İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1550 Esas 2023/420 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1550
Karar No: 2023/420
Karar Tarihi: 04.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1550
KARAR NO: 2023/420
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 28/05/2019
NUMARASI: 2018/124 E. - 2019/196 K.
DAVANIN KONUSU: Endüstriyel Tasarım (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin TPMK nezdinde ..., ... ve .. sayı ile tescilli desen ve bu desenin uygulandığı plastik kase ve bardak modellerinin tasarım ve koruma hakkına sahip olduğunu, davalı yanın ise kendisine ait "..." markasını taşıyan etiketlerini, müvekkili tasarımının şekil, üretim tekniği, ölçü ve desen olarak aynısını ve ayırt edilemeyecek kadar benzerini, çeşitli boyut ve renklerde kaselerin de üretim ve toptan satışını yaptığını, davalı eyleminin müvekkilinin haklarını ihlal ettiğinden, davalı aleyhinde Mahkemenin 2018/31 D.İş sayılı dosyası ile delil tespiti yaptırıldığını ve davalı işyerinde yapılan keşifte, ... sayılı tasarıma tecavüz teşkil edecek ürünlerin tespit edilerek ihtiyati tedbir kararı verildiğini, ayrıca davalının müvekkilinin diğer tasarımlarını da kullanarak ürünler yapmaya, bu konuda siparişler almaya başladığı ve kalıplar sipariş ettiği duyumlarını aldıklarını ve davalı fiillerinin müvekkili haklarına tecavüz teşkil ettiğini iddia ederek, tecavüzün tespitini, önlenmesini, durdurulmasını, tecavüz oluşturan ürünler ile bunların üretiminde münhasıran kullanılan kalıp, cihaz ve makine gibi araçlara el konulmasını, el konulan ürün, cihaz ve makinelerin imhasına, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000,00 TL ve delil tespit ve tedbir kararının infazı için sarfedilen bedeller olarak toplam 1.900,00 TL olmak üzere toplam 2.900,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Değişik iş dosyasında alınan bilirkişi raporu ile, davacıya ait ... sayılı tasarımla müvekkili şirket merkezinde bulunan ürünler arasında benzerlik algılandığı, ... sayılı benek deseni tasarımının, müvekkili şirket merkezinde bulunan ürünlerin üzerindekilerle farklı olarak algılandığı, yine davacıya ait ... sayılı tasarımın müvekkili şirket merkezinde bulunmadığı sonucuna varıldığını, rapordan da görüleceği üzere davacıya ait her iki tasarıma müvekkilinin herhangi bir ihlalinin olmadığını, davacının ... sayılı tasarımının ise uzun yıllardan bu yana insanlar tarafından kullanılan kase, yani çanak çömlek olduğunu, kase şeklinin tescil edilmesinin TPMK'nın yanlış ve sorumsuz işleyişinin yaında, davacı yanın da açık ve kötü niyetinin bir göstergesi olduğunu, davacıya ait söz konusu tasarımın hiçbir şekilde yeni ve ayırt edici vasıflarına haiz olmadığını iddia ederek, asıl davanın reddini, davacı-k.davalı adına ... ve ...sayılı tasarımların hükümsüzlüğünü talep ve karşı dava etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "Taraf vekillerince deliller sunulduktan ve resen celbi gereken deliller de toplandıktan sonra dosyada bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış oldukları 22/04/2019 tarihli raporda sonuç olarak, asıl dava yönünden yapılan incelemede, davacı/karşı davalı tarafa ait ... numaralı tasarım tescili ile davalı/karşı davacı tarafa ait ürün arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, davacı/karşı davalı tarafa ait ... numaralı tasarım tescili ile davalı/karşı davacı tarafa ait ürün arasında bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimde farklılıklar bulunmadığı, bu sebep ile benzer olarak algılandıkları, dava dosyası kapsamında davacı/karşı davalı tarafa ait ... numaralı tasarım tescili ile benzerlik gösteren davalı/karşı davacı ait bir ürün görseli yer almadığı, davacı-karşı davalı tarafın, maddi