İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2022/1787 Esas 2023/629 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1787
Karar No: 2023/629
Karar Tarihi: 12.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2022/1787
KARAR NO: 2023/629
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/04/2022
NUMARASI: 2014/462 Esas - 2022/394 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 12/04/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 03.09.2006 tarihinde, davalı ...'ün sürücüsü olduğu , davalı ... şirketine ZMM poliçesi ile sigortalı ... plakalı otomobilin Ayazağa yönünden Kağıthane yönüne seyir halinde iken, ... Fabrkası önüne geldiğinde direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeride geçerek müvekkili ...'in sürücüsü, ...'in yolcu olarak bulunduğu motorsiklete çarpması sonucunda meydana gelen kazada müvekkillerinin yaralandığını, ceza dosyasına sunulan bilirkişi raporlarında meydana gelen kazada davalı ...'ün % 50 oranında kusurlu olduğu, yoldaki yağlanmanın kazaya etkisinin %50 oranında olduğu, müvekkilinin ise kusursuz olduğunun tespit edildiğini, yol üzerindeki yağlanmanın temizlenmemesi ve kazanın meydana geldiği yolun İBB'nin sorumluluk alanında olmasından dolayı İBB'nin davalı olarak gösterildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, davacı ... için şimdilik 2.000 TL., davacı ... için 1.000-TL geçici iş göremezlik tazminatının tüm davalılardan, her iki davacı için tespit edilecek maluliyete göre 1.000'er-TL efor kaybı tazminatının tüm davalılardan ve davacı ... için 30.000 TL, davacı ... için 40.000-TL manevi tazminatın sigorta şirketi dışındaki davalılardan kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacılar vekili 27.08.2014 tarihli dilekçesi ile davacı ... için geçici iş göremezlik tazminatı talebini 228.709,60-TL (bu miktarın 114.354,80 TL’sinin davalı İBB’den, 114.154,80 TL’sinin diğer davalılardan tahsili şeklinde olmak üzere), efor kaybı-kalıcı maluliyet tazminatı talebini 200.000-TL ( bu miktarın 100.000 TL’sinin davalı İBB’den, 100.000 TL’sinin diğer davalılardan tahsili şeklinde olmak üzere ) toplam 448.709,60- TL; davacı ... için geçici iş göremezlik tazminatı talebini 150.000-TL(bu miktarın 75.000.00 TL’sinin davalı İBB’den 75.000,00 TL’sinin diğer davalılardan tahsili şeklinde) , efor kaybı-kalıcı maluliyet tazminatı miktarını ise 100.000-TL (bu miktarın 50.000 TL’sinin davalı İBB’den 50.000 TL’sinin de diğer davalılardan tahsili şeklinde olmak üzere) toplam 250.000-TL olarak ıslah etmiştir. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle, kaza tespit tutanağında ... plakalı araç sürücüsünün şerit tecavüzü nedeniyle asli kusurlu olduğunun belirtildiğini, müvekkili idareye kusur atfedilemeyeceğini, davaya konu kazada belediyenin her hangi bir kusur ve ihmalinin söz konusu olmadığını, belediyenin sorumluluğunda bulunan ana arterlerde, gezici trafik ekipleri tarafından sürekli kontroller yapıldığını, yola başka şahıs/araçlar tarafından dökülen atık maddelerin dökülmesini engellemek müvekkil idarenin görevlerinden olmadığını, trafik işaretlerinin görülmelerine mani olacak veya güçleştirecek şekilde konulmuş, atılmış, dökülmüş engelleri ortadan kaldırmak, noksanlıkların giderilmesi için ilgili kuruluşları haberdar etmek ve sorumlulukları hakkında gerekli işlemleri yapmanın Trafik Düzenleme ve Denetlene Büro amirliğinin görevi olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı ... şirketi vekili, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını, bu nedenle öncelikle davanın zarnanaşımı nedeni ile reddine karar verilmesi gerektiğini, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının kalıcı bir sakatlığının olup olmadığının tespit edilmesi gerektiğini,müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazada müvekkile atfı kabil herhangi bir kusur söz konusu olmadığını, yoldaki yağ birikintisi nedeniyle kazanın meydana geldiğini, SGK tarafından davacıya 32.025,02 TL ödendiğini, davacının geçici iş göremezlik zararının karşılandığını, davacının kask ve koruyucu ekipman kullanmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğunu, davacıların herhangi bir maluliyetinin olup olmadığı, maluliyetin var ise maluliyetin dava konusu kazadan kaynaklanıp kaynaklanmadığı hususunda, rapor alınması gerektiği belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda;''.. 3 kişilik bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 09/02/2021 tarihli rapora göre, olayın cereyan ettiği Cendere caddesindeki lokal yağlanmanın, anlık bir olumsuz değişiklik olup kilometrelerce uzunluktaki yol ağından sorumlu olan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, yol ağının her noktasını, her an kontrol etmesinin, dolayısıyla yoldaki yağlanmayı saptayıp tedbir almasının mümkün olmadığı, böyle bir hizmetin davalı idareden beklenemeyeceği, sonuç olarak, davalı ... Belediyesi'nin, dava konusu trafik kazasından dolayı sorumlu sayılmasının, kendisine kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığı davacı motosiklet sürücüsü ...'in etkili kural ihlalinin bulunmadığı, davacı motosiklet yolcusu ...'in etkili kural ihlali mevcut olmadığı, davalı ...'ye Trafik Sigortalı otomobil sürücüsü davalı ...'ün hatalı sevk ve idaresinin Birinci (ASLİ) derecede ve takdiren %50 (yüzde elli) oranında etkili olduğu, olayın cereyan ettiği yoldaki lokal yağlanmanın birinci (asli) derecede ve davalı sürücü ...'ün hatalı sevk ve idaresi ile eşdeğer derecede eşit oranda %50 (yüzde elli) oranında etkili bulunduğunun açıklandığı; Adli Tıp Kurumu'nun 05/07/2017 tarihli raporuna göre ...'in Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü hükümlerine göre %37.2 (yüzdeotuzyedinoktaiki) oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği, İyileşme (iş göremezlik) süresinin 12 (oniki) ay; ...’in %38.0 (yüzdeotuzsekiznoktasıfır) oranında meslekte kazanma gücünden kaybettiği sayılacağı, İyileşme süresinin 24 (yirmidört) ay olduğunun bildirildiği; en son alınan bilirkişi ... tarafından sunulan 07.03.2022 tarihli bilirkişi raporunun mevzuat uygulama ve dosya içeriğine en uygun olan rapor olduğu, bu raporda belirlenen "%50 kusur oranına göre sorumlulardan / davacılardan talep edeceği bakiye maddi zararı; (SGK ödemesinin tenzili sonrası)"başlığı adı altında yapılan hesaba göre, davacılar ...' in toplam maddi zararının 897.148,61- TL, ...'in toplam maddi zararının 686.542,44- TL olduğu, ... için rücuya tabi SGK tarafından 15.278,97 TL geçici işgöremezlik ödemesi yapıldığı; % 50 kusur oranına göre netice olarak davacı ...'in 57.000,00 TL si sigorta şirketinin sorumluluğunda olmak üzere toplam 448.574,31 TL, davacı ...'in 57.000,00 TL si sigorta şirketinin sorumluluğunda olmak üzere toplam 327.992,25 TL tazminat talep edebileceği; tespit edilen bu tazminat rakamları dikkate alınarak davacı vekilinin ıslah dilekçesindeki miktarlar gözetilerek karar verildiği; davalı İBB yönünden, kendisine kusur yüklenilmesi yerinde görülmediğinden 339.354,60 TL' lik maddi tazminat talebinin reddine karar verildiği; manevi tazminat yönünden ise, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın oluş şekli, kusur durumları, maluliyet oranları, kaza dolayısıyla içinde bulunulan manevi durum dolayısıyla sebepsiz zenginleşmeyle yol açmayacak ölçüde davacı ... için 15.000,00 TL, davacı ... için 8.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...'den kaza tarihi olan 03/09/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte alınarak davacılara verilmesine, davalı İBB yönünden ise manevi tazminat talebinin reddine karar vermek gerektiği'' gerekçesiyle, Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 1-Maddi tazminat yönünden (ıslah dilekçesine göre) A-Davacı ... için 1.206,64 TL geçici iş göremezlik, 213.148,15 TL sürekli iş göremezlik- efor kaybı tazminatı olmak üzere toplam 214.354,60 TL tazminatın davalılar ... Sigorta ve ...'den (davalı ...'nın tazminatın 57.000,00 TL sinden ve bu miktara dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile sorumlu olmak üzere) kaza tarihi olan 03/09/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, B-Davacı ... için 1.682,50 TL geçici iş göremezlik, 123.317,50 TL sürekli iş göremezlik- efor kaybı tazminatı olmak üzere toplam 125.000,00 TL tazminatın davalılar ... Sigorta ve ...'den (davalı ...'nın tazminatın 57.000,00 TL sinden ve bu miktara dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile sorumlu olmak üzere) kaza tarihi olan 03/09/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, C-Davalı İBB yönünden 339.354,60 TL' lik maddi tazminat talebinin reddine, 2-Manevi tazminat yönünden A-Davacı ... için 15.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...'den kaza tarihi olan 03/09/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, B-Davacı ... için 8.000,00 TL manevi tazminatın davalı ...'den kaza tarihi olan 03/09/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, C-Davalı İBB yönünden manevi tazminat talebinin reddine,, karar verilmiştir. Karara karşı davacılar vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri: Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; kesinleşen ceza dosyasında alınan kusur raporunda yoldaki yağlanmanın da kazanın meydana gelmesinde %50 oranında etkili olduğunun belirtildiğini, buna rağmen yerel mahkemece dosya kapsamında alınan rapora göre davalı İBB'nin yoldaki yağlanmadan dolayı kusuru bulunmadığı kabul edilerek İBB yönünden yani %50 tazminat yönünden davanın reddine karar verildiğini, davalı İBB'nin hizmet kusurunun bulunmadığı kabul edilerek müvekkillerinin kusuru olmadığı halde sanki kusurları varmış gibi %50 oranında tazminattan indirim yapılmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Davalı ... vekili, davacıların efor kaybına ilişkin ıslah talepleri olmadığı halde talep aşılarak karar verildiğini, ıslah dilekçesinde kusura göre talepler davalılar için ayrı ayrı belirtildiği halde bu talebe aykırı karar verildiğini, müvekkilinin kazada kusuru bulunmadığını, kazaya yoldaki yağlanmanın neden olduğunu, tazminat hesabının hatalı maluliyet oranı esas alınarak göre yapıldığını, dosyadaki her iki davacı için alınan maluliyet raporlarının eski tarihli olmaları nedeniyle denetime elverişli olmadıklarını, davacı ...'in kask ve koruyucu tertibat kullanmaması nedeniyle yaralanmasında müterafik kusuru bulunduğunu, SGK tarafından davacı ...'e yapılan ödemenin güncellenmeden tenzil edilmesinin hatalı olduğunu, aracın sigortası bulunduğundan zararın sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu, davalı ... şirket yönünden dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, her iki davacı aleyhine müvekkili lehine ayrı ayrı red vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan cismani zarar nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 1- 6100 Sayılı HMK'nun karşılık 297/1-2 maddeleri uyarınca, mahkeme kararında; hüküm sonucunun, taraflara yükletilen hak ve sorumlulukların şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde ayrı ayrı ve açıkça gösterilmesi gerektiği gibi, HMK'nun 297/c maddesi gereğince, hükmün gerekçesinde tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli konular hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin gösterilmesi gerekir. Bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılması gerektiği T.C. Anayasasının 141/3. maddesinde de açıkça belirtilmiştir. Bu hükümler yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereği ve kamu düzeni ile ilgili olup yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kısa ve gerekçeli kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği kadar, kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıkta olması zorunludur. Zira, tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini bilmeleri gerekir. Mahkememizce, istinaf incelemesi bakımından hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için de ortada usulüne uygun şekilde oluşturulmuş bir hükmün bulunması gerektiği açıktır. Somut olayda; davacı tarafça dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak davacı ... için 2.000 TL, davacı ... için 1.000-TL geçici iş göremezlik tazminatının ve her iki davacı için tespit edilecek maluliyete göre 1.000'er-TL efor kaybı tazminatının tüm davalılardan tahsili talep ve dava edilmiş; 27.08.2014 tarihli dilekçesi ile de davacı ... için geçici iş göremezlik tazminatı talebi 228.709,60-TL (bu miktarın 114.354,80 TL’sinin davalı İBB’den, 114.154,80 TL’sinin diğer davalılardan tahsili şeklinde olmak üzere), efor kaybı-kalıcı maluliyet tazminatı talebi 200.000-TL ( bu miktarın 100.000 TL’sinin davalı İBB’den, 100.000 TL’sinin diğer davalılardan tahsili şeklinde olmak üzere ) toplam 448.709,60- TL; davacı ... için geçici iş göremezlik tazminatı talebi 150.000-TL(bu miktarın 75.000.00 TL’sinin davalı İBB’den 75.000,00 TL’sinin diğer davalılardan tahsili şeklinde) efor kaybı-kalıcı maluliyet tazminatı miktarı ise 100.000-TL (bu miktarın 50.000 TL’sinin davalı İBB’den 50.000 TL’sinin de diğer davalılardan tahsili şeklinde olmak üzere) toplam 250.000-TL olarak ıslah edilmiştir. Hükme esas alınan aktüer raporunda davacı ...'nin geçici iş göremezlik zararının 4.820,40-TL, kalıcı iş göremezlik zararının 892.328,21-TL olmak üzere toplam 897.148,61-TL, %50 kusura göre 391.574,31-TL olduğu, davacı ... 'ın geçici iş göremezlik zararının 18.643,97-TL, kalıcı iş göremezlik zararının 667.898,47-TL olmak üzere toplam 686.542,44-TL, %50 kusur tenzili ve 15.287,97-TL SGK ödemesi düşüldüğünde, 270.992,25-TL olduğu belirtilmiştir. Yerel mahkemece, dosya kapsamına uygun bulunan aktüerya bilirkişisi raporu göz önüne alınarak, %50 kusura göre ve ıslah dilekçesi nazara alınarak hüküm kurulduğu belirtilmiş ise de, müşterek müteselsil sorumluluğa göre açılan davada ıslah dilekçesinin kusur esasına dayalı olup olmadığı, hangi davalının neye göre ne kadar sorumluluğuna karar verilmesinin talep edildiği yönünde davacı taraftan açıklama istenmediği gibi, ilk derece mahkemesince hükmedilen rakamlara nasıl ulaşıldığı da anlaşılamamaktadır. Bu halde mahkemenin kararını nasıl oluşturduğu net olmayıp karar denetime elverişli değildir. Bu hususlar yukarıda açıklanan ilkelere aykırılık oluşturduğundan doğru görülmemiştir. 2-Bundan ayrı dosya kapsamına göre, kaza tespit tutanağında sürücü ...'ün şerit tecavüzü nedeniyle asli kusurlu olduğu belirtilmiş, kaza yeri tespit krokisinde yoldaki yağlanmış kısım işaretlenmiştir. Somut olaya konu Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen ceza dosyasında hükme esas alınan 23.11.2010 tarihli 3 kişilik heyet raporunda, davalı sürücü ...'ün yarı yarıya kusurlu olduğu, taşıt yolu üzerindeki lokal yağlanmanın olayın oluşu üzerinde yarı yarıya etkili olduğu, sürücü ...'in kusursuz olduğu belirtilmiştir. Eldeki dosyada alınan ve hükme dayanak yapılan 09.02.2021 tarihli heyet raporunda ise, olayın cereyan ettiği Cendere caddesindeki lokal yağlanmanın, anlık bir olumsuz değişiklik olup kilometrelerce uzunluktaki yol ağından sorumlu olan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, yol ağının her noktasını, her an kontrol etmesinin, dolayısıyla yoldaki yağlanmayı saptayıp tedbir almasının mümkün olmadığı, böyle bir hizmetin davalı idareden beklenemeyeceği, sonuç olarak, davalı ... Belediyesi'nin, dava konusu trafik kazasından dolayı sorumlu sayılmasının, kendisine kusur izafe edilmesinin mümkün olmadığı, davacı motosiklet sürücüsü ...'in etkili kural ihlalinin bulunmadığı, davacı motosiklet yolcusu ...'in etkili kural ihlali mevcut olmadığı, davalı ...'ye trafik sigortalı otomobilin sürücüsü davalı ...'ün hatalı sevk ve idaresinin birinci (asli) derecede ve takdiren %50 (yüzde elli) oranında etkili olduğu, olayın cereyan ettiği yoldaki lokal yağlanmanın birinci (asli) derecede ve davalı sürücü ...'ün hatalı sevk ve idaresi ile eşdeğer derecede eşit oranda %50 (yüzde elli) oranında etkili bulunduğu belirtilmiştir. Yerel Mahkemece alınan iş bu rapor doğrultusunda davalı ... yönünden davanın reddine karar verilmiş ise de, kazanın meydana geldiği yoldaki lokal yağlanmanın kazanın meydana gelmesinde %50 oranında etkili olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı tarafça yol üzerindeki yağlanmanın temizlenmesi ve kazanın meydana geldiği yolun İBB'nin sorumluluk alanında olduğu ileri sürülerek hizmet kusuruna dayanılmak suretiyle davalı İBB davalı olarak gösterilmesine rağmen ilk derece mahkemesince kaza tarihinde kazanın meydana geldiği yolun bakım ve onarımından hangi kurum ve kuruluşun sorumlu olduğu yönünde bir araştırma ve inceleme yapılmadan, 09.02.2021 tarihli heyet raporundaki davalı İBB'ye sorumluluk yüklenemeyeceği yönündeki soyut, yetersiz ve denetime açık olmayan değerlendirme esas alınarak davalı İBB yönünden yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. O halde mahkemece, öncelikle davacı tarafa ıslah dilekçesinin açıklattırılması, davacıların ayrı ayrı taleplerinin ne olduğu hususunun tereddüte yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, akabinde kaza tarihinde kazanın meydana geldiği yolun bakım, onarım ve temizliğinin hangi kurum-kuruluşun sorumluluğunda olduğu, davalı İBB'nin sorumluluğunda olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre, hukuki denetime açık ve anlaşılır bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf itirazlarının tümden, davalı ... vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü ile, kararın HMK 353/1.a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine, kararın kaldırma sebep ve şekline göre davalı ... vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1/Davacı vekilinin istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle tümden, davalı ... vekilinin istinaf itirazlarının kısmen KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK'nın 353/1-a/6 madde hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2/Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3/Kararın kaldırılma sebep ve şekline göre, davalı ... vekilinin sair istinaf itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 4/İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar ve davalı ... tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendilerine ayrı ayrı İADESİNE, 5/Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 6/İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar ve davalı ... tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,HMK.m.353/1-a hükmü uyarınca, KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.12/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy