İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/79 Esas 2023/816 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/79
Karar No: 2023/816
Karar Tarihi: 26.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/79
KARAR NO: 2023/816
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/11/2020
NUMARASI: 2018/360 Esas - 2020/670 Karar
DAVA: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
KARAR TARİHİ: 26/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Dava dışı ...'ın sevk ve idaresindeki ... plakalı aracın ... plakalı araçla çarpışması neticesinde yolcu konumundaki müvekkilinin ağır bir şekilde yaralanarak sürekli maluliyetinin oluştuğunu, müvekkilinin kazanın oluşumunda bir kusurunun bulunmadığını belirterek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla şimdilik 3.200 TL sürekli sakatlık tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;dava konusu kazaya karışan ... plakalı aracın müvekkili sigorta şirketi tarafından 13/07/2017-13/07/2018 tarihlerini kapsar şekilde ZMMS poliçesi ile sigortalandığını, olayda hatır taşımasının varlığı halinde indirim yapılması gerektiğini ancak öncelikle kusur ve maluliyet durumunun tespiti gerektiğini, müvekkilinin temerrüte düşürülmediğini, davanında açılmasına sebebiyet vermediğini belirterek haksız davanın reddini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "109.731,06 TL sürekli iş göremezlik tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Arkadaşları ile eğlenmek veya piknik yapmak için araçta yolculuk yaparken meydana gelen kazalardaki yaralanmalarda hatır taşıması indirimi yapılamayacağı ile alakalı pek çok Yargıtay içtihadının mevcut olduğunu, hak edilen tazminat miktarından hatır taşıması koşulları bulunmaksızın indirim yapılmış olmasının dolayısıyla hükümde davacı vekili lehine yer verilen nisbi vekalet ücretinin de aleyhe olarak daha düşük miktarda hesaplanmasına yol açtığını, bu bakımdan da hükmün kaldırılması gerektiğini, hüküm bölümünde maddi hataların bulunduğunu ve hükmün infazı aşamasında karışıklık ve belirsizliklere yol açacağını, hükmün yasa yolunun açıklandığı son kısmında ise istinaf merciinin neresi olduğunun yazılı olmadığını belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Hükme esas alınan maluliyet raporunun denetime elverişsiz olduğunu ve ATK tarafından rapor alınmadığını, eksiklikler nedeniyle maluliyet oranı Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi tarafından tespit edilememiş olduğunu, hükme esas alınan raporun kendilerine tebliğ edilmediğini, itirazlarının da dikkate alınmadığını, aktüerya hesabının hatalı olduğunu, maluliyet ve aktüer raporlarının denetime elverişli olmadığını, maluliyet oranlarının tespiti için ATK İhtisas Dairesin' den rapor alınması gerektiğini, davacının kalıcı sakatlık tazminatı talebi için kişinin kalıcı bir sakatlığının olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesinin müterafik kusur konusunda hukuka uygun detaylı bir değerlendirme yapmamış ve müvekkil sigorta şirketi aleyhine tazminata karar vermiş olduğunu, davaya konu kazada hatır taşıması söz konusu olduğundan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.Mahkemece yargılama sırasında davacının maluliyetinin tespiti için ATK 2. İhtisas Dairesi'nden rapor alınması yönünde ara karar oluşturulmuş ancak davacı muayeneye gitmediği, tıbbı evraklar ile adli dosyanın eksik olması nedeni ile rapor düzenlenememiştir. Davacının, Mahkemenin ara kararı olmaksızın kendiliğinden alarak sunmuş olduğu ve davalı tarafa da tebliğ edilmeyen Dicle Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenmiş 19/04/2019 tarihli maluliyet raporu tazminat hesaplamasına esas alınmıştır. İlk Derece Mahkemesince ATK 2. İhtisas Dairesi'nden rapor alınması yönünde ara karardan dönülmeksizin ve yargılama devam ederken kurulan ara karara ve sevk yazısına dayanmayan ve davalı tarafa da tebliğ edilmeyen maluliyet raporu hükme esas alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğu gibi eksik incelemeye dayalı olmuştur.Müterafik kusur aynı şartlar altındaki makul, dürüst ve ortalama bir kişinin, kendi menfaati icabı, zarara uğramamak için kaçınacağı veya kaçınması gereken bir davranış tarzını ifade etmektedir. (EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Y. 2015. S. 582) Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir ve zarar görenin müterafik kusurunun tespiti halinde tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Somut olayda davacı çift taraflı kaza yapan araçta yolcu konumunda bulunduğu, kazaya ilişkin tutulan trafik kazası tespit tutanağında davacının emniyet kemeri belirsiz olarak gösterilmiş olup davalı tarafca aksinin ispat edilememiş olması nedeniyle müterafik kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 6098 sayılı TBK’nun 51. (818 sayılı BK’nun 43.) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Somut olayda, davacı yolcu konumundadır. Soruşturma dosyasındaki ifade tutanaklarına göre davacı ile davalı tarafından sigortalı bulunan araç sürücüsünün arkadaş oldukları, gezme ve eğlenme amacıyla birlikte seyahat ederken kazanın meydana geldiği anlaşılmaktadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde; olayda hatır taşıması olduğunu belirtmiştir. Bu durum karşısında, davacının hatır için taşındığı kabul edilerek hesaplanan tazminattan %20 oranında indirim yapılmasında ve indirim yapıldıktan sonra hükmedilen tazminat miktarı üzerinden davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2016/7624 Esas 2018/10877 Karar sayılı ilamı). Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, davacı vekilinin istinaf başvurusunun REDDİNE, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-a-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, b-Davacı yönünden; Harçlar Yasası'na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-a-Davalı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, b-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 5-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.26/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy