İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/654 Esas 2023/436 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/654
Karar No: 2023/436
Karar Tarihi: 04.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/654
KARAR NO: 2023/436
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2022
NUMARASI: 2019/672 Esas- 2022/1153 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi'nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin alanında yetkin ve deneyimli televizyon program yapımcısı olduğunu, davalının talebi ve taraflar arasında varılan anlaşma ile müvekkili şirket tarafından hazırlanan ...'in sunuculuğunu yaptığı ... isimli seyahat içerikli TV programının 142 yeni bölüm olarak hazırlandığını, davalıya teslim edildiğini ve bugüne kadar programın davalının sahibi olduğu ... isimli televizyon kanalında 142 bölüm olarak yayınlandığını, televizyon programı yapımının maliyetli bir iş olup, programın başta seyahat, yolculuk, konaklama bedelleri, vize ve seyahat işlem masrafları, sunucu ücreti, kameraman, asistan, kurgu (montaj) vb. masraflarla işbu dava konusu programın maliyetinin davalının müvekkili şirkete ödemesi gereken bölüm başı (1 bölüm için) ücret 40.000-TL (Kırk bin Türk Lirası )+KDV olduğunu, televizyon ve yayıncılık sektöründeki bütçeler dikkate alındığında bölüm başına müvekkili şirket tarafından davalıdan talep edilen tutarın oldukça makul hatta düşük bir ücret olduğunu, program içinde yapılan advertorial reklamlardan, sponsorluklardan kaynaklı müvekkilinin alacakları ile ayrıca programın isim ve marka hakkı ve format hakkının müvekkili şirkete ait olduğunu, buna ilişkin FSEK kapsamında müvekkili şirketin yasal haklarının saklı olduğunu, gerek taraflar arasındaki tanışıklık ve iş ilişkisinin getirdiği müvekkili şirketten kaynaklı hoşgörü ve gerekse müvekkilinin iyi niyeti gereğince müvekkili şirketin bugüne kadar alacaklarının ödenmesi konusunda davalı TV kanalına fazlasıyla zaman tanındığını, iyi niyet gösterildiğini, taraflar arasında varılan şifai anlaşma neticesinde müvekkili şirketin programın haftalık yayın takvimini aksatmaksızın 142 bölüm program bantlarının yayına hazır şekilde çektiğini ve davalı kanala teslim ettiğini, davalı kanalın dava konusu programı tekrar yayınları hariç 142 yeni bölüm olarak ... logolu TV kanalında (ve bağlı sosyal medya hesaplarında) yayınladığını, davalı programın kendisine hazır şekilde teslimi ile hem yayın kuşak ve zamanını yeni bir program ve bölümleri ile oluşturduğunu ve de programın yayını sırasında reklam aralıklarında reklamlar yayınlayarak ve ... Anonim Ortaklığı ve ... Anonim Şirketi ile sponsorluk anlaşmaları yaparak ciddi gelirler elde ettiğini, dava konusu, ... isimli TV programının 142 yeni bölümün tüm masraf ve maliyetinin müvekkili şirket tarafından karşılandığını, televizyon/yayıncılık sektöründe program bütçe maliyetlerinin çok daha yüksek olmasına rağmen müvekkili şirketin davalı kanaldan bölüm başına 40.000-TL* KDV gibi oldukça makul bir ödeme talep etmiş olmasına rağmen davalı kanalın müvekkiline olan borçlarını ödemediğini, 142 yeni bölüm için( 142 Bölüm X 40.000,00 TL 5.680.000-TL) müvekkilinin alacağı toplam tutarın 5.680,000+ KDV olduğunu, ancak davalı yanın müvekkili şirkete olan borçlarını ödemekten kaçınması, müvekkili şirketin ödeme taleplerini kabul etmemesi ve de taraflar arasında alacak miktarı konusunda ihtilaf mevcut olması, iş bu dava kapsamında müvekkili şirkettin net alacak miktarının bilirkişi incelemesi ve bilirkişi raporu neticesinde netleşecek olması sebebi ile işbu davanın hukuki niteliği itibariyle belirsiz alacak davası niteliğinde olmakla, davanın kısmı talepli olarak 25.000-TL harca esas bedel üzerinden ikame edildiğini bildirerek, fazlaya dair müvekkili şirketin davalıdan tüm hak ve alacaklarını saklı tutularak, şimdilik 25.000-TL müvekkili şirket alacağının işbu dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont (ticari) faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı/ karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Talep edilen alacakların dava tarihi itibariyle zaman aşımına uğradığını, davacı ile müvekkili arasında karşı yanın iddia ettiği şekilde bir anlaşmanın mevcut olmadığını, davacı tarafın dilekçesinde yer verdiği hususlar arasında gerçek olan tek şeyin müvekkiline ait televizyon kanalında " ... " isimli programın yayınlanmış olması olduğunu, davacı tarafın iş bu programın 142 bölüm olarak yayınlandığını iddia etmiş ise de öncelikle program sayısına ilişkin iddiasını ispat etmek durumunda olduğunu, bahse konu programın sunuculuğunu davacı firmanın sahibi olan ...'in eşi ...'in yaptığını, ...'in bir seyahat programı hazırlama düşünceleri olduğunu, ancak bu programı ülke genelinde yayınlayabilecek ve geniş halk kitlelerine ulaşmasını sağlayacak bir televizyon kuruluşuna ihtiyaç duyduklarını, bugüne kadar bu hayallerini gerçekleştirme noktasında çaldıkları tüm kapıların üzerilerine kapandığını vs. dile getirerek hazırlayacakları programı uzun uğraşlar sonucunda müvekkiline ait televizyon kanalında yayınlanma başarısını elde ettiklerini, davacı tarafın müvekkiline ait TV kanalında 142 bölüm programlarının yayınlandığını ileri sürdüğünü, ileri sürülen program adedi ve programların yayın aralığı düşünüldüğünde 3-4 yıllık bir süre zarfında davacı tarafın hiçbir bedel almaksızın faaliyet göstermesinin mümkün olamayacağını, bu durumun ticari hayatın tüm gerçeklerine aykırı olduğunu, müvekkili ile davacı arasındaki anlaşmanın davacının hazırlayacağı programların ücretsiz olarak "..." kanalında yayınlanması, bu sayede davacı yanın elde edeceği tanıtım bedelinin taraflar arasında %30'u program yapımcısı, %70'i televizyon kanalına kalacak şekilde paylaştırılması olduğunu, sektör hakkında bilgi sahibi olan herkesin de bileceği üzere benzer türdeki programların tamamı için bu şekilde anlaşmaların geçerliliği olduğunu, bu durumun mahkemece görevlendirilen bilirkişi marifeti ile ortaya çıkacağını, davacının ticari defterlerinde dahi alacak kaydının olmadığını, davacının elde ettiği gelirlerden müvekkilinin hakkettiği payın bugüne kadar ödenmediğini, davacının hazırladığı bu programlardan tanıttığı il, ilçe ve yörenin ilgili kurum ve kuruluşlarından tanıtım bedeli adı altında ciddi gelirler elde ettiğini, davacının ilgili yıllara ait ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi ile 142 bölüm programda tanıtımı yapılan kurum ve kuruluşlara yazılacak müzekkereler sonucu ortaya çıkacak gelirlerin %70'ine karşılık gelen kısmının müvekkili şirkete ödenmesi gerektiğini bildirerek, davacı tarafından açılan haksız ve mesnetsiz davanın reddine, davalının elde ettiği gelirin şu an için bilinmemesi nedeniyle 6100 sayılı HMK'nun 107 maddesi gereğince açılan belirsiz alacak davası ile şimdilik 100.000-TL'nin dava tarihinden itibaren işlemeye başlayacak değişen oranlarda ticari avans faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsili ile müvekkili şirkete ödenmesine karar verilmesini talep etmiş ve savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi "... taraflar arasındaki uyuşmazlığın, 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında eser olan ve davacı şirketin yapımcısı olduğu "..." adlı TV programının davalı şirkete ait televizyon kanalında yayınlanmasından kaynaklı alacağın tahsili talebine dayalı olduğu anlaşılmış olup 5846 Sayılı Kanunun 1. Maddesinde : "...Bu Kanunun amacı, fikir ve sanat eserlerini meydana getiren eser sahipleri ile bu eserleri icra eden veya yorumlayan icracı sanatçıların, seslerin ilk tespitini yapan fonogram yapımcıları ile filmlerin ilk tespitini gerçekleştiren yapımcıların ve radyo televizyon kuruluşlarının ürünleri üzerindeki manevi ve mali haklarını belirlemek, korumak, bu ürünlerden yararlanma şartlarını düzenlemek, öngörülen esas ve usullere aykırı yararlanma halinde, yaptırımları tespit etmektir" hükmünün yer aldığı, taraflar arasındaki sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlığın çözümünde aynı yasanın 76. Maddesi uyarınca ve 6769 Sayılı SMK 156/1 maddesi gereğince Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin görevli olduğu anlaşılmakla; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun "Görevin Belirlenmesi ve Niteliği" başlıklı 1. maddesinde, mahkemelerin görevinin ancak kanunla düzenleneceği ve göreve ilişkin kuralların kamu düzeninden olduğu belirlendiğinden bu hususun mahkemelerce yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması gerektiği dikkate alınarak mahkememizin görevsizliğine, HMK'nun 114/1-c maddesinde düzenlenen göreve ilişkin dava şartı bulunmadığından, HMK'nun 115/2. maddesi gereğince davanın usulden reddine ..." gerekçesi ile davanın usulden reddine, mahkemenin görevsizliğine, görevli mahkemenin fikri ve sınai haklar mahkemesi olduğuna karar vermiştir. Davalı/ Karşı Davacı vekilinin istinaf dilekçesinde özetle; 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 4.maddesinin 1.fıkrasının "Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları...ticari dava ve ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi sayılır." hükmü gereğince ticari dava olduğu ve aynı Kanunun 5.maddesinin 1.fıkrasının "Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir." hükmüne istinaden Asliye Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Dava; davacının televizyon program yapımcısı olarak davalının talebi üzerine taraflar arasında anlaşmaya varıldığı, davacı tarafından hazırlanan ...'in sunuculuğunu yaptığı ... isimli seyahat içerikli TV programının 142 yeni bölüm olarak hazırlandığı, davalı şirkete ait ... televizyon kanalında yayınlanan programlarının ücretlerinin "hiç" ödenmediği, programın isim ve marka hakkı ve format hakkının davacıya ait olduğu iddiası ile davalıdan alacağının bulunduğundan bahisle şimdilik 25.000-₺'nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont (ticari) faizi ile birlikte davalıdan tahsili istemine ilişkindir. Karşı dava; taraflar arasındaki anlaşma gereğince davacı- karşı davalının elde ettiği gelirlerden davalı- karşı davacının hakkettiği %70 oranında payın bugüne kadar ödenmediği iddiası ile (programlarda tanıttığı il, ilçe ve yörenin ilgili kurum ve kuruluşlarından tanıtım bedeli, davacının ilgili yıllara ait ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi ile 142 bölüm programda tanıtımı yapılan kurum ve kuruluşlara yazılacak müzekkereler sonucu ortaya çıkacak gelirlerin %70'ine karşılık gelen kısmının davalı- karşı davacıya ödenmesi gerektiği iddiası ile) karşı davalının elde ettiği gelirin şu an için bilinmemesi nedeniyle belirsiz alacak davası ile şimdilik 100.000-₺'nin karşı dava tarihinden itibaren işlemeye başlayacak değişen oranlarda ticari avans faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsili istemine ilişkindir. İstinafa konu uyuşmazlık; eldeki asıl ve karşı davada görevli mahkemenin asliye ticaret mahkemesi mi yoksa fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi mi olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 4. maddesinde hangi işlerin ticari dava olarak nitelendirilecekleri belirlenmiş, anılan kanunun 5. maddesinde asliye ticaret mahkemesi ile asliye ve diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişkinin görev ilişkisi olduğu belirtilmiştir. Ticari davaları, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç grubta toplamak mümkündür. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK'nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır.Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz, TTK'nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. 6102 sayıl TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olmasını sağlamaz. Başka ifade ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür. SMK m.1"...Amaç ve kapsam (1) Bu Kanunun amacı; marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin hakların korunması ve bu suretle teknolojik, ekonomik ve sosyal ilerlemenin gerçekleştirilmesine katkı sağlamaktır. (2) Bu Kanun; marka, coğrafi işaret, tasarım, patent, faydalı model ile geleneksel ürün adlarına ilişkin başvuruları, tescil ve tescil sonrası işlemleri ve bu hakların ihlaline dair hukuki ve cezai yaptırımları kapsar..."; m.76"... Hakkın devrinden veya lisans vermekten doğan sorumluluk (1) Başvuru veya tescilden doğan tasarım hakkını devreden ya da lisans veren kişinin bu işlemleri yapmaya yetkili olmadığının sonradan anlaşılması hâlinde söz konusu kişi, bu durumdan ilgililere karşı sorumlu olur. (2) Tasarım başvurusunun geri çekilmesi, reddedilmesi, tasarım tescilinin iptaline veya hükümsüzlüğüne karar verilmiş olması hâllerinde tarafların, hakkı devreden veya lisans veren bakımından daha kapsamlı bir sorumluluğu sözleşmeyle öngörmemiş olmaları hâlinde 79 uncu madde hükümleri uygulanır. Bu madde hükmünden doğan tazminatı talep etme süresi, sorumluluk davasına dayanak olan mahkeme kararının kesinleşme tarihinde başlar..."; m.156 "...Görevli ve yetkili mahkeme (1) Bu Kanunda öngörülen davalarda görevli mahkeme, fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi ile fikri ve sınai haklar ceza mahkemesidir. Bu mahkemeler, Hâkimler ve Savcılar Kurulunun olumlu görüşü alınarak, tek hâkimli ve asliye mahkemesi derecesinde Adalet Bakanlığınca lüzum görülen yerlerde kurulur. Bu mahkemelerin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir. Fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, asliye hukuk mahkemesince; fikri ve sınai haklar ceza mahkemesi kurulmamış olan yerlerde bu mahkemenin görev alanına giren dava ve işlere, asliye ceza mahkemesince bakılır. Bu dava ve işlere bakacak asliye hukuk ve asliye ceza mahkemeleri ile bu mahkemelerin yargı çevresi, il ve ilçe sınırlarına bakılmaksızın Adalet Bakanlığının önerisi üzerine Hâkimler ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir. (2) Kurumun bu Kanun hükümlerine göre aldığı bütün kararlara karşı açılacak davalarda ve Kurumun kararlarından zarar gören üçüncü kişilerin Kurum aleyhine açacakları davalarda görevli ve yetkili mahkeme, Ankara Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesidir. (3) Sınai mülkiyet hakkı sahibi tarafından, üçüncü kişiler aleyhine açılacak hukuk davalarında yetkili mahkeme, davacının yerleşim yeri veya hukuka aykırı fiilin gerçekleştiği yahut bu fiilin etkilerinin görüldüğü yer mahkemesidir. (4) Davacının Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması hâlinde yetkili mahkeme, davanın açıldığı tarihte sicilde kayıtlı vekilin işyerinin bulunduğu yerdeki ve eğer vekillik kaydı silinmişse Kurum merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemedir. (5) Üçüncü kişiler tarafından sınai mülkiyet hakkı sahibi aleyhine açılacak davalarda yetkili mahkeme, davalının yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesidir. Sınai mülkiyet hakkı başvurusu veya sınai mülkiyet hak sahibinin Türkiye’de yerleşim yeri bulunmaması hâlinde, dördüncü fıkra hükmü uygulanır. ..." hükümlerini haizdir. Eldeki asıl ve karşı davadaki talepler TV programına ilişkin alacaklardan kaynaklanmakla, Mahkemece televizyon programına ilişkin alacak istemine yönelik davanın ihtisas mahkemesi olan fikri ve sınai haklar hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiği gözetilmiştir. Bu tür uyuşmazlıklarda, 6769 Sayılı SMK 156. madde gereğince ihtisas mahkemesi sıfatıyla Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin görevlidir. Bu nedenle bu husus gözetilerek ilk derece Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararı isabetli bulunmuştur. Yukarıda izah olunduğu üzere sayılan ticari dava çeşitleri kapsamında kalmayan asıl ve karşı davada yargılama yapmada görevli mahkemenin ticaret mahkemesi olmadığı da muhakkaktır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca, göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olup, 6100 Sayılı HMK'nın 1. ve 114/1-c. maddeleri gereğince dava şartı olan bu husus, HMK'nun 115/1. maddesi gereğince mahkemece davanın her aşamasında kendiliğinde araştırılır, göreve ilişkin dava şartı noksanlığının sonradan giderilmesi de mümkün değildir. Asıl ve karşı dava konusu alacak talebi temelinin televizyon programından kaynaklandığı ve buna dayandırıldığı anlaşılmakla ilk derece Mahkemesinin görevsizliği sebebiyle 6100 Sayılı HMK'nın 114/1-c. ve 115/1-2. maddeleri gereğince davanın usulden reddine karar vermesi yerinde bulunmuş, aksi yöndeki davalı- karşı davacı istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14/12/2022 tarih ve 2019/672 Esas- 2022/1153 Karar sayılı kararına karşı davalı- karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90-TL istinaf karar harcı davalı/karşı davacı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Davalı karşı davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın mahiyeti ve dava değeri itibarı ile kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04/05/2023

Full & Egal Universal Law Academy