İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1500 Esas 2023/517 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1500
Karar No: 2023/517
Karar Tarihi: 29.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1500
KARAR NO: 2023/517
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2014/1228 Esas
KARAR NO: 2019/878
KARAR TARİHİ: 03/10/2019
DAVA: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
BİRLEŞEN İSTANBUL 5 ATM 2014/1230 ESAS SAYILI DOSYASI
DAVA: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 29/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Müvekkili şirketin 19/09/2012 tarihinde davalı tarafla Halka Arz Danışmalık Sözleşmesi imzalandığını, davalının yükümlülüklerini yerine getermemesi sebebiyle halka arz işmeninin başarız olduğunu, ancak davalının işlemleri yerine getirmek için müvekkili şirkette uzun zaman geçirdiğini bu zaman zarfında halka arz işlemi ile ilgili bir sürü evrak hazırladığını zaman zaman bu evrakları şirket yöneticilerine imzalattığını bu arada güven sağladığı için şirket yetkilerinin imza attığı bir evrakta sözleşmede belirtilen danışmanlık hizmetinin 12 ay ile sınırlı olacağına ilişkin kısmı kaldırmış ve süresi belirsiz danışmanlık ücreti haline getirerek imza attırdığını, çift imza ile temsil edilen müvekkil şirketin, tek imza taşıyan 10.01.2013 tanzim tarihli halka arz danışmanlık sözleşmesi ile bağlı olmadığı gibi davalının hizmet vermediği halde danışmanlık ücreti almaya çalıştığını, davalının bu sebeple alacaklı olduğu iddiası ile müvekkili şirket aleyhine G.O.Paşa ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, yapılan takibin kötü niyetli olduğunu, bu dosyada müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, davalı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacı yanın açtığı davanın konusunun G.O.Paşa ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası olduğunu, davacının bu dosyada borçlu olmadığını ıspatlar nitelikte belge sunması gerektiğini, davanın özü olan danışmanlık hizmetini müvekkilinin ifa ettiğini, davacının kötü niyetli olarak davasını açtığını, davanın reddine karar verilmesini, davacının ilgili icra müdürlüğüne borcunu ödeyip ödemediğinin tespitini, davacı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA: Davacı vekili dava dilekçesi ile;müvekkili şirket ile davalı arasında 10.01.2013 tarihinde Halka Arz Danışmanlık Sözleşmesinin akdedildiğini, taraflar iş bu iki tarafa borç yükleyen ticari sözleşme gereği müvekkiline aylık danışmanlık ücreti olarak 5.000 TL + KDV yani aylık 6.125 TL kararlaştırıldığını, ancak davalının bu bedeli ödemediğini, bunun üzerine Gaziosmanpaşa ... İcra Müdürlüğünün ... E. Sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı hakkında %20'den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
BİRLEŞEN DAVADA CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davanın İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1228 E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini, bu dosyaya sundukları cevap ve delillerini tekrar ettiklerini bildirmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, " ...Taraflar arasında halka arz danışmanlık sözleşmesi uyarınca ticari ilişkinin mevcut olduğu, ilk sözleşme tarihinin 19/09/2012 olduğu, taraflar arasında 10/01/2013 tarihli ikinci bir sözleşme yapılmış olduğu ve her iki sözleşme metinlerinin birebir aynı olması ve bütün sayfalarının imzalanmış olduğu, davacının 10/01/2013 tarihli sözleşmenin hileyle imzalatılmış olduğuna ilişkin iddiasının dinlenemeyeceği, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin 19/09/2012 tarihinde başlayıp davacının ihtarıyla 13/03/2014 tarihinde sona erdiği, dosyadaki belgelerden halka arz girişiminin başarısızlıkla sonuçlanmış olduğunun anlaşıldığı, bu durumda davalının sözleşmede