tazminat talebine yönelik olarak, 6769 sayılı SMK'da belirtilen seçimlik hakkını kullanmadığı, davacı tarafın, maddi tazminat talebine yönelik, seçimlik hakkını kullanması yönünde Mahkeme tarafından karar verilmesi halinde, ticari defterler üzerinde seçilen yönteme göre inceleme yapılabileceği, aksi halde ise maddi tazminat tutarının, Borçlar Kanununun 50. ve 51. Maddelerine göre belirlenmesi hususunun Mahkemenin takdirinde olduğu, karşı dava yönünden yapılan değerlendirmede ise, davacı/karşı davalı tarafa ait ... numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 03.12.2016 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olmadığı, davacı/karşı davalı tarafa ait ... numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 22.11.2017 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olmadığı, davacı/karşı davalı tarafa ait ... numaralı tasarım tescilinin başvuru tarihi olan 22.11.2017 tarihi itibarı ile koruma şartı olan yenilik ve ayırt edici nitelik özelliklerine sahip olmadığı belirtilmiştir. Buna göre, karşı davanın kabulü ile, davacı-karşı davalı adına tescilli ... ve ... tescil başvuru nolu tasarımların yenilik ve ayırt edicilik niteliklerine haiz olmaması nedeniyle hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar vermek gerekmiştir. Hükümsüzlük baştan beri sonuç doğuracağından, davacının artık bu tasarımlardan doğan hakları ileri sürmesi mümkün olmadığından, keza yeni ve ayırt edici niteliği olmayan, harcıalem olan tasarımdan dolayı haksız rekabet de söz konusu olmadığından, aslı davanın reddine" karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı ... Sanayi ve Ticaret Limited Şirketinin, Türk Patent Enstitüsü, Endüstriyel Tasarımlar Dairesi Başkanlığının ..., ..., ... numaralı, Endüstriyel Tasarım Tescil Belgeleri ile tescilline dayalı hakkını kullanabilmek amaç ve talebiyle açılan işbu davada, davalı tarafın, davanın reddi ile; karşı dava olarak ..., ... numaralı tasarımların hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava ettiğini, bilirkişi raporunda davacıya ait ... sayılı desen tasarım ile davalıya ait ürün arasında ve davacıya ait ... sayılı tasarım ile davalıya ait ürün arasında benzerlik bulunduğu, davacıya ait ... sayılı desen tasarımının ve davacıya ait ... sayılı tasarımının yenilik ve ayırt edicilik özelliklerine sahip olmadığının belirtildiğini, gerek ilk derece mahkemesi kararında, gerek bilirkişi raporunda, asıl dava yönünden, davalıya ait ürünlerin, davacıya ait ... ve ... numaralı tasarım tescillerine benzerliği hususunda kabuller bulunduğunu ancak bu kabullere rağmen asıl davanın ret edildiğini, 6769 sayılı yasanın 79/1.maddesinin açıkça Anayasa'ya aykırı olduğunu, hükümsüzlük kararının geriye etkili olacak biçimde uygulanması açıkça Anayasanın 2.maddesindeki "Hukuk Devleti" ilkesine, 5.maddesindeki "Devletin temel amaç ve görev" tanımına aykırı olduğunu, Anayasaya aykırılık nedeniyle iptal başvurusu yapılmasını talep ettiklerini,-Tazminat miktarının hesap yöntemi konusunda taraflarınca seçim yapılmadığını ancak itiraz dilekçesinde "Sınai mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç" ın tespiti seçeneğine göre hesaplama yapılmasını yönünde tercih ve taleplerini ilettiklerini bu hususun da dikkate alınmadığını, -bilirkişi raporunda davacıya ait ..., ... ve ... numaralı tasarımların, özellikle raporun 10 ve 11 maddelerinde gruplandırılmış görsellere benzerlik taşıdığı, yenilik ve ayırt edicilik unsurundan yoksun olduklarına dair görüş ve kabulün hiçbir teknik değerlendirmeye dayanmadığını yeniden rapor alınması gerektiğini, düzensiz dağılım nedeniyle de her şekilde yeni bir niteliğe sahip olduğunu, -İlk derece mahkemesinin asıl davayı ret edip, karşı davayı kabul ederken, 3 defa vekalet ücretine karar verdiğini, işbu davanın açılmasında temel dayanak bir kamu kurumunun verdiği tescil kararı veya idari işlem niteliğindeki bir kabul olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti Devletine güvenen müvekkilinin böyle bir kararla cezalandırılır biçimde fahiş avukatlık ücretine mahkum edilmesinin de devlete ve adalete güveni zedelediğini, hükmün davacı-karşı davalı yararına kaldırılmasına, yeniden yapılacak yargılama sonunda, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine, yargılama masrafları ile avukatlık ücretinin davalı-karşı davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı-karşı davalı tarafça istinaf istemi yapılan uyuşmazlık, davacının tasarımları ile karşılaştırma yapılan tasarımların geçerli delil ve ispata yarar delil niteliğinde değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, hükümsüzlük koşullarının bulunup bulunmadığı konusundadır. Tasarımın hükümsüzlüğüne ilişkin dava tarihi itibarıyla somut olaya 6769 Sayılı SMK hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. 6759 Sayılı Kanun'un tasarıma ilişkin hükümleri; "MADDE 55 - (1) Tasarım, ürünün tümü veya bir parçasının ya da üzerindeki süslemenin çizgi, şekil, biçim, renk, malzeme veya yüzey dokusu gibi özelliklerinden kaynaklanan görünümüdür.(2) Ürün, bilgisayar programları hariç olmak üzere, endüstriyel yolla veya elle üretilen herhangi bir nesnenin yanı sıra birleşik bir ürün veya bu ürünü oluşturan parçaları, ambalaj gibi nesneleri, birden çok nesnenin bir arada algılanan sunumlarını, grafik sembolleri ve tipografik karakterleri ifade eder.(3) Birleşik ürün, sökülüp takılma yoluyla değiştirilebilen veya yenilenebilen parçalardan oluşan üründür.(4) Tasarım; bu Kanun hükümleri uyarınca tescil edilmiş olması halinde tescilli tasarım, ilk kez Türkiye'de kamuya sunulmuş olması halinde ise tescilsiz tasarım olarak korunur.
MADDE 56 - (1) Tasarım yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olması şartıyla bu Kanunla sağlanan haklar kapsamında korunur.(2) Birleşik ürünün parçasının tasarımı, aşağıdaki şartları taşıyorsa yeni ve ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir:a) Parça birleşik ürüne takıldığında, birleşik ürünün normal kullanımında görünür durumda olmalıdır.b) Parçanın görünür durumda olan özellikleri, yenilik ve ayırt edici nitelik şartlarını karşılamalıdır.(3) Bu maddede yer alan normal kullanım; bakım, servis veya onarım işleri hariç olmak üzere, son kullanıcı tarafından kullanımı ifade eder.(4) Bir tasarımın aynısı;a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce,b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorsa aynı kabul edilir. (5) Bir tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde bıraktığı genel izlenim; a) Tescilli tasarım için başvuru veya rüçhan tarihinden önce, b) Tescilsiz tasarım için tasarımın kamuya ilk sunulduğu tarihten önce, kamuya sunulmuş herhangi bir tasarımın aynı kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimden farklı ise bu tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olduğu kabul edilir. (6) Ayırt edici niteliğin değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.
MADDE 57 - (1) Kamuya sunma; sergileme, satış gibi yollarla piyasaya sürme, kullanma, tarif, yayım, tanıtım veya benzer amaçlı faaliyetleri kapsar. Tasarımın gizlilik şartıyla üçüncü bir kişiye açıklanması kamuya sunma sayılmaz. (2) Koruma talep edilen bir tasarım, başvuru tarihinden veya rüçhan talebi varsa rüçhan tarihinden önceki on iki ay içinde tasarımcı veya halefi ya da bu kişilerin izni ile üçüncü bir kişi tarafından veya tasarımcı ya da halefleri ile olan ilişkinin kötüye kullanımı sonucu kamuya sunulması halinde bu açıklama tasarımın yeniliğini ve ayırt edici niteliğini etkilemez.
MADDE 58 - (1) Tasarım sahibi, kendi tasarımına kıyasla ayırt edici niteliğe sahip olmayan tasarımlara karşı bu Kanundan doğan haklarını kullanabilir.(2) Koruma kapsamının değerlendirilmesinde, tasarımcının tasarımı geliştirmede sahip olduğu seçenek özgürlüğünün derecesi dikkate alınır.(3) Bu Kanun kapsamında sağlanan tasarım koruması, 5/12/1951 tarihli ve 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda aranan şartları taşıması halinde söz konusu Kanunla öngörülen korumaya halel getirmez.(4) Aşağıda belirtilen haller koruma kapsamı dışındadır:a) Kamu düzenine veya genel ahlaka aykırı tasarımlar.b) Ürünün teknik fonksiyonunun zorunlu kıldığı görünüm özellikleri.c) Tasarımın kullanıldığı veya uygulandığı ürünün, başka bir ürüne mekanik olarak monte edilmesi veya bağlanması için belirli biçim ve boyutlarda üretilmesi zorunlu ürünlerin görünüm özellikleri.ç) Paris Sözleşmesinin 2. mükerrer 6. maddesi kapsamında yer alan hükümranlık alametleri ile bu kapsam dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, dini, tarihi ve kültürel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği işaretlerin, armaların, nişanların veya adlandırmaların uygunsuz kullanımını içeren tasarımlar. (5) 56. maddedeki şartları karşılamak kaydıyla farklı veya eş birimlerden oluşan modüler bir sistemde bu birimlerin birbirleriyle sonlu veya sonsuz olarak çeşitli biçimlerde bağlantı kurmasını sağlayan tasarımlar korumadan yararlanır". Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 06.06.2018 tarih, 2017/ 11-99 Esas, 2018/1173 Karar sayılı kararında; "554 Sayılı KHK’nın 11. maddesi uyarınca tescilli tasarımın koruma kapsamı belirlenirken buna 7. maddeye uygun olarak o tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenimle bariz bir benzerlik gösteren bütün tasarımlar dikkate alınır ve tasarımcının tasarımını geliştirirken seçenek özgürlüğü de göz önünde tutulur. Bu kural dört alt kural içerir: (1) Bir tasarımın daha önceki bir tasarımdan doğan tasarım hakkını ihlal ettiği, yani korunan tasarıma benzediği, korunan tasarım yönünden karıştırılma tehlikesi yarattığı iddia edildiğinde değerlendirme bilgilenmiş kullanıcı esas alınarak yapılır. (2) ihlal iddiasına muhatap tasarımın bilgilenmiş kullanıcıda bıraktığı genel izlenim ile öncekinin yarattığı genel izlenimin benzer olup olmadığı incelenir; yoksa ayrıntı değerlendirmesi yapılmaz. (3) inceleme ve değerlendirmede tasarımcının seçenek özgürlüğünün ne olduğuna bakılır; olayda böyle bir özgürlük yoksa benzerlik kaçınılmaz olduğundan koruma reddedilir. Ancak, olağan bir tüketicinin dikkatinden kaçabilecek, fakat bilgilenmiş kullanıcının gözüne çarpabilecek farklılıklara önem verilir. (4) Değerlendirmede "bütün tasarımlar dikkate alınır". 554 Sayılı KHK’nın merkez yönergeden aldığı bu hüküm, değerlendirme yapılırken tasarımın uygulandığı ürünün dikkate alınmayacağı, ürün farklı olsa bile, korunan tasarımın "benzerlik"inin bir ihlal olduğunu ileri sürebileceği anlamına gelmektedir. (Tekinalp, s.683-684)" şeklindeki karar ile tasarıma tecavüz iddiasının incelenme ölçütlerini açıklamıştır. Ancak tasarım sahibinin korumadan yararlanabilmesi için öncelikle anılan hükümlerde yazılı koşulları sağlaması gerekir. Bir tasarımın tescil edilebilmesi için, tasarımın aynısının başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış olması gerekmektedir. Bir başka deyişle tasarım tescilinde, mutlak yenilik koşulu kabul edilmiştir. Mutlak yenilikten söz edilebilmesi için de, tasarım tescil başvurusu yapılan ürünün görünümünün, dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulan tasarımlardan yararlanma ve benzetme serbestisi ilkesi sınırları içinde kalmak kaydıyla, küçük ayrıntıların ötesinde farklı özelliklere sahip olması gerekli ve yeterlidir. Burada bahsi geçen kamu, dünyanın herhangi bir yerinde, dar veya geniş, belirli veya belirsiz üçüncü kişilerdir. Bahsi geçen ‘kamu’ kavramına örnek olarak; konferans, seminer vs. katılımcıları, TV seyircileri, yazılı basın okuyucuları, internet kullanıcısı vd. verilebilir. (Tekinalp, y.a.g.e.; s. 285) (Yargıtay 11. H.D'nin 19.09.2012 tarih 2011/6793 E, 2012/13617 K). Somut olayda, davalı-karşı davacı vekili, davacı adına tescili davacı-k.davalı adına 03.12.2016 tarihi itibarı ile koruma şartı olan 2016/07990 ve 22.11.2017 tarihi itibarı ile koruma şartı olan 2017/07759 sayı ile tescilli tasarımların, yeni ve ayırt edici özelliklere sahip olmaması nedeniyle hükümsüzlüğü isteminde bulunmuştur. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında davalı-karşı davacının delil olarak sunduğu ve re'sen bilirkişilerce yapılan araştırmaya ilişkin görsel tasarımların, ayırt ediciliklerinin bire bire yakın derecede benzer olduğu, yenilik bağlamında farklı düzeye ulaştırmadığı, benzer olması sebebiyle tasarımın yeni ve ayırt edici olmadığı belirtilmiştir. Raporda kamuya sunulma tarihinin geçmiş tarihli olarak belirtildiği, raporların yeterli olduğu, dava konusu tasarımın tescil başvuru tarihinden önce kullanıldığının ispatlandığı, yenilik unsurunun ortadan kaldırdığı, Mahkemece dosyadaki raporlara itibar edilerek yazılı gerekçelerle davalıya ait tasarımın yeni olmadığı sonucuna varılarak hükümsüzlüğüne karar verilmesinde, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 08.03.2002 tarih 2020/7358 E., 2022/1612 K. sayılı kararında belirtildiği üzere tasarımlar için mutlak yenilik kriteri benimsenmiş olup, hükümsüzlük davasında bu yönün mahkemece resen dikkate alınarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı-karşı davalı taraf her ne kadar tasarımların benzer olduğu gerekçesi ile istinaf isteminde bulunmuş ve raporlardaki hesaplanan tazminat miktarı ve yöntemine itiraz etmiş ise de, öncelikli olarak hükümsüzlük koşullarının değerlendirilmesi gerektiği, hükümsüzlük kararının geçmişe etkili olması nedeniyle hükümsüzlük kararı verilmesi halinde tasarım tecavüzü ve tazminat miktarına ilişkin istemlerin değerlendirilmesinin gerekmeyeceği, Mahkemece bu hususu gerekçesinde açıkladığı, bu nedenle istinaf istemlerinin reddinin gerektiği anlaşılmıştır. Bilirkişi raporunun yetersiz olduğu gerekçesiyle karar istinaf edilmiş ise de aldırılan raporun teknik ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmıştır. Davacı taraf, her biri ayrı bir davaya konu olabilecek istemlerini tek bir dava içinde talep etmiştir. Davacının davalıya karşı ileri sürebileceği farklı istemlerini tek bir davada isteyebilmesi mümkün olup, bu duruma objektif dava birleşmesi denilmektedir. Davaya Fikri Ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılmıştır. Tasarım tecavüzünün SMK'dan, haksız rekabetin ise 6102 sayılı TTK hükümlerinden kaynaklanan 2 ayrı talepten oluştuğu, bunun objektif dava yığılması şeklinde gerçekleşen iki dava olarak kabulü gerektiği, bu sebeple her iki talep için de ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiği, tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine ve men'ine ve tazminat istemleri yönünden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmiş olup davacının bu yöndeki istinaf isteminin yerinde olmadığı, yine karşı dava yönünden hükümsüzlük isteminin ayrı bir dava konusu olup, bu hususta da kabul kararı verilmiş olması nedeniyle vekalet ücretine hükmedilmesinde aykırılık bulunmadığı istinaf isteminin reddinin gerektiği anlaşılmıştır. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı karşı davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 28/05/2019 tarih ve 2018/124 E., 2019/196 K. sayılı kararına karşı davacı- karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacı- karşı davalı tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince karşı dava yönünden alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacı- karşı davalı tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4-Davacı- karşı davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK'nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay'a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 04/05/2023

Full & Egal Universal Law Academy