İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1482 Esas 2023/397 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1482
Karar No: 2023/397
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1482 Esas
KARAR NO: 2023/397
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2019
NUMARASI: 2016/34 E. - 2019/395 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/04/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket uluslararası nakliyat işi ile uğraştığını, müvekkili şirket araçlarını yola çıkmadığı sürelerde tır otoparklarında tuttuğunu, yine böyle bir işlem sırasında 14.07.2015 tarihinde, ... tır parkına ... plakalı ... model çekici ve ... plakalı tırsan 2007 model tenteli mavi römorkun anahtarının şirket şöförü tarafından otopark görevlisine bırakıldığını, daha sonra davalı şahıs tarafından park edilmek maksadıyla aracın anahtarının alındığını ve aracın alıkonulduğunu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkili aleyhine davalı vekilleri tarafından İstanbul ...İcra Müdürlüğü'nün ... E. sayılı dosyası ile 2 adet 2.500 Euro bedelli senede mahsus takip başlatıldığını, araçların geri alınması için davalıya 1.000 Euro ve 2 adet 2.500 Euro değerinde senet teslim edildiğini ve araçların geri alındığını, taraflar arasında borç doğuracak hiçbir ticari ilişkinin bulunmadığını, müvekkilin senetleri zorda kaldığı için verdiğini belirterek icra takibine konu senetler sebebiyle müvekkillerinin borcunun bulunmadığının tespitine, takibin durdurulmasına ilişkin ihtiyati tedbir kararı verilmesine, konulan haciz ve yakalama şerhlerinin kaldırılmasına, davalının %20'den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddiaları tamamen haksız ve kötü niyetli olup, davanın reddini talep ettiğini, öncelikle dava ve takip konusu senetlerin, borcuna karşılık davacı ... tarafından, müvekkile, şahitler huzurunda bizzat doldurularak ve imzalanarak verildiğini söz konusu senetlerin zorla alındığı iddiası tamamen gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın, senetlerin verilme sebebi olarak anlattığı olayın da kesinlikle doğru olmadığını, tarafların müşterek tanıdıkları olan ve lastik işi ile iştigal eden ... isimli şahsın, iş yerinin önüne park edilmiş olan ... plakalı aracın, anahtarlarını bizzat kendisinin müvekkiline vererek, aracı müsait başka bir yere çekmesini rica ettiğini, müvekkilinin de aracı müsait bir yere çekerek anahtarlarını da yine ...’in söylemesi ile, bütün şoförlerin araçların anahtarlarının bırakıldığı güvenlik kulübesindeki çekmeceye bıraktığını, müvekkilin sadece lastik işi yapan ve tır şoförlüğü olmayan, ... isimli şahsa yardımcı olduğunu, davacı tarafın aracın alıkonulduğuna ilişkin iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, davacı tarafından, muhtemelen müvekkiline olan borcunu ödememek amacıyla, sanki araca müvekkil tarafından el konulmuş gibi, Bakırköy Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduğunu, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/70536 soruşturma numaralı dosyası ile müvekkil hakkında takipsizlik karan verildiğini, sonuç olarak senetlerin borcuna karşılık davacı ... tarafından verildiğini, araçların alıkonulduğuna dair iddiaların gerçek dışı olduğunu, müvekkil hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının takipsizlik kararı verdiğini belirterek davanın reddine, davacı tarafın %20 kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; "Madde metninden de açıkça anlaşıldığı üzere menfi tespit davası açmak zorunda bırakılan borçlunun tazminat talep edebilmesi için gerekli koşullar; bu yönde bir talep olması, borçluya karşı icra takibi yapılmış bulunması ile takibin haksız ve kötüniyetli olmasıdır. Başka bir ifadeyle; ...nun 72/5inci maddesi hükmüne göre, menfi tespit davasının davacı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötüniyetli olması halinde, istem varsa, davacı (borçlu) lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötüniyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötüniyetli olduğunu iddia eden davacı (borçlu)’nun üzerindedir. Nitekim aynı ilkeler, H.G.K.'nun 17.03.2010 gün ve 2010/19-123 E. 2010/154 K; 7.12.2011 sayılı ve 2011/13-576 E. 2011/747 K ve 20.03.2013 gün ve E:2012/19-778, K: 2013/250 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır." içtihadına yer verilmiştir. Davalının ceza yargılamasında hırsızlık suçundan mahkumiyet ilamındaki kabule göre taraflar arasında ticari ilişki olmaması ve mahkememizce de senedin davacıdan ikrah yoluyla alındığının kabulü nedenleriyle davacının davalının kötüniyetini ispat ettiği kanaatine varılarak şartları oluşan