kararlaştırılmış olan %10'luk başarı primine hak kazanmadığı, ancak sözleşmelerde ayrıca halka arz süresince aylık 5.000+kdv ödeneceğinin kararlaştırıldığı, asıl dosya davacısının yapmış olduğu fesih bildiriminin haksız olduğu, bu nedenle sözleşmede kararlaştırılan 13/06/2014 tarihine kadarki aylık ücret alacaklarının ödenmesi gerektiği, asıl dosya davalısı tarafından başlatılmış olan icra takibinde, Nisan-Aralık 2013 ve Ocak-Mayıs 2014 olmak üzere toplam 14 aylık ücret alacağını talep edildiği ve asıl dosya davalısına 46.000,00. TL ödeme yapıldığı anlaşıldığından Eylül-Aralık 2012 ve Ocak-Mart 2013 olmak üzere toplam 7 aylık ücret alacağının davalıya ödenmiş olduğu, asıl dosya davalısının başlatmış olduğu icra takibinde, Nisan-Aralık 2013 ve Ocak-Mayıs 2014 olmak üzere toplam 14 aylık ücret alacağını talep ettiği, birleşen dosya davacı vekiline son celse öncesindeki duruşmada takip talebindeki aylık 6.125,00 TL yi ve faiz hesabını nasıl yaptıklarına dair açıklama dilekçesi sunması için süre verilmiş olup, bu doğrultuda 11/07/2019 tarihinde hesaba ilişkin ayrıntılı dilekçe sunulmuş ve sunulan dilekçe mahkememizce dosya kapsamına göre değerlendirilmiş olmakla, takip talebindeki alacak kalemlerinin ve işlemiş faiz alacağın dosya içeriğine uygun olduğu, davalının talebinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla G.O.Paşa ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ile yapılan takip dolayısıyla itiraz üzerine takibin durduğu, davanın İ.İ.K nun 67. Maddesi gereğince bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davalının yapılan bilirkişi incelemesinde borçlu olduğunun da belirlendiği ve mahkememizce aldırılan raporun uygulama ve mevzuata göre yerinde olup hükme esas alınmaya elverişli olduğu ve davalının itirazında haksız olduğu kanaatine varıldığından, icra dosyası dolayısıyla borçlu olunmadığının tesitine yönelik asıl davanın reddi ile, itirazın iptaline ilişkin birleşen davanın kabulüne ve takibin devamı ile itirazın iptaline, birleşen dava yönünden 85.362,60 TL nin %20 si oranında icra inkar tazminatının davacı birleşen davalıdan alınarak davalı birleşen davacıya verilmesine " karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı-birleşen dosya davalı vekili asıl ve birleşen dosya yönünden yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde; 10/01/2013 tarihli sözleşmenin hata ve hile ile imzalattırıldığını, çift imza ile temsil edilen müvekkil şirketin tek imza taşıyan 10/01/2013 tarihli danışmanlık sözleşmesi ile bağlı olmadığını, 10/01/2013 tarihli danışmanlık sözleşmesinde şirket yetkililerinden sadece ...'nun imzasının bulunduğu, ...'ın ise imzasının bulunmadığı, sözleşmenin birinci ve ikinci sayfalarda şirket kaşesinin bulunmadığı sadece imzaların olduğu, ayrıca şirket kaşesinde şirketin nevinin gösteren "LTD" ibaresi yerine " A.Ş." nin yazılı olması, sözleşmenin imza tarihi olan 10/01/2013 tarihinde müvekkil şirkete ait olmayan bir ünvanın kullanılması nedeniyle de imzalar, müvekkil şirketi bağlamayacağını, ayrıca davalı şirketin sahte bir bono ihdas ederek müvekkil şirket aleynihe takip başlatıldığını, bononun sahte olduğu İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/943 esas sayılı dosyası ile anlaşıldığını, sahte bono tanzim eden ve icraya koyan bir kişi ile yapılan danışmanlık sözleşmesinin devam etmesi mümkün olmadığını, birleşen dava yönünden davacı tarafça verilmiş bir danışmanlık hizmeti olmadığını, davacı danışmanlık hizmeti vermediği için halka arz işlemleri başarısızlıkla sonuçlandığını, ayrıca danışmanlık ücretinin başarı esaslı olarak belirlendiğini, başarı esasının tüm danışmanlık hizmetini kapsadığını, bilirkişilerce müvekkil tarafından 46.000,00 TL ödeme yaptığı tespit edilmiş olup takipteki alacak miktarından 46.000,00 TL'nin mahsup edilmesi gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını, menfi tespit davasının kabulü ile birileşen itirazın iptali davasının reddine her iki davada da davalının kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK'nın 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde; Asıl dava, danışmanlık hizmet sözleşmesinden kaynaklanan hizmet bedeli alacağına dayalı başlatılan takipten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile birleşen davanın itirazın iptali istemine ilişkindir. Gaziosmanpaşa ... İcra Müdürlüğü ... E. sayılı dosyası incelendiğinde; davacının danışmanlık sözleşmesinden kaynaklanan 2013 Nisan-Aralık ila 2014 Ocak-Nisan dönemine ait hizmet bedeli alacağına istinaden işlemiş faiz ile birlikte toplam 85.362,60 TL alacağın tahsili için takip başlattığı, davalının yasal süresinde ödeme emrine itiraz ettiği, davanın yasal 1 yıllık süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Somut olayda; davacı ... şirketinin sermayesini temsil eden hisselerinin İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda Halka arzının gerçekleştirmek üzere davacıya danışmanlık hizmeti verilmesi konusunda taraflar arasında 19/09/2012 tarihli 12 ay süreli sözleşme imzalandığı, akabinde sadece sözleşmenin yürürlük süresi hariç ilk sözleşme ile aynı hükümleri içerir 10/01/2013 tarihli ikinci bir sözleşme imzalandığı, ikinci sözleşmenin birinci sözleşmenin devamı niteliğinde 12 aylık sözleşme süresenin, şirketin hisseleri gelişen işletmeler pazarı dahil herhangi bir pazarda işlem görmeye başladığı gün sona ereceği şeklinde revize edildiği anlaşılmıştır. Davacı ... şirketinin göndermiş olduğu Gaziosmanpaşa ... Noterliği 13/03/2014 tarih ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile; 19/09/2012 tarihli halka arz danışmanlık sözleşmesinin 19/09/2013 tarihinde sona erdiği, verilen tüm yetkilerin 19/09/2013 tarihli karara istinaden iptal edildiği, sözleşmenin yenilemeyeceği, Bakırköy ... Noterliği 18/07/2014 tarih ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile de, davacı şirketin 10/01/2013 tarihli sözleşmeden sonradan haberdar olduğu, hata ve hile ile müvekkile imzalattırılan 10/01/2013 tarihli halka arz ve danışmanlık sözleşmesiyle davanın bağlı olmadığı, sözleşmenin geçmişe etkili olarak feshedildiği ihtar edilmiştir. Davacı, 10/01/2013 tarihli sözleşmenin hata ve hile ile imzalattırıldığını iddia etmiş ise bu husustaki iddiasını ispata elverişli yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Davacı yan diğer bir istinaf nedeni çift imza ile temsil edilen müvekkil şirketin tek imza taşıyan 10/01/2013 tarihli danışmanlık sözleşmesi ile bağlı olmadığını, 10/01/2013 tarihli danışmanlık sözleşmesinde şirket yetkililerinden sadece ...'nun imzasının bulunduğu, ...'ın ise imzasının bulunmadığı, sözleşmenin birinci ve ikinci sayfalarda şirket kaşesinin bulunmadığı sadece imzaların olduğu, ayrıca şirket kaşesinde şirketin nevinin gösteren "LTD" ibaresi yerine " A.Ş." nin yazılı olması, sözleşmenin imza tarihi olan 10/01/2013 tarihinde müvekkil şirkete ait olmayan bir ünvanın kullanılması nedeniyle de imzalar, müvekkil şirketi bağlamayacağı iddia edilmiştir. Söz konusu sözleşmeler incelendiğinde; her iki sözleşmenin birinci ve ikinci sayfaları şirket yetkilileri ... ve ... tarafından imzalandığı, her ne kadar 10/01/2013 tarihli sözleşmedeki şirket kaşesindeki şirket unvanında "Ltd" ibaresi yerine "A.Ş" ibaresi bulunsa da şirket kaşesi üstündeki ... imzasının yanında diğer şirket yetkilisi ...'ın da imzasının bulunduğu, şirket yetkilerince imzalanan sözleşmenin, sonradan kaşedeki unvanın şirkete ait olmadığı ileri sürmek TMK 2. Maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı ile bağdaşmamaktadır. Sözleşmenin birinci ve ikinci safyasındaki şirket kaşesinin bulunmamasına yönelik itiraz yönünden; 6102 sayılı TTK'nın 372 maddesinde, şirket adına imza yetkisini haiz kişiler şirket unvanı altında imza atacakları düzenlenmiştir. Ancak 6098 sayılı TBK'nın 40/2 maddesinde, temsilci, hukuki işlemi yaparken bu sıfatını bildirmezse, hukuki işlemin sonuçları kendisine ait olacağı, ancak karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyor yada hukuki işlemi temsilci veya teslim olunandan biri ile yapması farksız ise, hukuki işlemin sonuçları doğrudan doğruya temsil olunana ait olacağı düzenlenmiştir. Diğer yandan TBK'nun 46. maddesinde; "Bir kimse yetkisi olmadığı hâlde temsilci olarak bir hukuki işlem yaparsa, bu işlem ancak onadığı takdirde temsil olunanı bağlar. Yetkisiz temsilcinin kendisiyle işlem yaptığı diğer taraf, temsil olunandan, uygun bir süre içinde bu hukuki işlemi onayıp onamayacağını bildirmesini isteyebilir. Bu süre içinde işlemin onanmaması durumunda, diğer taraf bu işlemle bağlı olmaktan kurtulur." şeklinde ifade edilmiştir. O halde söz konusu 10/01/2013 tarihli sözleşmenin bütününde şirket kaşesi bulunmasa da sözleşmenin şirket yetkililerince imzalandığı, sözleşmeye konu hizmetin davacı şirkete verildiği, sözleşmenin yetkisiz temsilci ile imzalandığı kabul edilse dahi sözleşmeye davacı şirketçe icazet verildiği, dolayısıyla yapılan sözleşmenin başlangıçtan itibaren geçerli bir sözleşmenin bütün hüküm ve sonuçlarını doğuracağından davacı vekilinin bu yöndeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Taraflar arasındaki her iki sözleşmenin Ücret Başlıklı 4. Maddesinde, şirket hisselerinin İMKB'de gelişen işletmeler pazarı dahil olmak üzere herhangi bir pazarda işlem görmeye başladığı gün şirketin, danışmana (Kdv hariç) olmak üzere, hisse satış hasılatının %10'sını (KDV hariç) nakden ödeyeceği, halka arz süresince aylık 5000,00 TL + KDV Türk lirası danışmanlık ücretinin ödeneceği kararlaştırılmıştır. Somut olayda, davalı danışman tarafından verilecek hizmetler karşılığında, davalı şirketin ödeyeceği hizmet bedeli başarı primi haricinde aylık maktu ücret olarak kararlaştırılan 5.000,00 TL + KDV 'nin ödeneceği de kararlaştırılmış olup dava konusu uyuşmazlığın maktu ücrete ilişkin olduğu görülmüştür. Sözleşmede, davalı danışmanın, halka arz işlemlerini başarıya ulaştırma gibi taahhüdü bulunmadığı, halka arz süresince aylık belirlenen maktu danışmanlık ücretine hak kazanacağı anlaşılmıştır. Ancak mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre, 10.01.2013 tarihli sözleşmenin belirsiz sözleşme olduğu, sözleşmenin davacı şirketçe Gaziosmanpaşa ... Noterliği 13/03/2014 tarihli ihtarı ile feshedilmiş ise de sözleşmenin belirsiz sözleşme olması ve haksız şekilde feshedilmesi nedeniyle davalı danışmanın yeni bir danışmanlık ilişkisi kurması için gereken makul sürenin 3 ay olduğu, bu süreye üç aylık bir süre eklendiğinde, davalının 13/06/2014 tarihine kadar danışmanlık ücretini hak kazandığı kabul edilerek, takip dosyası ile talep edilen 2013 Nisan-Aralık ila 2014 Ocak-Nisan dönemine ilişkin hesaplanan danışmanlık ücreti ve bu döneme ilişkin faiz üzerinden takibin devamına karar verilmiş ise de sözleşmede belirlenen aylık 5.000,00 TL + KDV maktu danışmanlık bedelinin halka arz süresince ödeneceği, şirketin hisseleri gelişen işletmeler pazarı dahil herhangi bir pazarda işlemeye başladığı gün anlaşmanın sona ereceği kararlaştırılmıştır. Sermaye Piyasa Kurulu'nun, davacı şirketin halka arz işlem dosyası ile ilgili 12/02/2014 tarihli yazısı ile ... A.Ş. (Aracı Kurum)'nin 20.9.2013 tarihli yazısıyla Kurula yaptığı başvurusuyla, Şirket'in 30.000.000 TL. kayıtlı sermaye tavanı içerisinde çıkarılmış sermayesinin 5.430.000 TL'den 8.000.000 TL'ye artırılacak olması nedeniyle halka arz edilecek olan ve Borsa'nın Gelişen İşletmeler Piyasası'nda işlem görmesi planlanan 2.570.000 TL nominal değerli (B) grubu hamiline yazılı paylarının satışına ilişkin izahnamenin Kurulca onaylanması talep edilmiş olmakla birlikte, Aracı Kurum'un 4.11.2013 tarih ve 359 sayılı yazısı ile halka arz tarihinin ertelendiğinden bahisle söz konusu başvurunun işlemden kaldırılması talep edilmiş olup bu çerçevede, söz konusu başvurusunun işlemden kaldırıldığı hususu Kurul'un 7.11.2013 tarih ve 29833736-105.01.02.01-3362 sayılı yazısı ile Aracı Kurum'a bildirildiği, mahkemeye cevap verilmiştir. O halde, söz konusu sözleşmede, maktu danışmanlık ücretinin halka arz süresince ödeneceği kararlaştırıldığı, SPK'nın yazı cevabından anlaşıldığı üzere söz konusu başvurunun, aracı kurumun talebi doğrultusunda SPK'nın 07/11/2013 tarihli kararı ile başvurunun işlemden kaldırılması suretiyle sürecin sonlandırıldığı anlaşılmakla davalı danışmanın ücret alacağının 2013 Kasım dönemine kadar hesaplanması gerekmektedir. Nitekim davacı şirketin, halka arzını gerçekleştirmek üzere davacıya danışmanlık hizmeti verilmesi konusunda tarafların anlaştığı, 2013 Kasım döneminden itibaren davalı danışman tarafından, davacı şirkete verilmiş bir hizmet bulunmadığından davalı-birleşen dosya davacısının talep ettiği tüm dönemler üzerinden alacağın hesaplanması hatalı olmuştur. Mahkemece, davalı-birleşen dosya davacısının talebi doğrultusunda, 5.000,00 TL'nin KDV dahil hesabının 6.125,00 TL olduğu, yine her dönem için talep edilen ücret için o dönemin ay başından takip tarihine kadar reeskont faizi üzerinden işlemiş faiz talebinin yerinde olduğuna ayrıca bilirkişi heyetince tespit edilen davalı danışmana ödenen 46.000,00 TL'nin Eylül-Aralık 2012 ve Ocak-Mart 2013 dönemine ait 7 aylık ücret alacağına ilişkin ödendiği kabul edilmiş ise de sözleşme ile kararlaştırılan aylık danışmanlık ücretinin KDV dahil 5.900,00 TL olduğu gibi dava konusu edilmeyen 7 aylık hizmet bedelinin 41.300,00 TL olduğu arta kalan 4.700,00 TL'nin talep edilen alacak tutarından mahsup edilmemesi hatalı olmuştur. O halde mahkemece, davalı-birleşen dosya davacısının maktu danışmanlık ücretinin halka arz süresince ödeneceği kararlaştırıldığı gözetilerek, SPK'ya halka arz için yapılan başvurunun sonlandırıldığı 2013 yılı Kasım dönemine kadar, dava ve takip konusu edilmeyen Eylül-Aralık 2012 ve Ocak-Mart 2013 dönemine ait 7 aylık ücret alacağına ilişkin ödenen 46.000,00 TL bedelden arta kalan 4.700,00 TL'nin, dava konusu edilen ilk dönemden mahsup edilmek suretiyle sözleşmede belirlenen KDV dahil 5.900,00 TL hizmet bedeli üzerinden, her ay için belirlenen hizmet bedelinin dönem başından itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte takip tarihi itibariyle davalı-birleşen dosya davacısının alacağının hesaplanması yönünden önceki bilirkişi heyetinden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime açık ek rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı-birleşen dosya davalı vekilinin asıl ve birleşen dosya yönünden istinaf başvurusunun kabulüne; kararın açıklanan gerekçeler doğrultusunda kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için 6100 sayılı HMK'nın 353-(1).a.6 maddesi gereğince dosyanın mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davacı tarafın istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin, 2014/1228 Esas, 2019/878 Karar sayılı ve 03/10/2019 tarihli kararının HMK'nin 353/1a.6 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın, Dairemiz kararına uygun şekilde yargılama yapılmak ve yeniden bir karar verilmek üzere mahal Mahkemesine İadesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye GELİR KAYDINA, istinaf karar harcının talep halinde davacıya İADESİNE, 5-Davacının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 362/1-g bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.29/03/2023

Full & Egal Universal Law Academy