İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2022/1730 Esas 2023/499 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1730
Karar No: 2023/499
Karar Tarihi: 16.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2022/1730
KARAR NO: 2023/499
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 19/10/2021
NUMARASI: 2019/10 Esas - 2021/1139 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 16/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı sigorta şirketine Zorunlu Karayolu Taşıma Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ile sigortalı olan sürücü ...'in sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı aracın 22/08/2007 tarihinde kontrolsüz olarak geri geri kayarak müvekkili ...'e çarparak ağır yaralandığını, kazada aracı kullanan ...'in kusurlu olduğunu, davacının iyileşme sürecinde bakıma muhtaç olduğunu ve oluşan iş göremezlik sebebiyle yardıma muhtaç olduğunu, bir kısım tedavi giderlerinin hesaplatılması gerektiğini, müvekkilinin yaşadığı elem ve ıstıraba karşılık olarak manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davalı ... ve ...'dan 20.00,00 TL manevi, sigorta şirketinin limitlerini aşmamak kaydıyla geçici ve sürekli iş göremezlik sebebiyle maluliyet, iş gücü kaybı tazminatı olarak şimdilik 500 TL maddi tazminatın ve 100 TL tedavi giderinin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı sigorta şirketi cevap dilekçesinde özetle; söz konusu tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limitleriyle sınırlı olduğunu, gerçek maluliyet için bilirkişi raporu alınması gerektiğini, davacının sakatlık nedeniyle herhangi bir sosyal kurumdan tazminat alınıp alınmadığının araştırılmasını talep ettiklerini, sakatlık tazminatının aktüer uzman tarafından yapılması gerektiğini, davacıların kaza nedeniyle elde ettikleri gelir ve tazminatların mahsubunun gerektiğini müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu tazminat talebinin zamanaşımına uğradığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, her ne kadar aracın kayden maliki gözükse de müvekkilinin aracın satış bedelini aldığını ve devir işlemlerini yapmak istediğini, ancak dava dışı ...'in aracı derhal satacağını ikinci bir devir masrafı çıkmaması için devir işlemlerinin daha sonra yapılmasını istediğini, bu hususta kambiyo senedinin mevcut olduğunu, hakkaniyet açısından gerçek malikin sorumluluğunun olduğu gözetilerek müvekkili yönünden husumetten reddini talep ettiklerini, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde davacının iddialarını belgelendirmediğini, kusur incelemesi için ATK'dan rapor alınması gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "Davacının maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, davacının manevi tazminat davasının zamanaşımı nedeniyle reddine," karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalılardan araç maliki ...'un cevap dilekçesini kabul etmediklerini, trafik kazası nedeniyle zarar görenin, zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren başlayacak zamanaşımı süresinin olduğunu, dosyadaki vakıa ve raporlardan anlaşılacağı üzere müvekkilinin fail ve zararını öğrenmesinin kaza tarihinden itibaren olmadığını, kazadan çok sonra hem failleri hemde zararın boyutunu öğrendiğini, cevap dilekçesinde yer alan ilk itiraz niteliğindeki itirazlarını kabul etmediklerini, diğer davalının ise hiçbir şekilde zamanaşımı itirazını dile getirmediğini, dosyada bulunan MR sonuç raporu ve grafilerden anlaşılacağı gibi müvekkilinin davacının zararı yani sağlık kaybı ilerlemeye devam ettiğini, bu nedenlerle huzurdaki dava da zamanaşımından bahsedilmesinin mümkün olmadığını, davalılardan ...'in süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunmadığını, dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde davalı ...'in mahkemenin 16.04.2019 tarihli duruşmaya şahsen katıldığı, hatta davanın esası hakkında beyanda bulunduğu anlaşılmadığını, bu nedenle davalının söz konusu davaya vakıf olduğunun açık olduğunu, daha önceki duruşmalara katılmış olan davalı ...'e yeniden tebliğ işleminde bulunulmasının usul ve hakkaniyete aykırı olduğunu, tebligatın yapıldığı adresin mernis adresi olduğunu ve ayrıca Sulh Ceza Mahkemesine bildirmiş olduğu adresinde yine aynı yer olduğunun anlaşıldığını, davalı ...'e gerek normal tebligat gerekse resmi makama bildirmiş olduğu adrese çıkarılan 35'e göre tebligat olduğu nazara alınarak tebliğ işlemlerinin yerine getirildiğinin kabulü gerekeceğinin açık olduğunu, bu halde davalı ...'in usulüne uygun olarak yapılan tebliğe rağmen süresinde cevap vermediği ve zamanaşımından ilk defa istinaf dilekçesinde dile getirdiği nazara alınarak haksız itirazların reddine karar verilmesi yerine zamanaşımı itirazının kabulüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, adli tıp kurumunun, iptal edilen yönetmeliğe göre rapor tanzim etmesinin hatalı olduğunu, davacıda sürekli ve geçici maluliyetin bulunup bulunmadığı bulunuyor ise süresi ve oranı ile davacının kaza nedeniyle bakıcıya muhtacı olup olmadığı varsa süresi konusunda tazminat hesabına esas olacak şekilde yüzdelik dilimde belirlenmesi gerekirken iptal edilen yönetmeliğe göre rapor tanzim edildiğini, bu hususun müvekkilinin haklarını kullanmasına engel teşkil ettiğini, bu nedenle sayın mahkeme tarafından verilen somut olgulara ve uzman tespitlerine aykırı nihai kararın kaldırılmasını talep ettiklerini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 22/08/2007 tarihinde saat 20.00 sıralarında davalı sürücü ...'in trafik sicilinde ... adına kayıtlı ... plaka sayılı aracı ile olay yerinde park ederek arkadaşının evine gittiği, sürücünün bu şekilde park ederek bıraktığı aracın kayarak hareket ettiği ve davacıya çarparak altına aldığı ve aracın üzerinden geçtiği, olay nedeniyle davacının doktor raporlarında gösterildiği şekilde ve “Yaşamsal tehlikeye neden olacak, hayati fonksiyonlarını ağır (6) derecede etkileyecek kemik kırılmasına neden olacak şekilde” yaralandığı, sürücünün tutanak içeriklerine göre eğimli sokak üzerinde gerekli önlemleri almaksızın aracı park ederek araç başından ayrılması sebebiyle meydana gelen yaralanmalı trafik kazasında %100 kusurlu olduğu anlaşılmıştır.İlk Derece Mahkemesince verilen 04/05/2017 tarihli kararın istinafı üzerine Dairemizce 2017/2752 Esas ve 2018/1887 Karar sayılı karar ile "...Mahkemece verilen 04/05/2017 tarihli nihai kararda maddi tazminat talebi ile ilgili gerekçe var ise de manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne dair gerekçe bulunmadığı anlaşıldığından" kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Ceza mahkemesinde kesinleşen maddi olguya göre olayın davalı sürücü ...'in park ederek bıraktığı aracın kayarak hareket etmesi ve davacıya çarparak altına alması şeklinde gerçekleştiği ve bu nedenle olayın meydana gelmesinde davalı ...'nin kusurlu olduğu anlaşıldığına göre kusura ilişkin istinaf talebi yerinde görülmemiştir. 2918 sayılı KTK.nun 109/1. maddesinde "Motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve her halde, kaza gününden başlayarak 10 yıl içinde zamanaşımına uğrar" hükmü, yine aynı Kanun'un 109/2. maddesinde ise "dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğar ve Ceza Kanunu bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş ise bu süre maddi tazminat talepleri için de geçerlidir" hükmüne yer verilmiştir. Bu hükümde, ceza zamanaşımının uygulanması bakımından, sürücü ve diğer sorumlular arasında bir ayrım yapılmamış, kuralın bunların tümü için geçerli olduğu, hepsi için aynı zamanaşımı süresinin uygulanacağı öngörülmüştür.Ceza Kanunu'nda öngörülen daha uzun ceza zamanaşımı (uzamış zamanaşımı) süresi, olay tarihinden itibaren işlemeye başlar. Sürenin işlemeye başlaması için zarar görenin zararı ve onun failini öğrenmesi gerekmez. Ancak zarar ve onun faili, uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmiş ise davanın, öğrenme tarihinden itibaren 2 yıllık süre içerisinde açılması gerekir. Zararın ve failin uzamış zamanaşımı süresinin bitmesinden sonra öğrenilmesi halinde, tazminat talebinin, öğrenme tarihinden itibaren 2918 sayılı yasanın 109. maddesindeki 2 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Öğrenme tarihinden itibaren, yeni bir uzamış zamanaşımı süresi işlemez (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.10.2001 gün 2001/19-652-705, 16.04.2008 gün 2008/4-326-325, 09.10.2013 gün 2013/4-36-1457 sayılı kararları). Eyleme uyan taksirle yaralama suçunun ceza davası zamanaşımı süresi 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 66/1-e maddesine göre 8 yıl olduğundan açılan dava 8 yıllık dava zamanaşımı süresine tabidir.Somut olayda kaza tarihi, 22/08/2007 dava tarihi ise 05/04/2016 olmakla davalı ... yönünden zamanaşımı dolmuş olduğundan bu davalı ile ilgili istinaf talebi yerinde görülmemiştir. Davalı ...'e dava dilekçesi 14/06/2021 tarihinde tebliğ edildiği halde süresinde cevap dilekçesi vermediği ve zamanaşımı def'inde de bulunmadığından bu davalı yönünden de davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Dairemizin bu kabulüne göre; Karayolları Trafik Kanunu'nda manevi tazminat konusunda özel bir düzenleme yapılmadığından trafik kazası nedeniyle oluşan cismani zarar nedeniyle manevi tazminat talep edilmesi halinde TBK'da manevi tazminata ilişkin hükümler uygulanacaktır. TBK'nın "manevi tazminat" başlıklı 56/1.maddesine göre, "Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir." Bu yasal hüküm gereğince, hükmedilecek para, zarara uğrayanda manevi huzur duygusunu doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli, davacının uğradığı zararın kapsamı, davalının sorumluluğunun niteliği, kusur oranları ve özellikle caydırıcı bir etki doğuracak düzeyde olması gerektiği de göz önünde tutularak, meydana gelen trafik kazası sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen tutarlara hükmetmesi gerekmektedir (Yargıtay HGK'nun 23/06/2004 tarih, 13/291-370 E.-K. sayılı kararı). TBK'nın "manevi tazminat" başlıklı 56/1.maddesi ve 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı çerçevesinde, somut uyuşmazlıkta olay tarihi, kazanın oluş şekli, kusur durumu, davacının yaralanmasının mahiyeti ve iyileşme süresi ile tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte dikkate alındığında davacı yararına 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalı ...'den tahsili ile davacıya verilmesine dair karar vermek gerekmiştir. Daire kararının kapsam ve şekline göre; Davacının ilk karara karşı verdiği istinaf dilekçesi ve dava dilekçesindeki talepleri gözetilerek yeniden hüküm kurulduğundan istinaf talebi ayrıca incelenmemiştir.Bu nedenle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK'nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK'nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacının maddi tazminat davasının feragat nedeniyle reddine, 2-a)Davacının manevi tazminat davasının davalı ... yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine, b)Davacının manevi tazminat davasının davalı ... yönünden kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte bu davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine fazlaya ilişkin istemin reddine, 3-Alınması gerekli 683,10 TL harçtan peşin alınan 70,36-TL harcın mahsubu ile kalan 612,74 TL harcın davalı ...'ten tahsili ile Hazineye irad kaydına, 4-Davacı tarafından yapılan giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Davalı ... Sigorta A.Ş. tarafından masraf yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 6-Davalı ... tarafından sarfedilen toplam 150,00-TL yargılama giderlerinin davacıdan alınarak davalı ...'a verilmesine, 7-Davalı ... tarafından sarfedilen toplam 72,50-TL yargılama giderlerinin davanın kabul ve red oranına göre 36,25 TL'sinin davacıdan alınarak davalı ...'e verilmesine, kalan kısmın davalı ... üzerinde bırakılmasına, 8-Maddi tazminat talebi yönünden sigorta şirketince davacıya vekalet ücreti ödendiğinden davacı lehine yeniden vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 9-Maddi tazminat talebi yönünden ödeme ile davadan feragat edildiğinden davalılar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 10-Manevi tazminat talebi yönünden davalı ... kendini vekille temsil ettirdiğinden 4.080,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...'a verilmesine, 11-Kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalı ...'ten tahsili ile kendini vekil ile temsil ettiren davacıya verilmesine 12- Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştikten sonra talep halinde yatırana iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 11,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 162,10 TL istinaf başvuru harcının davalı ...'ten tahsili ile davacıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK'nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/03/2023

Full & Egal Universal Law Academy