İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1463 Esas 2023/355 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1463
Karar No: 2023/355
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1463
KARAR NO: 2023/355
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 21/05/2019
NUMARASI: 2017/530 E. - 2019/188 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/04/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi'nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin Türk Patent nezdinde tescilli ... sayılı "..." markasının sahibi olduğunu, yıllardır emek harcayarak tanınmış hale getirdiği markalı ürünlerini www...com.tr sitesinden tanıttığını ve satışını yaptığını, davalının ise müvekkiline ait markanın aynısını tekstil sektöründe kullandığını, davalının bu kullanımlara son vermesi için Kadıköy ... Noterliği'den 11.05.2017 tarih ve ... yevmiye no ile ihtarname çektiklerini ancak davalının kullanımlarına devam ettiğini, aynı sektörde faaliyet göstermeleri nedeniyle müşteriler bakımından karışıklık yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu, firmalar arasında idari- ekonomik anlamda bir bağlılık bulunduğu izleniminin yaratıldığını, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, davalı eylemlerinin hem haksız rekabet, hem de tescilli markasına tecavüz teşkil ettiğini, müvekkili şirketinin ticaret unvanının ... A.Ş olarak 15 Ekim 2015 tarihinde değiştirildiğini, davalı şirketin ise 06.12.2016 tarihinde tescil ve kayıt ettirildiğini, davalı şirketin ... ibaresini ticaret unvanını aşar şekilde markasal olarak kullandığını, davalının "..." ibaresiyle ... sayı ile marka başvurusu yaptığını ancak bu markanın ... adına kayıtlı olduğunu, söz konusu markanın 35. sınıf yönünden reddedildiğini, 27. sınıfta kabul edildiğini ancak davalının bu markalı malın satışını www...com sitesi üzerinden yaptığını, davalı kullanımlarının sadece 27. sınıfta kalmayıp müvekkili tescil kapsamındaki sınıfları da içerdiğini ve markanın sonradan tescil edilmesinin marka ihlalini ortadan kaldırmayacağını iddia ile "..." ibaresinin davalı ticaret unvanından çıkarılmasını ve bu ibareyle iltibasa neden olacak derece benzer olan ibareleri kullanmaktan men edilmesini, marka hakkına ve unvana tecavüz fiillerinin durdurulmasını, tecavüzün giderilmesini, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik 1.000-TL maddi ve 10.000-TL manevi tazminatın haksız fiil başlangıcı itibariyle ticari faizi ile davalıdan tahsilini ve verilecek hüküm özetinin ilanını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili şirket tarafından davacı şirketin marka hakkına tecavüz oluşturabilecek herhangi bir fiili bulunmadığını, bu nedenle tazminat taleplerinin reddinin gerektiğini, davacı tarafından Bakırköy I.FSHHM 2017/102 D.İş sayılı dosyası ile "...” markasının haksız kullanımlarına ilişkin tespit davası ikame edildiğini, alınan bilirkişi raporunda 25. sınıftaki kullanımların "..." şeklinde olduğunun tespit edildiğini, "..." ibaresi ile davacı markasının tescil sınıflarında hiçbir ürün bulunmadığını, davacı korumasının sadece 25. sınıf bakımından geçerli olduğunu, müvekkili şirket yetkilisi ... adına 27. sınıfta tescilli markaları bulunduğunu, ... ibaresinin bu sınıftaki emtialarda kullanıldığını, bu nedenle haksız bir filin bulunmadığını, manevi tazminat talep edilmesi için marka ihlalinin şart olduğunu ancak bunun tek koşul olmadığını, bunun yanında markanın kötü ve uygun olmayan şekilde kullanılması nedeniyle itibarın zedelenmesi gerektiğini, bu bağlamda manevi tazminat talebinin de reddi gerektiğini, www...com sitesinde davacı tarafın tescilli markasının ait olduğu sınıfa ait hiçbir ürün satışı yapılmadığını, bu nedenle erişimin durdurulması taleplerinin de reddinin gerektiğini beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi "... Marka ve ticarit sicil kayıtları celbedildikten ve taraf vekillerince de deliller sunulduktan sonra, dosyada iddia ve savunmaların değerlendirilmesi açısandan bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş olup, dosyanın tevdi olunduğu bilirkişi heyeti hazırlamış olduğu 17/07/2018 havale tarihliraporda sonuç olarak, davalı kullanımlarının 27. Sınıf kapsamında olduğu, davacının bu nice sınıfında bir marka tescilinin bulunmadığı, bu nedenle davacının markasal haklarına bir tecavüzün bulunmadığı, herhangi bir tecavüze rastlanmadığından, tazminat bedeli için ayrıca bir inceleme yapılmasına gerek görülmediği ve davalıya ait ticaret unvanından "..." ibaresinin çıkartılması ve www...com alan adının iptal edilmesi için yeterli şartların oluşmadığı belirtilmiştir. Gerek bilirkişi raporuna itiraz ve gerekse eksik inceleme ve alınan raporun hüküm kurmaya elverişli olmaması nedeniyle yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınmsına karar verilmiş ve dosyanın tevdi olunduğu ikinci bilirkişi heyeti hazırlamış olduğu 27/02/2019 tarihli raporda sonuç olarak, davalı faturaları üzerindeki kullanımların fiilen "halı" emtiasında kullanıldığı, davacı markasının 25, 35 ve 40. Sınıfta tescilli olduğu düşünüldüğünde, davaya konu mal/hizmet gruplarının birbirine benzemediği, gerek fiziksel kullanımlarda, gerekse internet ortamında davalı kullanımlarının, davalı şirket yetkilisinin şahsına ait tescilli marka kapsamında kaldığı ve somut olayın teknik olarak davacı yanın sahibi olduğu "..." markasına tecavüz sayılabilecek hususları taşımadığı, ancak bu konudaki takdirin Mahkemeye ait olduğu belirtilmiştir. ... Her ne kadar bilirkişi raporu bu şekilde ise de, HMK 282 maddesi uyarınca, Hakim, bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Olayımızda, ticaret sicil kayıtlarına göre, davacının ticari unvanını "... A.Ş" olarak 15 Ekim 2015 tarihinde değiştirildiğini, davalının ticari unvanının ise "... San.Ltd.Şti." şeklinde davacıdan sonra 06.12.2016 tarihinde tescil ettirdiği, her iki unvanın esas unsurunun "..." kelimesi olduğu, her iki şirketin de ticaret sicil kayıtlarında iş konusunun benzer şekilde tekstil ürünleri üretilmesi ve satışı şeklinde olduğu, bu haliyle iştigal alanlarının aynı olduğu, keza ... tescil nolu "..." markasının 25 ve 35 sınıflarda aynı ibareli ... tescil nolu markanın 40. Sınıfta davacı adına tescilli olduğu, davalı şirket yetkilisi adına ise ... tescil nolu "..." ibareli markanın 27. Sınıfta tescilli olduğu görülmüştür. Ancak davalının, dosyadaki bilirkişi raporundaki fotoğraflardan görüleceği üzere, davacının ticaret unvanının esaslı unsuru ve markası olan "..." ibaresini büyük harflerle yazıp ön plana çıkardığı görülmüştür. Benzer mahiyetteki Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2014/167 Esas sayılı (Bozmadan önce 2013/38 Esas), dosyasında Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 02/06/2014 tarih ve 2014/3199 Esas, 2014/10259 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, 6762 Sayılı TTK'nın 57/5 maddesi uyarınca, başkasının emtiası, iş mahsulleri, faaliyeti veya ticari işletmesi ile iltibaslar meydana getirmeye çalışmak veya buna müsait bulunan tedbirlere başvurmak, hususuyla başkasının haklı olarak kullandığı, at, unvan, marka ve işaret gibi tanıtma vasıtaları ile iltibasa meydan verebilecek surette, ad, unvan, marka, işaret gibi tanıtma vasıtalarını kullanmak haksız rekabet teşkil eder. Bu itibarla, davacı ile aynı alanda faaliyet gösteren davalının, davacının markasının esas unsurunu ticaret unvanı olarak kullanması haksız rekabet teşkil eder. Olayımızda da, her ne kadar bilirkişi raporlarında taraf marka emtialarının farklı olup, davalının fiilen halı ticareti yaptığı ve bu nedenle herhangi bir ihlal olmadığı belirtilmiş ise de, yukarıda yapılan açıklama ve değinilen yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ilamı ışığında, her iki şirketin faaliyet alanları aynı olup, davalının fiilen de ticari evraklarında "..." ibaresini baskın olarak kullanması karşısında davacının davasının kısmen kabulüne, davalının ticari evrakında kartvizitlerinde, antetli kağıtlarında, faturalarında, davacı adına tescilli olan "..." marka ibaresini büyük puntolarla ve ön plana çıkarır şekilde markasal olarak kullanmasının, marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile bu şekildeki kullanımın menine, bu şekilde kartvizit, antetti kağıt, fatura vs. ticari evraklarının toplatılarak imhasına, davalının ticaret unvanındaki "..." ibaresinin ticaret sicilinden terkinine karar vermek gerekmiştir. Bilirkişi raporlarında ihlal olmadığından bahisle maddi tazminat hesabı yapılmamış ise de, uyuşmazlığın niteliğine göre TBK 50 ve 51 maddeleri gereği, davacının talep ettiği 1.000,00 TL maddi tazminat tutarı yeterli ve uygun bulunup kabul edilmiştir. Yine davalının yukarıda değinilen eylemi, davacı şirketin manevi haklarını ihlal ettiğinden, ihlalin biçimi, tarafların ekonomik durumları ve manevi tazminatın amacı gözetilerek, davacının manevi tazminata yönelik talebinin takdiren 5.000,00 TL yönünden kabul edilmiştir. Tarafların sıfatı ve uyuşmazlığın niteliğine göre, ihlal tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmiştir. Davacının sair talepleri ise sübut bulmadığından reddedilmiştir. Bu itibarla aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ..." gerekçesi ile davacının davasının kısmen kabulüne, davalının ticari evrakında kartvizitlerinde, antetlik kağıtlarında, faturalarında, davacı adına tescilli olan "..." marka ibaresini büyük puntolarla ve ön plana çıkarır şekilde markasal olarak kullanmasının, marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile bu şekildeki kullanımın menine, bu şekilde kartvizit, antetli kağıt, fatura vs. ticari evraklarının toplatılarak imhasına, davalının ticaret unvanındaki "..." ibaresinin ticaret sicilinden terkinine, toplam 1.000-TL maddi ve 5.000-TL manevi tazminatın 03.08.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, hüküm kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak, hüküm özetinin ülke genelinde yayınlanan bir gazete ile ilanına, fazlaya dayalı taleplerin reddine karar vermiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesini ikame ederken davasını kısmi dava olarak inşa etmiş ve yargılamanın bu temel üzerine kurulduğunu, davacı vekilinin 04.02.2019 tarihli dilekçesinde davanın HMK 107'ye göre açılmış bir dava olduğundan bahisle ıslah hakkını kullanmayıp bedel artırım yoluna gitmesinin hukuken mümkün olmadığını, kararın gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, tescilin ve davacı tasasrımının bilgisi dahilinde olmadığı gibi müşteri yönlendirmesi ile üretimin gerçekleştirildiğini, sadece davacının değil müvekkili firmanın kişiye özel müşteri tarafından belirlenen (tasarım, renk, ...) sipariş üzerine ve iletişime geçerek halı üretimi yaptığını, müvekkili firmanın bütün halı firmalarını ve firmaların bütün tasarımlarını bilmesinin düşünülemeyeceğini, müvekkilinin kişiye özel halı tasarımı konusunda haklı bir üne ve iyi bir yere sahip olduğunu, ünlü isimlere dahi isimlerinin baş harflerinin işli olduğu kalpli ve melek kanatlı özel tasarımlar yaptığını, müvekkilinin davacının tasarımlarını kullanmak için bir sebebinin veya bir amacının olmadığını, dava konusu tasarımın davacının yönlendirmesi ile iletişime geçen ...'ın belirlediği şekilde tasarlandığını, söz konusu halı deseninin davacı yönlendirmesi ile üretilmiş olması karşısında ürünün davacının ürününün birebir aynısı olmasında müvekkilinin kastı ve kusuru bulunmadığını, davacının sahte hesaplar üreterek kendisine kazanç sağlamaya çalışmakta olduğunu, bu hususun mahkemece hiç değerlendirilmediğini, emsal mahiyette Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28.02.2018 tarihli 2016/6964 E. 2018/1497 K. Sayılı ilamının bulunduğunu, davacının davasını kesin olarak ispatlayamadığını, mali bilir kişi raporunda yapılan hesaplamanın varsayımsal olduğunu, davacı tarafından tasarım tescili alınan ve müvekkili şirket tarafından birebir aynısını sattığı tespit edilen halının satılmadığının dosyadaki bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, bu durumda kar kaybından bahsedilemeyeceğini, davacının tuzak siparişinin söz konusu olduğunu, müvekkili şirketin instagram hesabındaki beğeni ve yorumların reklam amaçlı olduğunu, bu sayılar üzerinden zarar hesabı yapılmasının hakkaniyete aykırı olduğunu, her beğeninin satış olduğu anlamına gelmeyeceğini, davacı tarafın yoksun kaldığı karının bulunduğunu somut olmayan dosyadaki deliller ile ispatlamasının mümkün olmadığını, hal böyle olunca davacı tarafından ispatlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, manevi tazminat koşullarının oluşmadığını, tasarım ihlali bulunmadığını, itibar zedelenmesi olmadığını, davacı hakkına tecavüz mahiyetinde fiil bulunmadığını, davacının manevi zararını ispatlayamadığını beyanla kararın kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Dava; https/www...com/ internet sitesine tedbiren erişimin durdurulması; üretilen, basılı yayınlara ve bu yayınları üretmeye yarayan araçlara tedbiren ve/ veya kararla el konulması ve yayınlar üzerinde mülkiyet hakkı tanınması; marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzere gerekli tedbirin alınması, özellikle el konulan ürünlerin ve araçların üzerindeki markaların silinmesi veya marka hakkına tecavüzün önlenmesi için kaçınılmazsa imhası; marka hakkına tecavüz eden kişi aleyhine verilen mahkeme kararının, masrafı tecavüz eden tarafından karşılanarak kamuya yayın yoluyla duyurulması; tescilli markamız ve ticari unvanında “...” ibaresinin ( çekirdek kelimesinin ), davalının ... San. Ltd. Şti olan ticari unvanından çıkarılması; "... ” ibaresi ve bu ibareyle iltibasa neden olacak derecede benzer olan sair benzer ibareleri kullanmaktan men edilmesi; marka hakkına ve unvana tecavüz fiillerinin durdurulması, tecavüzün giderilmesi, 10.000-TL manevi tazminatın ödenmesi; belirsiz alacak olarak maddi tazminat hesabında TTK Haksız Rekabet Hükümleri ve 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu 151. maddesi (2/ b) Sınat mülkiyet hakkına tecavüz edenin elde ettiği net kazanç.” hesap edilmesi, şayet bu durum fiilen mümkün olmazsa (2/c) Sınat mülkiyet hakkına tecavüz edenin bu hakkı bir lisans sözleşmesi ile hukuka uygun şekilde kullanmış olması hâlinde ödemesi gereken lisans bedeli. ” üzerinden maddi tazminata karar verilmesine yönelik daha sonra arttırılmak üzere ise şimdilik 1.000-TL maddi tazminatın ödenmesi; maddi, manevi ve itibar tazminatlarına haksız fiil başlangıcı itibariyle ticari faize hükmedilmesi; hükmün özetinin ilanı istemine ilişkindir. Davacı dava dilekçesi ile maddi tazminat talebini belirsiz alacak olarak talep ettiğini açıkça beyan etmekle yapılan yargılama işlemlerinde hukuka aykırılık görülmemiş aksi yöndeki davalı istinafı yerinde bulunmamıştır. Eldeki davada teknik yönden değerlendirme içeren bilirkişi raporu alınmış olup somut davada rapora karşı beyanlar ve itirazlar birlikte değerlendirildiğinde açıklanan hususlar gözetildiğinde iddia- savunma- toplanan bilgi, belge, deliller ile itirazların raporda ve gerekçeli kararda karşılandığı saptanmıştır. Mahkemece bilirkişi raporuna atıfta bulunularak hüküm kurulmuş olup raporun hangi nedenle hangi kısmının neden üstün tutulduğu karar yerinde tartışılmıştır. Davacının ve davalının dosyaya sunduğu bilgi, belge ve deliller kapsamında; davalının davacının marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturan fillerinin bulunduğuna, davacının davasını ispatladığına, tazminat şartlarının hükümde belirlendiği şekilde oluştuğuna kanaat getirilmekle; davalının ticari evrakında kartvizitlerinde, antetlik kağıtlarında, faturalarında, davacı adına tescilli olan "..." marka ibaresini büyük puntolarla ve ön plana çıkarır şekilde markasal olarak kullanmasının, marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti ile bu şekildeki kullanımın men'ine, bu şekilde kartvizit, antetli kağıt, fatura vs. ticari evraklarının toplatılarak imhasına, davalının ticaret unvanındaki "..." ibaresinin ticaret sicilinden terkinine, toplam 1.000-TL maddi ve 5.000-TL manevi tazminatın 03.08.2017 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, hüküm kesinleştiğinde masrafı davalıdan alınarak, hüküm özetinin ülke genelinde yayınlanan bir gazete ile ilanına, fazlaya dayalı taleplerin reddine karar verilmesinde; toplanan delillere, bilirkişi tarafından yapılan alacak hesabına, iddia ve savunma kapsamına göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamıştır. Neticeten, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, 6100 Sayılı HMK'nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 21/05/2019 tarih ve 2017/530 E. 2019/188 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 409,86-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 103,40-TL harçtan mahsubu ile bakiye 306,46-TL daha harcın davalıdan tahsiliyle Hazine'ye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK'nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık kesin süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz başvurusunda bulunma yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy