İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/50 Esas 2023/515 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/50
Karar No: 2023/515
Karar Tarihi: 27.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/50
KARAR NO: 2023/515
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 03/11/2020
NUMARASI: 2018/1132 Esas - 2020/646 Karar
DAVA: Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ: 27/03/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline ait ... plakalı aracın ... isimli kişinin kullanımı sırasında tek taraflı trafik kazası sonucu ağır hasar aldığını ve kullanılamaz hale geldiğini, aracın davalı ... tarafından Genişletilmiş Kasko Sigortası ile sigortalandığını, sigortaya aracın hasar bedelinin ödenmesi için başvuru yapıldığını ve ... numaralı hasar dosyası açıldığını, ancak başvuru sonucu kaza yapan kişinin yasal sınırın üzerinde alkollü olması gerekçe gösterilerek hasar ödemesi yapılmadığını, araçla kaza yapan kişinin yapılan alkol muayenesinde 0.44 promil alkol tespit edildiğini, bu oran yasal sınırın altında olup hasar ödememesine gerekçe gösterilmeyeceğini, kaza saatinin trafik tespit tutanağına göre gece 03.45 olduğunu, kazadan kısa bir zaman sonra trafik ekipleri olay yerine gelmelerine rağmen kaza saatini tahmini olarak 03.45 diye belirttiklerini, kazanın oluş saatinin bile şüpheli olduğunu, Trafik tespit tutanağında da 03.45 sıralarında diye kaza saatinin belirtildiğini, net bir saat yazılı olmadığını, alkol muayenesinin ise aynı gece saat 04.13'te yapıldığını, yani kaza saati ile muayene saati arasında sadece 28 dakika olduğunu, ancak kaza saatinin tahmini olarak yazıldığı düşünüldüğünde bu sürenin yaklaşık 0.15 promil düştüğünü, kaza yapan kişinin kaza anında bile 0.44 promil alkollü olduğunu gösterdiğini, bu oranında yasal sınırın altında olduğunu, davanın kabulü ile haksız ve yasaya aykırı bir şekilde hasar bedelini ödemekten kaçınan davalının hasar bedeli olarak fazlaya ilişkin hakkının saklı tutularak kaza tarihinden başlayarak faizi ile birlikte 10.000 TL ödenmesini, hasar bedelinin tespitini talep etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile talebini 70.000,00 TL'ye yükseltmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ... plakalı aracın müvekkili şirket nezdinde 09/12/2017-09/12/2018 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ... numaralı kasko poliçesi ile sigortalı olduğunu, davacı tarafından hasarın ödenmesi amacıyla müvekkili şirkete yapılan başvurunun "araç sürücüsünün alkollü olması" sebebiyle reddedildiğini, 09/03/2018 tarihinde 03:45'te meydana gelen kaza sonrası 04:13'te yani kazadan 37 dk sonra trafik denetlemenin yapmış olduğu alkolmetre ölçümü ile araç sürücüsü 0.44 promil alkollü olarak tespit edildiğini, alkol ölçüm saati kaza saati arasında yaklaşık olarak 37 dk zaman farkı bulunduğunu, bir saat içerisinde kandaki alkol oranının 0,15 promil azalacağı düşünüldüğünde sürücüsünün kanındaki alkol oranı 0,56 promile yükseldiğini, kazanın meydana geldiği yer en ufak bir virajın dahi olmadığı düz bir yol olup meydana geldiğinin aşikar olduğunu tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde alkol etkisinde olmayan ve güvenli sürüş yeteneğini kaybetmemiş bir sürücüsünün bu şekilde bir kaza yapmasının mümkün olmadığını her ne kadar davacı yan araç sürücüsünün kanında tespit edilen alkol oranının kazaya neden olamayacağını iddia etse de bu miktardaki alkolün sürücüsünün yorgunluğuyla birleşerek kazaya neden olabileceğinin bilimsel bir gerçek olduğunu beyan ederek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "Davanın kabulü ile, davaya konu ... plakalı, ... marka, 2017 model 70.000,00 TL 2.el piyasa değeri bulunan araç bedelinin davalı ... şirketinden 16/04/2018 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile bilikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, Davaya konu aracın davalı ... şirketine iadesine," karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; bilirkişi raporlarına karşı itirazlarının dikkate alınmadığını, dikkate alınmamasının da gerekçelendirilmediği, mahkemece yetersiz rapora dayanılarak hüküm kurulduğunu, bilirkişi heyetinin, dosyadaki delillerden sürücünün yasal sınırın üzerinde alkollü olduğunu, bu oranda alkollü birinin gevşeme, koordinasyon ve muhakeme bozukluğu, dikkat eksikliği gibi belirtiler gösterdiğini tespit etmesine rağmen sürücünün alkollü olması ile tek taraflı meydana gelen kaza arasına nasıl bir olayın girip de kazanın münhasıran alkolün etkisi dışında gerçekleştiğini somut bir şekilde açıklayamadığını, zorlama bir yorumla ihtimaller üzerinden kazanın münhasıran alkolün etkisi dışında gerçekleştiğinin tespit ettiğini, kesin ve somut veriler yerine ihtimaller üzerinden tespitlerde bulunan bilirkişi raporuna dayanılarak hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, sürücünün kaza anında 0,5325 promil alkollü olduğunu tespit eden bilirkişi heyetinin, sürücünün güvenli sürüş yeteneğini alkolün etkisiyle kaybettiğini kabul etmesi için hiçbir dış etki olmaksızın frene bile basmadan bariyeri aşarak takla atmak suretiyle tek taraflı kaza yapmak dışında daha ne yapması gerektiğinin taraflarınca merak konusu olduğunu, dosyadaki fotoğraflardan kazaya karışan aracın güvenli bir sürüşle total pert hale gelmediğinin anlaşıldığını, davacının talep ettiği hasar, kara araçları kasko sigortası genel şartları a5.5 maddesi gereğince teminat dışı olduğunu, mahkemece, sovtaj bedeli düşülmeden aracın hasar tarihindeki ikinci el değerinin tamamının tazminat tutarı olduğuna hükmederek, hurdası kendisinde kalan davacının sebepsiz zenginleşmesine yol açacak şekilde hüküm kurduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, maddi hasarlı trafik kazası nedeniyle sigorta şirketi tarafından ödenen hasar bedelinin istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dosya kapsamından, 09.03.2018 tarihinde, saat 03:45 sıralarında dava dışı sürücü ... yönetimindeki ... plakalı otomobil ile yerleşim yeri dışında gece vakti orta ayırıcı ile bölünmüş TEM otoyolunu takiben seyir halinde iken olay mahalline geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek sağ taraftan yol dışı kalıp devrilmesi sonucu meydana gelen kaza nedeniyle aracın hasar bedelinin talep edildiği anlaşılmaktadır. 2918 Sayılı KTK'nın 48. maddesinde uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile alkollü olan sürücülerin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu belirtilmiştir. Yine Karayolları Trafik Yönetmeliği'nin "Alkol, Uyuşturucu veya Uyarıcı Maddeler Etkisinde Altında Araç Sürme Yasağı" başlıklı 97. maddesinde; uyuşturucu veya uyarıcı maddeleri almış olan sürücüler ile kanlarındaki alkol miktarı 0.50 promilin üzerinde olan hususi otomobil sürücülerinin ve kanlarındaki alkol miktarı 0.20 promilin üstünde olması durumunda diğer araç sürücülerinin karayolunda araç sürmelerinin yasak olduğu belirtilmiştir. Öte yandan, Kasko Sigortası Genel Şartlarının B.5.5 maddesinde; ve Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.5. maddesinde, taşıtın Karayolları Trafik Kanunu uyarınca yasaklanan miktardan fazla içki almış kişiler tarafından kullanılması sırasında meydana gelen zararların, kasko poliçe teminatı dışında olduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte, Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.5 maddesinin dayanağını teşkil eden KTK'nun 48. maddesinin yasaklamayı düzenleyen ilk fıkrasında, alkollü içki almış olması nedeniyle güvenli araç sürme yeteneklerini kaybetmiş kişilerin karayolunda araç sürmeleri yasaklanmış olup, aynı maddenin 2. fıkrasındaki yönetmelik düzenlenmesine olanak tanıyan hükümde, yasaklama yetkisi yönetmeliğe bırakılmış olmadığından, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinde, yukarıda anılan yasa hükmü tekrarlandıktan ve müteakip, uyuşturucu veya keyif verici maddeler ile alkollü içkilerin oranlarının ne şekilde saptanacağı belirlendikten sonra, yasada yer alan hükmü dikkate almadan salt 0,50 promilin üstünde alınan alkol miktarına göre araç kullanma yasağı getirilmesinin yasal dayanağı bulunmadığından geçersiz bulunmaktadır. Geçersiz yönetmelik hükümlerinin yasaya aykırı bir şekilde genel şart olarak kabülü de mümkün değildir. O halde, hasarın teminat dışı kalabilmesi için kazanın meydana geliş şekli itibariyle sürücünün salt (münhasıran) alkolün etkisi altında kaza yapmış olması gerekmektedir. Diğer bir anlatımla, sürücünün alkollü olması tek başına hasarın teminat dışı kalmasını gerektirmez. Üstelik, böyle bir durumda hasarın teminat dışı kaldığının ispat yükü TTK hükümleri gereğince sigortacıya düşmektedir. Yargıtay'ın yerleşik uygulamalarında; sürücünün aldığı alkolün oranının doğrudan doğruya sonuca etkisi bulunmadığından, mahkemece nöroloji uzmanı ve trafik konusunda uzman kusur bilirkişilerden oluşan bilirkişi kurulu aracılığıyla olayın salt alkolün etkisiyle gerçekleşip gerçekleşmediğinin, alkol dışında başka unsurlarında olayın meydana gelmesinde rol oynayıp oynamadığının saptanması, sonuçta olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana geldiğinin saptanması durumunda, oluşan hasarın poliçe teminatı dışında kalacağından davanın reddine aksi halde kabulüne karar verilmesi gerekeceği ilkesi benimsenmektedir. (YHGK 23.10.2002 gün ve 2002/11-768-840; YHGK 7.4.2004 gün ve 2004/11-257-212; YHGK 2.3.2005 gün ve 2005/11-81-18; YHGK 14.12.2005 gün 2005/11-624-713 sayılı ilamları). Somut uyuşmazlık kazaya karışan ... plakalı araç, kaza tarihini kapsar şekilde davalı ... şirketine genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalıdır. İlk Derece Mahkemesince kazanın meydana gelmesinde başka etken olup olmadığı, kazanın münhasıran alkolün etkisi ile gerçekleşip gerçekleşmediği konularında içinde nöroloji uzmanı da bulunan bilirkişi kurulundan alınan kök ve ek raporda"...09/03/2018 tarihinde meydana gelen olayda; dava konusu ... plaka sayılı aracın toplam hasar tutarının (KDV dahil) 45.074,43TL olabileceği, ... isimli Sigorta Eksperi tarafından hazırlanan 20/05/2018 tarihli ve ... SBM Rapor Nolu (... dosya nolu) Kasko Kesin Ekspertiz Raporunda (Sayfa 4 Sonu) Sigortalı aracın hasar tarihindeki hasarsız emsalinin piyasa peşin rayiç değerinin eksper tarafından 70,000.00 TL tespit edildiği, tarafımızca da dava konusu araç ile aynı-emsal teknik özelliklerdeki araçların güncel rayiç değerlerinin Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Enflasyon Hesaplayıctsı ile yapılan hesabında, kaza tarihi itibariyle piyasa rayiç değerinin 70,000.00 TL olabileceği, yine aynı yöntemle yapılan değerlendirmede, kaza tarihi itibariyle dava konusu aracın hasarlı değerinin-sovtaj değerinin 10,000.00 TL olabileceği, sürücü ...' ün kaza anında alkol etkisiyle güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğini ya da kaybetmediği söylemenin mümkün olmadığı, sürücü ...' ün kaza anında güvenli sürüş yeteneğini kaybettiğini söylemek mümkün olmadığından kazanın alkole ve münhasıran alkole bağlı olarak meydana geldiğinin söylenemeyeceği sonuç ve kanaatine varıldığı" yönündeki tespite göre kazanın münhasıran alkolün etkisi altında meydana gelmediğinin anlaşılmasına ve hasarın poliçe kapsamında kalmasına göre davanın kabulüne karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu yönden davalı vekili istinaf itirazı yerinde değildir. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2018/2972 Esas ve 2018/12903 Karar sayılı ilamında da belirttiği gibi;"... zarar gören aracın tamirinin ekonomik olup olmadığı, ekonomik ise tamir bedelinin, ekonomik değilse; aracın kaza tarihindeki 2. el piyasa rayiç bedelinde sovtaj değerinin mahsubu ile gerçek zarar miktarının hesaplanarak" karar verilmelidir. Bu durumda mahkemece aracın sovtaj bedeli düşülmeden aracın hasar tarihindeki ikinci el değerinin tamamının tazminat tutarı olduğuna hükmedilmesi doğru olmamış, bilirkişi raporunda belirlenen 10.000,00 TL sovtaj bedelinin mahsubu ile 60.000,00 TL üzerinden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.Bu nedenle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK'nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek aşağıda yazılı olduğu şekilde esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK'nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 60.000,00 TL'nin 16/04/2018 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile bilikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
KARAR HARCI 2-Alınması gerekli 4.098,60 TL harcın davacı tarafından peşin olarak yatırılan 170,78 TL ve tamamlama harcı olarak yatırılan 1.024,65 TL olmak üzere toplam 1.195,43 TL harçtan mahsubu ile eksik bakiye 2.903,17 TL nin davalıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
AVUKATLIK ÜCRETLERİ3-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davacı vekili için takdir olunan 9.600,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Avukatlık asgari ücret tarifesine göre davalı vekili için takdir olunan 9.200,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
DİĞER YARGILAMA GİDERLERİ5-Davacı tarafından dava açılırken harç olarak yatırılan 211,88 TL ve tamamlama harcı olarak yatırılan 1.024,65 TL olmak üzere toplam 1.236,53 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,6-Davacı tarafından sarfedilen 1.800,00 TL bilirkişi ücreti ve 124,90 TL posta ücreti toplamda 1.924,90 TL'nin kabul ve ret oranına göre hesap ve takdir edilen 1.649,91 TL'sinn davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına, 7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yerolmadığına,8-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN 1-Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine,2-İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 48,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 148,60 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK'nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.27/03/2023

Full & Egal Universal Law Academy