İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi 2021/295 Esas 2023/649 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/295
Karar No: 2023/649
Karar Tarihi: 05.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
9.HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
ESAS NO: 2021/295
KARAR NO: 2023/649
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/01/2021
NUMARASI: 2020/516 Esas - 2021/4 Karar
DAVA: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan)
KARAR TARİHİ: 05/04/2023
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekilinin dava dilekçesi özetle; 11/03/2019 tarihinde sürücü ...'ın sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı aracıyla seyir halindeyken yolun karşısına geçmekte olan yaya konumundaki müvekkili ...'a çarpması sonucu çift taraflı, yaralanmalı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sonucu müvekkilinin yaralanarak malûl kaldığını, kazanın oluşumunda ... plakalı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu ve aracın davalı sigorta şirketine ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, müvekkilinin uğradığı maddi zararın tazmini için 04/05/2019 tarihinde davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını ancak davalı tarafça herhangi bir cevap verilmediği ve ödeme yapılmadığını, tüm bu nedenlerle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkiline ödenmesi gereken işgücü kaybından doğan 4.500,00 TL daimi maluliyet (sakatlık) tazminatının davalı sigorta şirketine başvuru tarihi olan 04/05/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekilinin cevap dilekçesi özetle; davacı tarafın müvekkil şirkete yapmış olduğu başvuruda eksik evrak ile başvuru yapmış olduğundan öncelikle KTK.nun madde 97 uyarınca işbu davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkil şirketin sorumluluğunun poliçe teminatı ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranı ile sınırlı olduğunu, davacının kazaya ilişkin SGK tarafından herhangi bir ödeme alıp almadığının araştırılması gerektiğini tüm bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, "davanın reddine" karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 11/03/2019 tarihli trafik kazası sebebiyle başlatılan ceza yargılamasında uzlaştırma yolu ile zararlarının giderildiği düşünülerek davanın reddine karar verilmiş ise de, uzlaşma raporu incelendiğinde davalı sigorta şirketi bünyesinde sigortalı araç sürücüsü ... ile müvekkili arasında yapılan uzlaşmanın, müvekkilin zararlarını bütünüyle karşılamadığını, bu uzlaşma raporunu ikinci sayfasında yer alan açıklamalar bölümünde de, müvekkilinin, uzlaşılan 2.000,00 TL tutarın müvekkilinin birikmiş ev kirasını karşılamasına şimdilik yetebilecek derece de olduğunun ifade edildiğini, dolayısıyla müvekkilinin bu kazadan doğan sürekli ve geçici iş göremezlik ile bakıcı giderine yönelik zararları halihazırda sigortalı veya davalı sigorta şirketi tarafından karşılanmadığını, bu nedenle yapılan uzlaşma işleminin, müvekkilinin maddi zararlarından doğan kayıplarının ilgililerden karşılanması istemi ile dava açma hakkını etkileyemeyeceği gibi uzlaşma raporunun iptaline ilişkin dava ikame de edilebileceğini, davalı sigorta şirketinin, müvekkilinin zararlarını ödemekle yükümlü olduğunu belirterek istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, yaralamalı trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkin olup istinaf açısından uyuşmazlık konusu HMK'nın 355. maddesine göre kamu düzeni ve istinaf nedenleri ile sınırlı olmak üzere İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul, yasa ve dosya içeriğine uygun olup olmadığıdır. Dava trafik kazası sonucunda oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta; 11/03/2019 tarihinde kazanın gerçekleştiği, davacının yaralandığı dosya kapsamıyla sabittir. Olaya ilişkin olarak açılan Hatay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 2019/5380 sayılı soruşturma dosyasında Kovuşturmaya Yer Olmadığına dair karar verildiği, Savcılık tarafından Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 253. maddesi kapsamında, uzlaştırmanın sağlandığı bu sebeple Cumhuriyet Başsavcılığınca da uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği görülmüştür. 5271 sayılı CMK'nun 253/17. bendinde; "Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. "CMK'nun 253/19. bendine göre ise "... Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi,9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır." hükmü yer almakta olup,anılan Kanun maddesinin 253/19. bendine göre uzlaşmanın sağlanması halinde soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz, açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma tutanağı düzenlenmekle davalının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma tutanağı da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir. Bu nedenlerle 23/05/2019 tarihli uzlaşma tutanağı incelendiğinde, davaya konu trafik kazası nedeniyle uzlaşma teklifinin davacı tarafından fazlaya ilişkin hakkı ya da sigorta şirketine başvuru hakkı saklı tutulmadan sürücüden 2.000,00 TL edim karşılığında kabul edildiği anlaşılmakla, uzlaşma tutanağının ilam mahiyetinde olduğu ve uzlaşmanın sağlandığı, tutanağının aksinin de aynı kuvvetteki delillerle ispat edilemediği anlaşılmasına göre, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamayacağının kabulü ile davacının tazminat talebinin reddine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/12059 E.- 2022/6906K.sayılı ilamı) Bu nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapmış olduğu istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası'na göre alınması gereken 179,90 TL harçtan peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, 4-Duruşma yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK'nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.05/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy