İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2023/204 Esas 2023/327 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/204
Karar No: 2023/327
Karar Tarihi: 30.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/204
KARAR NO: 2023/327
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/10/2022
NUMARASI: 2022/497 Esas - 2022/854 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/03/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün tasfiye memuru vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle : Davacı müvekkili şirketin daval ışirketten olan bir kısım faturadan kaynaklanan alacağının tahsili amacıyla 05.11.2019 TARİNİNDE İstanbul Anadolu .. İcra Müdürlüğünün ... esas sayılı dosyası ile genel iflas yoluyla takip başlatılarak davalı şirkete 11 örnek ödeme emri gönderildiğini, davalı bu ödeme emrine itiraz ettiğinden davalıya karşı 20.02.2020 tarihinde İstanbul Anadolu 1 ATM 2020/87 esas sayılı dosyasında iflas davası açıldığını ve derdest olunduğunu, davalı borçlu şirketin iş bu dava devam ederken İstanbul Anadolu 1 ATM'nin 2020/87 esas sayılı dosyasında mahkemece şirketin tasfiyesinin sona erdiği 10.02.2022 tarihinde tescille sicil kaydının terkin edildiği İTO'dan celp edilen belgelerden öğrenildiğini, 21.06.2022 tarihli ara kararı ile davalı şirket hakkında ihya davası açmak üzere süre verildiğin belirterek sicilden terkin edilen davalı şirketin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı ... vekili cevap dilekçesi özetle; müvekkili müdürlüğün tescil taleplerini ilgili Yasa'nın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirip sonuca bağladığını, yargı mercii gibi hareket edemeyeceğini, bu hususun T.T.K.'nun 32. maddesinde ifade edildiğini, Tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluk şirket “tasfiye memuru”nda olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, tasfiye süreci eksik/erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı Ticaret Sicili Müdürlüğünün sorumluluğu bulunmadığını, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği "Yasal hasım" konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini, açıklanan nedenlerle müvekkili yönünden davanın reddini, aksi halde müdürlük aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Tasfiye Memuruna dava dilekçesi tebliğ edilmiş, cevap sunulmamıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: Mahkemece"...Ticaret Sicil Müdürlüğünde ... sicil numarası ile kayıtlı Tasfiye Halinde ... Limited Şirketinin İstanbul Anadolu 1 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/87 esas sayılı dosyasının sonuçlandırılması ve infazı ile sınırlı olarak ihyasına, davalı Tasfiye Memuru ...'un görevine devam etmesine, ihya hususunun Ticaret Siciline tescil ve ilanına, davacıya bu işlemleri yapmak üzere yetki ve mehil verilmesine" karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: istinaf yoluna başvuran tasfiye memuru istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece; davanın kabulüne karar verildiğini, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabul kararı tesis edilmiş olması hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı tarafından ihyası istenen şirketin davacı şirkete muaccel borcu bulunmadığından, davacının ihyası istenen şirket nezdinde kesinleşmiş bir alacağı bulunmadığından, davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunmadığından, ayrıca ihyası istenen şirketin tasfiye işlemlerinin usulüne uygun bir şekilde yapılarak şirketin ticaret sicilinden terkin edildiğini, tasfiye sürecini gereği gibi yerine getirildiği hiçbir kusuru ve dolayısıyla sorumluluğu bulunmadığını, borçlular tarafından süresinde başvuru yapılmadığının açıkça ortada olduğunu, dolayısıyla usulen tasfiye işlemi gerçekleştiği için davanın taraflarınca yöneltilemediğini, davacının davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, bu nedenle müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemesinin hukuka aykırı olup bu doğrultudaki kararın da kaldırılması gerektiğini, Mahkeme kararının bu hususlar yönünden istinaf talepleri kapsamında kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava,TTK'nın 547. Maddesi uyarınca tasfiye sonucu ticaret sicilinden terkin edilen şirketin derdest dava nedeniyle tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, bu karara karşı davalı tasfiye memuru tarafından, istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. TTK'nın 547. maddesi gereğince "(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir". Alacaklıların çağrılması ve korunması başlıklı 541/3 maddesinde "şirketin, henüz muaccel olmayan veya hakkında uyuşmazlık bulunan borçlarını karşılayacak tutarda para notere depo edilir" hükümleri düzenlenmiştir. Şirketlerin tüzel kişiliği ticaret sicilinden terkin ile sona ermektedir. şirketin tasfiye işlemlerinin eksiksiz ve tam olarak yapılması halinde tüzel kişiliğin sona ermesinden söz edilecektir.Tüzel kişiliğin son bulması sonucunu doğuran fesih ve tasfiye işleminin hatalı veya eksik olması halinde gerçek anlamda tasfiyeden söz etmek mümkün olmayıp bu durumda bundan zarar görenler veya o işlemi gerçekleştirenler tasfiyenin kaldırılmasını ve şirketin ihyasını talep etme hakkına olacaktır. Ek tasfiye niteliği gereği yeni bir hukuki durum yaratmayıp,tasfiye aşamasında ihmal edilen veya eksik yapılan işlerin tamamlanmasına imkan sağlayarak tasfiyenin gerçek anlamda tamamlanmasına hizmet eden geçici bir tedbir niteliğindedir.TTK 547. Maddesi uyarınca şirketin TTK hükümleri uyarınca genel kurulunun tasfiye kararı alması, atanan tasfiye memurları tarafından yapılan işlemler sonucu tasfiye sonu bilançosu açıklanarak sicilden şirketin terkin edilmesine yönelik davalarda ise, husumet ticaret sicil memurluğu ile son tasfiye memurlarına yöneltilir. Somut olayda ihyası talep edilen ...'nde kayıtlı ... Ticaret'nin tasfiyeye girdiği, tasfiye memuru davalının, 10/02/2022 tarihinde şirketin tasfiye kapanışı yapılarak ticaret sicilden kaydının terkin edildiği, sicilden terkin edilmeden önce davacı tarafından ihyası istenen şirket aleyhine İstanbul Anadolu ...İcra Dairesinin ... Esas sayılı dosyası ile iflas yolu ile takip yapıldığı ve bu takibe itiraz edilmesi üzerine İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/87 Esas sayılı dosyası ile ile açılan iflas davası derdest olduğu anlaşılmıştır. TTK 547 maddesi uyarınca açılan ihya davalarında husumet son Son tasfiye memuruna yönetilmesi isabetli olduğundan davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Tasfiye halinde bulunan bir şirketten alacaklı bulunan kişilerin yapılan ilanlara rağmen alacaklarını yazdırmamalarının alacağın düşmesini gerektirmediği gibi (Y11.H.D 'nin 07.12.2009 tarih ve E: 2008/7980 -K: 2009/12584),şirket hakkında açılan dava derdest iken yani şirket hakkında devam eden bir dava bulunmasına rağmen davaya konu şirketin tasfiyesi tamamlanmış olup, tasfiye memurunun TTK 541/3 maddesindeki sorumluluğu da gözetildiğinde derdest bir davanın bulunması nedeniyle tasfiyenin usülune uygun eksiksiz tamamlandığından bahsedilemeyecektir. Bu hale göre davacının anılan dava dosyası nedeniyle şirketin ihyasını istemekte haklı ve hukuki hukuki yararı bulunduğu ve terkin edilen şirket yönünden ek tasfiye koşulları oluştuğu anlaşılmıştır. Davalı tasfiye memuru davacının davacının muaccel alacağı alacağı bulunmadığı ve haksız olduğunu belirterek şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığını ileri sürmüş is de ileri sürülen bu husular eldeki davada incelenmesi gereken bir konu olmayıp devam eden derdest davanın konusunu oluşturduğundan , davalı tasfiye memuru vekilinin tasfiyenin usulüne uygun yapıldığı ve şirketin ihyasını gerektiren koşulların oluşmadığı yönünde ileri sürülen istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Bu durumda mahkemece davanın kabulü ile davaya konu şirketin ihyası ile ticaret sicil müdürlüğüne tesciline karar verilmesinde ve tasfiyenin gereği gibi yapılmaması nedeniyle açılan eldeki davada tasfiye sürecinden sorumlu olan tasfiye memurunun HMK 326 maddesi uyarınca yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olması ve yasal hasım konumunda olan davalı ... müdürlüğünün, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamasına göre yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, HMK 'nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda davalı tasfiye memurunun istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1- Tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2- Tasfiye memuru tarafından başvuru sırasında istinaf karar harcı peşin olarak yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3- Tasfiye memuru tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Kararın, HMK'nın 359/4 maddesi uyarınca Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara resen tebliğine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda,HMK 'nun 361/1. maddesi uyarınca kararın taraflara tebliğinden itibaren 2( iki hafta) içinde Yargıtay İlgili Hukuk Dairesi'ne TEMYİZ YASA YOLU açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 30/03/2023

Full & Egal Universal Law Academy