İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2023/306 Esas 2023/638 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/306
Karar No: 2023/638
Karar Tarihi: 12.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/306
KARAR NO: 2023/638
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: TEKİRDAĞ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2022
ESAS NO: 2022/890
KARAR NO: 2022/1534
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ: 09/11/2022
KARAR TARİHİ: 12/04/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davalılar davacıya ihtiyaçları olan hizmeti verebileceklerini söylediklerini, davacının davalı ...'in hesabına 5000 USD tutarındaki meblağı havalet ettiğini, davalıların davacıya herhangi bir hizmet vermediklerini, Çorlu ... İcra Dairesi ... Esas sayılı dosyası ile davalılar aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalılar tarafından herhangi bir hizmet verilmediği ve ürün teslimi gerçekleşmemesine rağmen fatura tahsis edildiğini, davalıların davacıya herhangi bir borcu olmadığını iddia ettiklerini iddia ederek itirazın iptali ile davacı şirket lehine %20'den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının iddialarının somut olmadığını, davalının savunma haklarının kısıtlandığını, dekont ile durumun sabit olduğunu, davacı şirketin kötü niyetli olduğunu, ilamsız icra takibinde sonrasında ihtarname yer verilmesinin hukuki dayanaktan uzak olduğunu, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece Davalıların ticaret sicil müdürlüklerinde kayıtlı olup olmadıkları, hangi usule göre defter tuttukları ve kazanç durumunu gösterir beyannameleri dosya içerisine alınmıştır. Dava, kurutma makinası kurulumu konulu hizmet sözleşmesi nedeniyle yapılan avans ödemesinin iadesi için başlatılan takibe yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Yerleşik Yargıtay ve İstinaf uygulaması da bu yöndedir. 6102 sayılı TTK 11. maddede esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletme ticari işletme; “İster gezici olsun ister bir dükkânda veya bir sokağın belirli yerlerinde sabit bulunsun, ekonomik faaliyeti sermayesinden fazla bedenî çalışmasına dayanan ve geliri 11 inci maddenin ikinci fıkrası uyarınca çıkarılacak kararnamede gösterilen sınırı aşmayan ve sanat veya ticaretle uğraşan kişi” esnaf olarak tanımlanmıştır.Mahkememizce yapılan inceleme, toplanan deliller birlikte değerlendirdiğinde, davalı ...'in işletme hesabına göre defter tuttuğu, davalı ...'in potansiyel mükellefiyet kaydının olduğu, davalıların gelirinin esnaf işletmesi sınırını aşmadığı, davalılardan ...'in işletme esasına göre defter tuttuğu, diğer davalının defter tutmadığı, davalıların yasal düzenlemeler kapsamında tacir sıfatlarının bulunmadığı, dava konusunun makina kurulumu konulu montaj hizmeti nedeniyle yapılan avans ödemesinin iadesi istemiyle itirazın iptali istemi olduğu, dava konusu itibariyle mutlak ticari davalardan olmadığı, nispi ticari dava olarak bir davanın ticarî dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticarî işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gerekli olduğu, özel yetkili olan Mahkememizce TTK 4. Maddede düzenlenen ticari davaların görülüp karara bağlanabileceği, davaya bakmaya genel görevli Asliye Hukuk Mahkemeleri'nin görevli olduğu, HMK 115/2. Madde gereği davanın usulden reddi gerektiği, Mahkememizin yetki sınırının Hakimler ve Savcılar Kurulu'nun yargı çevresi belirlemesine ilişkin 07.07.2021 gün ve 608 sayılı kararı ile Tekirdağ ilinin mülki sınırları olarak tayin edildiği, davacının adresinin Tekirdağ ilinin Ergene ilçesi, davalıların ikametgahının Çorlu ilçesi olduğu, itirazın iptali talep edilen dosyanın Çorlu ... İcra Dairesi'nin dosyası olduğu, yetki kararı gereği itirazın iptali davasının Tekirdağ ilinde açıldığı, Mahkememizin yetki sınırları ve usul ekonomisi ilkesi hususları birlikte değerlendirilerek görevli mahkemenin Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalılar vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; ''Yerel mahkeme dava konusunu olarak hataya düşerek dava konusunun makina kurulumu konulu montaj hizmeti nedeniyle yapılan avans ödemesinin iadesi olarak kararında nitelendirmiştir. Yerel mahkemenin bu hatalı ve görev sınırını aşan nitelendirmesini kabul etmiyoruz. Tekrar ile cevap dilekçemiz de de belirttiğimiz üzere müvekkil asıl ...'in edimi danışmanlık ve aracılık hizmeti olup aksi yönde iddia ve tespitleri kabul etmiyoruz. Diğer davalı ... yönünden ileri sürdüğümüz beyan ve itirazlarımızı tekrar ederiz. İş bu istinafa konu dava tensip ile usulden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu düşüncesindeyiz. Öncelikle dava ilişkin usulü işlemlerin tamamlanması neticesinde iş bu kararın ihdas edilmesi kanaatindeyiz. Bu usulü eksikliklerin giderilmesini zaruri olduğu düşüncesindeyiz''şeklinde beyanda bulunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen karar hakkında inceleme; 6100 sayılı HMK'nın 355.maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılmış, kamu düzenine aykırılık olup olmadığı ise re'sen gözetilmiş ayrıca HMK'nın 357. maddesindeki "İlk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunma istinafta dinlenemez ve istinafta yeni delillere dayanılamaz" kuralı nazara alınmıştır. Dava, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasıdır. Mahkemece, görevli mahkemenin Çorlu Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu kanaatiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karar davalı vekilince; mahkemenin davanın konusunu tespitte hataya düştüğü, müvekilinin danışmanlık ve aracılık hizmeti verdiği ve tensiple usulden red kararı verilmesinin hukuka aykırı olduğundan bahisle istinaf edilmiştir. Uyuşmazlık, 6100 sayılı HMK'nın 114/c maddesi gereğince dava şartı olan “mahkemenin görevli olması” şartı hakkında usuli işlemler tamamlanmadan tensiple karar verilip verilemeyeceği ve mahkemenin görevli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Dava şartları ve ilk itirazların karara bağlanması için, tarafların açıklamaları yeterli ise hâkim, dosya üzerinden karar verebilir. Verilen karar (görevsizlik veya yetkisizlik kararı gibi) davayı (o mahkemede) sona erdirici nitelikte ise, hâkim tarafları ön inceleme duruşmasına davet etmeden (dosya üzerinden) gerekli kararı verebilir. Bu hâlde ön inceleme duruşması yapılmasına, tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesine ve tahkikat aşamasına geçilmesine gerek kalmaz (Kuru B., s 286). Nitekim 6100 sayılı HMK’nın 138. madde gerekçesinde de, usule ilişkin hususların, şekli nitelik taşıdıklarından yargılamanın başında dosya üzerinden de incelenerek karara bağlanabileceği ancak mahkemenin kararını vermek için tarafların dinlenmesine ihtiyaç duyması hâlinde bunu tahkikat aşamasında değil, ön inceleme oturumunda yapacağı, böylece dava şartları ve ilk itirazlarla ilgili sorunların, en geç tahkikat başlamadan ön inceleme duruşması sonunda karara bağlanmasının amaçlandığı belirtilmiştir. Anılan düzenleme ile hâkime dava şartlarına ilişkin olarak hangi aşamada karar verilmesi noktasında takdir hakkı tanınmış olup, hâkim tarafların dinlenmesine ihtiyaç duymaması hâlinde gerekli gördüğü takdirde dosya üzerinden de karar verebilecektir. 6100 sayılı HMK’nın 30. maddesi uyarınca hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını sağlamakla yükümlü olup, dava şartlarına ilişkin bir sorunun yargılamanın başında çözülmeyip sonrasında dava şartı sebepiyle davanın reddine karar verilmesi usul ekonomisi ilkesi ile de bağdaşmayacaktır. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas No:2017/15-2141 Karar No: 2019/442 11.04.2019 tarihli) Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelindiğinde, mahkemece dilekçeler teatisi aşaması tamamlandıktan sonra dosya üzerinden görevsizlik sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi, 6100 sayılı HMK’nın 115/1. ve 138. maddeleri ve usul ekonomisi uyarınca mümkündür. Davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazı yerinde görülmemiştir. Görev hususunun incelenmesine gelince; 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 4/1. Maddesinde her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre bir uyuşmazlığın ticari nitelikte olabilmesi için, her iki tarafın da ticari işletmesini ilgilendirmesi yahut aynı maddenin alt bentlerinde düzenlenen istisnalardan birine dahil olması gerekmektedir. Dosya kapsamında mevcut vergi dairesi yazılarından davalılardan ...'in gerçek usulde işletme hesabı olarak (ikinci sınıf tüccar) mükellefiyet kaydının olduğu, diğer davalı ...'in ise potansiyel mükellef (ticari olmayan) kaydının bulunduğu, ticari, zirai, serbest meslek faaliyetinden ötürü vergi mükellefiyetinin bulunmadığı, şirket ortağı olmadığı, tacir olmayan davalılara yönelik davanın asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi gerektiği anlaşılmakla; mahkemenin verdiği görevsizlik kararı usul ve yasaya uygundur. Taraflar arasında hizmet ilişkisi olduğu mahkemece tespit edilmiştir. Hizmet ilişkisinin montaj hizmeti mi, danışmanlık hizmeti mi olduğu hususu görevli mahkemece değerlendirileceğinden davalı vekilinin bu hususa yönelik itirazı yerinde görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından, HMK'nın 353/1.b.1 bendi uyarınca davalı vekilinin istinaf başvusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere;1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b.l bendi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Davalılar tarafından yatırılan 492,00 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,3-Davalılar tarafından yatırılan 179,90 TL istinaf başvuru harcının Hazineye irat kaydına,4-İstinaf yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalılara ilk derece mahkemesince iadesine,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.12/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy