İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi 2020/1180 Esas 2023/404 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi
Esas No: 2020/1180
Karar No: 2023/404
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
43. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2020/1180
KARAR NO: 2023/404
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/10/2019
NUMARASI: 2017/869 Esas - 2019/1061 Karar
DAVA: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/04/2023
Taraflar arasında görülen dava neticesinde ilk derece mahkemesince verilen hükmün davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine düzenlenen rapor ve dosya kapsamı incelenip gereği görüşülüp düşünüldü;
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle;Taraflar arasında taşıma sözleşmesinden kaynaklı ticari bir ilişkinin mevcut olduğunu, davacının ... limited şirketine ait 2.232,60 kg boyanın Aktau- Kazakistan adresindeki alıcısına taşınmasını üstlendiğini, bu taşıma işini davalıya verdiklerini, davalının da bu işi ihbar olunan ... ltd Şti’ne verdiğini, taşıma işinin ... ve ... plakalı vasıtalar aracılığıyla yapıldığını, ancak malların alıcısına teslim edilmediğini, bu yüzden ... limited şirketi’nin İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/560 Esas dosyası ile kendilerine ve ihbar olunan ... nakliyat şirketine tazminat davası açtığını ve kazandığını, açılan bu davanın davalı ... şirketine ihbar edildiğini, yapılan yargılama sonucunda mahkemenin 8.516.-EUR ve eklentileri ile birlikte iki firmanın da sorumluluğuna hükmettiğini, kendilerinin bu bedelinin yarısını İntemational şirketine 4.647,90.-EUR ve 2.166,42.-TL olarak protokol yapıp ödediklerini, ödenen bu bedel için davalıya rücu edip tahsil etmek amacıyla, davalı aleyhine Bakırköy ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlattıklarını, ancak davalının takibe itiraz ederek durdurduğunu, sonuç olarak huzurdaki davanın açıldığını, davalının İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/560 Esas, 2014/101 karar sayılı dosyası ile verilen kararı ihbar olunan sıfatıyla bildiğini, bu yüzden kötü niyetli olarak icra takibine itiraz ettiğini ve durdurduğunu, kötü niyetli ve haksız edilen itiraz nedeniyle davalının %20 den az olmamak üzere İcra İnkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle;Davanın zamanaşımına uğradığını, ayrıca davalının bahse konu zarardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, CMR sözleşmesinde taşıyıcı firmanın ... Nakliyat Şirketi olduğunu bu yüzden hasarın oluşumunda herhangi bir sorumluluklarının olmadığını, CMR senedinin 15.01.2008 tarihinde ... nakliyat firması tarafından tanzim edildiğini, zaten taşıma sözleşmesinin davacı firma tarafından yapılıp, fiili taşımanın da ... Firması tarafından gerçekleştirildiğini, Kendilerinin tamamen iyi niyetli olarak davacının fiili taşıyıcı bulamaması nedeniyle kendilerine yardımcı olunarak fiili taşıyıcı irtibatı sağladıklarını bu yüzden davanın ... nakliyat firmasına ihbar edilmesini, kendileri yönünden davanın reddedilmesini, haksız ve kötü niyetli dava nedeniyle davacının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yüklenmesine karar verilmesini talep etmiştir. İhbar olunan vekili tarafından mahkemenize verilen cevap dilekçesinde özetle: Davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, fiili taşıyıcı olarak yüklenen yükün 15.01.2008 tarihinde yola çıktığını, 01.02.2008 tarihinde Aktau gümrüğüne giriş yaptığını, ancak yükün boşaltılmasında alıcının sorumlu olduğunu, yükün varış yerine 01.02.2008 tarihinde ulaştığını fakat alıcı tarafından parsiyel yükün teslim alınmadığını, işlerinin taşıma olduğunu, yükün .boşaltılmasından sorumlu olan alıcının yükü teslim almadığının davacı ve davalı tarafın kabulünde olduğunu, zaten tarafların talimatları doğrultusunda yükü bir depoya boşalttıklarını, bu deponun da davalıya ait olduğunu, daha önce gönderici firma tarafından açılan İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/560 Esas sayılı davada verilen karar gereği icra yolu ile 10.000-EUR ödeme yaptıklarını ve sorumluluğu olmayan bir borcu ödeyerek mağdur olduklarını, bu nedenlerle haklarından hüküm tesis edilmemesine, haksız ve hukuka aykırı davanın usulden ve esastan reddedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstinaf incelemesine konu kararı veren ilk derece Mahkemesince eldeki dava hakkında yapılan yargılama sonunda, "Uyuşmazlığın CMR Konvansiyonu hükümleri uyarınca çözümleneceği, anlaşılmakla, Davacı akdi taşıyıcı dava dışı müşterisine ait eşyanın hasara uğraması nedeniyle CMR m. 17/1 ve CMR m.34 ve 37 b hükümleri çerçevesinde hasara bedelinin yarısını müşterisine tazmin ettiğinden,Alt taşıyıcı konumunda bulunan davalının da TTK m.888/3 uyarınca müşterek müteselsil sorumlu bulunduğu ,bu nedenle davalı alt taşıyıcıya rücu hakkı bulunduğu anlaşıldığından davalının haksız itirazının iptali ve takibin devamı,döviz cinsi kabul edilen alacak olan 4647,90Euro ya 3095 SK 4/a uyarınca faiz uygulanarak, TL cinsinden kabul edilen alacak olan 2.166,72TL sına ise takip tarihinden itibaren ticari faiz uygulanmasına," karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının taleplerinin zamanaşımına uğramış olup zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, bahse konu taşımada davacı akdi taşıyıcı, ... Tic. Ltd.Şti. ise fiili taşıyıcı konumunda olduğunu, bahse konu taşımanın yapılmasında 03.01.2008 tarihli CMR senedi davacı tarafından, 15.01.2008 tarihli CMR senedi fiili taşımacının ... firması tarafından tanzim edildiğini, taşıması yapılan emtiaların faturasına göre teslim ve ödeme şeklinin DDU olarak anlaşılmış olup bu satış şeklinde gümrük formaliteleri ve masraflarının alıcıya ait olduğunu, alacağın likit olmadığını ve bu haliyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olup verilen kararın kaldırılması gerektiğini, beyanla, ilk derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir.
GEREKÇE: Dava, akdi taşıyıcının gönderene ödediği hasar bedelini alt taşıyıcıdan rücuen tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, davasıdır. İstinafa gelen uyuşmazlık temelde, talebin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, davanın 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılıp açılmadığı ve davalının alt taşıyıcı olup olmadığı noktasındadır. Göndereni dava dışı ... Paz. Ltd. Şti olan 4 kap 2.232,60 kg boya emtiasının Gebzeden Aktau-Kazakistan adresindeki alıcı ... firmasına taşınması işini davacı üstlenmiştir. Bu taşımaya ilişkin olarak ayrıca davalı ... ile dava dışı ... Hiz. Tic. Ltd. Şti. Arasında 07/01/2008 tarihli Nakliye Anlaşması yapılmıştır. Davacı tarafından, dava dışı gönderen ... Paz. Ltd. Şti.'ne 04/01/2008 tarih ve 2100,00 USD bedelli navlun faturası; davalı tarafından ise davacıya 17/01/2008 tarih ve 1.600,00 USD bedelli navlun faturası düzenlenmiştir. Gönderen ... Ltd. Şti. Tarafından yükün alıcıya teslim edilmediği iddiasıyla taşıyıcılar ... ve ... San. Ltd. Şti hakkında açılan davada İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 15/04/2014 tarih ve 2013/560 E. - 2014/101 K. Sayılı kararı ile 8.516,00 Euronun davalı taşıyıcılar tarafından müteselsilen davcı gönderene ödenmesine karar verilmiştir. Davacı takip alacaklısı tarafından, davalı takip borçlusu hakkında, Bakırköy ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı takip dosyasında, " İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 15/04/2014 tarih ve 2013/560 E. - 2014/101 K. Sayılı ilamı gereğince ödenmiş olan paranın rücuen tahsili" sebebine dayalı olarak 4.666,00 Euro ve 2.166,42 TL asıl alacağın tahsili istemiyle 10/06/2015 tarihli takip talebi ile ilamsız icra takibi başlatılmış, itiraz üzerine takip durmuştur. Davacı tarafça, İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce hüküm altına alınan alacak ve yargılama masraflarının 1/2 oranında ödendiği iddiasıyla, ödenen tutarın alt taşıyıcı davalıdan rücunen tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu(İİK)'nun 67. maddesi uyarınca iptaline karar verilmesi istemiyle eldeki dava açılmıştır. Davalı taraf zamanaşımı def'i ve hak düşürücü süre itirazında bulunmuştur ve alt taşıyıcı olmadığını savunmuştur. Davalı tarafından dava konusu taşımaya ilişkin, davacıya navlun faturası düzenlenmiş ve ayrıca dava dışı fiili taşıyan ... Tic. Ltd. Şti. ile nakliye anlaşması yapılmış olması karşısında davalının alt taşıyıcı olduğunun kabulü gerekir. CMR Konvansiyonu'un 1. Maddesinde, sözleşmenin, sözleşmede belirtildiği gibi yükleme yeri ve teslim için belirlenen yerin en az biri akit ülke olan iki ayrı ülkede olması halinde, tarafların ikametgahı ve milliyetine bakılmaksızın ücret karşılığında yüklerin taşıt ile karadan taşınmasına ait her mukaveleye uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu kapsamda davaya konu taşımanın CMR Konvansiyonu hükümlerine tabi olduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. CMR'nin 39/4. Maddesinde, taşımacılar arasındaki davalarda madde 32 hükümlerinin uygulanacağı, bununla beraber, zamanaşımının ya bu anlaşma gereğince ödenmesi gereken tazminatın miktarını tayin eden son mahkeme kararı tarihinden yahut da böyle bir karar yoksa, ödeme tarihinden itibaren başlayacağı düzenlenmiştir. Mahkeme kararı bulunduğu hallerde zamanaşımı bu mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar. İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 15/04/2014 tarih ve 2013/560 E. - 2014/101 K. Sayılı kararı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 02/03/2015 tarih ve 2014/14660 E. - 2015/2817 K. Sayılı kararı ile onanmış, bu karara karşı yapılan karar düzeltme talebinin Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 09.02.2016 tarih ve 2015/7836 E.- 2016/1169 K. Sayılı kararı ile reddi ile karar kesinleşmiştir. Davaya konu icra takibinin başladığı 11/06/2015 tarihinde henüz anılan mahkeme kararı kesinleşmediğinden davanın zamanaşımına uğraması durumu söz konusu değildir. Bunun gibi, takibe itiraz edilmesi halinde, dava açma süresi itirazın takip alacaklısına tebliği ile başlayacak olup, itiraz dilekçesi takip alacaklısına tebliğ edilmediğine göre dava açılmasına ilişkin 1 yıllık hak düşürücü süre işlemeye başlamamıştır. Bu nedenlerle davalının zamanaşımı ve hak düşürücü süre savunmaları yerinde değildir. Tek bir mukaveleyle düzenlenen taşıma, karayolu taşımacıları tarafından ortaklaşa yapıldığında, tüm taşımanın yapılmasından her biri sorumludur. Ikinci taşımacı ile onu takip eden taşımacılar, malları ve sevk mektubunu kabul etmiş olmaları dolayısıyla ve sevk mektubundaki koşullar altında anlaşmaya katılmış olurlar(CMR m. 34). Bu Sözleşme hükümleri gereğince tazminat ödemiş taşımacı, bu tazminat üzerinden ödediği faiz ve yaptığı sarflarla birlikte tazminatı, taşımaya katılmış olan ziyan ve hasardan sorumlu olan taşımacı ister kendisi ister başka bir taşımacı tarafından ödensin, tazminatı tek başına yüklenmek zorundadır(CMR m. 37/1-a). Davalı fiili taşımayı başka bir firmaya yaptırmış ve ziyan bu taşıyıcının sorumluluğunda meydana gelmiş ise de, davalı, davacının alt taşıyıcısı olduğundan davacıya karşı sorumludur. Ziyanın fiili taşıyıcının sorumluluğunda meydana gelmesi davalının, davacıya karşı olan sorumluluğunu kaldırmaz.CMR'nin 39/1. maddesi, dava ile ilgili tebliğat yapıldıktan ve kendisine savunma hakkı verildikten sonra, tazminatın miktarı mahkeme kararı ile saptanmış ise 37 ve 38 inci maddeler gereğince bir istem karşısında kalan taşımacı, bu istemi yapan taşımacının yaptığı ödemenin yerinde olup olmadığını tartışma konusu yapamaz, şeklinde düzenlenmiştir.İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2013/560 Esas sayılı dosyasında dava, eldeki dosyanın davalısı ... Dış Tic. Ltd. Şti.'ne ihbar edilmiş olup, tazminatın miktarı da mahkeme kararına dayandığından eldeki davada bu hususun inceleme konusu yapılması mümkün değildir. Davalı alt taşıyıcı, davacı akdi taşıyıcıya karşı sorumlu olup mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.Ayrıca, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için takibe konu alacağın likit olması zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut olduğunda ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Eldeki davada, dava konusu alacak, eldeki davada tartışma konusu yapılamayacak bir mahkeme kararıyla tespit edildiğinden (belirlenebilir) olup, mahkemece hüküm altına alınan miktar üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesinin şartları oluşmuş bulunmaktadır. HMK'nın 355. Maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesi sonunda; ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR: Yukarıda ayrıntısı ile açıklanan nedenlerle; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353(1)b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Davalı tarafından başvuru sırasında peşin olarak yatırılan 285 TL harcın, alınması gerekli olan 1.136,06 TL harçtan mahsubu ile bakiye 851,06 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, HMK'nın 362(1)a maddesi uyarınca kesin olarak oy birliğiyle karar verildi.13/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy