İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi 2022/1914 Esas 2023/384 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 53. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/1914
Karar No: 2023/384
Karar Tarihi: 03.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
53.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1914
KARAR NO: 2023/384
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 14/06/2022
NUMARASI: 2021/750 Esas, 2022/447 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 03/05/2023
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı taraf ile 38.822,00 TL bedel mukabilinde 2 adet vibrasyonlu besleme sistemi yapımı için anlaştığını ve bu sistemi davalıya teslim ettiğini, çek mukabili 15.600,00 TL tahsilat yapıldığını, teslim tarihinin 23.08.2017 olduğunu, bakiyenin tahsil edilemediğini, kalan 23.222,00 TL için icra takibine geçildiğini, borçlu davalının icra takibine itiraz ettiğini ve takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20'den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili (kaldırma kararı sonrası) cevabında, öncelikle davacının taleplerine karşı zamanaşımı itirazında bulunduklarını, müvekkili şirket yetkilisi ... tarafından davacı şirket yetilişi ...'e defalarca ayıp ihbarında bulunulduğunu, bu ihbarlara karşılık verilmediğini, 6098 sayılı TBK'nun 475-1/2 bendinde alıkonan esere ilişkin ayıp oranında bedelden indirim isteme hakkının düzenlendiğini, bu nedenle bilirkişi incelemesi yaptırılarak teslim edilen ürünlerin taraflar arasındaki anlaşmadaki özelliklere sahip olup olmadığı ve sair diğer açık örtülü gizli ayıplarının tespitini talep ettiklerini belirterek, öncelikle davanın reddine, aksi kanaatte ise yenilik doğuran hak olarak dayanılan 6098 sayılı TBK'nun 475-1/2 bendi gereğince alıkonan eserin ayıp oranında bedelden indirimine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece ilk olarak 24/11/2020 tarih ve 2019/723 Esas - 2020/604 Karar sayılı kararla, davanın kısmen kabulü ile, davalının İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının iptali ile, takibin 23.222,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren reeskont faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine, alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi'nin 02.11.2021 Tarih ve 2021/2066 Esas - 2021/2013 Karar sayılı kararı ile, usulüne uygun bir taraf teşkili yapıldığından, davalıya usulüne uygun olarak dava dilekçesinin tebliğ edilmesi, taraf teşkili sağlandıktan sonra tarafların gösterecekleri delillerin toplanması ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi için kararın kaldırılmasına karar verilmiştir. Kaldırma kararı sonrasında Mahkemece yeniden yapılan yargılamada, usulüne uygun taraf teşkili sağlanmış, taraflarca gösterilen deliller toplanmış ve bilirkişi incelemesi yaptırılarak, istinafa konu kararla, kural olarak, eser sözleşmelerinde işin yapıldığını ve teslim edildiğini kanıtlamanın yükleniciye, eserin ayıplı olduğunu kanıtlama külfetinin ise iş sahibine ait olduğu, tarafların ticari defterleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesine göre, tarafların ticari defter kayıtlarına göre davacı tarafın davalıdan 09.04.2019 takip tarihi itibariyle 23.222,00 TL tutarınca alacağının bulunduğu, davacı ve davalı tarafın defterlerinin birbirini doğruladığı, her ne kadar davalı taraf müvekkiline teslim edilen malların ayıplı olduğu iddiası ile makine mühendisi tarafından inceleme yapılmasını talep etmiş ise de, davalı tarafından ayıpların niteliğine ve süresi içerisinde ayıp ihbarı yapıldığına ilişkin bir delil sunulmadığından davalının bu talebinin yerinde görülmediği, dosya kapsamında davalının takip tarihinden önce temerrüde düşürüldüğüne dair bir ihtar bulunmadığından ve somut olayda borcun ödeneceği günün tarafların anlaşmasıyla kesin olarak belirlenmesi durumu söz konusu olmadığından davalının takipteki işlemiş faiz talebine yönelik itirazının haklı olduğu, alacak likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinin yerinde olduğu gerekçesiyle, Davanın KISMEN KABULÜ İLE, 1-Davalının İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğünün ... E. Sayılı takip dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile, takibin 23.222,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine, işlemiş faiz talebinin reddine, 2-Alacak likit olmakla hüküm altına alınan asıl alacağın %20 si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Davalı vekili istinafında, 6098 sayılı TBK'nın 475/I-2. Bendinde düzenlenen "alıkonan eserin ayıp oranında bedelden indirim isteme hakkı" kapsamında bilirkişi incelemesi yaptırılarak teslim edilen ürünlerin, taraflar arasındaki anlaşmadaki özelliklere sahip olup olmadığı ve sair diğer açık/örtülü/gizli ayıplarının tespitini talep etmiş olmalarına rağmen Yerel Mahkemece bu taleplerinin reddedildiğini, Yargıtay uygulamasına göre eserin teslimini takip eden uygun süredeki ayıpsız değeri ile aynı süredeki ayıplı değer arasındaki oranın sözleşme bedeline uygulanması suretiyle indirim yapılarak ödemesi gereken bedelin hesaplanması gerektiğini, delil listelerinde yemin delil mevcut olmasına, 11.06.2022 tarihli mazeret dilekçelerinde yemin metni sunmak için süre talep etmiş olmalarına rağmen bu taleplerinin gereğinin yerine getirilmediğini, taraflar arasındaki alacağının istenebilir olup olmadığı ve miktarı bilirkişi incelemesiyle tespit edilmesine rağmen icra inkar tazminatına hükmedilmiş olmasının da hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Dava, taraflar arasındaki "2 adet vibrasyonlu besleme sistemi yapımına" dair eser sözleşmesi ilişkisine dayalı olarak bakiye iş bedelinin davalıdan tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkin olup, davalı vekilince sunulan cevap dilekçesinde, ayıplı ifa savunmasında bulunularak bu ayıpların tespiti ile davacı alacağından düşülmesi talep edilmiştir. Dosya kapsamı değerlendirildiğinde, her ne kadar mahkemece, davalı tarafından süresi içerisinde ayıp ihbarı yapıldığı gerekçesiyle buna dair talebi yerinde görülmemiş ve bu hususta herhangi bir araştırma ve delil toplanması yoluna gidilmemiş ise de, davalı tarafça cevap dilekçesiyle ileri sürülen ayıplı ifa savunmasına karşı davacı tarafça sunulan bir cevaba cevap dilekçesi bulunmadığı gibi davalı vekilinin sonrasında katıldığı duruşmalarda da bu savunmaya karşı bir beyanda ve davalının süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığına dair bir itirazda bulunmadığı, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin ve Diremizin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere "davalının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığı" hususunun Mahkemece re'sen dikkate alınamayacağı, bu nedenle Mahkemece, davalının ayıplı ifa savunması ile keşif ve bilirkişi incelemesi delilleri doğrultusunda, davaya konu sistem üzerinde bilirkişi eşliğinde keşif yapılarak, ayıplı ifa olup olmadığının ve varsa mevcut ayıplı ifa nedeniyle davacının iş bedelinden düşülmesi gereken meblağın (nefaset bedelinin) ne kadar olması gerektiğinin tespit ettirilmesi, sonrasında yapılan ihtilafsız ödemeler düşülerek davacının bakiye alacağının belirlenmesi ve neticesine göre davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, bu hususlar göz ardı edilerek yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olmasının yerinde olmadığı, ayrıca davalı vekilinin kullanmak istediği yemin delilini hangi hususa ilişkin olarak kullanmak istediğinin kendisine açıklattırılması gerekirken bu talebinin doğrudan gerekçesiz olarak reddedilmiş olmasının da hatalı olduğu anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14/06/2022 tarih, 2021/750 Esas, 2022/447 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 03/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Full & Egal Universal Law Academy