İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2021/366 Esas 2023/464 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/366
Karar No: 2023/464
Karar Tarihi: 04.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2021/366
KARAR NO: 2023/464
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/12/2020
NUMARASI: 2014/769 E. - 2020/1053 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 23/09/2009 tanzim tarihli 31/12/2010 vadeli 139.000,00 TL bedelli senedin arkasında ''teminat içindir ciro edilemez fek yazısı ile iade edildiğinde senet geri alınacaktır'' ibaresi yazılarak davacı tarafından düzenlenen senedin ...'ya teslim edildiğini, senet arkasındaki yazıların tahrif edilerek tahsile konulduğunu, senet hakkında Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu beyan ederek, senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın İİK 72 maddesi kapsamında açılan bir dava olup yetkili mahkemenin davalının ikameti mahkemesi olduğunu, müvekkilinin ikametinin Bakırköy adli Yargı hudutları içerisinde kaldığını icra takibinin de Bakırköy İcra Dairelerinde yapıldığını, diğer davalılar açısından da İstanbul Mahkemelerinin yetkili olmadığını, kendilerinin senedi ...den alacaklarına mahsuben aldıklarını ve ödemeyince Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyasında icra takibine konu edildiğini beyan ederek, davanın yetkisizlik nedeni ile reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; Senedin tahsil cirosu ile geçtiğini, tahsil cirosu ile senedi alanın vekil sayılacağını, asil hakkında dava açılmışsa kendileri hakkındaki davanın husumetten reddedilmesi gerektiğini beyan etmiştir. Davalı ... Vekili Cevap Dilekçesinde Özetle; Senedin teminat senedi olmasına rağmen davacının taahhüdünü yerine getirmediğini ve fek yazısını iade etmemiş olması nedeniyle senedin devrinin yasalara uygun olarak devredildiğini, davacının davasını ispatlamak zorunda olduğunu, dava konusu senetteki fek yazısının iade edilip edilmediğini ve taraflar arasındaki ifa yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğine ilişkin belge sunulmadığını, bu nedenle davasını ispatlamayan davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; "davacının imza inkarına rağmen senetteki imzanın kendisine ait olduğu, senet üzerindeki yazılar üzerinde oynama ve tahrifat yapıldığının bedelsizlik tahrifat gibi diğer sebeplere dayandırılmış ise de, bu iddialarla ilgili Bakırköy C.Başsavcılığının 2011/47161 sayılı soruşturma dosyasının sonucunda takipsizlik kararı verildiği, davaya konu senedin iradesine aykırı olarak olarak doldurulduğu yönündeki iddiaların ispatlanamadığı gibi dava konusu bono üzerindeki imzanın ve yazıların davacıya ait olduğu, teminat senedi olduğu hususunun delillendirilemediği, davacının davalı ... yönünden davayı atiye terk ettiği gerekçeleriyle davanın ... A.Ş yönünden konusuz kaldığından karar tesisine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden reddine," karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Ek bilirkişi raporu ile senedin ön yüzündeki sadece ''...'' yazısının müvekkilinin eli ürünü olduğu belirtilmiş ise de, ön yüzdeki diğer yazı ve rakamların müvekkilinin rızası hilafına başka kişiler tarafından yazılmış olduğunun açıkça ek bilirkişi raporu ile de sübut bulduğunu, Kesilmiş olan yazıların ise müvekkiline ait olduğunun teyit edildiğini, ayrıca dosyaya sundukları senedin ilk haline ilişkin arka yüzdeki yazılar ile takibe konu senedin arka yüzünde kesilmiş olan yazıların aynı el ürünü ve benzer olduğunun da tespit edildiğini, bu durumda fotokopisini sundukları senet ile takibe konu senedin aynı senet olduğunun teyit edildiğini,Kök Bilirkişi raporunun da, teminat senedi olma ve kayıtsız şartsız borç ihtiva etmeme, müvekkilinden sonra başka kalem ile lehdar ve diğer kısımların müvekkilinin rızası hilafına doldurulmuş olma hallerini açıkça ortaya koyduğunu, nitekim senedin normal boyutlarda olmadığını, sol kısa kenarının kesilmiş olduğunun kök bilirkişi raporu ile açıkça tespit edildiğini, Kaldı ki senedin ön yüzünde de müvekkilinin rızası hilafına başka kalem ve başka el ile doldurmalar yapıldığını, senedin sol kısa kenarın kesilmiş olduğunu ve bu surette senedin ciro edilemez bir teminat senedi olduğuna dair ibarelerin bir çoğunun yok edildiğini, Kaldı ki senedin bir teminat senedi olduğunun davalı ... ve vekili tarafınca da kabul edildiğini, bu durumda takibe konu senedin bir kambiyo senedi olmadığının artık bilirkişi raporlarıyla tespit edildiği gibi davalının teminat senedi olması yönündeki beyanlarının da senedin kayıtsız şartsız borç ikrarı olmadığını teyit ettiğini, davalı ...'nın senedin teminat senedi olduğunu bizzat mahkeme önünde kabul etmesi durumunda davanın ... yönünden de reddine karar verilmesinin HMK ikrar hükümlerine uymadığını, Delil listesinde davalıların kötüniyetini kanıtlayabilmek adına tanık deliline ve başkaca delilere dayanıldığı belirtilmiş olduğu halde diğer delillerin mahkemece toplanmadığını ve tanıkların kötüniyetin ispatı amacıyla dinlenilmesine imkan tanınmadığını, Atiye terk sözkonusu olduğu ve bu atiye terk talebi ... vekilleri tarafından kabul edildiği halde ... vekilleri lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, kambiyo senedinden kaynaklanan menfi tespit davası olup, davacı; dava konusu senedin teminat amacıyla verilmiş olmasına rağmen, senet arkasındaki bir kısım yazıların tahrif edilerek senedin icraya konulduğunu iddia etmiştir. Dava konusu senedin teminat senedi olduğu ve senetteki tahrifat iddialarını ispat yükü, davacı üzerinde olup, davacının iddialarını yazılı delillerle ispatlanması gerekmektedir. Bu kapsamda, senette davacıya atfen atılan imzanın ve senetteki yazıların davacının eli ürünü olup olmadığı konusunda Adli Belge İnceleme uzmanı heyetten alınan raporda; inceleme konusu senetteki ...'e atfen atılı imzalar ve yazılar ile karşılaştırma belgelerindeki imzalar ve yazıların arasında grofolojik ve grafometrik tanı unsurları açısından karşılaştırma belgelerindeki imzalarına kıyasla ...'in eli ürünü olduğunun belirtildiği, tahrifat iddialarıyla bağlantılı soruşturma dosyasında konuya ilişkin olarak verilen takipsizlik kararının kesinleştiği, teminat iddialarının ise, eldeki delillere göre yazılı olarak ispatlanamadığı, Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Diğer yandan, davacı vekili davalı ... hakkındaki davayı atiye bıraktıklarını beyan etmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda davanın atiye bırakılması şeklinde bir kavrama yer verilmemiştir. Davanın atiye bırakılması ifadesinden anlaşılması gereken, mülga 1086 sayılı Kanun’un 185/1 maddesinde, 6100 sayılı Kanun’un ise 123. maddesinde düzenlenen davanın geri alınmasıdır. Kanunda düzenlendiği üzere, davanın geri alınmasının hukuki sonuç doğurabilmesi, karşı tarafın açık kabulüne bağlıdır. Açıklandığı üzere, atiye bırakma ifadesinden anlaşılması gereken ''davayı geri alma'' olup, hukuki sonuç doğurabilmesi karşı tarafın açık kabulüne bağlıdır. Somut olayda, 03.12.2012 tarihli duruşmada davacının davalı Denizbank hakkındaki davayı geri aldığının kabulü ile, aynı celse davalının buna muvafakat etmiş olması dikkate alındığında; davacı istediğinde davasını tekrar açabilme hakkını haiz ise de, açtığı davayı terk etmekte ve bu aşamaya kadar da en azından dava konusu olayda olduğu gibi davalı vekil tutmak zorunda bırakılmıştır. Davanın ileride bir daha hiç açılmaması ihtimali de ortada olduğuna ve zaten de yeni açılacak davada atiye terk edilen davadaki yargılama giderlerinin hüküm altına alınması mümkün olmadığına göre, mahkemenin ücreti vekalete hükmetmesi gerekir. (Bkz. Aynı Görüş Prof.Dr. B.Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, 2001, Cilt.2,S.1687) Bu durumda, mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda, davacı tarafından atiye terk edilen kalemle ilgili olarak davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinde bir hata görülmemiş, aksi yöndeki istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. (Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 2009/3273 E., 2010/9596 K. sayılı ilamı) Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 16/12/2020 tarih ve 2014/769 E., 2020/1053 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine,6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK'nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04/05/2023

Full & Egal Universal Law Academy