İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/601 Esas 2023/549 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/601
Karar No: 2023/549
Karar Tarihi: 28.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/601
KARAR NO: 2023/549
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 18/05/2021
NUMARASI: 2016/895 Esas - 2021/496 Karar
DAVA: Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 28/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın Balgat Şubesi ile dava dışı borçlu ... Mam. Ltd. Şti. arasında akdedilen kredi sözleşmesine istinaden adı geçene kredi açıldığını ve kullandırıldığını, söz edilen kredinin teminatı olarak borçlu adına kayıtlı ... plakalı araç üzerine müvekkili banka lehine rehin tesis edildiğini ve aracın davalı şirket acentesi aracılığıyla 18/02/2013 tarihinde ... Bankası Balgat Şubesi ibaresi ile sigorta kapsamına alındığını, sözü edilen teminata alınan araçla ilgili olarak kredinin geri dönüşü konusundaki edimlerin yerine getirilmemesi üzerine Ankara ...İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, aracın yandığının bildirilmesi akabinde davalı sigorta şirketine ihtarname keşide edilerek aracın sigorta bedelinin ödenmesinin istendiği halde davalı sigorta şirketi tarafından müvekkili bankaya bugüne kadar cevap verilmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere, dava konusu araç ile ilgili olarak aracın yandığı tarihteki kasko değeri olan 318.060,00 TL'nin davalı şirkete ihtarname tebliğ tarihi olan 14/01/2015 tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; işbu davada yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, dava konusu hasarın 24/01/2014 tarihinde meydana gelmiş olup zamanaşımı itirazında bulunduklarını, ayrıca dava dışı sigortalı tarafından müvekkili şirketin ısrarlı taleplerine rağmen eksik belgelerin ibraz edilmediğini ve rücu haklarının engellenerek TTK 1447/2 maddesi gereği sigorta tazminatını talep hakkının son bulduğunu, sigortalı tarafça müvekkilinin rücu hakları engellenmiş olduğundan huzurdaki davanın reddi gerektiğini, dava konusu tazminat taleplerinin poliçe teminatı kapsamında kalıp kalmadığı ve gerçek hasar tesbiti bakımından bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini, davacı tarafın, müvekkili şirketi temerrüde düşürmeden işbu davayı açtığını, mütemerrit olmayan müvekkili şirket aleyhine kaza tarihinden itibaren faiz uygulanmayacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "Davanın kısmen kabulü ile 64.200,00 TL'nin 14/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine" karar verilmiştir. Davacı vekili bu karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur.Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın Balgat Şubesi ile dava dışı borçlu ... Unlu Mam. Ltd. Şti. arasında akdedilen kredi sözleşmesine istinaden adı geçene kredi açıldığını ve kullandırıldığını, söz edilen kredinin teminatı olarak borçlu adına kayıtlı ... plakalı araç üzerine müvekkili banka lehine rehin tesis edildiğini ve aracın davalı şirket acentesi aracılığıyla 18/02/2013 tarihinde ... Bankası Balgat Şubesi ibaresi ile sigorta kapsamına alındığını, sözü edilen teminata alınan araçla ilgili olarak kredinin geri dönüşü konusundaki edimlerin yerine getirilmemesi üzerine Ankara ...İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, aracın yandığının bildirilmesi akabinde davalı sigorta şirketine ihtarname keşide edilerek aracın sigorta bedelinin ödenmesinin istendiğini, davalı şirketle imzalanan ve dava dilekçesi ekinde yer alan policede yanmaya ilişkin bir hüküm bulunmadığını, TTK’nun 1299/II maddesi ve Kara Taşıtları Kasko Genel Şartları 3.3.1.4. maddesindeki düzenleme gereği aracın yanma tarihi olarak bildirilen 24/01/2014 tarihindeki kasko değeri olan 318.060,00 TL olarak tespit edildiğini, buna rağmen yerel mahkemece aracın ekspertiz bedeli üzerinden hesaplama yapıldığını, Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartları Kanunu B.3.3.1 hükmü ve Yargıtay 11. HD. 2004/15339 E. ve 2006/2106 K. ve 02.03.2006 T. kararında, hurda değerinin ödenecek bedelden düşülmemesi gerektiğine yer verilmiş olmasına rağmen, gerekçeli kararda sovtaj bedelinin düşüldüğünü, bilirkişi raporuna itirazlarını bildirirken sovtaj bedelinin düşülmeksizin hesaplama yapılması talep edilmiş olmasına rağmen itirazlarının değerlendirilmediğini belirterek istinaf talep etmiştir. HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava kasko poliçesi nedeniyle dain mürtehin hakkından kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.HMK'nın 267. maddesine göre "Mahkeme, bilirkişi olarak, yalnızca bir kişiyi görevlendirebilir. Ancak, gerekçesi açıkça gösterilmek suretiyle, tek sayıda, birden fazla kişiden oluşacak bir kurulun bilirkişi olarak görevlendirilmesi de mümkündür." hükmü getirilerek birden fazla bilirkişi atanması halinde heyetin tek sayıda olması gerektiği belirtilmiştir.İlk Derece Mahkemesince, davacı bankanın alacağının belirlenmesi için 2 kişiden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alındığı, bilirkişilerin alacağın miktarı konusunda ayrık görüşlerini içeren ek rapor sunmaları üzerine, mahkemece başka bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulundan rapor alınması gerekirken, heyetteki bilirkişilerden birinin yerine başka bir bilirkişi atamak suretiyle rapor aldırdığı, raporlar arasındaki çelişkinin giderilemediği, bu defa ilk raporu düzenleyen bilirkişi kuruluna başka bir bilirkişi eklemek suretiyle 3 kişiden oluşan heyetten rapor alındığı, raporlar arasındaki çelişkinin yine giderilemediği, bilirkişilerin birbirlerinden farklı görüş bildirdikleri, mahkemece ayrık görüş bildiren tek bilirkişinin raporuna itibar edilerek hüküm kurulduğu görülmüştür. Bu durumda aynı konu nedeniyle İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporları arasında çelişki ortaya çıktığı halde İlk Derece Mahkemesince raporları düzenleyen bilirkişiler dışında HMK'nın 267.maddesine göre oluşturulmuş üç kişilik bilirkişi heyetinden dosyada bulunan bilirkişi raporları arasındaki çelişki giderecek ve itirazları karşılayacak şekilde rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde sonuca gidilmesi doğru olmamıştır.Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/03/2023

Full & Egal Universal Law Academy