İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/600 Esas 2023/461 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/600
Karar No: 2023/461
Karar Tarihi: 04.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/600
KARAR NO: 2023/461
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 02/02/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/108 Esas (Derdest)
DAVA: Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati haciz talep eden vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
TALEP: İhtiyati haciz talep eden vekili dilekçesinde özetle; taleplerinin kabulü ile bu karar doğrultusunda davalı adına kayıtlı tüm taşınır ve taşınmazların, alacak ve banka hesaplarının tespitini, BDDK'ya müzekkere yazılmak suretiyle türkiye genelinde faaliyet yürütülen tüm bankalar nezdinde sorgulama yapılmak suretiyle bankada bulunan tüm hak ve alcaklarının tespiti ile 3. Kişilere devir ve tesliminin önlenmesine yönelik ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın müvekkile karşı açtığı davada tamamen haksız ve kötü niyetli olduğunu, davcının soyut ve mesnetsiz olan iddiaları ileri sürdüğünü, iddia edildiği gibi müvekkili ile aralarında hiçbir sözleşme ilişkisinin bulunmadığını, davacı tarafın dayandığı senetlerin, senet vasfı taşımadığını ve tahrif edildiğini, davacı tarafından müvekkiline karşı başlatılan kambiyo senetlerine mahsus yolla başlatılan takiplerin senetlerin senet vasfı taşımaması ve sahtelik itirazlarının kabul edilerek iptal edildiğini, davacı tarafın müvekkilinin yabancı olmasından faydalanarak müvekkili dolandırmak ve müvekkili üzerinden haksız kazanç elde etme uğraşı içerisinde olduğunu, davacı tarafın soyut, mesnetsiz, hiçbir delile dayanmayan davasına itiraz ettiklerini, davanın reddine karar verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı taraf üzerinde bırakılmasını talep ve beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, "İ.İ.K'nın 258/1. maddesinin 2. cümlesine göre: "İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklı, alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek delilleri göstermeye mecburdur." Bu madde uyarınca ihtiyati haciz talep eden, İ.İ.K'nun 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. İİK'nun 258. maddesi hükmüne göre, ihtiyati haciz talebinde kesin ispat aranmayıp alacağın varlığının yaklaşık ispatı yeterlidir.Dosya kapsamında sunulan bononnun tam olarak okunur vaziyette olmadığı, dosya kapsamı itibariyle de yaklaşık ispat koşulunun sağlanamadığı kanaatine varıldığından talebin reddine" karar verilmiştir.Bu karara karşı ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati haciz talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın Irak uyruklu olduğunu, müvekkili şirket ... Dan. Ltd. Şti yetkilisi ...'e şirketin iştigal faaliyeti çerçevesinde gayrimenkul satışlarında aracılık edebileceğini, Arap müşterilerle iletişim kurarak portföyü arttırmada yardımcı olabileceğini söylediğini, müvekkili ile davalı arasında ticari iş ilişkisinin başladığını, müvekkilinin davalı tarafa ilk başlarda güven duysa da davalının müvekkilinin müşterilere satılan gayrimenkulden hak etmiş oldukları aracılık (komisyon) alacağını müvekkili şirket adına tahsil ettiğini, müvekkili şirkete ödemediğini ve müşterilerin daha fazla gayrimenkul alabilecekken müvekkili şirket adına bu gayrimenkulleri satmayıp başka seçenekler sunduğunun anlaşıldığını, ... ve ... İsimli müşterilere yapılan satışlardan komisyon alacaklarının davalı tarafından tahsil edilmiş olduğunu ve halen ödenmediğini, davalının başkaca satışlardan da müvekkili şirket adına aldığı komisyon alacaklarının müvekkili şirkete teslim etmediğini, bu alacaklara yönelik olarak tarafların görüştüğünü, davalı tarafın eylemlerini itiraf ettiğini, ancak haksız tahsil ettiği parayı ödeyeceğini ve herhangi bir işlem yapılmamasını talep ettiğini, müvekkili şirkete alacaklarına karşılık olmak üzere müvekkili şirket ... Ltd. Şti. lehine 752.000,00 TL ve 655.000 TL miktarlı iki adet senet imza ederek müvekkili şirkete verdiğini, davalı hakkında müvekkili tarafından ayrıca dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, haksız rekabet ve sair suçlar nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğunu, iş çevrelerinde birden çok kişiyi hile ile zarara sokan davalı tarafın üzerindeki tüm mal varlığını başkalarına devretmeye çalıştığını, haksız kazanç elde eden davalının malvarlığına ihtiyati haciz konulması gerektiğini, aksi takdirde davanın başarıya ulaşsa dahi alacaklarının tahsilinin imkansız hale gelececeğini, dosyaya ibraz edilen bonoların dikkate alınması gerektiğini, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkeme tarafından verilen ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen arar kararın kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilerek müvekkilinin alacaklarına karşılık ihtiyati haciz kararı verilmesini ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılması gerektiğini ileri sürmüştür.Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmamış ve istinafa cevap dilekçesi sunulmadığı anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Talep İİK nun 257 ve devamı maddeleri uyarınca borçlunun mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasına ilişkindir. İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati haczin hukuki niteliği gerek doktrin, gerekse uygulamada tartışma konusu olup Yargıtay içtihatlarında ihtiyati haczin geçici bir haciz, dava veya icra takiplerine takaddüm eden emniyet tedbiri olduğu, bir icra takip işlemi olmadığı belirtilmekte, doktrinde ise muhafaza ve emniyet tedbiri, ihtiyati tedbirin özel bir nevi, koruma tedbiri, teminat tedbiri olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımlamalara göre ihtiyati haciz olağan haciz yolları dışında bir haciz yoludur.İhtiyati hacze karar vermenin ön koşulu İİK 258(1) maddesi ikinci cümlesinde de belirlendiği üzere ihtiyati haciz sebeplerinin varlığının istekçi tarafından mahkemede kanaat oluşturacak şekilde dosyaya sunulmasıdır. Bu anlamda ihtiyati haczin olağan haciz yolu olmaması nedeniyle her vadesi gelen alacak ya da ilamla hükmedilmiş bir alacak doğrudan ihtiyati haciz kararına konu olmaz. İstekte bulunanın alacağın varlığı ile borçlunun mal varlığına önceden el konulmasını gerektiren nedenlere ilişkin ikna edici nitelikte ihtiyati haciz sebeplerini bildirmesi ve bu konudaki delil ve belgelerini istemine ekli olarak sunması zorunludur. Nitekim yasanın 260 (3) maddesinde de ihtiyati haciz kararında haciz konulmasının sebebinin yazılmak zorunda olduğu gösterilmiştir. Bu düzenlemeden ister vadesi gelsin ister gelmesin olağan haciz yolu dışında ihtiyati haciz kararı vermeyi gerektirir nedenlerin kararda gösterilmesinin zorunlu olduğu, bu bağlamda talep eden tarafın bu nedenleri dosyaya sunması gerektiğinin arandığı açıktır.Somut olayda; Davacı davalı ile ticari ilişkisi bulunduğunu, davalı tarafından tahsil edilen bir kısım aracılık ücretlerinin kendisine ödenmediğini, ayrıca şirketin müşterilerini başka satıcılara yönlendirerek zarar verdiğini, şirketin alacaklarına karşılık olmak üzere 752.000 ve 655.000 TL bedelli 2 adet bonoyu davalının şirkete düzenleyip verdiğini, bu durumun davalının bir kısım borcu ikrarı anlamına geldiğini belirtip 50.000 TL kısmi alacak talep edildiği, davalı hakkında ihtiyati haciz talep edildiği, talebine dayanak olarak bir kısım evrak fotokopisi ile bahsi geçen 2 adet senet fotokopisine dayandığı, ilk derece mahkemesince dosyaya sunulan bononun okunur olmadığı ve yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle ihtiyati haciz isteminin reddine karar verildiği, davacı tarafça istinaf dilekçesi ekine elinde olduğunu iddia ettiği 2 adet bono fotokopisini eklemiş olduğu görülmüştür. Davacının elinde bulunduğunu iddia ettiği bonolar dışındaki diğer delillerinin alacağın varlığını yaklaşık olarak ispata yeterli olmadığı, bono asıllarının da ilk derece mahkemesine sunulmadığı, ciro ve zilyetliğin devri yoluyla 3. Kişilere hakkın devrinin mümkün olduğu bononun davacı elinde olup olmadığı hususunun belli olmadığı, bu haliyle ilk derece mahkemesince verilen karar tarihi itibarıyla alacağın varlığı ve muaacceliyetinin yaklaşık olarak ispat edilmediği anlaşılmakla ilk derce mahkemesince ihiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. HMK'nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati haciz isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı ihtiyati haciz isteyen tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati haciz isteyen tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK'nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.07/05/2023

Full & Egal Universal Law Academy