belirtilen aykırılıklar nedeniyle Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerince düzenlenen 17.05.2018 tarih ve 304-C/02-1 sayılı inceleme raporuna istinaden davacı şirkete isnat edilen her bir fiil için ayrı ayrı değerlendirme yapılmak suretiyle her birine karşı ayrı ceza kesilip işlem tesis edildikten sonra bu cezaların toplamı üzerinden Kanun'da belirtilen üst sınır üzerinden belirlenmek suretiyle idari para cezası verilmesine ilişkin işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddi yolunda İstanbul 13. İdare Mahkemesince verilen 17/07/2019 tarih ve E:2018/1642, K:2019/1613 sayılı kararın, İcra İflas Kanunu'nun 194. maddesi uyarınca davanın ikinci alacaklılar toplantısından 10 gün sonrasına ertelenmesine karar verilmesi, gerektiği iddialarıyla kaldırılması ve işin esası hakkında yeniden karar verilmesi davacı tarafından istenilmektedir.
 
Savunmanın Özeti: Kararın hukuka uygun olduğu, istinaf başvurusunun reddi gerektiği savunulmaktadır.
 
TÜRK MİLLETİ ADINA
 
Karar veren İstanbul Bölge İdare Mahkemesi Onuncu İdare Dava Dairesince gereği görüşüldü:
 
28.11.2013 tarihli ve 28835 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un "Mesafeli sözleşmeler" başlıklı 48. maddesinin 3. fıkrasında "Satıcı veya sağlayıcı, tüketicinin siparişinin kendisine ulaştığı andan itibaren taahhüt edilen süre içinde edimini yerine getirir. Mal satışlarında bu süre her hâlükârda otuz günü geçemez. Satıcı veya sağlayıcının bu süre içinde edimini yerine getirmemesi durumunda tüketici sözleşmeyi feshedebilir." hükmüne, 6. fıkrasında "Mesafeli sözleşmelerde kapsam dışı sözleşmeler, tüketici ile satıcı ve sağlayıcının hak ve yükümlülükleri, cayma hakkı, bilgilendirme yükümlülüğü, teslimat ile diğer uygulama usul ve esasları yönetmelikle belirlenir." hükmüne yer verilmiştir.
 
Aynı Kanun'un "Denetim" başlıklı 75. maddesinde "Bu Kanunun uygulanmasında, Bakanlık müfettişleri, gümrük ve ticaret denetmenleri ile Bakanlıkça görevlendirilecek personel, mal veya hizmet sunulan her yerde denetleme, inceleme ve araştırma yapmaya yetkilidir.
 
Bu Kanun kapsamına giren hususlarda, yetkili ve görevli kişi veya kuruluşlara her türlü bilgi ve belgenin doğru olarak gösterilmesi veya istenmesi hâlinde belgelerin aslının veya onaylı kopyalarının verilmesi zorunludur." kuralına yer verilmiştir.
 
Kanun'un "Ceza hükümleri" başlıklı 77. maddesinde de "1) Bu Kanunun 4., 6., 7., 18., 19., 20., 21., 23., 26., 30., 33., 35., 48., 49 uncu, 51., 52., 54. ve 57. maddelerinde belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenler hakkında aykırılığı tespit edilen her bir işlem veya sözleşme için iki yüz Türk Lirası idari para cezası uygulanır.
 
...
 
(15) Bu Kanunun 75. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenler hakkında yedi gün içinde bilgi ve belgelerin doğru olarak verilmesi veya yerinde inceleme imkânının sağlanması ihtar edilir. İhtara rağmen aykırılığın devamı hâlinde yirmi beş bin Türk Lirasından az olmamak üzere aykırılığın tespitinden bir önceki mali yıl sonunda oluşan yıllık gayrisafi gelirlerinin yüzde birine kadar idari para cezası verilir. Aykırı fiilin bir yıl içinde tekrar edilmesi hâlinde idari para cezası iki misli olarak uygulanır.
 
...
 
(19) Bu maddenin sekizinci, dokuzuncu, on ikinci ve on üçüncü fıkralarındaki idari para cezaları hariç olmak üzere, aykırılığın tespit edildiği tarih itibarıyla bir takvim yılında uygulanan toplam idari para cezası tutarının yirmi beş bin Türk Lirasını aştığı durumlarda, bu miktardan az olmamak ve yüz milyon Türk Lirasını geçmemek üzere toplam idari para cezası tutarı;
 
a) Cezaya muhatap gerçek ya da tüzel kişinin, aykırılığın tespitinden bir önceki mali yıl sonunda oluşan yıllık gayrisafi gelirlerinin yüzde beşini aşamaz. Bir önceki yıl gayrisafi gelirinin oluşmaması hâlinde, tespit tarihi itibarıyla oluşan gayrisafi geliri dikkate alınır. Gayrisafi gelirlerinin bildirilmediği veya yanlış bildirildiği durumlarda bu bent hükmü uygulanmaz.
 
b) Bankalar, tüketici kredisi veren finansal kuruluşlar ve kart çıkaran kuruluşlar için, kamuya açıklanan en son finansal tablolarda yayınlanan öz kaynağının binde beşini aşamaz.
 
(20) Bu Kanuna göre idari yaptırım uygulanması, diğer kanunlar gereği yapılacak işlemleri engellemez. Bakanlık, bu maddenin uygulanmasında oluşacak tereddütleri gidermeye yetkilidir." hükmü yer almaktadır.
 
Dava dosyasının incelenmesinden; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı müfettişlerince davacı şirket nezdinde yapılan denetim sonucunda düzenlenen 17.05.2018 tarih ve 304-C/02-1 sayılı inceleme raporuna istinaden 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 48. ve 75. maddeleri ile Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği'nin 12. ve 16. maddelerine aykırı hareket edildiğinden bahisle aynı Kanun'un 77. ve 78. maddeleri uyarınca davacıya toplam 519.226,22-TL idari para cezası verilmesine ilişkin İstanbul Valiliği Ticaret İl Müdürlüğünün 15.08.2018 tarih ve 4180 sayılı işleminin tesis edildiği anlaşılmaktadır.
 
Davaya konu idari para cezası üç ayrı eylem nedeniyle verilmiş olup, her bir eylem açısından, istinaf başvurusunun ayrı ayrı hukuki değerlendirmenin yapılması gerekmektedir.
 
I-2016 yılında 27 adet tüketiciye ürünlerin mevzuatta öngörülen azami süre içerisinde gönderilmemesinin 6502 sayılı Kanun'un 48. maddesi ile Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği'nin 16. maddesine aykırılık nedeniyle, aynı Kanun'un 77. maddesinin birinci fıkrası gereğince tespit edilen her bir aykırılık nedeniyle ayrı ayrı olmak üzere 24x232=6.264,00-TL idari para cezası kısmı yönünden;
 
İnceleme raporu ve eki listelerden, idari para cezasına konu 2016 yılında 27 adet tüketiciye ürünlerin mevzuatta öngörülen azami süre içerisinde gönderilmemesi eyleminin sübuta verdiği, aksine yönelik bir iddia bulunmadığı gibi, bunun davacı tarafından ortaya konulamadığı anlaşıldığından, bu kısım yönüyle davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
 
II-2017 yılında cayma hakkını kullanan 4 adet tüketiciye yapılan bedel iadesinin yasal süresi içerisinde yapılmamasının 6502 sayılı Kanun'un 48. maddesi ile Mesafeli Sözleşmeli Yönetmeliği'nin 12. maddesine aykırı olması nedeniyle, aynı Kanun'un 77. maddesinin birinci fıkrası gereğince tespit edilen her bir aykırılık nedeniyle ayrı ayrı olmak üzere 4x240=960,00-TL idari para cezası kısmı yönünden;
 
İnceleme raporu ve eki listelerden, idari para cezasına konu 2017 yılında cayma hakkını kullanan 4 adet tüketiciye yapılan bedel iadesinin yasal süresi içerisinde yapılmaması eyleminin sübuta verdiği, aksine yönelik bir iddia bulunmadığı gibi, bunun davacı tarafından ortaya konulamadığı anlaşıldığından, bu kısım yönüyle davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
 
III-Şirketin internet üzerinden faaliyetinin sona erdiğini belirttiği tarihten sonraki tarihlerde mesafeli satışlarının olduğunun tespit edilmesi, cayma hakkını kullananları gösteren listelerin mevzuat çerçevesinde yapılması mecburi olan incelemeyi engelleyecek şekilde Müfettişlikçe talep edilen bilgileri içermemesi nedeniyle eksik olması, tedarik sorunu gibi şirketten kaynaklanan nedenlerle iptal edilen satışlara ilişkin listesinin ise hiç ibraz edilmemesi üzerine şirkete ibrazı talep edilen bilgi ve belgeleri doğru ve eksiksiz bir şekilde ibraz etmesi için 7 günlük süre verilerek ihtarda bulunulmuş olmasına rağmen söz konusu bilgi ve belgelerin ibraz edilmemesinin 6502 sayılı Kanun'un 75. maddesinin ikinci fıkrasına aykırılık teşkil etmesi nedeniyle, aynı Kanun'un 77. maddesinin onbeşinci fıkrası uyarınca 512.002,22-TL idari para cezası kısmı yönünden ise;
 
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 75. maddesinin 2. fıkrasında, Kanun kapsamına giren hususlarda, yetkili ve görevli kişi veya kuruluşlara her türlü bilgi ve belgenin doğru olarak gösterilmesi veya istenmesi hâlinde belgelerin aslının veya onaylı kopyalarının verilmesi zorunlu olduğu belirtilmiş; 77. maddesinin 15. fıkrasında, Kanunun 75. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenler hakkında yedi gün içinde bilgi ve belgelerin doğru olarak verilmesi veya yerinde inceleme imkânının sağlanmasının ihtar edileceği, ihtara rağmen aykırılığın devamı hâlinde yirmi beş bin Türk Lirasından az olmamak üzere aykırılığın tespitinden bir önceki mali yıl sonunda oluşan yıllık gayrisafi gelirlerinin yüzde birine kadar idari para cezası verileceği kurala bağlanmıştır.
 
İnceleme raporu ve eki listelerden, şirketin internet üzerinden faaliyetinin sona erdiğini belirttiği tarihten sonraki tarihlerde de mesafeli satışlarının olduğunun tespit edilmesi, cayma hakkını kullananları gösteren listelerin mevzuat çerçevesinde yapılması mecburi olan incelemeyi engelleyecek şekilde Müfettişlikçe talep edilen bilgileri içermemesi nedeniyle eksik olması, tedarik sorunu gibi şirketten kaynaklanan nedenlerle iptal edilen satışlara ilişkin listesinin ise hiç ibraz edilmemesi üzerine şirkete ibrazı talep edilen bilgi ve belgeleri doğru ve eksiksiz bir şekilde ibraz etmesi için 7 günlük süre verilerek ihtarda bulunulmuş olmasına rağmen söz konusu bilgi ve belgelerin ibraz edilmediği anlaşılmaktadır.
 
Her ne kadar şirket tarafından idareye bir liste sunulmuş ise de, listenin idarece mevzuata uygunluk açısından yapılacak denetime elverişliliği açısından sipariş tarihi, cayma tarihi, bedelin iade tarihi gibi şirkette olması gereken bilgileri içermediği anlaşılmaktadır.
 
İdarece istenilen cayma hakkını kullanan tüketicilere ilişkin liste idarenin 23.11.2017 tarihli yazısıyla davacıdan istenilmesine rağmen eksik sunulduğu, bunun üzerine idarenin 02.02.2018 tarihli ihtar işlemiyle en az 7 günlük süre verilerek eksikliklerin giderilmesi istenildiği, aksi halde 6502 sayılı Kanun'un 77. maddesinin 15. fıkrası belirtilerek ihtarda bulunulduğu, yazının 02.02.2018 tarihinde e-mail üzerinden şirkete yollandığı, ancak verilen süre içerisinde eksikliklerin tamamlanmadığı görülmektedir.
 
Bu durumda; cayma hakkını kullanan tüketiciye ilişkin cayma tarihi, geri ödeme tarihi gibi bilgiler ile tedarik sorunu gibi şirketten kaynaklanan nedenlerle iptal edilen satışlara ilişkin listenin ihtara rağmen süresi içerisinde idareye sunulmaması nedeniyle, eylem, 6502 sayılı Kanun'un 75. maddesinin 2. fıkrasına aykırılık teşkil ettiğinden, aynı Kanun'un 77. maddesinin 15. fıkrası uygulanarak davacıya idari para cezası verilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
 
Bununla birlikte;
 
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 2. maddesinde, "Kabahat" deyiminin Kanun'un karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlamına geldiği belirtilmiş; "Genel Kanun Niteliği" başlıklı değişik 3. maddesinde, bu Kanun'un; idarî yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde, diğer genel hükümlerinin, idarî para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanacağı; "Zaman Bakımından Uygulama" başlıklı 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümlerinin kabahatler bakımından da uygulanacağı belirtilmiş; madde ile atıfta bulunulan 5237 sayılı Kanun'un "Zaman Bakımından Uygulama" başlıklı 7. maddesinin (2) numaralı fıkrasında ise, "Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur." kuralına yer verilmiştir.
 
5326 sayılı Kanun’un 5. maddesinin (1) numaralı fıkrasına göre 5237 sayılı Kanun’un zaman bakımından uygulamaya ilişkin hükümleri kabahatler açısından da uygulanacaktır. Dolayısıyla kabahat fiilinin unsurlarına veya yaptırımına yönelik lehe kanun değişikliklerinde Anayasa’nın 38. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen kanunilik ilkesinin sonuçlarından biri olarak 5237 sayılı Kanun’un 7. maddesinin (2) numaralı fıkrasında yer alan "lehe kanunun geriye yürümesi" kuralının uygulanması gerekir
 
Anayasa Mahkemesi, benzer iddiaların ileri sürüldüğü başvurularda verdiği kararlarda suç ve cezaların kanuniliği ilkesinin kabahat fiilinin unsurlarına veya yaptırımına yönelik lehe kanun değişikliklerinin geriye yürümesini de güvence altına aldığını kabul etmektedir (Anayasa Mahkemesi, Samet Öztürk, B. No: 2014/20188, 6/12/2017, § 30).
 
Ceza hukuku kökenli bir ilke olan lehe olan hükmün uygulanması ilkesi; işlendiği zamanın hukuki normları uyarınca suç sayılan bir fiil sonradan yürürlüğe giren bir düzenleme ile suç olmaktan çıkarılmış bulunuyorsa veya sonradan yürürlüğe giren düzenleme suçun işlendiği zaman mevcut olan düzenlemeye göre suçlunun lehine ise, sonraki normun daha önce işlenmiş olan fiillere uygulanmasını öngörmektedir.
 
Kural olarak idari işlemlerin yargısal denetimi tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yapılmaktadır. Bu anlamda idari işlem niteliğindeki idari para cezasının tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuata göre yargısal denetiminin yapılması gerekmekte ise de, ilke olarak suç ve cezadan lehe olan normun uygulanması kuralının idari para cezaları yönünden de geçerli olduğunun kabulü gerekmektedir. Dolayısıyla, fiilin işlendiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan mevzuat ile daha sonra yürürlüğe giren mevzuat hükümleri farklı ise kişilerin lehine olan mevzuat hükmü dikkate alınmalıdır.
 
Dava konusu uyuşmazlıkta, 6502 sayılı Kanun'un 75. maddesinin 2. fıkrasına aykırılık nedeniyle aynı Kanun'un 77. maddesinin 15. fıkrası uygulanarak davacıya 512.002,22-TL idari para cezası verildiği, idari para cezasının 15. maddede yer alan "yirmi beş bin Türk Lirasından az olmamak üzere aykırılığın tespitinden bir önceki mali yıl sonunda oluşan yıllık gayrisafi gelirlerinin yüzde birine kadar idari para cezası verilir." hükmü uygulanmak suretiyle, idari para cezasına esas alınan gayrisafi gelirin, geçici vergi beyannamesine göre 2017 yıl sonu brüt satışının esas alınarak, 51.200.221,91x% 1= 512.002,22-TL olarak para cezasının hesaplandığı,
 
- Ancak, Kanun'un 77. maddesinin 20. fıkrası uyarınca, 77. maddede yer alan gayrisafi gelirin tespitine ilişkin usul ve esaslara ilişkin olarak 16.07.2019 tarihli ve 30833 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 77. Maddesinde Yer Alan Gayrisafi Gelirin Tespitine İlişkin Tebliğ'in4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, bilanço esasına göre defter tutanlar için gayrisafi gelirin net satış hasılatı olduğu belirtildiği,
 
-Dairemizin 01.06.2020 tarihli ara kararına verilen cevaptan, davacı şirketin 2017 yılı gayrisafi net satış tutarının 48.229.107,55-TL olduğu anlaşılmaktadır.
 
