İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/232 Esas 2023/382 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/232
Karar No: 2023/382
Karar Tarihi: 03.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/232
KARAR NO: 2023/382
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/09/2019
NUMARASI: 2017/434 Esas, 2019/811 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 03/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekcesinde özetle; davacı şirketin sahibi olduğu matbaaa tesislerinde davalı ... Ltd. Şti'ye ait birtakım baskı işlerini yaptığını, işbu baskı karşılığını da davalı tarafa fatura edip faturaları gönderdiğini, davalının tarafına tebliğ edilen faturalara itiraz etmediğini ve davacı şirket çalışanlarına sürekli borcun ödeneceğini söylemesine rağmen bir türlü ödemenin yapılmadığını, bu nedenle Büyükçekmece ... İcra Müdürlüğününü ... Esas Sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız takibe davalı tarafın itiraz ederek takibi durdurduğunu belirterek, Büyükcekmece ... İcra Müdürülüğü'nün ... Esas sayılı dosyasına yapılan itirazın asıl alacak üzerinden iptali ile takibin devamını, asıl alacağa icra takip tarihi olan 16/01/2017 tarihinden itibaren değişen oranlarda ticari faiz uygulanmasını ve faizinin davalı taraftan tahsilini, dava tarafın %20 'den aşağı olmamak üzere icra ve inkar tazminatına mahkum edilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalının bu yönde herhangi bir talimatı ya da talebi olmadığı halde davalı adına birtakım basım işlemleri yaptığını, davacı ile davalı arasında herhangi bir yazılı sözleşme ya da sözlü anlaşma mevcut olmadığı halde davalının haberi olmaksızın yapılan basım işlemlerinin davalıya faturalandırıldığını, davalı şirketin piyasadaki durumu ve mevcut büyüklüğü dikkate alındığında söz konusu faturalarda belirtilen adetteki malın davalının hiçbir zaman ihtiyaç duymayacağı kadar fazla olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin söz konusu basım işlemeni talep etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini ve davacının %20'den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davalı taraf inceleme gün ve saatinde ticari defterlerinin sunmadığı için davacı taraf defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapıldığı, bilirkişinin 25/09/2019 havale tarihli raporunda davacının 6.546,91-TL alacağı olduğunu bildirildiği, davaya konu fatura muhteviyatının baskı hizmetinden oluştuğu, faturalara konu malların davacı tarafından davalıya sevk irsaliyeleri ile teslim edildiği, sevk irsaliyelerinde malı teslim alan bölümlerinin ... tarafından imzalı olduğu ve Avcılar Sosyal Güvenlik Merkezi cevabına göre bu kişinin davalı şirkette 01/03/2012-30/06/2015 tarihleri arasında sigortalılık kaydının bulunduğu ve beyan edilen dönem bordrolarında yapılan incelemeler neticesinde ilgili faturaların davalı şirket tarafından teslim alınmış olduğunun anlaşıldığı, buna göre davacının takip ve dava tarihi itibariyle davalıdan 6.546,91-TL hesap alacağının bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının Büyükçekmece ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazın iptaline takibin 6.546,91 TL üzerinden devamına, davacı lehine asıl alacak 6.546,91 TL üzerinden %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirket arasında herhangi bir ticari sözleşmenin ne yazılı ne de sözlü olarak tesis edilmediğini, davalı şirket yetilisi ... ile davacı arasında yapılmış bir görüşme olmadığından herhangi bir icap-kabul ilişkisinden de söz edilemeyeceğini, dolayısıyla taraflar arasında herhangi bir ticari iş, ticari sözleşme, hatta teklif dahi olmadığı açıkken davacının soyut iddialarının kabulü ile davalının söz konusu faturalardan sorumlu tutulmasının kabul edilebilir olmadığını, taraflar arasında ticari bir mutakat olmaksızın düzenlenen faturanın davalı tarafından kabul edildiğinin beyan edilmediğini, bu nedenle davacının açmış olduğu icra takibinin bir dayanağının bulunmadığını, davalının faturadan icra takibi ile haberdar olduğunu, bu nedenle de esasen icra takibine süresi içinde itiraz etmesinin faturaya da süresi içerisinde itiraz ettiği anlamına geldiğini, faturaları tebliğ aldığı iddia edilen ...'nın bu konuda yetkisinin olmadığını ve bu kişiyle buna benzer sorunlar yaşandığı için devam etmekte olan Bakırköy 27. İş Mahkemesinin 2017/117 Esas sayılı dosya ile davanın bulunduğunu, davacının yetkisi sorgulanmaksızın bir işçi ile anlaşma yapmış olmasının davalıyı ilgilendirmediğini, ... isimli kişinin çalışma tarihleri ile fatura tarihlerinin uyuşmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını ve davanın reddi ile davacı aleyhine dava değerinin %20'sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.Davacı yüklenici, davalı iş sahibine birtakım baskı işleri işlerini yaptığını, bu ürünleri sevk irsaliyeleri ile davalıya teslim ettiğini ve bunlara dair düzenlediği faturaları davalıya tebliğ etmesine rağmen bunlara itiraz edilmediğini ileri sürerek, bu faturalar kapsamında 6.546,91 TL ve işlemiş faiz 509,80 TL'nin davalıdan tahsili için başlatmış olduğu ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların "icap" ve "kabul" iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. (Yargıtay 15 Hukuk Dairesinin 25/09/2018 tarih,2018/3698 Esas, 2018/3394 karar sayılı kararı) 4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir.Somut olayda, davacı yüklenici davalı iş sahibine yaptığını iddia ettiği birtakım baskı işlerinin bedelini talep etmiş ise de, davalı iş sahibi vekili sunmuş olduğu cevap dilekçesi ve aşamalardaki beyanlarıyla eser sözleşmesine ilişkin akdî ilişkiyi inkâr ettiğinden, taraflar arasında sözlü akdî ilişkinin kurulduğunu ispat külfeti davacı yüklenici üzerinde kalmaktadır.6100 sayılı HMK'nın “Senetle ispat zorunluluğu” başlıklı 200. maddesinde düzenlenen “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.” hükmü gereği müddeabihin miktarına göre ve davalı iş sahibi yanca sözleşme ilişkisinin ispatı bakımından tanık dinlenilmesine açıkça muvafakat gösterilmediğinden davacı taraf, taraflar arasında akdi ilişki kurulduğuna ilişkin iddiasını senetle ispat etmek zorundadır.Davacı tarafça, sözleşme ilişkisinin ispatına yönelik olarak 3 adet fatura (07/05/2015 tarihli 3.528,31-TL, 28/10/2015 tarihli 3.540,00-TL, 28/05/2016 tarihli 2.065,00-TL) ve bunlara ilişkin irsaliyeler dosyaya sunulmuştur. Ancak, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere, faturaya itiraz edilmemesi tek başına sözleşme ilişkisini kanıtlamaya yeterli olmayıp, ancak sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde, bu sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar karşı taraf için kesinleşmiş kabul edilebilecektir.Bu açıklamalar doğrultusunda dosya kapsamı değerlendirildiğinde, her ne kadar ilk derece mahkemesince yukarıda özetlenen gerekçeyle taraflar arasında davacı yüklenicinin iddia ettiği gibi bir eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu kabul edilmiş ise de, bu konudaki ispat külfeti üzerinde bulunan davacı tarafça sözleşme ilişkisinin ispatına yönelik olarak yukarıda belirtildiği şekilde kesin bir delilin dosyaya sunulamadığı, davalı tarafça eser sözleşmesi ilişkisinin tümden reddedilmiş olması karşısında gerekçeli kararda yer verilen takibe dayanak fatura ve sevk irsaliyelerinin tek başına sözleşme ilişkisini kanıtlamaya yeterli olmadıkları, bu nedenle bu aşamada davalı tarafça bunlarda imzası bulunan ... isimli kişiye dair itirazın ayrıca değerlendirilmesine gerek bulunmadığı, yukarıda açıklandığı üzere, davalı tarafın açık bir muvafakati bulunmadığından davacının sözleşme ilişkisini tanık beyanlarıyla ispat edemeyeceği, bu açıklama ve tespitler doğrultusunda, sadece takibe dayanak fatura ve irsaliyeler esas alınarak davacı tarafça sözleşme ilişkisi ispat edildiği yönünde değerlendirme yapılarak davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu, Mahkemece yapılması gerekenin, davacı tarafça mevcut delileriyle eser sözleşmesi ilişkisinin ispat edilemediği göz önünde bulundurulmak suretiyle, davacı tarafa dava dilekçesinde açıkça dayanmış olduğu "yemin kesin delilinin" hatırlatılması ve bu delillin kullanılıp kullanılmama durumuna göre oluşacak sonuçlar dairesinde esas hakkında yeniden bir değerlendirme yapmak olduğu, Mahkemece bu yönde bir uygulamaya gidilmeksizin mevcut gerekçe doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiş, davalı vekilinin sair istinaf itirazları ise kararın kaldırılma sebebine göre bu aşamada ayrıca değerlendirilmemiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 16/09/2019 tarih, 2017/434 Esas, 2019/811 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy