İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/555 Esas 2023/398 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/555
Karar No: 2023/398
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/555
KARAR NO: 2023/398
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/03/2023 (Ara Karar)
NUMARASI: 2023/144 Esas (Derdest)
DAVA: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)/İhtiyati Tedbir
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/05/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün ihtiyati tedbir talep eden vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü:
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
TALEP: İhtiyati tedbir talep eden vekili dilekçesinde özetle; davalı tarafından kaleme alınan ... gazetesinde yayımlanan yazısında müvekkil şirkete yönelik kişilik haklarına saldırı ve haksız rekabet teşkil eden beyanları nedeniyle, iş bu yazı içeriğinin müvekkilinin kişilik haklarına saldırı ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti, URL erişimin engellenmesi, kişilik haklarına yönelen tecavüzün kınanması, önlenmesi ve durdurulmasına, maddi tazminata ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla, müvekkili şirketin ticari itibarına yönelen saldırı nedeniyle uğramış olduğu manevi zararın giderilmesi adına TMK m.25 ve TBK m.49, TTK madde 55 ve devamı TBK m.58 uyarınca, haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte müvekkili için 1.000.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalıların cevap dilekçesi sunmadıkları görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, "...İhtiyati tedbir ile dava sonucunda elde edilmesi arzulanan menfaatin ( haksız rekabet teşkil ettiği iddia olunan yayımın durdurulması) temin edilmemesi gerektiğ,i ihtilaf konusu yayımın " haksız rekabet" teşkil edip etmediğinin yargılamayı gerektirdiği ve bu haliyle basın özgürlüğü-kamu yararı/ticari itibar-kişilik haklı dengesinin davacı şirket aleyhine bozulup bozulmadığının açıkça belirli olmadığı, yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gözetilerek https://www...com/... ve https://www...com/... URL adresinde yer alan haber yayınına tedbiren erişimin engellenmesine dair tedbir talebinin reddine " karar verilmiştir. Bu karara karşı ihtiyati tedbir talep eden vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: İhtiyati tedbir talep eden vekili istinaf dilekçesinde özetle; bir haberin hukuka uygunluk kriteri taşıması için dört ilkenin benimsendiğini, bunların gerçeklik, kamu yararı ve toplumsal ilgi, güncellik ve konu ile ifade arasındaki düşünsel bağ (üslup dengesi) olarak sayılabileceğini, bir yayının hukuka uygunluğu değerlendirilirken bu dört kriterden herhangi birinin sağlanmadığı tespiti halinde ilgili haberin hukuka aykırı olacağı tartışmasız olacağını, davalarını yapmış olduğu yayının hukuka uygunluk kriterlerinden en önemlisi olan gerçeklik unsurunu taşımadığını, basın özgürlüğü ve kişilik hakları dengesinin müvekkili aleyhine büyük ölçüde bozulduğunu, basın meslek etik ve ilkelerine aykırı şekilde gerçek dışı olduğunu bildiği veya bilmesi gerektiği bilgiyi haber olarak yayınlanması sebebiyle müvekkilinin kişilik haklarına zarar verildiğini, TTK'nın 57/1 maddesine göre “Başkalarını veya onların emtiasını, iş mahsullerini, faaliyetlerini yahut ticari işlerini, yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici beyanlarla kötülemek” iyiniyet kurallarına aykırı bir hareket olarak gösterildiğini, TTK'nın 60.maddesinde de haksız rekabetin basın vasıtasıyla işlenmesi halinde basının mesuliyetinin hüküm altına alındığını, TTK'nın 58. maddesi uyarınca haksız rekabet yüzünden müşterileri, kredisi, mesleki itibarı, ticari işletmesi veya diğer iktisadi menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeye maruz bulunan kimsenin maddede belirtilen davaları açabilecek ve aynı maddenin d bendi uyarınca kusur varsa zarar ve ziyanın tazminini ve e bendi uyarınca de Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde gösterilen şartlar mevcutsa manevi tazminat verilmesini isteyebileceğini, birçok illerimizi etkileyen ve büyük yıkıma neden olan deprem felaketi nedeniyle, müvekkili şirkete ait elektronik haberleşme sistemlerinin bulunduğu taşınmazlar ile elektronik haberleşme sistemlerinin hasar gördüğünü, müvekkili şirketin depremin ilk anından itibaren bölgeye sevk edilen ekipleriyle bütün bu zorluklara rağmen haberleşme altyapılarını çalışır hale getirmek ve iletişimde yaşanan aksaklıkları gidermek için canla başla çalıştıklarını, davalılardan ...'in genel olarak ulaşım, havacılık, telekomünikasyon ve bilişim sektörlerinde yazılar yazmakta olduğunu, daha önce yazılarında sektöre ilişkin objektif sayılabilecek değerlendirmelere yer verirken son dönemlerde müvekkili şirketin bir üst yöneticisi ile yaşadığı husumet neticesinde şirket ve yöneticileri aleyhinde sistematik olarak yazılar yazmaya başladığını, kendi yazıları harici başkaca haber sitelerine de yanlı haberler yaptırarak kişisel husumetini müvekkil şirkete ve yöneticilerine yansıtarak elindeki medya gücünü bu kapsamda kullandığını, ülkemizi yasa boğan elim olayı dahi fırsat bilerek yazıların devamı niteliğinde müvekkilini sistematik şekilde karalama çabasını daha da ileriye taşıdığını, bu kadarla da kalmayıp depremden sonra dava konusu yayında da olduğu üzere defalarca yayın konuğu olmak veya yayına telefonla bağlanmak yöntemi ile davaya konu iddialarını defalarca ulusal kanallarda da dile getirdiğini, ilgili beyanların müvekkil açısından kişilik haklarına doğrudan saldırı teşkil eder ithamlar içerdiğini, müvekkil şirketi kamuoyu önünde hukuka aykırı hareket eden, kamu güvenliğini düşünmeyen, hukuku dolanarak kendine menfaat sağlamak amacı güden bir şirket gibi göstermeye çalışarak kötülediğini, ayrıca Türkiye'nin önde ve etkin elektronik şirketlerinin başında gelen müvekkili hakkında kanuna ve mevzuata aykırı hareket ederek şirket kurduğu yönünde yer verilen ithamların da tamamen gerçeğe aykırı olduğunu, belirtilen sebepler neticesinde yerel mahkemenin tedbir talebinin reddine ilişkin ara karara yönelik istinaf başvurularının kabulüne karar verilmesini, istinafa konu ara kararının kaldırılmasını gerektiğini ileri sürmüştür. Davalılar tarafından istinaf başvuru dilekçesi ve istinafa cevap dilekçesi sunmadıkları anlaşılmıştır.
GEREKÇE: Talep, açılmış haksız rekabetin tespiti, önlenmesi manevi tazminat davası içinde TTK'nın 61 ve HMK'nın 389 ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati tedbire ilişkindir. İlk derece mahkemesince davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava, TTK'nın 54 ve devamı maddeleri gereğince açılmış haksız rekabet davasıdır. TTK'nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1. maddesinde, ''Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56. maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir '' düzenlemesi yer almaktadır.Buna göre bu tür davalarda talep edilebilecek ihtiyati tedbir talepleri öncelikle TTK'nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK'nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır.HMK'nın 389/1. maddesi ise, "Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir." şeklindedir.Aynı yasanın 390/3. maddesi, ''Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır'' düzenlemesini içermektedir. TTK 61. maddesi kapsamında ihtiyati tedbir verilebilmesi için HMK 389 ve devamı özellikle HMK 390/3.maddesinde tanımlanan" davanın esası bakımından haklılık" olgusunun birlikte gerçekleşmesi gerekir.Davalıların eylemlerinin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı, haksız rekabetin koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, iddiaya konu eylemlerin sabit olup olmadığı konularındaki nihai değerlendirme, devam etmekte olan yargılama sonunda verilecek esas hükümle ortaya çıkacaktır. Dosyanın mevcut durumu itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcut olup olmadığı ve iddia ve savunmada ileri sürülen konular ispata muhtaç durumdadır. Bu hususlar, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Ara karar tarihi itibariyle HMK'nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden ve değişen durumlara göre ilk derece mahkemesinden yeniden tedbir talep edilmesi de mümkün olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddi yönündeki ilk derece mahkemesi kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nin 353(1)-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-İhtiyati tedbir isteyen vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf karar harcı ihtiyati tedbir isteyen tarafından peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İhtiyati tedbir isteyen tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK'nın 362(1)f maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi. 07/05/2023

Full & Egal Universal Law Academy