İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi 2020/1307 Esas 2023/499 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 45. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1307
Karar No: 2023/499
Karar Tarihi: 29.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
45. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1307
KARAR NO: 2023/499
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO: 2018/782
KARAR NO: 2019/713
KARAR TARİHİ: 26/09/2019
DAVA: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 29/03/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin fuar alanında yer kiralama karşılığı bedeli Sözleşmede kararlaştırılan sürede ve taksitlerde ödenmek üzere davalı ile sözleşme imzalandığını ancak davalının müvekkili şirkete ödeme yapmadığından Beyoğlu ... Noterliği'nin 21.05.2018 tarih ... yevmiyeli ihtarnameye rağmen ödenmediğini, bunun üzerine 29.883,50 TL asıl alacak 894.05 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 30.777,55 TL alacağın tahsili için borçlu aleyhine İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığını belirtilerek iş bu takibe yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflar arasında 05-08 Eylül 2018 tarihlerinde Tüyap Kongre Merkezi ve Fuar Merkesi'de düzenlenecek olan "... Teknolojileri Fuarı'na katılma amacıyla sözleşme imzalanmasına rağmen davalı şirket fuara katılım için ön şart niteliğinde olan çeşitli zamanlarda fuara katılım için Ekonomi Bakanlığı'nın desteğinin şart olduğunu davacıya bildirdiğini, sözleşmenin davalı tarafından imzalanması için davacı tarafından Ekonomi Bakanlığı'nın fuara desteğinin kesin olduğu beyan edildiğini ancak desteğin verilmediğini bunun üzerine müvekkili şirketin 05/02/2018 tarihinde fuara katılımın iptal edildiğinin bildirildiği beyanla davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece ''Dava; itirazın iptali davasıdır. Davacı, taraflar arasında imza edilen fuar katılım sözleşmesi nezdinde yer kiralama bedeli olarak kararlaştırılan miktarın tahsili istemiyle başlattığı icra takibine esasa ilişkin yapılan itirazın iptalini talep etmektedir. Taraflar arasında sözleşme temelindeki ilişki uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık; davalının davacı tarafça verilen taahhüdünün yerine getirilmemesi ve sözleşmenin hileli yollarla imzalanması iddiasına göre davalının fesih gerekçesinin haklı olup olmadığın noktasında toplanmaktadır. Davalı tarafça davacının fuara katılım aşamasında Ekonomi Bakanlığı'nın desteğinin sağlanacağını garanti ettiği beyan edilmişse de dosyaya bu yönde yansıyan herhangi bir delile tesadüf edilmemiştir. Sözleşme metninde de tarafları bu yönde kayıtlayan bir madde bulunmadığı da açıktır. Basiretli bir tacir sıfatıyla davranması gereken davalı sözleşme hükümleri dahilinde sorumlu tutulmalıdır. Davacı kendi edimini yerine getirmiş olup katılım sözleşmesinin 4.1 maddesi uyarınca fuara katılmayı kabul eden katılımcının sözleşmenin imza altına alınmasından sonra cayma iradesini göstermesi halinde bu durumun sözleşme bedelinin tümünün ödenmesine engel oluşturmayacağı, yine 7. Madde kapsamında kararlaştırılan vade tarihleri itibariyle ödenmeyen bir taksit bedeli için 30 günlük gecikme süresinin dolması halinde kalan taksitlerin tamamının muaccel olacağı açıkça kararlaştırıldığından, ayrıca iyiniyet kuralları çerçevesinde davalının irade fesadı iddiasıyla cayma beyanının toplanan deliller uyarınca haklı ve kabul edilebilir olmadığı, bu yöndeki iddiayı destekler nitelikte geçerli nitelikte herhangi bir delil ibraz edilmediği, fuara katılım gerçekleştirilmemiş olsa da davacının sözleşmeye göre üzerine düşen stant hazırlama - teslime hazır hale getirme edimlerini yerine getirdiği, bu minvalde kararlaştırılan katılım bedelinin sözleşmenin 4.1. ve 7. Maddelerine göre muaccel hale gelmiş olup takip öncesi keşide olunan ihtarname nazarında mali bilirkişi tarafından tespit olunan temerrüt faizinden de davalının sorumlu tutulması gerektiği takdir edilerek davanın yapılan hesaplama dahilinde kısmen kabulüne karar verilmiştir. Alacak likit ve belirlenebilir olduğundan (emsal için bknz. Yargıtay 19. H.D. 2016/5503 E. 2017/3917 K. Sayılı ilamı) kabul edilen miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği kanaatiyle" davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili yasal süresi içinde sunmuş olduğu istinaf dilekçesinde özetle; sözleşme genel işlem şartları bakımından geçerli olsa bile davalının hizmet almadığı için tam tazminat ödemesinin hakkaniyete aykırı olduğu, ayrıca mahkemece bu yerin başkasına kiraya verilip verilmediği verilmiş olması halinde ne kadar ücret ile verildiği konusunun araştırılmadığı, davalının fuar tarihinden aylar önce devlet teşvik kapsamında olmadığından katılım yapmayacağımı davacıya bildirdiği dava konusu alacak miktarının ödenip ödenmeyeceğini belirsiz olduğundan bu durumda cezai şart nitelikli talebin tenkisi de mümkün olduğu gözetilmeksizin tazminat kararı verilmesinin hatalı olduğu belirtilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE GEREKÇE HMK'nin 355. ve 357. maddeleri gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle bağlı olarak ve kamu düzenine aykırılık hususlarını da gözetilerek yapılan inceleme neticesinde;Dava, fuar alanında yer kiralama sözleşmesinden kaynaklı olarak davalı aleyhine başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı takip dosyasında, ''... Teknolojileri Fuarı Katılım Sözleşmesi, Beyoğlu ... Noterliği'nin 21.05.2018 Tarih ... yevmiye sayılı ihtarnamesine ve ticari defterlere dayalı alacak''a dayalı olarak 29.883,50 TL asıl alacak 894,05 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 30.777,55 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi yaptığı, davalının süresi içerisinde, borca, faize ve fer’ilerine itirazı nedeniyle takibin durdurulduğu ve davacı tarafından takibin devamının sağlanması amacıyla İİK. 67. maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü süre içinde, itirazın iptali davası açtığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında düzenlenen ... Katılım Sözleşmesi'nde; Fuar alanında Hall 6 salonunda 42 m2'lik alanda KDV dahil 29.883,50 TL bedelle kiralama yapıldığı, fuar katılım bedeli -30.03.2018 tarihinde 8.883,50 TL -30.04.2018 tarihinde 7.000 TL -30.05.2018 tarihinde 7.000,00 TL -30.06.2018 tarihinde 7.000,00 TL olmak üzere taksitler halinde ödeneceği kararlaştırılmıştır. İş sözleşmesinin 1. sayfasında ''önemli not'' başlığı adı altında ''... Katılımcı ...sözleşmenin imzalanmasından itibaren sözleşme tutarını belirlenen vadelerde ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini beyan eder. İş bu sözleşmeye imza tarihinden itibaren geçerli olup, katılımcı firma tarafından tek taraflı fesih edilemez. Katılımcı sözleşmede belirlenen ödeme tarihine uymadığı takdirde aylık %2 vade farkı ve sözleşmenin iptali halinde sözleşme bedelini faiz ve feriler ile birlikte ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Sözleşmenin 4.1. maddesi: bu sözleşmeyi imzalayarak sergi ve fuara katılmayı kabul eden katılımcının sözleşmenin imzalanmasından sonra cayma iradesi sözleşme bedelinin ödenmesine engel olmaz. Ayrıca, katılımcı fesih sebebiyle EUF'un uğrayacağı zararları ödemekle yükümlüdür. Sözleşmenin 7. maddesi: katılımcı iş bu sözleşmenin 1. sayfasında kararlaştırılan vadelerde ödemesi gereken taksitlerden herhangi birisini ödemediği ve bu gecikmenin 30 günü geçmesi halinde katılım bedelinin tamamen muaccel hale gelecektir. Söz konusu durumda katılımcı hiçbir ihtara gerek kalmaksızın temerrüde düşmüş olup, EUF'nun her türlü yasal yollara başvurma hakkı doğacaktır. Sözleşmenin 11. maddesi: elde olmayan haller ve doğal afetler (mücbir sebep) sebebiyle serginin açılmaması ve ertelenmesi halinde EUF'un de bundan dolayı herhangi bir sorumluluğu bulunmayacaktır .EUF yapılamayan fuarı başka zaman ve yerde yapma hakkını saklı tutar. Katılımcı EUF un mücbir sebep gerekçesiyle fuarı erteleme tabi olursa buna uymak zorundadır.'' hükümleri yer almaktadır. Davacı şirket yetkilisi tarafından davalı şirkete gönderilen 16.05.2017 tarihli mailde ''telefonda konuşmamıza istinaden ekte hall planlarını ve fiyat listenizi gönderiyorum.Katılımı 6. hall de değerlendirmenizi rica ederim.Geçen sene standınız 32 m2 de katılmışsınız 155 USD+KDV den katılımı değerlendirebilirsiniz" Davalı şirket yetkilisi tarafından davacı şirkete gönderilen 11.01.2018 tarihli mailde "...'un yerini onaylıyoruz sözleşmeyi hazırlayıp göndermenizi rica ederim'' Davacı şirket yetkilisi tarafından davalı şirket yetkilisine gönderilen 17.01.2018 tarihli mailde ''teşekkür ederim hayırlı olsun dilerim .iyi akşamlar'' şeklindedir. Davalı şirket yetkilisi ... tarafından davacı şirket yetkilisine gönderilen 05.02.2018 tarihli mailde ise; yapılan görüşmelerde Ekonomi Bakanlığı destekleri için ... fuarının Destek kapsamına alınacağı belirtildiği, planlanan yurt içi fuar katılımı olmamasına rağmen bu bilgiye istinaden hazırlanan fuar bütçesini yönetim kuruluna onaylattırıldığı, ancak daha sonra açıklanan Ekonomi Bakanlığı listesinde worldfood İstanbul formuna destek kapsamında olmadığının görüldüğü, yanlış bilgilendirme yapıldığı ve buna bağlı olarak fuar katılım onayının iptal edildiği, yaşanan bu gelişmeler nedeniyle fuar katılım taleplerinin askıya alınmasını rica ettikleri belirtilmiştir. ... İstanbul fuarı -% 50 Ekonomi Bakanlığı teşviki konulu mailin ..., ...@...com mail adresinden yine aynı kişi tarafından ...@...com mail adresine gönderildiği ve bu gönderide ''%50 Ekonomi Bakanlığı teşviki açıklanmıştır. Fuar alanı kiralama bedeli ve yanısıra dekorasyon ücretinin yarısını Ekonomi Bakanlığınca karşılanacaktır. Başvuru sadece ihracatçılar birliği aktif üyesi olması yeterlidir.'' belirtilmiştir. Davacı şirket tarafından davalı şirkete gönderilen Beyoğlu ... Noterliği vasıtasıyla 21.05.2018 tarih ve ... yevmiye numaralı ihtarnamede, taraflar arasında düzenlenen katılım sözleşmesiyle belirlenen sözleşme bedelinin ödenmediği, sözleşme bedelinin ödenmemesi halinde fuara katılımın mümkün olmayacağı ve borcun muaccel olacağı, sözleşmenin feshedilmesi durumunda ise sözleşme bedelinin tamamının ödenmesi durumunda kalınabileceği, davalı tarafa 2 günlük süre verildiği belirtilmiş olup, işbu ihtarnamenin 24.05.2018 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi tarafından düzenlenen raporda özetle; gerek davacı ve gerekse davalı tarafın ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu,davalı tarafın ticaret defterlerinin incelenmesinde 12.09.2018 tarih ve ... numaralı 28.762,50 TL bedel ve aynı tarihli ... numaralı 1.121 TL e-faturanın düzenlendiği, davalının, iş bu faturaları kayıt ettikten sonra söz konusu faturalara itiraz ederek 2 ayrı ihtarname ekinde (Gemlik ... Noterliği 25.10.2018 tarih ve ...-... yevmiye numaralı) davacı şirkete iade ettiği, aynı bedelli 2 ayrı iade faturası da düzenlendiği ve bunların davacı şirkete gönderildiği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede KDV dahil ücretin 29.883,50 TL belirlendiği, davacı tarafça tebliğ alınan iade faturalarında Beyoğlu ... Noterliği vasıtasıyla davalı şirkete iade edildiği ve 29.883,50 TL tutarındaki alacağın tebliğden itibaren 24 saat içinde ödenmesinin ihtar edildiği, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede fuarın Ekonomi Bakanlığının teşviki kapsamında düzenlendiği konusunda bir hükmün yer almadığı, sözleşmenin davalı tarafça organizasyonunun Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklenmediği ve bakanlık teşviki olmadığı iddia edilerek feshedildiği, dosyada sözleşmenin imzalanmasından önce fuarın Ekonomi Bakanlığı tarafından teşvik kapsamına alındığına ilişkin somut herhangi bir belgenin de sunulmadığı, icra takibi tarihinden sonra olmak üzere 29.883,50 TL bedel yönünden davalı adına 2 ayrı e-fatura düzenlendiği, bunun davalı tarafça kabul edilmeyerek aynı tutarda 2 adet iade e-faturanın düzenlendiği, davalının 27.05.2018 tarihinde temerrüde düştüğünün kabulünün gerektiği ve 29.883,50 TL asıl alacak, 27.05.2018 tarihinden 30.06.2018 tarihine kadar toplam 886,07 TL takip öncesi işlemiş faiz talep edebileceği görüş ve tespitinde bulunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiş olup davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.Davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde ve beyan dilekçelerinde davalıdan, davacı tarafından aldatıldığı ve davaya konu sözleşmenin hile yoluyla imzalandığı belirtilmiştir.Cezai şart 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda 158-161. maddelerinde düzenlenmiş olup, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 179-182. maddelerinde ise "ceza koşulu" ismini almıştır. Cezai şart borçlunun asıl borcunu ilerde, hiç veya gereği gibi ifa etmediği takdirde alacaklıya karşı ifa etmeyi önceden taahhüt ettiği, asıl borca bağlı olarak ve ancak bu borcun ihlali ile doğabilecek olan fer'i bir edimdir. Borçlu cezai şart ödemeyi taahhüt etmişse, artık alacaklı herhangi bir zarara uğradığını iddia etmek veya zararını ispat etmek zorunda kalmadan, tazminat elde etmek imkanını bulacaktır. Zira cezai şart borcun ihlali halinde verilmesi gereken, önceden kararlaştırılmış kesin miktarlı (maktu) bir tazminattır. Cezai şartın kararlaştırılabilmesi için asıl borcun mahiyeti önemli değildir; bir verme borcu kadar, yapma veya yapmama borçlarında da cezai şart kararlaştırılabilir (Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Tekinay/Akman/Burcuoğlu/Altop, 7. Bası, İstanbul 1993, s. 341-343). Taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 1. sayfasında ''önemli not'' başlığı ile belirtilen aylık %2 vade farkı alınacağını belirten cezai şartın, TBK 179/1 maddesinde düzenlenen seçimlik cezai şart olduğu anlaşılmaktadır. Davaya konu uyuşmazlıkta, taraflar tacir olup 6102 sayılı TTK'nin 18/2. maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümü aslında objektif bir özen ölçüsü getirmekte ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde, kendi yetenek ve imkanlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil, aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli, öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesinin gerekli olduğu kabul edilmektedir. Hile (aldatma), genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevk etmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma, hilede ise yanıltma söz konusudur. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 36. maddesinin 1. fıkrasında açıklandığı üzere taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse yanılma (hata) esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Davalı şirket yetkilisi ... tarafından davacı şirket yetkilisi ...'a gönderilen 05.02.2008 tarihli mailde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin fuarının Ekonomi Bakanlığı tarafından desteklenen fuarlar arasında kabul edilmediği belirtilerek sözleşmenin feshedildiği bildirilmiştir. Yukarıda belirtilen mail yazışmalarından da anlaşılacağı üzere Ekonomi Bakanlığı teşviki konulu mailin 10.05.2018 tarihli ..., ...@...com mail adresinden yine aynı kişi tarafından ...@...com mail adresine gönderildiği ve taraflar arasında düzenlenen sözleşmede fuarın Ekonomi Bakanlığının teşvik kapsamında düzenleneceği konusunda bir hükmün yer almadığı, sözleşmenin 4.1. sergi ve fuara katılmayı kabul eden katılımcının sözleşmenin imzalanmasından sonra cayma iradesinin sözleşme bedelinin ödenmesine engel olmayacağının belirlendiği ve davalının hata, hile sonucu işbu sözleşmeyi imzaladığı yönündeki iddialarını destekleyici somut deliller sunamadığı, davaya konu edilen alacağın likid olduğundan, icra inkar tazminatı şartlarının oluştuğu nazara alındığında, aksi yöndeki davalı vekilince sunulan istinaf başvuru sebeplerinin dosya kapsamına uygun olmadığı anlaşılmaktadır. HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, hükme esas alınan ve denetime elverişli bilirkişi raporuna, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re'sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmadığı, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1,b.1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir. Yargıtay 6. Hukuk Dairesi'nin 14/09/2021 tarihli 2021/10 E. 2021/61 K. sayılı ilamında; 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 2. maddesinde ifade edilen (1) sayılı tarifenin 1/e bendinde belirtilen işin esasının hüküm altına aldığı kararlardan anlaşılması gerekenin, ilk derece mahkemesi yerine geçilerek verilen ve icra kabiliyeti söz konusu olan kararlar olduğu, ilk derece mahkeme kararlarına dair istinaf başvurusunun esastan reddi yönündeki kararların ise icra edilebilir karar niteliğinde olmadığı için maktu harca tabi olduğu ifade edilmiştir. Somut dosya yönünden Dairemizce yapılan inceleme neticesinde verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararı icra edilebilir bir karar niteliğinde değildir ve ilk derece mahkemesi kararının geçerliliği devam etmektedir. İlk derece mahkemesi kararı kaldırılarak esas hakkında yeni bir karar verilmediği için emsal ilamda açıklanan hususlar Dairemizce de uygun bulunarak, davalı yönünden istinaf karar harcının maktu olarak belirlenmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalının istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nin 353/1-b1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından yatırılan 121,30 TL başvuru harcının hazineye GELİR KAYDINA, 3-Karar tarihi itibariyle Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcının, davalı tarafından yatırılan 520,00 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 340,10 TL'nin karar kesinleştiğinde ve istemi halinde davalı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, 5-Yatırılan gider avansından kalan kısmın davalıya ilk derece mahkemesince iadesine, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7-Kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1.a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy çokluğu (harç yönünden) ile karar verildi. 29/03/2023
MUHALEFET ŞERHİ 492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olduğu" belirtilmiştir.
Harçlar Kanunu Genel Tebliği, (1) Sayılı Tarife Yargı Harçlarının III- karar ve ilam harcı başlıklı 1/a maddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı", 1/e maddesinde "(değişik:5235/m. 52) yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı" belirtilmektedir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 27.12.2021 tarih ve 2021/9035 E. 2021/7367 K. sayılı ilamında da ''... Bölge Adliye Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan temyiz başvurusu üzerine HMK'nın 344 maddesi uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilen muhtıra kapsamında 1 haftalık kesin süre içerisinde gerekli harç ve giderlerin yatırılmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesince HMK'nin 366/1 maddesi yollamasıyla aynı Kanun'un 344/1 maddesi uyarınca davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına ilişkin olarak verilen 05/11/2021 tarihli ek kararda hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nin 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi 05/11/2021 tarihli ek kararının onanmasına'' dair karar verildiği nazara alındığında; nisbi değere tabi bulunan davalarda, davanın kabulüne/kısmen kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulması halinde Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddi ile nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi gerektiği düşüncesiyle, sayın çoğunluğun bu konuya ilişkin görüşüne katılmamaktayım.

Full & Egal Universal Law Academy