tazminat talebinin de kabulüne" gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacının davalıya İstanbul ... İcra Müdürlüğü ... nolu takip bakımından borçlu olmadığının TESPİTİNE, takibin iptaline, davaya ve takibe konu alacağın (16.523,04 TL) %20'ı tutarında kötü niyet tazminatı olan 3.304,60 TL takdirine, takdir olunan bu icra inkar tazminatının İİK md. 72/5 uyarınca davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı tarafından imzalanan bono nedeniyle borçlu olunmadığına yönelik iddiaların yazılı delille ispatlanması gerektiğini, davacı tarafından ileri sürülen hususların tanıkla ispatı mümkün olmadığını, davacının borçlu olmadığını yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, davacı vekilinin, borcun sona erdiğine ilişkin yazılı delillerini sunması için mahkeme tarafından, 27.02.2017 tarihli celsede kendilerine verilen sürede içerisinde borcu sona erdiren yazılı delil sunma imkanlarının olmadığını, Bakırköy 17. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından dinlenen tanıklardan ... ifadesinde, "...'nin bir nakliye olayından dolayı mağduriyeti vardı. ... 6.000,00EURO istedi, ... 2.000EURO verdi. Sonra anlaştıklarını biliyorum demiş, yine tanık ... . ifadesinde, ...'nin tırı yurt dışına gitmiş gösterilmiş, ... aracı bu nedenle çalıştıramadı. Tır 6-7 ay garajda kaldı. ... 7.000EURO istemiş, ... aramızı bul diye bana geldi. 6.000EURO'ya anlaştılar. 2.500EURO'luk 2 adet senet ve 1.000TL elden göndermiş, ben bunu biliyorum" şeklinde bayanda bulunduğunu, ... de beyanında " Ben ... Nakliyattan tır alırken bir karışıklık olmuş, bu nedenle ... bana 2 ay çalışamadım diye zararı olduğunu söyledi. Ben bunun için ancak 2.000 AVRO öderim diye söyledim" diyerek müvekkile borcu olduğunu bildirdiğini, davacının beyanı dahi dikkate alınmadan, takip konusu senetlerin iptaline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, verilen ceza kararının da, CMK gereğince kesin olarak verilmiş olması sebebiyle, müvekkil tarafından itiraz etmenin mümkün olmadığını, kararda zorla senet imzalatılmasına ilişkin verilen bir ceza olmadığını, takip konusu senetlerin zorla alındığına ilişkin bir iddia ve buna ilişkin açılmış bir ceza davası olmadığını, davacı tarafın, müvekkile takip konusu senetler sebebiyle borcu olmasına rağmen kötü niyetli olarak hareket ettiğini, mahkeme tarafından verilen kararın, davacının borcu olmadığını ispatlamadığını, müvekkilinin tacir olmadığını, davacıların borçlu olmadığının kabulü mümkün olmadığını, Bu hususta bilirkişi incelemesine ve bilirkişi raporuna karşı itirazlarının da mahkeme tarafından da dikkate alınmadığını, Davacılar tarafından, müvekkile verilen takip konusu senetlerin, ticari defterlerine işlememesinin davacıların kötü niyetinin göstergesi olduğunu, takip konusu senetlerin ikrah yoluyla alındığını ispatlayan hiçbir delil ve belge bulunmadığını, ceza yargılaması sırasında dinlenen tanıklar dahi, senetleri davacının kendisinin borcuna karşılık verdiğini belirttiklerini, mahkeme tarafından kötü niyet tazminatına da hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, belirterek istinaf başvurusunun kabulüne mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; davalı taraf kambiyo senedinin bağımsız borç ikrarı içerdiğini, ceza davasında senedin zorla alındığına dair bir ceza verilmediğini dolayısıyla dava konusu senetlerin itfa edildiğine dair bir delil sunulmadığını, müvekkili tarafından ceza dosyasına hem de işbu dosyaya delil olarak gösterilen görüntülerden (CD izleme tutanağı) anlaşılacağı üzere davalı tarafça müvekkile ait tır bırakıldığı garajdan ve uzunca bir müddet (senetler alınana kadar) müvekkile iade edilmediğini, müvekkiline işbu davaya konu senetlerin kendisine verilmemesi halinde tırı iade etmeyeceğini, belirtilmiş ve bu noktada ticari taahhütlerinden kaynaklanan sorumluluk bilinciyle hareket etmek zorunda kalan müvekkil de davaya konu 2 adet senedi vermek zorunda kaldığını, Ceza davasında dinlenen tanıkların ifadeleri oldukça aydınlatıcı olmuş, verilen kararda da belirtildiği üzere dava konusu senetlerin davalının müvekkil şirketin aracını alıkoyması sonucu verildiği ortaya çıktığını, Yerel mahkeme tarafından da dava konusu senetlerin düzenlenme tarihi ile davalı tarafından müvekkilin şirketine ait araçların alıkonulması suçunu desteklediğini, Davalı taraf borçlu olmadıklarına dair hiçbir delil ileri süremediğini, taraflar arasında hiçbir zaman ticari bir ilişki kurulmamış borç alacak doğuracak ilişki bulunmadığını, Bu husus müvekkil şirket defterlerinde yapılan bilirkişi incelemesi neticesinde de ortaya çıktığını, davalıya ileri sürdüğü iddialara yönelik delil bildirmesi için süre verilmiş ise de iddialarını ve alacaklarını destekler hiçbir delil sunamadığını, Cd izleme tutanağında müvekkiline ait tırın davalı tarafça garajdan çıkarıldığı tespit edilmiş ve işbu davaya konu senetlerin davalıya, müvekkillere ait tırın alıkoyulması nedeniyle verildiği dinlenen tanık ifadeleriyle ortaya çıktığını, Ceza mahkemesi tarafından salt senetler bulunduğu gerekçesiyle arada bir hukuki ilişki olduğu kabul edilerek bu doğrultuda cezalandırma cihetine gidildiğini, Dolayısıyla dava konusu senetlerin davalı tarafın tırı alıkoyma fiili neticesinde verildiği tüm dosya kapsamından anlaşıldığını, Bu nedenle ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın hakkaniyetli olduğunu, davalının istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davanın konusu İİK 72 maddesine göre açılan menfi tespit davasıdır. İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasında 28/12/2015 tarihinde kambiyo senedine dayalı icra takibi başlatıldığı, takibe konu bonoların düzenleme tarihinin 30/07/2015 ödeme tarihinin 16/10/2015 ve 17/11/2015 tarihi olduğu, keşidecinin ... Ltd Şti ... olduğu, lehtarın ... olduğu, 6102 sayılı TTK'nin 776. maddesine göre kambiyo senedi vasfına haiz olduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından, dava konusu senetleri, davalının kendilerine ait tırı çalması sebebiyle davalıdan tırı geri alabilmek amacıyla zorda kalmaları sebebi ile seneti verdiklerini, aralarında hiçbir ticari ilişki olmadığını belirterek senetlerden dolayı borçlu olmadığının tespiti talep ve dava edilmiştir. Bakırköy 17. Asliye Ceza Mahkemesinin 03/05/2018 günlü 2017/766 E. 2018/294 K. sayılı kararında; tarafların aynı olduğu sanık ...'nin hırsızlık eyleminin alacağını tahsil amacına yönelik iddiasına dayandığı, alacak olup olmadığının maddi hukukun konusu olduğunu, sanığın eyleminin alacaklı olduğu düşüncesi nedeniyle gerçekleştirildiği anlaşıldığından sanığın üzerine atılı hırsızlık suçundan dolayı cezalandırılmasına kesin olarak karar verildiği ve kararda ... beyanında "İlk önce ... Nakliyat'tan tır satın alırken karışıklık olduğunu, bu nedenle bana iki aylığına çalışamadığını, zararı olduğunu, beyan ettiği, kendisinin de bunun için ancak 2000 avro öderim diye söylediğini doğrudan başka bir alışverişi olmadığıını, nakliyat işinin gecikmemesi için 1000 avro ve 5000 avroluk senet gönderdiğini, bu şekilde tırını şoföre teslim ettiğini" beyan ettiği belirtilmiştir. Davalı tarafından varlığı iddia edilen bir hukuki ilişkinin mevcut olmadığının (yok olduğunun) tespiti için açılan davaya menfi (olumsuz) tespit davası denir (Baki Kuru, İcra ve İflâs Hukuku El Kitabı (Kuru-El Kitabı), Ankara 2013, s. 346). Menfi tespit davası, 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK) 72 nci maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre, borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında ya da icra takibinden sonra borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir. Bu dava maddi hukuk ve usul hukuku bakımından genel hükümlere dayalıdır ve normal bir hukuk davası olarak açılır. Dolayısıyla, kendisine karşı icra takibi yapılmış olan borçlu, ödeme emrine itiraz edilmemiş veya itiraz edilmiş olmakla birlikte yerinde görülmemiş olması sebebiyle icra takibi kesinleşse dahi maddi hukuk bakımından borçlu olmadığını ileri sürebilir. Bunun için, takip devam ederken alacaklıya karşı menfi tespit davası açabileceği gibi, böyle bir menfi tespit davası açmamış ve borcu cebri icra tehdidi altında ödemiş ise ödemiş olduğu paranın kendisine verilmesi için alacaklıya karşı istirdat davası açabilir (Baki Kuru, İcra ve İflâs Hukukunda Menfi Tespit Davası ve İstirdat Davası, Ankara 2003, s. 233). Menfi tespit davasında ispat yükü, kural olarak davalı alacaklıya düşer; fakat davacıya (borçluya) düştüğü hâller de vardır; davacı (borçlu), davalının (alacaklının) varlığını iddia ettiği hukuki ilişkiyi (meselâ borcu) sadece inkâr etmekle yetinmekte ise, yani bu hukuki ilişkinin (borcun) hiç doğmadığını ileri sürmekte ise ispat yükü davalıya düşer. Çünkü hukuki ilişkinin (borcun) varlığını iddia eden davalı olduğu için, ispat yükü davalı alacaklıya düşer (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) md. 190; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK) md. 6). Fakat, alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunu ispat yükü, davacıya (borçluya) düşer. Bunun gibi, davacı (borçlu), davalının (alacaklının) iddia ettiği alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunu ileri sürerse, bu iddiayı ispat yükü de davacı borçluya düşer (Kuru-El Kitabı, s.370 ilâ 372). İİK 72/4'e göre, alacaklı ihtiyati tedbir dolayısı ile alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar her halde %20'den aşağı tayin edilemez. İİK 72/5'e göre borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa talebi üzerine borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verileceği takdir edilecek zararın haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın %20'sinden aşağı olamayacağı düzenlemesi yer almaktadır. Dava konusu; bonoya dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup, davacı-borçlu tarafından soruşturma aşamasında, dosya kapsamına sunulu deliller incelendiğinde, takip konusu bonoların davacının kendisine ait tırın, davalı tarafından çalınması nedeniyle, tırı geri alabilmek amacıyla davalıya verildiği, ceza mahkemesinin kararında da davalının hırsızlık eylemini alacaklı olduğu düşüncesiyle gerçekleştirdiğinin belirlendiği ve ... tarafından ceza mahkemesine vermiş olduğu beyanında, davalının kendisinden alacaklı olduğu, zarara uğradığını ileri sürdüğü, kendisinin de ancak 2000 avro ödeyeceğini söylediği anlaşıldığından, bu beyan nedeni ile davacıların 2000 avro yönünden davalının zararını kabul ettikleri gözetildiğinde mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken tümden kabulüne karar verilmesi bu nedenle yerinde görülmemiştir. Tüm bu nedenlerle davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-2 maddesi gereğince kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davacıların İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı icra takip dosyasına konu edilen 30/07/2015 tanzim, 16/10/2015 vade tarihli 2500 Euro bedelli ve 30/07/2015 tanzim 17/11/2015 vade tarihli 2500 Euro bedelli senetten dolayı davacıların asıl alacaktan 3.000 Euro, işlemiş faiz, 26,24 Euro olmak üzere toplam 3.026,24 Euro yönünden borçlu olmadığının tespitine, fazlaya istemin reddine, mahkemece 14/01/2016 tarihinde ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve teminat yatırılmış ise de icra veznesine yatan paranın bulunmadığı, bu nedenle alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararı olmadığından davalı alacaklı lehine kötü niyet tazminat şartının oluşmadığı ve alacaklının icra takibi başlattığı takibinde kötü niyetli olduğu dosya kapsamında ispatlanamadığından borçlu lehine kötü niyet tazminat şartlarının da oluşmadığı anlaşıldığından davacının ve davalının kötü niyet tazminat taleplerinin de ayrı ayrı reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile,2- İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08/05/2019 tarih, 2016/34 E., 2019/395 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,3- Davacıların İstanbul ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı icra takip dosyasına konu edilen 30/07/2015 tanzim, 16/10/2015 vade tarihli 2.500 Euro bedelli ve 30/07/2015 tanzim 17/11/2015 vade tarihli 2.500 Euro bedelli senetten dolayı davacıların asıl alacaktan 3.000 Euro, işlemiş faiz 26,24 Euro olmak üzere toplam 3.026,24 Euro yönünden borçlu olmadıklarının tespitine, fazlaya istemin reddine,-Davacılar lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi talebinin reddine, -Davalı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi talebinin reddine, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;4/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 682,18 TL karar harcından peşin alınan 282,18 TL'nin mahsubu ile 400,00 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan: 29,20 TL başvurma harcı, 282,18 peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 600,00 TL bilirkişi ücreti, 88,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 1,004,18 TL'nin, davanın kısmen kabul edilmiş olması sebebiyle, 602,51 TL'nin davalıdan tahsiliyle davacılara verilmesine, bakiye giderin davacılar üzerinde bırakılmasına, 4/c-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4/ç-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 13/(1). maddesine göre 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacılara verilmesine, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre red edilen menfi tespit talebi yönünden 6.536,45 TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen tahsiliyle davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 56,70 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 178,00 TL'nin davacılardan müteselsilen tahsiliyle davalıya verilmesine,5/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK'nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK'nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy