İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1449 Esas 2023/299 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1449
Karar No: 2023/299
Karar Tarihi: 30.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1449 Esas
KARAR NO: 2023/299
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/03/2019
NUMARASI: 2014/1465 E. - 2019/199 K.
DAVANIN KONUSU: Çek İstirdat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi'nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 11/03/2014 tarihinde müvekkiline ait işyerinde hırsızlık olayı yaşandığını, bu olay nedeniyle karakola başvurulduğunu ve çalınan çek ve senet yapraklarına ilişkin olarak Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/81 Esas sayılı, Bakırköy 14. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/75 Esas sayılı ve Bakırköy 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/82 Esas sayılı dosyalarından davalar açıldığını, ilgili çek ve senetler için ödeme yasağı kararı alındığını, davaya konu Kuveyt ... Bankası A.Ş. Erzurum Şubesi'ne ait, keşidecisi ... (...) olan, ... nolu, 28/06/2014 tarihli, 6.000-TL bedelli çek ile, ... Bankası A.Ş. Erzurum Şubesi'ne ait, keşidecisi ... (...) olan, ... nolu, 28/05/2014 tarihli, 5.000-TL bedelli çeklerin ciro yoluyla davalıya geçtiğini ayrıca dava konusu olmayan başka bir çekin yine davalı tarafça takasa verildiğini, polis teslim kararı nedeniyle ilgili bankanın çeki karakola teslim ettiğini, davalı tarafça bu olay üzerine müvekkilinden diğer çeklere ilişkin bilgi alındığını fakat çeklerin çalıntı olduğunu bildiği halde Bakırköy 14. Asliye Ticaret Mahkemesindeki davaya müdahil olduğunu, dava konusu çeklerin müvekkilinin elinden rızası dışında çıktığını beyanla ... Bankası A.Ş. Erzurum Şubesi'ne ait, keşidecisi ... (...) olan, ... nolu, 28/06/2014 tarihli, 6.000-TL bedelli çek ile, ... Bankası A.Ş. Erzurum Şubesi'ne ait, keşidecisi ... (...) olan, ... nolu, 28/05/2014 tarihli, 5.000-TL bedelli çeklerin istirdadına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çeklerin müvekkili ile dava dışı ... Tic. Ltd. Şti.arasında imzalanan faktoring sözleşmesi kapsamında müvekkiline teslim edildiğini, müvekkili tarafından bu çekler nedeniyle Bakırköy 14. Asliye Ticaret Mahkemesi'ndeki davaya müdahil olduğunu, müvekkili şirketin ... çek numaralı çekin meşru hamili olduğunu, bu çeklerin çalıntı olup olmadığının müvekkili tarafından bilinmediğini, müvekkili tarafından yapılan tüm işlemlerin yasaya uygun olduğunu beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi "...Davacı şirkete ait iş yerinde meydana gelen hırsızlık olayı neticesinde davaya konu çek ile birlikte bir çok çekin çalındığı, davacı şirket tarafından çeklerin iptali istemiyle açılan dava sırasında çeklerin ibraz edildiğinin tespiti edildiği ve dava konusu çekler yönünden davalı tarafın çek iptal davasında müdahillik talep ettiği belirlenmiştir. Dava konusu çekleri iktisap eden davalı şirket faktoring şirketi olduğundan, çeklerin 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunun 9/2 maddesi uyarınca teslim alınması gerekmektedir. Davalı vekili tarafından, dava konusu çeklerin dava dışı ... Ticaret-... ve Odak Tur. Teks. İnş.ve Gıda Tic. Ltd. Şti. ile imzalanan faktoring sözleşmesi kapsamında temlik edildiği iddia edilmiş ise de; dava dosyasına faktoring sözleşmelerinin iki sayfasının sunduğu, sözleşmenin tamamının ibraz edilmediği, yine dava konusu çeklerle uyumlu çek tevdi bordrosu ile çek bedelleriyle uyumlu faturaların dosyaya sunulmadığı, bu durumda davalı ... şirketinin, dava konusu çekleri 6361 sayılı Yasa'nın 9/2 maddesi ile yönetmelik hükümlerine uygun şekilde temlik almadığından 6102 sayılı TTK'nun 792.maddesi gereğince iktisapta ağır kusurlu olduğu kanaatine varılmış olmakla..." gerekçesi ile davanın kabulüne, ... Bankası A.Ş. Erzurum Şubesi'ne ait, keşidecisi ... (...) olan, ... nolu, 28/06/2014 tarihli, 6.000-TL bedelli çek ile, ... Bankası A.Ş. Erzurum Şubesi'ne ait, keşidecisi ... (...) olan, ... nolu, 28/05/2014 tarihli, 5.000-TL bedelli çeklerin istirdadına, aksi halde bedellerinin davalıdan tahsiline karar vermiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece Mahkemesinin dosya içeriği ve kapsamını araştırmadan, ticari defterlerin usulüne uygun olarak tutulup tutulmadığını tespitini yapmadan eksik incelemeye dayalı olarak karar verdiğini, davacının hırsızlığa ilişkin def'i veya itirazını müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, müvekkilinin TTK m.790,792 gereği iyi niyetli meşru yetkili hamil olduğunu, iktisapta ağır kusurunun da bulunmadığını, kıymetli evrakın mücerretlik ilkesinin kıymetli evrak hukukunun prensiplerinden olduğunu, şeklen müteselsil ve birbirine bağlı ciroların mevcut olduğunu, iyi niyetli hamil olarak edinme sebebini kanıtlamakla yükümlü dahi olmadığını, emsal mahiyette YHGK'nun 2012/19 Esas- 2012/185 Karar- 13.06.2012 tarihli kararın bulunduğunu, dosyaya bilgi- belge ve delillerinin (Fatura devrini gösteren form, Çek Tevdi Bordrosu, Temlik Formu, Müşteri Kabul Beyanı, Sözleşme Sureti) taranıp hali hazırda zaten sunulu olduğu halde Mahkemece bu hususların dikkate alınmadığını, çekleri tevsik eden faturaların ticari defter kayıtlarda yer alıp almadığı, devrin ne şekilde yapıldığı, ticari defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı hususu araştırılmadan müvekkilinin kötü niyetli olduğu yönünde hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğunu, çek bankaya ibraz edildiğinden ve tahsil edildiğinden çekin elinde olmadığını, Mahkemece soruşturma dosyası kapsamında yeterli araştırma yapılmadığını beyanla kararın kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir : Dava; TTK'nun 792. maddesinden kaynaklanan, hırsızlık iddiası ile çek istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece Mahkemesi, dosyaya çeklerin devrini tesvik eder nitelikte belgelerin dosyaya sunulmadığı, davalının çeklerin iktisabında ağır kusurlu olduğu gerekçesi ile çeklerin istirdadına, mümkün değilse tahsil edilen bedellerin iadesine karar vermiştir. Davalı ise, dosya kapsamına bilgi- belge ve delillerini sunduğunu, ticari kayıtlarının incelenmediğini, eksik inceleme ve değerlendirme yapıldığını, buna göre davanın reddinin gerektiğini savunmuştur. Uyuşmazlık, TTK m.792 şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Dava konusu çekler; ... Bankası A.Ş. Erzurum Şubesi'ne ait, keşidecisi ... (...) olan, .. nolu, 28/06/2014 tarihli, 6.000-TL bedelli çek ile ... Bankası A.Ş. Erzurum Şubesi'ne ait, keşidecisi ... (...) olan, ... nolu, 28/05/2014 tarihli, 5.000-TL bedelli çektir. Her iki çekin lehtarı davacı ... olup, her iki çekin ciro ile ...Ticaret- ...'a devredildiği, ...Ticaret- ...tarafından da davalı ... AŞ' ye ciro edildiği belirlenmiştir. Davacı şirket tarafından iş yerinde meydana gelen hırsızlık olayı sonucu çeklerin zayi olduğu iddiası ile çeklerin iptali istemiyle dava açıldığı, Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/539 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında, davalı tarafından dava konusu çekler yönünden müdahillik talebinde bulunulduğu, yapılan yargılama neticesinde Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2014/539 Esas, 2014/359 Karar sayılı kararı ile çeklerin ibraz edilmesi nedeniyle dava konusuz kaldığından davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği belirlenmiştir. Çek, 6102 sayılı TTK’nın üçüncü kitabı ile 5941 sayılı Çek Kanunu ve bu Kanun uyarınca çıkarılan tebliğlerle düzenlenen bir kıymetli evraktır. 6102 sayılı TTK’nın 670 vd. düzenlemelerine göre çek de poliçe ve bono gibi bir kambiyo senedidir. 6102 sayılı TTK’nın üçüncü kitabında 780-823. maddeleri arasında düzenlenen çeke 818. maddenin yaptığı atıflar çerçevesinde poliçeye ilişkin hükümlerin uygulanması kabul edilmiştir (Bozer, Ali /Göle, Celal: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara, 2018, s:221, 6102 sayılı TTK’nın 778. ve 6762 sayılı eTTK’nın 690, 730. Maddeleri). Çek, TTK’da tanımlanmamıştır. Çeke ait hükümler göz önüne tutularak çek şöyle tarif edilebilir: Çek, kanunun öngördüğü belirli şekil şartlarına bağlı, soyut ve kayıtsız şartsız bir bedelin ödenmesi konusunda sadece bankalar üzerine düzenlenebilen, kıymetli evraktan sayılan özel bir havaledir (Tuna, Ergun/ Göç Gürbüz, Diğdem: Ticaret Hukuku Prensipleri Kıymetli Evrak, Ankara 2018, s.268). Türk Hukuk Lûgatında çek; 6102 sayılı TTK’nın 780. maddesi esas alınarak, senet metninde “çek” sözcüğünün ve eğer senet Türkçe’den başka bir dilde yazılmış ise o dilde “çek” karşılığı kullanılan sözcüğü, kayıtsız ve şartsız belirli bir bedelin ödenmesi için havaleyi, ödenecek kişinin ve “muhatabın” ticaret unvanını, ödeme yerini, düzenleme tarihinin ve yerini, düzenleyen imzasını içeren; ödeme aracı niteliğinde emre yazılı senettir şeklinde tanımlanmıştır. Bu havalenin yazılı şekilde yapılması, belli şekil şartlarını içermesi ve kayıtsız şartsız bir ödeme yetkisi biçiminde olması gerekir. Diğer kambiyo senetlerinde olduğu gibi çekte de sıkı sıkıya şekle bağlılık esası geçerlidir. Zorunlu unsurlardan birinin bile eksikliği çekin bu niteliğini ortadan kaldırır. Çekin zorunlu unsurları, mülga 6762 sayılı eTTK’nın 692-693. maddelerinde gösterilmiştir (6102 sayılı TTK m.780, 781). 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Elden çıkan çek” başlıklı 792. maddesi (eTTK’nın 704. maddesi) ise; “(1) Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da hamil hakkını 790 ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür” hükmünü içermektedir. İstirdat davası olarak nitelenen bu dava özü itibariyle menkullerin iadesini sağlamak için açılan menkul davası niteliğindedir. Medeni hukukta bu dava gasp, çalınma veya ziya hâllerinde sadece kötü niyetli değil, iyi niyetli hamile karşı da açılmakta ise de, kambiyo senetleri yönünden bir sınırlama getirilmiş ve aynî haklardaki genel prensipten ayrılmak suretiyle, söz konusu davanın yalnızca kötü niyetli veya senedi iktisabında ağır kusuru bulunan kimselere karşı açılabileceği esası benimsenmiştir. Bu tür davalarda, davacının senedin rızası hilafına elinden çıktığını ve senedi elinde bulunduran şahsın kötü niyetli veya iktisabında ağır kusurlu olduğunu ispat etmesi gerekir (Öztan, Fırat: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara 2000, s. 294). TTK m.818/1-d atfı ile çekte ciro hakkında TTKm. 683 ilâ 685. maddeler uygulanır. Usule uygun ciro ile çekten doğan bütün haklar ciro edilen kişiye geçer. Çekin ilk cirosunu yapabilecek kişi aynı zamanda çekin ilk hamili sayılan lehtardır (Teoman, Kitap,1,s 138). Kambiyo senetleri sebepten soyut olup, çeki elinde bulunduran hamilin ayrıca çeki ticari ilişki kapsamında elinde bulundurduğunu ispat etmesi aranmayacaktır. Aksine, eldeki davada olduğu gibi çekin rızası dışı elden çıktığını ya da çekten hiç haberdar olmadığını veya hiç eline geçmediğini ve hamilin TTK'nın 790.ve 792. maddeleri kapsamında çeki iktisabında ağır kusurlu veya kötüniyetli olduğunu ispat yükü davacı üzerindedir. Yine menfi tespit isteminde davacı, paranın neden davalıya verilmesi lazım gelmediğini ispatla yükümlüdür. Bu noktada, “Faktoring (Factoring)” kavramı üzerinde durulması ve kurum olarak nasıl islediğinin açıklanmasında fayda bulunmaktadır. Türkiye’de faktoringin gelişmesi 1980 sonrası dışa açık ekonomi politikaları ve ihracata dayalı sanayileşme stratejileriyle paralellik göstermektedir. Ülkemizde kısa bir geçmişi olduğu hâlde hızlı bir gelişme gösteren faktoring hakkında 13.12.2012 tarihine kadar müstakil bir yasa yürürlüğe konmamış, faktoring işlemleri, önceleri 90 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye dayanılarak 1994 yılında yayımlanan "Faktoring Şirketlerinin Kuruluş ve Esasları Hakkında Yönetmelik", daha sonra da 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ile faktoring şirketlerinin kuruluş ve faaliyet izni ve denetim yetkisinin BDDK’ya verilmesi üzerine BDDK tarafından çıkarılan ve 10.10.2006 tarih ve 26315 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan "Finansal Kiralama Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik" hükümleri çerçevesinde düzenlenmiştir. Ancak, anılan yönetmelik hükümleri ihtiyaçları karşılamaktan uzak olduğu için 23.11.2012 tarihinde 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu (FKFFŞK) kabul edilmiş ve 13.12.2012 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir (Saraç, Şükrü: Yargıtay Kararları Işığında Faktoring, Ankara, 2013, s.43). Bu Kanun’un yürürlüğe girmesinden sonra ise, 24.04.2013 tarihli “Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Çalışma Esasları Hakkında Yönetmelik” yayımlanmıştır. Şu anda ülkemizde faktoring işlemleri, FKFFŞK ve bu Kanun’a dayalı olarak çıkartılan Yönetmelik ve diğer mevzuat hükümlerine göre yapılmaktadır. Factoring (mevzuatta kullanılan şekliyle Faktoring) Latince “Factor” kelimesinden türetilmiştir. Faktoring; “Müşterinin üçüncü şahıs olan borçlu karşısındaki mal tesliminden veya iş görme/hizmet ediminden ileri gelen alacaklarının karşılığını, alacağın tahsilinden önce avans olarak ödeyerek alacağın tahsil edilmemesi riskinin ve müşteri için borçlunun muhasebesinin tutulması, ihtar işlemleri gibi iş görme/hizmet edimlerinin üstlenilmesi suretiyle devir ve satın alınması” olarak tanımlanmaktadır (Kocaman, Arif: Faktoring İşlemlerinin Hukuki Niteliği, Ankara 1992, s.21). Türk Hukuk Lûgatında da vadeli mal satışı yapan işletmelerin bu satışlardan doğan alacaklarının finans kurumunca satın alınması olarak tanımlanmış ve böylece tahsil rizikosunun satın alan firmaca yüklenildiği dile getirilmiştir. Konuyu düzenleyen Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğe göre Türkiye’de bu işlemler ancak Faktoring Şirketleri tarafından yapılabilir. Faktoring’in amacı, firmalara satışlarının ve kârlarının artması konusunda yardımcı olmaktır. Kapsam olarak faktoring; bir mali kuruluş (factor/faktor) ile ticarî borçlular (müşteriler) ve mal satan veya hizmet arz eden bir ticarî işletme arasında (satıcı) üç taraflı bir sözleşme olup, genelde rücu hakkı olmaksızın alıcının borçluların hesap hasılalarını factor satın alır ve bu suretle müşterilere tanınan kredileri kontrol altında tuttuğu kadar, muhasebe ve tahsilatını da yürütür. Faktoring işleminin üç tarafı vardır. Bunlar; a) Müşteri (firma):Faktoring hizmetlerini talep eden ve alacaklarını faktoring şirketine devreden (satan) işletme, b) Faktoring Şirketi (Factor): Müşterinin alacaklarını devir ve satın alarak karşılığında nakit olarak ödeyen şirket, c) Borçlu: Müşterinin alacaklı olduğu kişi veya işletmedir. Faktoring şirketlerinin yapamayacakları iş ve işlemler Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmeliğin 19 ve 22/2. maddelerinde düzenlenerek; 19. madde ile; “Bu Yönetmelik hükümlerine göre kendilerine faaliyet izni verilen şirketlerin, müşterileri ile yapacakları işlemler için yazılı sözleşme düzenlemeleri zorunludur.” şeklinde düzenleme yapılarak yazılı sözleşme yapma zorunluluğu getirilmiş, 22. maddenin 2. fıkrasında ise; “Faktoring şirketleri kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş veya doğacak fatura veya benzeri belgelerle tevsik edilmeyen alacakları satın alamazlar veya tahsilini üstlenemezler” hükmüne yer verilmiştir. Ceza ve Hukuk Mahkemeleri kararları arasındaki ilişkiyi düzenleyen 6098 sayılı TBK'nın 74. maddesi hükmü hukuk hakimini, ceza mahkemesinin kesinleşen kararı karşısında maddi hukuk bakımından kural olarak bağımsız kılmaktadır. Ancak hukuk hakiminin bu bağımsızlığı sınırsız değildir. Her mahkumiyet kararı o eylemin hukuka aykırılığını tespit etmesi bakımından hukuk hakimini bağlayıcı niteliktedir. Ceza hakiminin saptadığı maddi olaylar ve özellikle fiilin hukuka aykırılığı ve davalı tarafından işlenmiş olup olmadığı hukuk hakimini bağlar. Davacının çeklerin çalındığını iddia etmesi, davalının çekleri usule uygun iktisap ettiğini savunması karşısında; yukarıda izah olunan çerçevede tarafların iddiaları- savunmaları- tarafların toplanan bilgi, belge ve delilleri gereği çekleri tevsik eden faturaların davalı ticari defter kayıtlarda yer alıp almadığı bilirkişi marifeti ile incelenmeli, yine maddi vakıalar açısından ceza soruşturma kapsamı beklenmeli, fatura devrini gösteren form, çek tevdi bordrosu, temlik formu, müşteri kabul beyanı, sözleşme suretinin davalı tarafından tam ve eksiksiz ibrazı ile (dosyada bir kısım eksiklikler mevcut olmakla davalı tarafa usule uygun kesin süre verilerek mezkur belgelerin ibrazı sağlanmalı, ibraz edilmeme halinde sonuçları hatırlatılmalı) devrin ne şekilde yapıldığı, ticari defterlerin usulüne uygun tutulup tutulmadığı hususu araştırılmalıdır. Yukarıda belirtilen gerekçelerle sonuç olarak; 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-a/6. maddesi gereğine kararın kaldırılmasına, Mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması sebebiyle yukarıda belirtilen eksiklikler giderildikten sonra sonucuna göre esastan bir karar verilmek üzere davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye geri gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak oy çokluğu ile aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile;2-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 07/03/2019 tarih, 2014/1465 E. 2019/199 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5-Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK'nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy çokluğu ile karar verildi. 30/03/2023
MUHALEFET ŞERHİ: Uyuşmazlık, TTK m.792 şartlarının oluşup oluşmadığı noktasındadır. Dava konusu çekler; ... Bankası A.Ş. Erzurum Şubesi'ne ait, keşidecisi ... (...) olan, ... nolu, 28/06/2014 tarihli, 6.000-TL bedelli çek ile ... Bankası A.Ş. Erzurum Şubesi'ne ait, keşidecisi ... (...) olan, ... nolu, 28/05/2014 tarihli, 5.000-TL bedelli çektir. Her iki çekin lehtarı davacı ... olup, her iki çekin ciro ile ...Ticaret- ...'a devredildiği, ...Ticaret- ...tarafından da davalı ... AŞ' ye ciro edilmiştir. TTK'nın kambiyo senetlerine ilişkin genel hükümlerine nazaran faktoring işlemleri bakımından özel bir hüküm niteliğinde olan ve uyuşmazlığın çözümünde öncelikle uygulanması gereken 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu ve buna ilişkin Yönetmelik ile BDDK Genelgeleri çerçevesinde değerlendirilip, çözüme kavuşturulması gerekmektedir. 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun 9/2. maddesine göre, faktoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz. Somut olayda mahkemece; Davacı şirkete ait iş yerinde meydana gelen hırsızlık olayı neticesinde davaya konu çek ile birlikte bir çok çekin çalındığı, davacı şirket tarafından çeklerin iptali istemiyle açılan dava sırasında çeklerin ibraz edildiğinin tespiti edildiği ve dava konusu çekler yönünden davalı tarafın çek iptal davasında müdahillik talep ettiği, Dava konusu çekleri iktisap eden davalı şirket faktoring şirketi olduğundan, çeklerin 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunun 9/2 maddesi uyarınca teslim alınması gerektiği, Davalı vekili tarafından, dava konusu çeklerin dava dışı ...Ticaret- ...ve ... Gıda Tic. Ltd. Şti. ile imzalanan faktoring sözleşmesi kapsamında temlik edildiği iddia edilmiş ise de; dava dosyasına faktoring sözleşmelerinin iki sayfasının sunduğu, sözleşmenin tamamının ibraz edilmediği, yine dava konusu çeklerle uyumlu çek tevdi bordrosu ile çek bedelleriyle uyumlu faturaların dosyaya sunulmadığı, bu durumda davalı ... şirketinin, dava konusu çekleri 6361 sayılı Yasa'nın 9/2 maddesi ile yönetmelik hükümlerine uygun şekilde temlik almadığından 6102 sayılı TTK'nun 792.maddesi gereğince iktisapta ağır kusurlu olduğu kanaatine varıldığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmesi isabetlidir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.

Full & Egal Universal Law Academy