Bu durumda; idari para cezası miktarının belirlenmesine ilişkin lehe düzenlemenin uygulanması gerektiğinden, 6502 sayılı Kanun'un 75. maddesinin 2. fıkrasına aykırılık nedeniyle aynı Kanun'un 77. maddesinin 15. fıkrası uygulanmak suretiyle 48.229.107,55x% 1= 482,291,07-TL olarak para cezası hesaplanması gerektiğinden; dava konusu idari para cezasının 512.002,22-TL olan kısmının 482,291,07-TL kısmında hukuka aykırılık, 29.711,15-TL kısmında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
 
Öte yandan, 75. madde kapsamında idarece istenilen listenin yaklaşık 5.800 adet tüketici işlemine ilişkin olduğu anlaşılmakla, 77. maddenin 15. fıkrası uyarınca azami miktar üzerinden idari para cezası verilmesi yönüyle de hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
 
Açıklanan nedenlerle, İstanbul 13. İdare Mahkemesince verilen 17/07/2019 tarih ve E:2018/1642, K: 2019/1613 sayılı kararın dava konusu idari para cezasının 6.264,00-TL ve 960,00-TL kısımları yönüyle davanın reddine ilişkin kısmının hukuka ve usule uygun olduğu anlaşıldığından ve dilekçede ileri sürülen iddialar söz konusu kararın bu kısmının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediğinden, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin 3. fıkrası uyarınca bu kısımlar yönüyle davacının istinaf başvurusunun reddine; davacının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kararın idari para cezasının 512.002,22-TL olan kısmı yönüyle davanın reddine ilişkin kısmının kaldırılmasına, 29.711,15-TL idari para cezasının iptaline, 482,291,07-TL kısmı yönünden ise davanın reddine, aşağıda dökümü gösterilen, dava ve istinaf kanun yolu aşamasına ait davacı tarafından karşılanan 459,70-TL yargılama giderinden davanın haklılık oranına (% 5,72) göre hesaplanan 26,30-TL yargılama gideri ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700,00-TL avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacının üzerinde bırakılmasına, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 1.700,00-TL avukatlık ücretinin de davacıdan alınarak davalı idareye verilmesine, posta gideri için alınan paranın kullanılmayan kısmının kararın kesinleşmesinden sonra ilgilisine iadesine, 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren otuz (30) gün içinde Danıştay’a temyiz yolu açık olmak üzere, 10/09/2020 tarihinde, idari para cezasının 512.002,22-TL kısmı yönünden oyçokluğuyla, diğer kısımları yönüyle oybirliğiyle karar verildi.
 
KARŞI OY:
 
Yukarıda yer verilen 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un 77. maddesinin onbeşinci fıkrası uyarına, Kanunun 75. maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen yükümlülüklere aykırı hareket edenler hakkında yedi gün içinde bilgi ve belgelerin doğru olarak verilmesi veya yerinde inceleme imkânının sağlanması ihtar edileceği, ihtara rağmen aykırılığın devamı hâlinde yirmi beş bin Türk Lirasından az olmamak üzere aykırılığın tespitinden bir önceki mali yıl sonunda oluşan yıllık gayrisafi gelirlerinin yüzde birine kadar idari para cezası verileceğine ilişkin olarak idarelere takdir yetkisi tanınmış olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Ancak, idareye tanınan takdir yetkisi, mutlak ve sınırsız olmayıp, takdir yetkisine dayalı olarak tesis edilecek idari işlemlerde hukuken geçerli sebeplere dayanılması hukuk devletinin gereğidir. Zira Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri “belirlilik”tir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır, uygulanabilir ve nesnel olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesi de gereklidir.
 
Somut olayda; 6502 sayılı Kanun'un 75. maddesinin 2. fıkrasına aykırılık nedeniyle davacıya, aykırılığın tespitinden bir önceki mali yıl sonunda oluşan yıllık gayrisafi gelirinin yüzde biri üzerinden idari para cezası verildiği görülmekle birlikte, eylem tarihi 2018 yılı itibarıyla 77. maddenin onbeşinci fıkrasındaki ceza miktarının alt sınırının 34.542,00-TL olduğu, asgari ceza miktarından uzaklaşılarak, en üst ceza miktarı üzerinden idari yaptırım uygulanmasını haklı kılabilecek nitelikte somut bir gerekçenin ortaya konulamadığı görülmektedir.
 
Bu durumda, kanunda yazılı yaptırım miktarının alt sınırından uzaklaşılmasını haklı gösterecek gerekçeler, objektif ölçütlere uygun biçimde ortaya konulmaksızın 512.002,22-TL idari para cezası verilmesine ait kısmında bu yönüyle hukuka uyarlık bulunmamakta olup, idari para cezasının 512.002,22-TL kısmının iptali gerekirken, işlemin bu bölümünün kısmen iptaline ilişkin karara katılmıyorum. (¤¤)
 
 


Full & Egal Universal Law Academy