İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2023/750 Esas 2023/634 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/750
Karar No: 2023/634
Karar Tarihi: 12.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/750
KARAR NO: 2023/634
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/10/2022
NUMARASI: 2022/752 Esas - 2022/723 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Trafik Sigorta Sözleşmesi Kaynaklı Rücuen)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/04/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesi özetle 04/08/2018 tarihinde, davalıların sürücüsü, işleteni ve ZMM sigortacısı olduğu ... plakalı aracın, müvekkili davacıya ait ... plakalı araca çarpması sonucunda meydana gelen kazada müvekkilinin aracında toplam 9.907,00 Euro hasar meydana geldiğini, bu zararın 1.500,00 Euro araç değer kaybı, 7.318,00 Euro araç maddi hasarı ve 1.089,00 Euro hesap bilirkişi masrafı olduğunu ileri sürerek 9.907,00 Euro nun dava tarihindeki kur üzerinden TL cinsinden karşılığı olan 131.000,00-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;''..Mahkememiz 2021/817 E. sayılı dosyası tensip zaptı 8/b nolu ara kararı ile davacı vekilinin arabuluculuk son tutanak aslının veya arabulucu tarafından aslı gibidir yapılmış suretini sunması için 1 haftalık kesin süre verildiği, aksi halde davanın usulden reddedileceğinin ihtarına karar verildiği, tensip zaptının davacı vekiline 24/01/2022 tarihinde tebliğ edildiği ancak davacı vekilince arabuluculuk son tutanak aslının sunulmamış olması nedeniyle davalı ... sigorta AŞ yönünden 2021/817 E. Sayılı dosyada tefrik kararı verilerek mahkememiz yukarıda yazılı esas nolu dosyasına kaydının yapıldığı; 6325 sayılı Arabuluculuk Kanunu madde 18/A-2 fıkrası gereği arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanak aslı veya arabulucu tarafından onaylanmış suretinin dava dilekçesi ekine eklenmek zorunda olup verilen kesin süreye rağmen arabuluculuk son tutanak aslı sunulmadığından davanın usulden reddine karar vermek gerektiği' gerekçesiyle, HMK 115/2 ve arabulucuk kanunun 18/A-2 maddeleri gereğince davanın usulden reddine, karar verilmiş; davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: Davacı vekili; dava dilekçesi ekinde arabuluculuk son tutanağının sunulduğunu, ayrıca açık bir şekilde ihtar edilmek suretiyle taraflarına kesin süre verilmediğinden, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, trafik kazasında bağlı araç hasarı nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir. 7155 sayılı kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile bu kanunun 4.maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak düzenlenmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesinin 2.fıkrasının 4.cümlesine göre arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Davacı, haksız fiilden kaynaklanan maddi zararını müştereken ve müteselsilen sürücü, işleten ve sigorta şirketinden talep etmektedir. Davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan ve aleyhlerine açılan davalar birbirinden bağımsız olduğundan, dava şartlarının (-arabuluculuk vb-) her bir davalı açısından ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Dava şartı olan zorunlu arabuluculuk hükümlerinin uygulanabilmesi için taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari dava olması gerekir. TTK'nın 4/1.maddesi uyarınca her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ile tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın bu kanunda (-Türk Ticaret Kanunu'nda-) öngörülen hususlardan doğan hukuk davaları ticari dava sayılır. Sigorta hukuku 6102 sayılı TTK'nın 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası aynı yasanın 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş olup, zarar gören üçüncü kişi tarafından zarar verenin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı aleyhine açıtığı davalar TTK'nın 4/1-a maddesi uyarınca mutlak ticari dava kapsamında kalmaktadır. Somut olayda, davacı vekili tarafından iş bu davanın mahkemenin 2023/817 Esasında sürücü, işleten ve ZMM sigortacısı aleyhine 28.12.2021 tarihinde açıldığı, 17.01.2022 tarihli tensip zaptının 8/B numaralı bendinde verilen ara karar ile ' Davacı vekiline arabuluculuk son tutanağının aslını veya arabulucu tarafından aslı gibidir yapılmış suretini sunması için 1 haftalık kesin süre verilmesine, aksi takdirde davanın Arabuluculuk Kanunu 18/A-2 maddesi gereğince usulden reddedileceğinin ihtarına,' karar verildiği, tensip zaptı ve arabuluculuk tutanağı ekli tebligatın davacı vekiline 24.01.2022 tarihinde tebliğ edildiği, resen açılan 28.10.2022 tarihli cesede davalı ... Sigorta AŞ yönünden 2021/817 E. Sayılı dosyada tefrik kararı verilerek mahkemenin 2022/ 752 esas nolu dosyasına kaydının yapıldığı ve verilen kesin süreye rağmen arabuluculuk son tutanak aslı sunulmadığından davanın, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, arabuluculuk dava koşulunun eldeki davada gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında toplanmaktadır.07.06.2012 tarih ve 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu ile bazı hukuki uyuşmazlıklar yönünden, bir yandan tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edilebilmeleri, öte yandan da mahkemelerin iş yükünün azaltılması amacıyla yine mahkemeler aracı kılınarak bazı tür hukuk uyuşmazlıklarında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak “Arabuluculuk” müessesesi benimsenmiştir. Hukuk uyuşmazlıklarının arabuluculuk yöntemi ile çözülmesi ihtiyari olmakla birlikte, 6325 sayılı kanunda 06.12.2018 tarihli ve 7155 sayılı kanun ile yapılan değişiklikle, mahkemelerin iş yükünün azaltılması için bazı tür uyuşmazlıklar için mahkemeye başvurmadan önce bir dava şartı olarak “zorunlu arabuluculuk” getirilmiştir. Bu bağlamda aynı kanun ile 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır. Dosya içeriğine göre somut olayda, her ne kadar yerel mahkemece yazılı gerekçe ile verilen kesin sürede arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiş ise de, uyap siteminde davacı vekilinin dava açan dilekçesinin eklerinden biri olarak 03.12.2021 tarihli arabuluculuk son tutanağının dosyaya sunulduğu, tutanak içeriğinde davacı ile davalı sigorta şirketinin anlaşmaya varamadığının belirtildiği ve tutanağın arabulucu ve taraflarca imza altına alındığı anlaşılmıştır. Bu itibarla, esasen arabuluculuk son tutanağının dava açma aşamasında, dava dilekçesi ekinde dosyaya sunulduğu ve davalı sigorta şirketi yönünden zorunlu arabuluculuk işleminin gerçekleştirildiği anlaşıldığından, yerel mahkemece esasa girilerek bir karar verilmesi gerekirken gerek olmadığı halde davacı tarafa kesin süre verilerek "anlaşmazlık tutanağının getirilmesinin" istenmesi ve davalı sigorta şirketi yönünden terfik kararı verilmek suretiyle arabuluculuk son tutanağının kesin sürede sunulmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan usulden red kararı verilmesinin doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile kararın HMK'nın 353/1-a/4. maddesi hükmü uyarınca kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca,1-)Davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.nun 353/1-a/4 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2-)Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 179,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,4-)Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK' nın 353/(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.12/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy