İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2023/203 Esas 2023/362 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/203
Karar No: 2023/362
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2023/203
KARAR NO: 2023/362
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 21/10/2022
NUMARASI: 2021/498 E. - 2022/228 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/04/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi'nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin dünya çapında tanınan "..." marka tıraş bıçaklarıyla ünlü ... Grubuna bağlı bir kuruluş olduğunu, ... çatısı altında birden fazla şirketin faaliyet gösterdiğini, "..." ibareli markaların müvekkil adına tescilli olduğunu; "..." markasının doğuşunun, 1917 yılında Gürcistan’dan İstanbul’a göç eden merhum ...’nin Tahtakale’de 1800’lü yıllarda inşa edilen ... şimdiki ismiyle ...’da satın aldığı bir dükkânda Almanya’dan tıraş bıçağı, ustura, gaz ocağı, çakı gibi ürünleri ithal ederek satmasıyla başlamış olduğunu, kısa zamanda büyük tüccarlar arasına giren ... İstanbul Ticaret Odası’na 19.08.1925 yılında ... sicil numarasıyla kendisinin ve oğlunun adını verdiği ... ticaret unvanı altında "toptan kuaför malzemelerinin satışı ve dış ticaretini" yapmak üzere Türkiye’nin ilk ve en eski, dünyanın en eski üçüncü tıraş bıçağı firmasını kurmuş olduğunu, ...’nin, kendi soyadıyla anılan "..." markalı tıraş bıçaklarını önce yurt dışından getirttiğini, daha sonra 1930 yılına gelindiğinde Bomonti ile Tahtakale’de kurduğu imalathanelerde kozmetik ürünlerle birlikte üretmeye başladığını, böylelikle "..." markasının Türkiye’nin ilk tıraş bıçağı olarak tarihe geçtiğini, müvekkili şirketin "..." markalarının kalitesiyle de büyük başarı yakalamış olduğunu, müvekkiline ait tescilli ... markalarının, yurt içi ve yurt dışında saygın ve bilinen bir marka olarak yerini almış olduğunu, müvekkili şirketin "..." ibareli markalarının 1917 yılından bu yana 100 yılı aşkın süredir Türkiye ve yurt dışı pazarında aktif olarak kullanıldığını, Türkiye’nin meşhur ve değerli "..." markasından haksız kazanç sağlamak amacıyla yapılan kötü niyetli kullanımların da ilerleyen süreçte artmış olduğunu, nitekim davalıların da müvekkilinin "..." markasından haksız şekilde faydalanmak üzere sosyal medyada "...", "...", "...", "...", "..." şeklindeki kullanımları ile ürün ve hizmet tanıtımları yapmakta olduğunu, davalıların müvekkili şirketin "..." ibareli markalarının ticari itibar ve şöhretinden yararlanmak için Instagram ve Facebook gibi sosyal medya ağları üzerinden açtıkları hesaplar ile müvekkilinin "..." ibareli markasını kötü niyetli bir şekilde kullanmakta olduğunu, davalıların "..." markasını içeren sosyal medya hesaplarının, müvekkili şirket ile aynı sektörde yer alan ve müvekkili şirketin tescilli markaları ile aynı mal ve hizmet grubunda kullanılmak üzere halk tarafından markaların ve işletmelerin ilişkilendirilmesi ve karıştırılması amaçlı olarak kötü niyetle oluşturulmuş olduğunu, müvekkilinin "..." markasının cilt bakımıyla ilgili mal ve hizmetlerde tescilli olduğunu, davalıların, sosyal medya hesapları üzerinden müvekkile ait markalara tecavüz yapıldığının açık olduğunu, davalılardan ...’e ait @... isimli hesaptan paylaşılan gönderilerde müvekkilin "..." markasının haksız ve hukuka aykırı olarak "..." ifadesiyle kullanıldığının tespit edilmiş olduğunu, davalı ... tarafından kullanılan "..." ifadesinin, müvekkili şirketin yaratıcısı ve sahipleri olan ... Ailesi ile kendisi arasında ilişki kurulmasına neden olabilecek ve haksız rekabet yaratacak suretteki kullanımları tüketicileri yanıltacak şekilde olduğunu, davalıların, Instagram dışında Facebook sosyal medya hesabı üzerinden de müvekkilinin ... markasını kullanmak suretiyle marka tecavüzü ve haksız rekabet yaratmakta olduğunu, müvekkili şirket hesabının da "Sağlık/Güzellik" alanında faaliyette bulunduğu dikkate alındığında, tüketicilerin her iki hesap arasında markasal veya işletmesel bir bağlantı olduğunu düşünmesinin kaçınılmaz olduğunu, müvekkili şirket ile aynı sektörde ve hatta aynı faaliyet alanlarında tanıtımları yapılan "..." ibaresinin davalılar tarafından meşru kılma çabası haksız olmakla birlikte hukuka da aykırı olduğunu, davalıların müvekkili şirketin "..." markalarının aynısını hiçbir hak ve meşru bağlantısı olmayacak şekilde internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde hesap adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük ve benzeri biçimlerde kullanmakta olduğunu beyanla davalıların eyleminin marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetinin bulunduğunu tespitini, tecavüzün men’ini ve ref’ini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Süresinde usule uygun cevap dilekçesi vermeyerek, 6100 sayılı HMK m.128 kapsamında iddia olunan vakıaları inkar etmiş sayılmıştır. İlk Derece Mahkemesi "... Benzerlik incelemesi yapılırken markalar işitsel, anlamsal, görsel ve sınıfsal olarak değerlendirilmeli ve nihayetinde hitap olunan tüketici nezdinde, bütüncül değerlendirmede bezerlik ve karıştırma ihtimali bulunup bulunmadığı tespit olunmalıdır. Buna göre davacının davaya dayanak yaptığı markalarının ortak unsuru "..." kelime unsurudur. Özellikle 17/12/1994 tarihli ... tescil numaralı, 12/11/1994 tarihli ... tescil numaralı; 20/02/1989 tarihli ... tescil numaralı; 24/03/1994 tarihli ... tescil numaralı markaları asli ve münhasıran "..." kelimesinden oluşmaktadır. Bu durumda davacının davaya dayanak markalarının asli ve ayırdedici unsuru "..." kelimesidir. Davalıların fiili markasal kullanımları ise "..." şeklindedir. Bilirkişi kök raporunun 16.sayfasında, 15.sayfasında ve 12.sayfasında yer alan fiili markasal kullanımlarda ise "..." ve "..." kelimelerinin küçük; "..." kelimesinin ise ortada ve büyük puntolarla yer aldığı, söz konusu fiili markasal kullanımın yapılan bütüncül değerlendirmesinde, ön planda ve büyük formda yer alan "..." kelimesinin öncelikli olarak algılanarak hatırda kaldığı, bu itibarla söz konusu markanın asli ve ayırdedici unsurunun da "..." ibaresi olduğu kanaatine ulaşılmıştır. ... Davalı fiili markasal kullanımları ile davacı markalarının tescilli olduğu 3. ve 5.sınıflar yönünden sınıfsal ayniyet bulunmaktadır. Tespit olunan bu sınıfsal ayniyet nedeniyle karıştırma ihtimalinin ortadan kalkması için işitsel, anlamsal ve görsel farklılıkların yüksek olması beklenir. Ne var ki somut olayda taraf markalarının asli ve ayırdedici unsurlarının ayniyet içermesi nedeniyle işitsel, anlamsal ve görsel benzerlik bulunduğu, söz konusu benzerlik dolayısıyla 3. ve 5.sınıflar yönünden özel bir eğitim, bilgi ve dikkat seviyesi bulunmayan ortalama tüketici nezdinde taraf markaları arasında işletmesel yahut ekonomik bir bağlantı kurma ihtimalinin gerçekleştiği ve marka hakkına tecavüzün hukuki koşullarının oluştuğu kanaatine varılmıştır. ... Davalılar vekilinin davalı kullanımlarının TPMK nezdindeki 25/01/2021 tarihli başvuruya dayandığı yönündeki savunması SMK 155.madde hükmü karşısında dinlenebilir bulunmamıştır. ... Davalılar vekilinin "..." kelimesinin etnik köken bildirdiği SMK 5 ve Paris Sözleşmesi 2. Mükerrer 6.maddesine göre tek başına tescilin mümkün olmadığı şeklindeki savunmasının değerlendirilmesinde; ... SMK madde 5 hükmüne aykırı olan markaların mutlak red sebebiyle tescil başvuruları reddedilir. SMK madde 5 hükmünde yer alan mutlak red sebeplerinden birine tabi olmasına rağmen tescil edilmiş bir markanın ise mahkeme kararı ile hükümsüzlük kararı verilebilir. Ancak bir markanın SMK madde 5 hükmüne aykırı olarak tescil edildiği iddiası tecavüz davasında itiraz (savunma) olarak ileri sürülemez; marka hükümsüzlüğüne karar verilene kadar marka korumasından yararlanacak ve mutlak red nedenleri ancak bir hükümsüzlük davasında hükümsüzlük nedeni olarak dinlenebilecektir. (Aynı yönde Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 11/10/2004 tarih, 2004/385 E., 2004/9524 K.) ... Tüm bu nedenlerle davacının marka hakkına tecavüzden kaynaklanan davasının kabulüne karar verilmiştir. ... Davacının marka hakkına tecavüz iddiasına dayalı haksız rekabete ilişkin iddiaları yönünden ise Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 14/03/2022 tarih, 2019/5189 esas ve 2022/1852 karar sayılı içtihadı nazara alınarak TTK'nun 55/1-a-4 bendinin somut olayda uygulama yeri olmayacağı, özel kanun olan SMK'nun uygulanması ve özel kanun hükümlerinin korumasının yeterli olduğu kanaatiyle marka hakkına tecavüzden kaynaklı haksız rekabet davasının reddine ..." gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, davalıların davacıya ait "..." asli unsurlu markalarından doğan haklarına tecavüzün tespiti ile bu tecavüzün men'ine, davalıların "..." ibaresini havi, tecavüz oluşturan hizmet, ürün, ambalaj, ilan, reklam, broşür, tabela ve ticari evraklarda kullanmasının önlenmesine, https://www.instagram.com/.../, https://www.instagram.com/.../, https://www.facebook.com/.../ adreslerine erişimin engellenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, "..." ibaresini havi davalılara ait ürün ve basılı reklam vasıtasına hüküm kesinleştiğinde masrafı davalılara ait olmak üzere el konularak imhasına, hüküm özetinin masrafı davalı tarafça karşılanmak üzere ulusal çapta yayın yapan tirajı en yüksek üç gazeteden birinde ilanına, davacının haksız rekabet davasının reddine karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi ile yargılama aşamalarındaki beyanları tekrar ile, kök bilirkişi raporunda müvekkili şirkete ait ... esas unsurlu markalarından doğan haklarına, davalılar tarafından marka tecavüzünün ve haksız rekabetin bulunup bulunmadığı hususlarının bilişim, marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet yönlerinden incelendiğini, davalı taraflara ait Instagram hesabında inceleme yapıldığını ve hesapta "... Kozmetik Yönetim Kurulu Başkanı www...com.tr" yazdığının, "..." ibareli paylaşım/paylaşımlar olduğunun tespit edildiğini, ekran görüntülerinin raporda sunulduğunu, davalılara ait https://www.instagram.com/.../ ve https://www.instagram.com/...// linklerinin kontrol edildiğini, "@..." Instagram hesabında "..." ibaresinin bulunduğu paylaşımların tespit edildiğini, ayrıca davalılara ait https://www.facebook.com/.../ Facebook hesabının incelendiğini, sayfanın "31 Ocak 2021" tarihinde oluşturulduğunu, sayfa içerisinde "..." ibaresinin/ görselinin kullanıldığının tespit edilerek ekran görüntülerinin raporda sunulduğunu, davalılara ait olan sosyal medya hesaplarındaki müvekkili şirkete ait ... ibareli markasal kullanımları gösteren ekran görüntüleri incelendiğini, @... instagram hesabı içerisinde "..." ve "..." ibareli paylaşım/paylaşımlar bulunduğunu, https://www.facebook.com/.../ Facebook hesabı içerisinde "..." ibaresi/görseli bulunduğunu, https://www.instagram.com/.../ linki kontrol edildiğinde @... instagram hesabında "..." ibaresi bulunduğunu, https://www.instagram.com/p/.../ linki kontrol edildiğinde @... instagram hesabında "..." ibaresi bulunduğunu, https://www.facebook.com/.../ linki kontrol edildiğinde sayfada "..." ibaresi bulunduğunu, yer verilen tespitler doğrultusunda bilirkişi heyeti tarafından kök bilirkişi raporunda "...Davacının izni olmaksızın markasının davalılar tarafından kullanılması 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu m. 7 ve 29 kapsamında marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebilir...." kanaatine ulaşıldığını, kök raporda haksız rekabet yönünden de değerlendirme yapıldığını, "... davalı eyleminin davacının marka hakkına tecavüz teşkil kanaatine varılacak olursa, benzer markanın kullanılması suretiyle bir çıkar elde etmiş olmak TTK m. 55/1/a/4 uyarınca davacının emeğinden haksız faydalanma olarak haksız rekabet kapsamında değerlendirilebilir..." şeklinde tespitte bulunulduğunu, kök bilirkişi raporunun IV. Numaralı sonuç kısmının (f), (g), (h) bentlerinde marka tecavüzü ve haksız rekabete ilişkin tespitlerin müvekkili şirketin ikame ettiği davanın tüm talepler yönünden haklılığını ortaya koyduğunu neticeten kök bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davanın kısmen reddedilen haksız rekabet kapsamında da kabulünün gerektiğini, bu nedenle kısmen reddedilen kısımlar yönünden kararının kaldırılarak davanın tüm talepler yönünden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının iddia ettiği vakıaları inkar kapsamında, müvekkili şirketin "..." adıyla yalnız Türkiye'de değil dünyada birçok farklı ülkede yıllardır var olan bir firma olduğunu, şirketin faaliyet alanının yalnızca kozmetik ve bakım ürünleri üretimi, ithalatı ve ihracatından ibaret olmayıp asıl vizyonunun güzellik fuar ve etkinlikleri düzenlemek dünyanın her yerinde "..." adıyla kadınlara yönelik güzellik eğitimleri verdiğini, müvekkili şirketin "..." adıyla değil, Yalnız "..." ve anlaşmalı markaları ile tanındığını, "..." kelimesinin kullanımının bir marka sembolü olarak veya halkı kandırmak, ... markalarıyla karışıklığa sebebiyet vermek veya tüketiciyi yanıltarak kar amacı gütmek kastından yoksun olduğunu, şirketin kurucusu ve yöneticisi olan ...'in ... kökenli olduğunu, "..." 'nın halk arasında köken doğrultusunda kendisine takılmış bir lakaptan ibaret olduğunu, ... açısından başkaca marka değeri olmadığını, ... ile ... Türkiye'deki güzellik sektöründe birbiriyle bağdaşık halde kullanılmakta olduğunu, ...ların bir halk kesimi olduğunu, Paris Sözleşmesi kapsamında kamuyu ilgilendiren kültürel ve tarihi değerler bakımından halka mal olmuş diğer işaretlerle yetkili mercilerce tescil izni verilmemiş olan armaları, nişanları veya adlandırmaları içeren işaretler tescil edilemeyeceğini, davalı şirketçe "..." kelimesinin kullanımının markanın hükümsüzlüğü davası ile ileri sürülmesinin gözetileceğini, ... kelimesinin kullanımının tek başına "Türk" kelimesinin kullanımından ayrılır bir yanı olmadığını, ... kelimesinin ırk bildirdiğini, müvekkili şirketin "..." markalı ürünlerin hiçbirini "..." firması bünyesinde üretmediğini, ... ürünlerinin hiç birinin "..." markasınca üretilmediğini, karıştırılma ihtimalinin bulunmadığını, müvekkilinin "..." olarak farklı bir tamlamayla ve ... unsurunun ... Firması adı altında kullanımıyla tescil başvurusu yaptığını, etnik köken bildiren ... kelimesinin marka olarak tescillenmesinin karışıklık yaratması unsurunun gerçekçilikten oldukça uzak olduğunu, müvekkilinin daha çok erkek kullanıcıya hitap eden ürünler pazarladığını, bilir kişi raporlarında bu durumların tespit edildiğini, davacının iddialarının fiziken tespit edilmediğini, markaların benzerliği değerlendirilirken markanın arkasındaki fikir üzerinde de durulması gerektiğini, tüketici nezdinde itiraza mesnet olarak gösterilen muhatap markalarının farklı bir şekilde algılanacağının açık olduğunu, müvekkili markasının ve muhattaba ait markaların parçalanmadan bir bütün halinde dikkate alınması ve markalar arası benzerlik değerlendirmesinin bütünlük çerçevesinde yapılmasının nihayi kararın objektif ve doğru bir şekilde alınmasını sağlayacağını, öncelikle davanın pasif husumetten reddine karar verilmesini, ayrıca davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak kararın kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili davalılar vekilinin istinafına cevap dilekçesinde özetle; Dava dilekçesi, yargılama aşamalarındaki beyanlarını tekrar ile kararın kısmen kabulüne yönelik kısmının isabetli olduğunu, davalıların istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini savunmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Dava; davalılarca davacı şirkete ait tescilli ... markasının kullanıldığının ve bu kullanımın haksız rekabet ve marka tecavüzü oluşturduğu davacı iddiası ile tespiti; ... markalı ibarelerin kullanmasının engellenmesi, yasaklanması; davalıların davacı markalarının geçmişine dair bilgileri, davacıya ait tescilli ... marka ibarelerini tüketiciyi yanıltacak şekilde hizmetlerinde, ürünlerinde, ticari işletmelerinde, davacı şirket ve/ veya ... Ailesi ile arasında ilişki kurulmasına neden olabilek ve/ veya haksız rekabet yaratacak suretteki kullanımının bulunduğu iddiası ile internet ve sosyal medya kullanımı da dahil her türlü yayın, hizmet, mal, ürün, ambalaj, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü ticari evrak ile alan adları da dahil olmak üzere Türkiye’de ve yurt dışında kullanmasının önlenmesi; davacıya ait tescilli ... markasının itibarını zedeleyen ve marka değerine zarar veren aynı zamanda marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil ettiği iddia olunan ... ibaresinin, davalılar tarafından tüketiciyi yanıltıcı hizmet, ürün, ticari işletmede, yine ... Ailesi ile arasında ilişki kurulmasına neden olabilecek ve/ veya haksız rekabet yaratacak suretteki kullanımının internet ve sosyal medya kullanımı da dahil, her türlü yayın, hizmet ve mal, ürün, ambalaj ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü ticari evrak ile alan adları da dahil olmak üzere Türkiye’de ve yurt dışında kullanmasının önlenmesi; davacı aleyhine marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil ettiği iddia olunan #..., #..., #..., #... etiketli paylaşımların, ürünlerin, hizmetlerin, tanıtımların sergilendiği @... isimli Instagram hesabı, Facebook hesabı ve sair sosyal medya hesabı, alan adı, hosting hizmeti, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanımına ve bu hesaplara erişimin engellenmesi, yasaklanması; ... markalarının ve ibarelerinin yer aldığı (https://www.instagram.com/.../,https://www.instagram.com/.../, https://www.instagram.com/.../,https://www.facebook.com/.../ uzantılarında, Instagram, Facebook ve sair sosyal medya hesaplarında davalılar tarafından kullanılmasının engellenmesi ve yasaklanması; davalıların tespit edilecek marka tecavüzü ve haksız rekabet durumlarının önlenmesi ve sonuçlarının ortadan kaldırılması; davalıların davacıya ait şirkete ait ... markasını ve ibaresini kullandığı ürünler, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesinin; basılı kağıtlar, faturalar ve sair her türlü ticari evrakın ve bu şekilde bastırılmış olan materyalin ve benzeri vasıtaların davalılar tarafından kullanılmasının yasaklanması, kullanılanların hüküm kesinleştiğinde imhası; marka hakkına tecavüz eden ve davacı şirket aleyhine haksız rekabete sebebiyet veren davalılar aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları davalılara ait olmak üzere, Türkiye çapında yayınlanan ..., ..., ... gazetelerinden herhangi birinde yayınlanması; dava ile ilgili her türlü masraf ve yargılama giderleri ile ürünlerin imhası ile ilgili masraflar ve imha sürecine kadar olacak süreçte ortaya çıkacak her türlü masrafların faiziyle birlikte davalılardan tahsili; hükmün ilanı istemine ilişkindir. Bilirkişi kök raporunda; dava dilekçesinde davalı tarafa ait olduğu belirtilen @... instagram hesabında yapılan incelemede hesap içerisinde ... Yönetim Kurulu Başkanı www...com.tr yazdığı, ... ibareli paylaşım/paylaşımlar olduğu; https://www.facebook.com/.../ Facebook hesabında yapılan incelemede hesabın iletişim bilgilerinde ... – ...@gmail.com yazdığı, sayfa şeffaflığı kısmında sayfanın oluşturulduğu tarihin 31 Ocak 2021 olduğu, sayfa içerisinde ... ibare/ görsel olduğu, @... instagram hesabında yapılan incelemede üzgünüz, bu sayfaya ulaşılamıyor ibaresinin olduğu, @... instagram hesabında yapılan incelemede hesapta gönderi olmadığı, esas unsuru “...” olan markaların 03. ve 05. sınıflar dahil olmak üzere muhtelif sınıflarda davacı adına tescil edilmiş olduğu; davalıların “...” ve “...” şeklindeki markasal kullanımın davacının tescilli markaları ile görsel ve işitsel olarak aynı ve karışıklığa sebebiyet verecek derecede benzer olduğu; davacının “...” esas unsurlu markası aynı olan “...” ve karışıklığa sebebiyet verebilecek olan “...” ibarelerini kullanımını haklı kılacak bir delil (tescil belgesi, lisans hakkı vs.) dosyaya ibraz edilmediği, davacının izni olmaksızın markasının aynı hizmet alanında kullanılmasının Sınai Mülkiyet Kanunu m. 7 ve 9 uyarınca marka hakkına tecavüz kapsamında değerlendirilebileceği; Mahkemece dava konusu eylemin davacıların marka hakkına tecavüz kapsamında olduğu kanaatine varılacak olursa, benzer markanın kullanılması suretiyle bir çıkar elde etmiş olmak TTK m. 55/1/a/4 uyarınca davacının emeğinden haksız faydalanma olarak haksız rekabet kapsamında değerlendirilebileceği teknik olarak belirlenmiştir. Bilirkişi ek raporunda; ‘@...’ şeklinde belirtilmiş hesapla ilgili inceleme yapılması neticesinde, kök raporda ‘@...’ Instagram hesabı ile ilgili incelemenin yapıldığı ve üzgünüz, bu sayfaya ulaşılamıyor ibaresinin olduğunun belirlendiği, bu nedenle bu Instagram hesabı üzerinde inceleme yapılamadığı, @... Instagram hesabı ile bir bağlantı olup olmadığının da yine ‘@...’ hesabına ulaşılamadığı için yapılamadığı, her ne kadar dava dilekçesinde ‘@...’ Instagram hesabında ... ibaresinin bulunduğu paylaşımın ekran görüntüsünün olduğu görülmüş olsa da dosya taraflarına tevdi edildikten sonra yapılan incelemede ‘@...’ Instagram hesabına ulaşılamadığından paylaşımın/ paylaşımların görülemediği, ekran görüntüsünde görülen 25 Ocak 2021 tarihli paylaşımdan yola çıkarak bu tarihte @... ve yine bağlantı olup olmadığının tespiti istenen @... hesap kullanıcı bilgilerinin (hesabın oluşturulduğu mail adresi/telefon numarası vb.) Instagram firmasına sorularak ulaşılabileceği, dava konusu kullanımın/ kullanımların facebook hesabı ve Instagram hesaplarında olduğu belirtildiği, yer sağlayıcının İngilizce karşılığının “(web) hosting-provider” teriminden dilimize çevrilen yer sağlayıcı; hizmet ve içerikleri barındıran sistemleri sağlayan veya işleten gerçek veya tüzel kişileri ifade ettiği, içerik sağlayıcının radyo- televizyon yayını ya da internet gibi bir iletişim yolu aracılığıyla, ses, görüntü, bilgisayar yazılımı veya oyun gibi çoklu ortam içeriklerini sağlayan iletici olduğu (Instagram Inc. bir Yer Sağlayıcı; @..., @... hesapları/ kullanıcıları ise birer İçerik Sağlayıcıdır.) teknik olarak belirlenmiştir. Davacının haksız rekabete ilişkin davanın kısmen reddine yönelik istinafı bakımından yapılan incelemede; davacı, davalı eyleminin aynı zamanda haksız rekabet teşkil ettiği iddia edilmektedir. Marka hakkına tecavüz doğrudan doğruya ilgili işareti korumaktadır ancak haksız rekabette bu işaretlerin kullanılması sonucunda emeğin haksız olarak kullanılmasını önleme amacı vardır. Haksız rekabetin varlığından bahsedebilmek için, kullanımın “haklı bir nedene dayanmaması” ve karıştırılma tehlikesinin olması yeterlidir. Marka tescilinden doğan hakka tecavüz, doğrudan doğruya ilgili marka tescilini korumaktadır. Haksız rekabet ise; bir işaretin, tasarımın vs. haksız kullanımı karşısında emek ilkesini korumaktır. Eldeki davada davalı eyleminin davacının marka hakkına tecavüz teşkil ettiği kanaatine varılmakla benzer markanın kullanılması suretiyle bir çıkar elde etmiş olması TTK m. 55/1/a/4 uyarınca davacının emeğinden haksız faydalanma olarak haksız rekabet kapsamında Değerlendirilmiştir. Bir markanın taklit edilmesi marka hakkına zarar verebileceği gibi haksız rekabete de yol açmaktadır. Ayırt edici işaretlerin ayrı ayrı sayılmış olması, fikri mülkiyete ilişkin düzenlemelerle haksız rekabet hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez. (Prof. Hamdi Yasaman – Prof Reha Poroy, Ticari İşletme Hukuku, 19. Baskı. 2022, s. 390. vd) Fikir ve sanat eserleri hukukunun, marka hukukunun endüstriyel tasarım ve patent hukukunun konusu, sırasıyla eser, marka, tasarım ve patent üzerindeki haklar ile bunların sahiplerinin korunması iken, haksız rekabet hukukunun konusu, dürüstlük ilkesine aykırı ticaret yöntem ve uygulamalarına karşı emek ilkesi uyarınca, işletmesel çabayı, birikimi ve yatırımı kapsayan emeğin korunmasıdır. Yani, korumanın dayandığı ilkeler birbirinden farklıdır. (Sevilay Uzunallı, Markanın Korunmasının Kapsamı ve Tazminat Talebi, Adalet Yayınevi, Ankara, 2012, s. 516 vd..) İki grup hükmün öngördüğü kriterler birbirinden farklı olduğundan birinin uygulanmasının diğerinin uygulanmaması veya tam tersini gerektirmediği, eğer şartları varsa her iki mevzuatın yan yana veya birinin diğerinin yokluğunda uygulanabileceği vurgulanmıştır, (Şehirali Çelik, Haksız Rekabet,s. 65). Böylece haksız rekabet koruması fikri haklar korumasını tamamlayan bir konumda olmayıp bağımsız ve kendi kurallarını takip eden bir koruma olduğundan haksız rekabet kaynaklı talepler fikri haklar korumasından bağımsız olarak ileri sürülür. O halde korumanın şartları mevcut olduğu halde haksız rekabet hükümleri fikri mülkiyet hukukuna ilişkin hükümler yanında doğrudan ve birinci dereceden uygulama alanı bulur (Ünal Tekinalp Fikri Mülkiyet Hukuku 5.Bası s.37, 2012) Somut olaya gelince; dosya kapsamı ve bilirkişi raporlarında açıklandığı üzere davalının markalarının davacının markalarına yanaşacak şekilde kullandığı anlaşıldığından kümülatif koruma ilkesi gereğince, bu durumun aynı zamanda TTK anlamında bir haksız rekabet teşkil ettiği, davalının fiillerinin dürüstlüğe aykırı ve haksız rekabetçi bir davranış olarak nitelendirilmesi gerekmiştir. Bu itibarla davalının kötüniyetli marka tescili ve kullanımları nedeniyle davacı markalarına tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunun tesbiti ile bu yöndeki taleplerinin kabulü gerekirken mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davalıların husumete yönelik savunması ile markaya tecavüze ilişkin davanın kısmen kabulüne yönelik istinafı bakımından yapılan incelemede; Davacının davalılara husumeti doğru yönelttiği, buna ilişkin ilk derece Mahkemesinin gerekçesinin isabetli olduğuna kanaat getirilmiştir. Yine, ilk derece Mahkemesi tarafından markaya tecavüz ve bu yöndeki taleplerin kabulüne ilişkin olarak iddia- savunma- toplanan deliller ve alınan bilirkişi raporları kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Neticeten, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, Davacı vekilinin kısmen redde ilişkin istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-2 kapsamında kabulü ile; ilk derece Mahkemesinin kısmen redde yönelik kararının kaldırılmasına, yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edildiği, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı tespit edilmekle yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Davalı vekilinin kısmen kabule ilişkin karara karşı istinaf başvurusunun, kısmen kabule yönelik kararın usul ve esastan hukuka uygun olduğu anlaşılmakla 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalılar vekilinin ilk derece mahkemesinin (Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 21.10.2022- 2021/498 Esas-2022/228 Karar) kısmen kabule yönelik kararına karşı istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin kısmen redde ilişkin kararına karşı istinaf başvurusunun HMK m.353/1-b-2 kapsamında kabulü ile; ilk derece Mahkemesinin kısmen redde yönelik kararının kaldırılmasına (Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi 21.10.2022- 2021/498 Esas-2022/228 Karar), yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edildiği, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı tespit edilmekle yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, "Davacının davasının TAM KABULÜ ile; - Davalılarca davacı şirkete ait tescilli ... markasının kullanıldığının ve bu kullanımın haksız rekabet ve marka tecavüzü oluşturduğunun tespitine, -Davalıların ... markalı ibareleri kullanmasının engellenmesine, yasaklanmasına, -Davalıların davacı markalarının geçmişine dair bilgileri, davacıya ait tescilli ... marka ibarelerini tüketiciyi yanıltacak şekilde hizmetlerinde, ürünlerinde, ticari işletmelerinde, davacı şirket ve/ veya ... Ailesi ile arasında ilişki kurulmasına neden olabilek ve/ veya haksız rekabet yaratacak suretteki kullanımının bulunması nedeni ile internet ve sosyal medya kullanımı da dahil her türlü yayın, hizmet, mal, ürün, ambalaj, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü ticari evrak ile alan adları da dahil olmak üzere Türkiye’de ve yurt dışında kullanmasının önlenmesine, -Davacıya ait tescilli ... markasının itibarını zedeleyen ve marka değerine zarar veren aynı zamanda marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil eden ... ibaresinin, davalılar tarafından tüketiciyi yanıltıcı hizmet, ürün, ticari işletmede, yine ... Ailesi ile arasında ilişki kurulmasına neden olabilecek ve/ veya haksız rekabet yaratacak suretteki kullanımının internet ve sosyal medya kullanımı da dahil, her türlü yayın, hizmet ve mal, ürün, ambalaj ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü ticari evrak ile alan adları da dahil olmak üzere Türkiye’de ve yurt dışında kullanmasının önlenmesine, -Davacı aleyhine marka tecavüzü ve haksız rekabet teşkil ettiği iddia olunan #..., #..., #..., #... etiketli paylaşımların, ürünlerin, hizmetlerin, tanıtımların sergilendiği @... isimli Instagram hesabı, Facebook hesabı ve sair sosyal medya hesabı, alan adı, hosting hizmeti, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde davalılar kullanımının yasalanmasına ve bu hesaplara erişimin engellenmesine, -... markalarının ve ibarelerinin yer aldığı; https://www.instagram.com/.../, https://www.instagram.com/.../ https://www.instagram.com/.../, https://www.facebook.com/.../ uzantılarında, Instagram, Facebook ve sair sosyal medya hesapların da davalılar tarafından kullanılmasının engellenmesine ve yasaklanmasına, -Davalıların tespit edilecek marka tecavüzü ve haksız rekabet durumlarının önlenmesine ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, -Davalıların davacıya ait şirkete ait ... markasını ve ibaresini kullandığı ürünler, ilan, reklam, broşür, afiş, tabela ve sair her türlü tanıtım malzemesinin; basılı kağıtlar, faturalar ve sair her türlü ticari evrakın ve bu şekilde bastırılmış olan materyalin ve benzeri vasıtaların davalılar tarafından kullanılmasının yasaklanmasına, kullanılanların hüküm kesinleştiğinde imhasına (imha masrafının davalılarca karşılanmasına), -Marka hakkına tecavüz eden ve davacı şirket aleyhine haksız rekabete sebebiyet veren davalılar aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafları davalılara (müştereken ve müteselsilen) ait olmak üzere, Türkiye çapında yayınlanan tirajı yüksek gazetelerinden herhangi birinde ilanına, 3- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 3/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,80-TL karar harcının peşin alınan 80,70-TL harçtan mahsubu ile 99,20-TL daha harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 3/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde sarf edilen :59,30-TL başvurma harcı, 59,30 peşin harç, 11,50-TL vekalet harcı, 2.000-TL bilirkişi ücreti, 624,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 2.754,60-TL'nin, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 3/c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre Marka hakkına tecavüz talebi yönünden 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 3/d-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre Haksız rekabetin tespiti talebi yönünden 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 4-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davalılar tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 4/b-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 4/c-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 220,70 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 162,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 382,20 TL'nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/d-İstinaf yargılaması için davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4/e-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-6100 Sayılı HMK'nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK'nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz başvurusunda bulunma yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy