İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/660 Esas 2023/453 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/660
Karar No: 2023/453
Karar Tarihi: 04.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/660
KARAR NO: 2023/453
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2022
NUMARASI: 2015/450 E. - 2022/1140 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Alacaklı/davalı tarafın İstanbul ... İcra Müdürlüğü’nün ... E.sayılı dosyası ile müvekkili şirketin aleyhine icra takibi başlatıldığını, bu icra takibinde müvekkil şirketten iki adet bonodan kaynaklanan toplam 10.500,00 TL alacağın müvekkil şirketten talep edildiğini, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında her hangi bir ticari ilişkinin mevcut olmadığını, ancak alacaklı/davalı şirketin müvekkil şirket adına düzenlendiği iddia edilen 10.500,00 TL'lik iki adet bono ile ilgili müvekkil şirket aleyhine icra takibi başlattığını, söz konusu bonolar üzerinde yaptıkları incelemede bonolardaki imzaların müvekkili şirket yetkilisi ...'a ait olmadığını tespit ettiklerini, ... müvekkili şirketin kuruluşundan bugüne değil müvekkili şirketin müdürü ve imza atmaya tek yetkili bulunan sorumlusu olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi tarafından davalı/alacaklı şirket lehine hiçbir zaman ve şekilde bono tanzim edilmediğini, söz konusu bonolardan kaynaklı olarak müvekkili şirketin alacaklı/davalı şirkete her hangi bir borcu bulunmadığını, ... İcra Müdürlüğü’nün ... E.sayılı dosyası ile müvekkil şirket aleyhine başlatılan icra takibi konusu bonolarda bulunan imzanın Müvekkil Şirketi temsile yetkili kişinin eli ürünü olmadığından dolayı işbu bonolardan dolayı müvekkili şirketin davalı tarafa icra tehdidi altında ödediği 15.030,00 TL’nin sebepsiz zenginleşmeden dolayı davalı şirketten tahsili ile ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte müvekkili şirkete geri ödenmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletinde davalı yana üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 03.03.2012 tanzim, 30.06.2012 vade tarihli 5.000,00 TL bedelli ve 03.03.2012 tanzim, 20.07.2012 vade tarihli 5.500,00 TL bedelli ödenmemiş iki adet bonodan kaynaklı olarak davacıdan alacağının tahsilini teminen İstanbul ... İcra Müdürlüğü' nün ... E. sayılı dosyası ile davacı borçlu şirket hakkında icra takibi başlatıldığını, bunun üzerine borçlu şirketin İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi' nin 2013/479 E. sayılı dosyası ile imza itirazında bulunduğunu, İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinden Ankara Nöbetçi İcra Hukuk Mahkemesine imza örneklerinin alınması için talimat yazıldığını, Ankara 2. İcra Hukuk Mahkemesi' nin 2014/7 Talimat sayılı dosyasında davacı şirket yetkilisine verilen kesin süreye ve meşruhatlı davetiyetinin tebliğine rağmen gelip imza örneği vermediğini, mahkemece sehven dosya bilirkişiye tevdi edildiğini,, dosyada esas medarı tatbik imza örnekleri olmaması nedeniyle hatalı bir bilirkişi raporu düzenlendiğini, mahkemece yapılan hata fark edilerek bahse konu bilirkişi raporu hükme esas alınmamış İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi 2013/479 E. 2015/270 K. sayılı 19.03.2015 tarihli kararı ile davacı şirketin davasının usulden reddine karar verildiğini, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklı alacak davası açabilmek için gerekli koşulların mevcut olmadığını, davanın kötü niyetli olarak açıldığını, davanın zaman aşımına uğramış olması sebebi ile reddine karar verilmesi gerektiği belirterek yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "Dosya kapsamı bütün olarak değerlendiğinde ve bilirkişi raporu esas alındığında davaya konu ... numaralı, 03/03/2012 düzenleme tarihli, 20/07/2012 ödeme günü tarihli, 5500 TL (Beşbinbeşyüztürklirası) bedelli senet ile, Borçlusu “... Tekstil Ve Turizm San. Ltd. Şti.”, alacaklısı “... Ltd. Şti.” olan, ... numaralı, 03/03/2012 düzenleme tarihli, 30/06/2012 ödeme günü tarihli, 5000 TL bedelli senetlerde yer alan imzaların ...'a ait olmadığı" gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davanın dava şartı yokluğundan reddi gerektiğini, davacı tarafından sebepsiz zenginleşmeye dayalı açmış olduğunu, davanın hak düşürücü süre geçtikten sonra özel düzenlemeye tabi dava türünü değiştirmek suretiyle açıldığını, davacı tarafın, icra baskısı altında icra dosya borcunu ödediğini beyan ettiğini, İ.İ.K.' da borçlu olunmayan paranın ödenmesi halinde ne yapılacağı özel düzenleme ile hüküm altına alındığını, buna göre "Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir." hükmü dikkate alınarak davacı tarafından icra takibinden sonra menfi tespit davası açılmaksızın icra dosya borcunun ödendiğini, icra takibine dayalı olarak yapılan ödemeyi artık sebepsiz zenginleşme hükmüne dayalı olarak isteyemeyeceğinin Özel Kanun düzenlemesi niteliğindeki İcra İflas Kanunu hükmü gereği olduğunu, davanın istirdat davası olarak açılamayacağını, BK hükümleri gereği sebepsiz zenginleşme şartları da oluşmadığını, sebepsiz zenginleşmenin, ikincil (talî) nitelikte olduğunu ve mal varlığındaki azalmanın başka aslî nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davasının gündeme gelemeyeceğini, aynı olayda, aynî haktan (istihkak davası), zilyetlikten, sözleşmeden, sözleşme benzeri hukukî ilişkiden veya haksız fiilden kaynaklanan bir talebin ileri sürülmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulama alanı bulamayacağını, sebepsiz zenginleşme davasının görülebilinmesi için "başka aslî nitelikteki davalarla önlenmesi mümkün ise, sebepsiz zenginleşme davası gündeme gelemez" gereği olarak istinafa konu kararının açıklanan nedenlerle kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davalı tarafça, müvekkili şirket aleyhine İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosyası ile Kambiyo Senetlerine Özgü Haciz Yolu ile icra takibi başlatıldığını, ilgili ödeme emrinin müvekkili şirkete 28/06/2013 tarihinde tebliğ edildiğini, İcra Mahkemesine itirazda bulunulduğunu ancak uygulanan hacizler kaldırılmadığı için müvekkili şirkete icra tehdidi altında dosya borcunun ödendiğini, İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2013/479 E. Sayılı dosyasında yapılan imza incelemesi neticesinde, Grafoloji ve Sahtecilik Uzmanı bilirkişisi tarafından hazırlanan 24/09/2014 tarihli bilirkişi raporuyla takip konusu senetlerdeki imzanın müvekkili şirket yetkilisinin el ürünü olmadığının tespit edildiğini, bilirkişi raporuyla müvekkili şirketin, takip konusu iki adet bonodaki imzaların şirket yetkilisine ait olmadığını öğrenmesi üzerine taraflarınca 27/04/2015 tarihinde işbu huzurdaki Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz Zenginleşme Sebebiyle Alacak davası açıldığını, ilgili karar Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 25/06/2018 tarihli 2014/4406 E. ve 2018/6613 K. sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiğini, ilgili kararın İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/450 E. sayılı dosyasına taraflarınca sunulduğunu, ödenen bedelin geri istenebileceğinin icra hukuk mahkemesince alınan bilirkişi raporu ile öğrenildiğini, davalı tarafça yapılan istinaf başvurusunun kötü niyetli olduğunu, kötü niyetli istinaf başvurusu yapan davalı taraf hakkında para cezası uygulanmasının gerektiğini istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı, davanın sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılamayacağını, istirdat istemi yönünden ise hak düşürücü sürenin söz konusu olduğunu ayracı cevap dilekçesinde zaman aşımına uğradığını ve davacının bu davayı açmakta iyiniyetli olmadığını ileri sürerek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, sebepsiz zenginleşme hükümleri uygulanarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Davacı, dava dilekçesinde, borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesini talep etmektedir. Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Davalı taraf her ne kadar sebepsiz zenginleşme davasının tali nitelikte bir dava olduğunu ve İİK hükümlerine göre istirdat istemli davanın asli nitelikte olduğunu ileri sürmüş ise de, sebepsiz zenginleşme davası genel hükümlere göre TBK'nunda düzenlenmiş olup, 6098 sayılı TBK’nın 77 ile 82. maddeleri arasında borcun kaynağının bir türü olan sebepsiz zenginleşmeden doğan borç ilişkisi olduğu, istirdat davasının ise İİK'unda düzenleşmiş olup, tali ve asli değerlendirmesinin iki farklı kanun yönünden yapılamayacağı, tali olarak yapılan nitelendirmenin borcun kaynağına ilişkin olduğu, borcun kaynaklarının TBK da haksız fiil, sebepsiz zenginleşme ve sözleşme olarak düzenleme alanı bulduğu, bu durumda sebepsiz zenginleşmenin haksız fiil ve sözleşmeden doğan borçlara göre tali nitelikte olduğu değerlendirmesinin yapılacağı, istirdat ve sebepsiz zenginleşme hükümlerinin farklı usuli hükümlerden kaynaklandığı bu iki dava çeşidi için tali ve asli değerlendirmesinin yapılamayacağı, davacının TBK ve İİK hükümlerine göre dava açma hakkının bulunduğu, somut olayda davanın hukuki niteliğinin sebepsiz zenginleşme davası olduğu, bu nedenle davacının bu yöndeki istinaf isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Türk Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 77 (818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 61 v.d) ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.Sebepsiz zenginleşme, bunlardan hangisi yoluyla gerçekleşmiş olursa olsun, sebepsiz zenginleşen, aleyhine zenginleştiği tarafa karşı, geri verme borcu altındadır.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın niteliğine göre zamanaşımı süresi, TBK'nun 82. maddesinde için kanunda 2 ve 10 yıllık süreler olarak öngörülmüştür. Ancak bu sürenin işleyebilmesi için davacı tarafın verdiğini geri istemeye hakkı olduğunu öğrenmiş olması gerekir. Bu durumda zamanaşımı, davacının dava açmaya hakkı olduğunu öğrendiği tarihten itibaren başlar. Somut olayda; davacı, davalı tarafından icra takibine konu edilen alacak istemine ilişkin olarak açmış olduğu menfi tespit davasında takip konusu borçtan sorumlu olmadığının tespitine karar verildiğini; bu hüküm ile davalıya yapılan ödemelerin yersiz ve haksız olduğunun belirlenmiş olduğunu ve bu ödemelerin iadesi gerektiğini belirterek iş bu davayı açmıştır. Buna göre davacının, dava açmaya hakkı olduğunu, imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını kesin olarak öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı açıktır. Bahsi geçen imzanın davacıya ait olmadığı, açılan davada alınan bilirkişi raporu ile kesin olarak öğrenildiğinden dava konusu uyuşmazlık bakımından yasada öngörülen iki yıllık zamanaşımı süresi dolmamış, talep zamanaşımına uğramamıştır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 29/12/2022 tarih ve 2015/450 E., 2022/1140 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.212,92 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 303,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 909,69 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK'nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04/05/2023

Full & Egal Universal Law Academy