İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2021/1782 Esas 2023/692 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/1782
Karar No: 2023/692
Karar Tarihi: 27.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/1782
KARAR NO: 2023/692
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/06/2021
NUMARASI: 2015/1267 Esas - 2021/581 Karar
DAVANIN KONUSU: Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/04/2023
Yukarıda bilgileri yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince, istinaf edenin sıfatına, istinaf nedenlerine ve kamu düzenine ilişkin olup resen gözetilmesi gereken hususlara hasren yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde;
K A R A R Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan ... plaka sayılı araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini yitirmesi neticesinde meydana gelen 17/06/2015 günlü tek taraflı trafik kazasında, sigortalı araç içerisinde yolcu olarak bulunan vekil edeninin yaralanarak malul kaldığını, tedavisi süresince de bir başkasının yardımına ihtiyaç duyduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkiin haklar saklı kalmak kaydıyla 50,00-TL'si geçici, 50,00-TL'si sürekli iş göremezlik ve 50,00-TL'si de bakıcı gideri zararına karşılık olmak üzere toplam 150,00-TL maddi tazminatın temerrüt tarihinden işletilecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; 04/02/2021 günlü bedel arttırım dilekçesi ile de vekil edeninin bedensel zararlarının bilirkişi raporlarıyla tespit edilip belirli hale geldiğini beyanla, geçici iş göremezlik zararına ilişkin istek miktarını 9.721,10-TL'ye, sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin istek miktarını da 109.953,29-TL'ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının yaralanmasıyla sonuçlanan trafik kazasına karışan aracın vekil edeni şirket nezdinde ZMM sigorta poliçesiyle sigortalı bulunduğunu ancak sigorta şirketinin sorumluluğunun araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olduğundan kusur durumunun ne olduğu ve davacıda maluliyet oluşup oluşmadığı konusunda rapor alınmasını ve zarar hesaplamasının da usulüne uygun şekilde yapılmasını istediklerini, ayrıca geçici iş göremezlik dönem zararının ve bakıcı gideri zararının poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu, davacı sigortalı araç içinde hatır için taşındığından ve kaza anında emniyet kemeri takılı bulunmadığından belirlenecek tazminattan müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda: iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı değerlendirilerek; davacının sigortalı araçta yolculuk etmekte olduğu sırada meydana gelen 17/06/2015 günlü trafik kazasında yaralandığı, davacının kaza neticesinde %18 oranında maluliyete uğradığı ve iyileşme süresinin de 9 ay bulunduğunun, kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik uyarınca ATK tarafından düzenlenen raporla belirlendiği, zarar hesaplamasında kullanılacak bakiye yaşam sürelerinin TRH 2010 tablosuna göre değil PMF 1931 yaşam tablosuna göre belirlenmesinin ülkemiz koşullarına göre daha uygun olduğu, bu yöndeki Yargıtay güncel içtihatlarına katılınmadığı ayrıca hesaplamada1,8 teknik faiz uygulanmaması gerektiği ancak dosya kapsamında ve savcılık soruşturma dosyasındaki ifadelerden de anlaşılacağı üzere davacının yolcu olduğu araçta hatır için taşındığı sonucuna varıldığı ve davacı tarafın araçta menfaat karşılığı taşındığına ilişkin delil sunmadığı, bu durumda belirlenen tazminat miktarları üzerinden %20 oranında hatır taşıması indirimi, diğer yandan davacının kaza anında emniyet kemeri takmadığı sabit olduğundan %20 oranında da müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği, ne var ki bu indirimlerin takdiri indirim olmaları nedeniyle davalı taraf yararına yapılan indirimden dolayı ret vekalet ücreti takdir edilemeyeceği şeklindeki gerekçeyle hükme esas alındığı anlaşılan 01/02/2021 günlü aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda; "Davanın KISMEN KABULÜ ile; -Geçici iş göremezlik zararı 9.721,10-TL, daimi maluliyet (efor kaybı) zararı 109.953,29-TL olmak üzere toplam 118.953,29-TL maddi tazminattan müterafık kusur için %20, hatır taşıması için de %20 olmak üzere toplam %40 oranında tenzilat yapılarak neticeten 71.311,97-TL'nin dava tarihi 25/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,-Bakıcı giderleri yönünden vaki olmuş feragat beyanına istinaden davanın reddine,-Hatır ve müterafık kusur indirimi takdiri indirim sebeplerinden olmakla bu kısım yönünden reddolunan miktar açısından aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına," karar verilmiştir.Karara karşı davacı vekili ve davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri; hiçbir somut bilgi ve belge olmadan %20 müterafik kusur ve %20 oranında da hatır taşıması indirimi yapılarak karar verilmiş olmasının hatalı olduğu, kabule göre de hüküm altına alınan tazminatlarda yapılacak indirimlerin ayrı ayrı uygulanması gerekirken belirlenen tazminatlarda indirim oranlarının toplanması suretiyle %40 oranında takdiri indirim yapılmasının vekil edeni aleyhine sonuç doğurduğu bu şekilde eksik tazminata hükmedildiği bu hususun düzeltilmesi gerektiği hususlarına ilişkindir. Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf nedenleri ise; zarar hesaplamasının TRH 2010 yaşam tablosu ve1,8 teknik faiz uygulamasıyla yapılması gerekirken PMF yaşam tablosu ve prograsif rant uygulamasıyla düzenlenen aktüer raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğu, ayrıca geçici iş göremezlik tazminatı tedavi giderlerinden olduğundan ve tedavi giderlerine ilişkin sorumluluğun yasal değişikle SGK'na intikal ettiğinden vekil edeni sigorta şirketinin geçici iş göremezlik tazminatından sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasının isabetsiz olduğuna yöneliktir. Dava; trafik kazası neticesinde meydana gelen bedensel zarara dayanılarak açılmış maddi tazminat isteğine ilişkindir. 1-01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları'nın A.5.maddesinin "Sağlık Giderleri Teminatı" başlıklı (b) maddesinde " Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile, trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderlerin teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup, ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir." denmekte ise de; 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanmış ve sınırlandırılmıştır. KTK'nun 98.maddesinde; trafik kazaları nedeniyle, üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın, SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup; 6111 sayılı yasanın geçici 1.maddesi ile de, "Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup, buna göre SGK 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK'nun 98.maddesi uyarınca tüm tedavi giderlerinden değil sadece söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Diğer bir ifadeyle SGK'nun hangi tedavi giderlerinden sorumlu olduğu, kanun uyarınca belirlenmiş olup, anılan kanun kapsamı dışına çıkılarak yapılan genel şartlardaki düzenlemeler ile, SGK'nun sorumluluk kapsamının genişletilmesi, bir kanun maddesinin idarenin yapmış olduğu bir düzenleme ile değiştirilmesi mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/01/2004 tarih, 2004/4-40E-2004/113 K.sayılı İçtihadı). Bu durumda, SGK'nun sorumluğunun kapsamını belirleyen KTK'nun 98.madde hükmüne aykırı olacak şekilde düzenlenen Genel Şartlardaki bu yöndeki bir belirlemenin KTK'nun 92.maddesine 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucu eklenen (i) maddesi nedeniyle yasal hale geldiği de söylenemeyeceği gibi, anılan düzenlemelerin Anayasa Mahkemesi kararı ile de iptal edildiği gözetildiğinde, bedensel zararın bir türü olan geçici iş göremezlik zararından davalı sigorta şirketinin sorumluluğu yoluna gidilmiş olmasında bir yanılgı bulunmadığından, bu yönü amaçlayan davalı tarafın istinaf itirazının reddi gerekmiştir. 2-Trafik kazası neticesinde bedensel zarara uğrayan ve buna dayalı olarak maluliyet tazminatı isteğinde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömür süreleri daha önceki yıllarda Fransa'dan alınan 1931 tarihli "PMF" cetvellerine göre saptanmakta ise de; Yargıtay Özel Dairesi'nce Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi'nin çalışmalarıyla "TRH 2010" adı verilen "Ulusal Mortalite Tablosu" hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında, tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu'na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilerek, içtihat değişikliğine gidilmiş ve Dairemizce bu yöndeki görüş benimsenmiştir. Öte yandan; Anayasa Mahkemesi'nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK'nun 90. maddesindeki "bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir" bölümündeki "bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda" ibaresinin Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMMS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz ile devre başı ödemeli belirli süreli ranf formülü uygulaması anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanmadan ve Yargıtay uygulamaları ile kabul edilen progresif rant yöntemi kullanılarak yapılması gereklidir.( Bknz. Yargıtay 4.HD'nin 2021/2466 Esas, 2021/2462 Karar sayılı ilamı) Somut olayda; yerel mahkemece hükme esas alınan aktüerya raporunda da TRH ve %1,8 teknik faiz uygulanmadan, tamamiyle PMF ve Progresif rant yöntemine göre hesaplama yapılmış olup; her ne kadar progresif rant yöntemi uygulanmasında (başka deyişle %1,8 teknik faiz uygulanmaması) bir hata yok ise de yerel mahkemece hükme esas alınan tazminat hesaplamasında, PMF Tablosu'nun kullanılması esasen doğru değildir. Ne var ki söz konusu karara karşı davacı tarafça bu yöne ilişkin olarak istinaf yasa yoluna başvurulmamıştır. Bu durumda PMF yaşam tablosunun baz alınmasıyla, rapor tarihinde 27 yaşında olan ...'nın bakiye yaşam süresinin 47 yıl olacağı kabul ederek yapılan aktüer hesaplamanın (TRH 2010 yaşam tablosuna göre rapor tarihinde 27 yaşında olan ...'nın bakiye yaşam süresinin 51-52 yıl olduğu varsayılmaktadır.) davalı taraf bakımından daha lehe olduğu konusunda duraksama bulunmadığından, davalı sigorta şirketinin açıklanan bu hususa yönelik istinaf isteğinin de reddi gerekmiştir. 3-Davacı vekilinin istinaf itirazlarına gelince; Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde diğer bir ifadeyle zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya zarar sorumlusunun durumunu ağırlaştırmış ise kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nun 52.maddesi (benzer düzenleme 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 44. Maddesinde de mevcuttur) uyarınca hakim tazminat miktarını hafifletebilir. Hatır taşımaları da bir menfaat karşılığı olmadığı hallerde bu gibi taşımalarda kaza tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 51.madde hükmü uyarınca (benzer düzenleme 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 43.maddesinde de mevcuttur) tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından söz edebilmek için de yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olmasının saptanması önemli olduğu gibi yarar ekonomik olabileceği gibi ortak toplumsal yararları da ilgilendirilebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişinin (sürücü) bir çıkarı veya yararı bulunması halinde hatır taşımasından söz edilemeyecektir. Somut olayda dava dışı ... isimli şahsın sevk ve idaresindeki ... plaka sayılı aracın araç sürücüsünün direksiyon hakimiyetini yitirerek yoldan çıkması ve şerampole girmesi neticesinde meydana gelen trafik kazasında araç içinde yolculuk yapan davacının ve eşinin yaralandıklarını, araç sürücüsünün ise yara almadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Her ne kadar kaza tespit tutanağında kazazede davacının kaza anında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı konusunda bir belirleme mevcut değil ise de kaza tarihinde yürürlükte bulunan Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik Hükümlerine göre davacının geçirmiş olduğu tüm tedavileri gösterir evrakların değerlendirilmesi sonucunda ATK 2. İhtisas Kurulu'nca düzenlenen 0/10/2019 günlü rapordaki yaralanmaya ilişkin belirlemeler dikkate alındığında davacının yaralanmasının niteliği ve araç sürücüsünün aynı kazada yaralanmamış olduğu gözetildiğinde mahkemece davacının kaza anında emniyet kemerinin takılı olmadığına ilişkin tespitinde herhangi bir isabetsizlik tespit edilemediğinden davacı vekilinin müterafik kusur indirimi yapılmasının hatalı olduğuna ilişkin istinaf itirazının reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Hatır taşımasına ilişkin durum değerlendirildiğinde; davacının eşi ile sigortalı araç sürüsünün arkadaş oldukları dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davalı tarafın davacının sigortalı araçta hatır için taşındığına taşımnın iddiasına davacı tarafça karşı konulmadığına ve daha da önemlisi bu taşımanın bir hatır taşıması olmadığı, bedel karşılığında yapıldığı konusunda da somut bir bilgi belge sunulmadığına göre mahkemece belirlenen tazminat miktarında yerleşmiş yargısal uygulamalar doğrultusunda hatır taşıması indirimi cihetine gidilmiş olmasında da bir yanılgı mevcut olmadığından, davacı vekilinin bu yönü amaçlayan istinaf başvurusunun reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ne var ki Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca tazminatın saptanması için öncelikle zararın belirlenmesi gerekir. Bu nedenle ilk olarak zararla ilgili indirim sebepleri uygulanarak gerçek zarar belirlenecek (önce kusur indirimi, sonra yapılan ödemeler gibi) , sonra da tazminattan takdiri indirim nedenleri olan hatır taşıması indirimi (%20) ve/veya müterafik kusur indirimi (%20) uygulanacaktır. Ancak yerleşmiş yargısal içtihatlara göre her iki takdiri indirim nedeninin birlikte var olması halinde belirlenen tazminat miktarından ayrı ayrı hatır taşıması indirimi ve müterafik kusur indiriminin yapılması ve sonuç tazminat miktarının da bu şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Bkn; Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 17/09/2019 gün ve 2016/18678E., 2019/8232K.sayılı içtihadı) Somut olayda mahkemece, davacının talep edebileceği geçici iş göremezlik tazminatının 9.721,10-TL olduğu, kalıcı iş göremezlik tazminatının ise 109.953,23-TL bulunduğu bu şekilde toplam 118.953,29-TL maddi zarar oluştuğu tespit edildikten sonra, belirlenen toplam tazminattan, %20 müterafik kusur indirimi ve %20 hatır taşıması indirimi toplamı olan %40 oranında indirim yapılarak hüküm tesis edildiği görülmüştür. Oysa az yukarıda açıklanan doğru yöntem izlenerek hesaplama yapılsa idi davacı için 76.130,10 TL sonuç tazminat miktarı belirleneceği açık bulunduğundan, hatalı hesap yöntemi sonucunda davacı taraf yararına eksik tazminat miktarına hükmedilmiş olması isabetsizdir. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK.m. 353/1-b/2 kapsamında kaldırılmasına ve istinaf yasa yoluna başvuru konusu yapılmayan hususlar ile reddedilen istinaf itirazları nedeniyle taraflar yararına oluşan usulü kazanılmış haklar ve harcın da kamu düzeninden olduğu gözetilerek ve ayrıca hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporuna karşı yargılama sırasında davacı tarafça herhangi bir itirazda bulunulmadığı, bu rapor doğrultusunda bedel arttırımı cihetine gidildiği dolayısıyla eldeki dava yönünden bu rapordaki tazminat miktarına ilişkin belirleme ve değerlendirmelerin davalı taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturacağı dikkate alınarak davacı yararına belirlenen toplam tazminat miktarından (118.953,29-TL) önce %20 oranında müterafik kusur indirimi daha sonra da %20 oranında hatır taşıması indirimi yapılarak davacı yararına sonuç itibariyle 76.130,10-TL tazminata hükmedilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm tesis edilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ/ Gerekçe uyarınca, 1-İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 23/06/2021 tarih ve 2015/1267 Esas 2021/581 Karar sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nun 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, davacı vekilinin istinaf başvurusunun ise yukarıda açıklanan nedenlerle KISMEN KABULÜNE ve KISMEN REDDİNE,a-)İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya iadesine,b-)İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yatırılması gereken 5.535,36-TL harçtan peşin yatırılan 1.220,00-TL harcın düşümü ile bakiye 4.315,36-TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine'ye gelir kaydına,c-)İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, d-)İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ise takdiren yapan taraf üzerinde bırakılmasına, 2-)İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 23/06/2021 tarih ve 2015/1267 Esas - 2021/581 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, a-)Davanın KISMEN KABULÜ ile; Geçici iş göremezlik zararı 9.721,10-TL, daimi maluliyet (efor kaybı) zararı 109.953,29-TL olmak üzere toplam 118.953,29-TL maddi tazminattan sırasıyla önce müterafık kusur için %20 ve sonrasında hatır taşıması için de %20 indirim yapılarak neticeten 76.130,10-TL'nin dava tarihi 25/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine,b-)Bakıcı giderleri yönünden vaki olmuş feragat beyanına istinaden davanın reddine,c-)Hatır ve müterafık kusur indirimi takdiri indirim sebeplerinden olmakla bu kısım yönünden reddolunan miktar açısından aleyhe vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,d-)Alınması gereken 5.200,45-TL harçtan peşin alınan ve tamamlama suretiyle ikmal olunan toplam 432,20-TL harcın mahsubu ile, bakiye 4.768,25-TL'nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,e-)Davacı tarafından sarfedilen, 27,70-TL peşin harç, 27,70-TL başvuru harcı, 4,10-TL vekalet harcı, 406,50-TL tamamlama harcı olmak üzere cem'an 466,00-TL'den ibaret harcın davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,f-)Davacı yan kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince kabul edilen tazminat miktarı üzerinden belirlenen 12.180,82-TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,g-)Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince salt bakıcı gideri kalemi yönünden feragat edilen tutar uyarınca 50-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, h-)Bu dava kapsamında davacı tarafından sarfedilen, 248,75-TL posta ve tebligat masrafı, 1.600,00-TL bilirkişi masrafı, olmak üzere cem'an 1.848,75-TL'den ibaret yargılama giderinin kabul ve ret oranları nazara alınarak 1.175,80-TL'sinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına, ı-)ATK gideri 687,00 TL'den ibaret yargılama giderinin tahsilde tekerrür olmamak üzere haklılık durumu uyarınca 436,93- TL'sinin davalıdan kalan 250,07- TL'sinin ise davacıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, gereği için yazı işleri müdürlüğünce tahsil müzekkeresi yazılmasına, j-)HMK'nın 333. maddesi gereğince, mahkeme veznesine depo edilen gider avansından kullanılmayan kısmının ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.27/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy