İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/2780 Esas 2023/564 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2780
Karar No: 2023/564
Karar Tarihi: 29.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/2780
KARAR NO: 2023/564
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/01/2021
NUMARASI: 2016/291 Esas - 2021/63 Karar
DAVA: Alacak (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 29/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davaya konu olan otobüsü Suriye Arap Cumhuriyetinde faaliyet gösteren ... Şirketinden satın aldığını, otobüsün Irak Cumhuriyeti'nde tescil edildiğini, 15/02/2012 tarihinden bugüne kadar da Türkiye-Irak-Suriye arasında düzenli olarak geçişler yaptığını, yolcu taşıdığını, şu an otobüsü haksız zilyet olarak elinde bulunduran ...'ın 15.05.2012 tarihinde verdiği otobüsün çalındığına dair ifade sebebiyle iş bu davaya konu otobüs müvekkilinin elinden polis marifetiyle alındığını, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2012/18556 SR sayılı dosyasına konu olduğunu, söz konusu otobüsün gerekli muayenesinin müvekkili tarafından yaptırıldığını, muayene harcı ile Suriye ve Irak gümrüklerine giriş ve çıkışlarda gerekli tüm harçların yine müvekkili tarafından ödendiğini ve ilgili yasalar gereğince gerekli tüm işlemlerin yapılmış olduğundan sınır geçişlerinde herhangi bir problem yaşanmadığını, yine bu işlemlerin hepsinin yapılış tarihinin ...'ın çalıntı ihbarı yaptığı tarihinden önce olduğunu beyanla davaya konu otobüsün tarafına teslimine, bu mümkün değilse de otobüsün bedelinin taraflarına ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;HMK'nun 19. maddesinde davacı adresinin dava dilekçesinde yer alması zorunlu unsarlardan olduğunun açıkça belirlendiğini, davacının halen davacının açık adresini bildirmediğini, davanın açılmamşı sayılmasına karar verilmesi gerektiğini, davacının yabancı uyruklu oluşu ve Türkiyede bir ikametgah sahibi olmayışı nedeniyle teminat yatırılması gerektiğini, davaya konu edilen taleplerin zaman aşımına uğradığını, dava ile talep edilen miktar bakımından yatırılan harcın eksik olduğunu, davacının dava konusu aracı ... Ticaret Şirketinden satın aldığını iddia etmekte ise de müvekkilinin alınan şirketle herhangi bir bağının olmadığını, dolayısıyla gerkçekten böyle bir satış yapılmış olsa dahi iş bu satım sözleşmesinin tarafı olmayan müvekkile satım sözleşmesinden kaynaklı herhangi bir talep yöneltilmesinin hukuken mümkün olmadığını, satım sözleşmesinin sahte olup olmadığının araştırılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "Davanın reddine" karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davaya konu ... plaka numaralı aracın, araç satım sözleşmesi ile ... Ltd.Şti. Tarafından alıcı ...'a satılmış olduğunu, bahse konu otobüs ile ilgili olarak ... Tic.Ltd.Şti. vekili ile taşıt sahibi arasında Eyüp ... Noterliği’nin 25/01/2012 tarihli ve ... yevmiye numaralı taşıt sözleşmesi imzalanmış olduğunu, bahse konu sözleşme uyarınca araç sahibi ... tarafından ... Tic.Ltd.Şti. 'ye yurtiçinde/uluslararası alanda taşıma yapmak üzere yetki verilmiş olduğunu, otobüsün davalı ... tarafından dava dışı ...’a satılmış olup, otobüs ... tarafından Antakya’ya götürülerek ...’ya verildiğini, ... ise ...’ya yetki vererek otobüsün Suriye’ye götürülmesini sağladığını, bu hususta Cilvegözü Gümrük Müdürlüğü'ne müzekkere yazıldığını, gelen yanıtta davaya konu otobüsün “... şoför ile ... Tic. A.Ş.’nin taşımacılığını yaptığı ... plakalı aracın 31/01/2012 tarihinde ... tescil nosu ile Müdürlüğümüzde işlem gördüğü ve Suriye Arap Cumhuriyetine çıkış yaptığını anlaşılmıştır şeklinde cevap verildiğini, yazı cevabından da anlaşılacağı üzere otobüsün ... tarafından teslim alınarak, Suriye Arap Cumhuriyeti’ne götürülmüş olup, Suriye Serbest Bölge’de bırakılmış, daha sonra ise serbest bölgede bulunan komisyoncular tarafından ... firmasının eline geçmiş olduğunu, sonrasında ise davaya konu olan Otobüsü müvekkili ...'nin 15.02.2012 tarihinde Suriye Arap Cumhuriyeti’nde faaliyet gösteren ... Ticaret şirketinden satın almış olduğunu, davalının otobüs üzerinde iddia edebileceği hiçbir hak bulunmadığını, otobüsün mülkiyetinin açıkça müvekkiline ait olduğunu, müvekkilinin satım sözleşmesinden doğan tüm yükümlülüklerini yerine getirmiş olduğunu, dava konusu aracın uluslararası yolcu taşımacılığında kullanılmış ve sınır geçişlerinde hiçbir sorun yaşamamış olduğunu, otobüsün, Irak Cumhuriyeti’nde tescil edilmiş olduğunu, 15.02.2012 tarihinden dava açılış tarihine kadar da Türkiye – Irak – Suriye arasında düzenli olarak geçişler yapmış, yolcu taşımış olduğunu, otobüsü haksız zilyet olarak elinde bulunduran ...’ın 15.05.2012 tarihinde verdiği Otobüsün çalındığına dair ifade sebebiyle işbu davaya konu otobüsün müvekkilinin elinden polis marifetiyle alınmış ve soruşturma başlatıldığını, kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalı tarafından bu karara karşı itiraz edilmediğini ancak Otobüsü zapt altına almış olan polisin soruşturma sonucunu beklemeden, hukuka aykırı olarak, otobüsü asıl malik olmayan ...’a teslim etmiş olduğunu, davaya konu otobüsün davalı tarafından çalındığını ihbar ettiği tarihlerde Türkiye'de olmadığını, bu olaylara binaen ihtiyati tedbir talepli istihkak davası ikame edildiğini ancak İlk Derece Mahkemesince yapılan incelemeler neticesinde dava konusu aracın ... adına kayıtlı olduğunun anlaşılması sonrasında 23.11.2017 tarihli dilekçelerinin HMK 125/1-b hükmü uyarınca devreden taraf olan davalı ... hakkında tazminat davasına dönüştürdüklerini bildirmiş olduklarını, otobüsün müvekkilinin mülkiyetinde olduğunu, davalı yanın çalıntı ihbarının yapıldığı tarihte de araç maliki olduğunu kanıtlar nitelikte olmadığını, bu hususun kanıtlanamadığı için Müvekkil aleyhine başlatılan cezai soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğini, İlk Derece Mahkemesi'nin verdiği kararın hukuka aykırı olduğunu, araç satışının ülkemizde tabi olduğu kurallar bu satışın geçerliliğini etkilememekte olduğunu, ilgili evraklarla da sabit olduğu üzere satışın yurtdışında gerçekleşmiş olduğunu, dava konusu otobüsün satışının hukuka uygun şekilde müvekkile yapılmış olduğunu, davaya konu otobüsün işlem anında Suriye Serbest Bölgesi’nde bulunmakta olup, ülke kanunlarına uygun bir şekilde müvekkile satışının gerçekleşmiş olduğunu, otobüsün gerekli muayenesinin müvekkil tarafından yaptırılmış ve muayene harcı ödenmiş olup Suriye ve Irak gümrüklerine giriş ve çıkışlarda gerekli tüm harçların müvekkil tarafından ödenmiş ve ilgili yasalar gereğince gerekli tüm işlemler yapılmış olduğundan sınır geçişlerinde herhangi bir problem yaşanmamış olduğunu, bu işlemlerin hepsinin yapılış tarihinin ...’ın çalıntı ihbarı yaptığı tarihten önce olduğunu, İlk Derece Mahkemesi kararında davacı tarafça dosyaya dava konusu aracın satımına ilişkin fatura olduğundan bahsetmişse de faturanın Antakya Ticaret ve Sanayi Odasına sorulmasına da davaya konu faturanın arşivlerinde rastlanmadığından bahisle cevap vermiş olması şeklinde karar kurarak hukuki ve maddi gerçeklikten uzak yazı cevabını hükmüne esas almış yine aynı şekilde dosyaya sundukları delilleri değerlendirmemiş olduklarını, Antakya Ticaret ve Sanayi Odası tarafından gönderilen cevabi yazının hukuki ve maddi gerçeklikten uzak olduğunu, davalı ...'ın işbu davanın açılmasına ve müvekkilinin zarara uğramasına sebep olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, araç mülkiyetinin olmadığı takdirde bedelinin istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır.İlk Derece Mahkemesince: " Taşınır satımının geçerliği kural olarak biçim koşuluna bağlanmış değildir. Ne var ki, bazı özel kanunlar ile taşınır satımı için geçerlilik koşulu öngörülmüştür. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20. maddesinin (d) bendinde de, tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirlerinin noterler tarafından yapılacağı belirtilmiştir. Diğer bir anlatımla trafikte kayıtlı araçlar, yapıları itibariyle taşınır mal olsalar da mülkiyetlerinin geçişi taşınır ve taşınmazlardan farklı olarak, özel ve kendine özgü bir düzenlenme koşuluna bağlanmıştır. Trafik sicilinde kayıtlı araçların satımına ilişkin bir sözleşmenin hukuki sonuç doğurabilmesi için o sözleşmenin 2918 sayılı Kanun’un 20/d maddesi gereğince resmî biçimde yapılması bir geçerlilik koşuludur. Anılan hüküm ile yasa koyucu bir aracın mülkiyetinin geçişi için noterde resmî bir sözleşme yapılmasını zorunlu kılmakla, tarafların iradelerinin ancak yasada öngörüldüğü biçimde birleşmeleri durumunda bir değer ifade edebileceğini, aksi hâlde sonuç doğurmayacağını ve geçersiz olduğunu düzenleme altına almaktadır. Davacı taraf her ne kadar davaya konu ... plakalı aracın Suriye Arap Cumhuriyetinde faaliyet gösteren ... Ticaret Şirketinden satın aldığından bahisle dava açmış isede trafik tescil müdürlüğünden gelen yazı cevabın da davaya konu aracın 29/11/2011 tarihinde davalı adına tescil gördüğü davalı adına tescilin 05/11/2015 tarihine kadar devam ettiği, davacının davaya konusu aracı satın aldığını iddia ettiği tarihte dava konusu aracın davalı adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafından Eyüp ... noterliğinin 25/01/2012 tarihinde ... yevmiye numarası ile dava dışı ... Ticaret Limited şirketine dava konusu aracı kiraladığı kiralama sözleşmesi kapsamında taşıma yetkisi verdiği anlaşılmıştır. Trafik siciline kayıtlı araçların mülkiyetinin devrini öngören sözleşmeler 2918 sayılı Kanunun 20/d maddesi uyarınca resmi şekilde yapılmalarına bağlı olup araç satışlarının ancak noter tarafından yapılabileceği davacı tarafın araç malikinden resmi şekilde aracı satın aldığına ilişkin dosyaya herhangi bir belge veya delil sunmamış olması ve davacı tarafça dosyaya dava konusu aracın satımına ilişkin fatura olduğundan bahsetmişse de faturanın Antakya Ticaret ve Sanayi Odasına sorulmasına da davaya konu faturanın arşivlerinde rastlanmadığından bahisle cevap vermiş olması hep birlikte değerlendirilmesinde davacının davalıdan tazminat talebinde bulunamayacağı" gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği görülmüştür. Davacının ... plakalı otobüsün devrine ilişkin davalı tarafından davacıya resmi şekilde yapılmış bir devir işleminin bulunmadığı, davacının davacının aracı Suriye Arap Cumhuriyetinde faaliyet gösteren ... Ticaret Şirketinden satın aldığını beyan ettiği açıktır. Bu kapsamda mahkemece taraflar arasında resmi şekilde yapılmış araç devri bulunmadığı nedenle dava konusu otobüsün teslimine yönelik davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden, davalı adına kayıtlı ... plakalı otobüsün Eyüp ... Noterliği'nin 25.01.2012 tarih ... yevmiye nolu taşıt sözleşmesi ile dava konusu aracın yurt içinde ve dışında taşıma yapmak üzere ... Tic. Ldt Sti sözleşme düzenlendiği, Cilvegöz Gümrük Müdürlüğü'nün 12.12.2018 tarihli yazı cevabına göre davaya konu aracın 31.01.2012 tarihinde şöför ... ile ... Tic. Ltd. Şti. ile taşımacılık yapıldığı, Suriye Arap Cuhmuriyeti'ne çıkış yaptığı belirtilmiştir. Davacının dava konusu aracın ödeme belgesi olarak dayandığı 28.01.2012 tarihli ...-Trabzon-Turkey başlıklı 8.000 $ meblağlı faturada seri no ve sıra no bulunmadığı, davalının imzasının bulunmadığı, faturada bulunan Antakya Ticaret Sanayi Odası başlıklı 8 nolu ve isim kaşeli mührün basılı olduğu görülmektedir. Bu yönde mahkemece yapılan yazışma neticesinde , araçların ihracatı için 6 nolu mührün basıldığı, isim kaşesi basılmadığı , imza sirkülerinin gönderildiği belirtilmiştir. Bu doğrultuda davacı tarafça dayanılan faturanın Antakya Ticaret Sanayi Odası tarafından onaylanmadığı, faturada davalının imzası bulunmadığı gibi sevk irsaliyesi, teslim -teselsüm belgesi sunulmadığı, faturanın başlı başına araç satışını göstermediği, kaldıki satışa ilişkin böyle bir fatura düzenlendiği halde aracın yurtdışına çıkış kaydının kiracı tarafından taşıma amaçlı çıkarıldığı, ihracat olarak çıkış kaydının bulunmadığı nedenle mahkemece faturaya itibar edilmemesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Davalı ile Irak Serbest bölgesinde davacıya aracın satışının yaptığı belirtilen ... Ticaret Şirketi arasında vekalet yada başka ilişki bulunduğu, araç satış bedelinin davalıya ödendiğinin ispatlanamadığı nedenle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası'na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK'nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/03/2023

Full & Egal Universal Law Academy