İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2022/933 Esas 2023/360 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/933
Karar No: 2023/360
Karar Tarihi: 07.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2022/933
Karar No: 2023/360
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 10/11/2021
Numarası: 2014/645 (E) - 2021/772 (K)
Davanın Konusu: Maddi Tazminat
Karar Tarihi: 7/3/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının yolcu olarak bulunduğu dava dışı sürücü ...'ın yönetimindeki ... plakalı otomobilin Şanlıurfa iline doğru seyir halinde iken adı geçen sürücünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen kazada yaralanarak sakat kaldığını belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde 1.000,00 TL maddi tazminat ile 200,00 TL bakım tazminatı olmak üzere toplam 1.200,00 TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 8/10/2019 günü verdiği dilekçeyle talep ettiği toplam tazminat tutarını 75.014,77 TL'ye, 30/12/2021 günü verdiği ıslah dilekçesi ile de talep ettiği maddi tazminat tutarını toplam 103.737,34 TL'ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan ... plakalı otomobilin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalandığını belirterek toplanmasını istediği kanıtları bildirmiş, davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, 100.471,42 TL sürekli sakatlık tazminatı ile 3.265,92 TL bakıcı gideri olmak üzere toplam 103.737,34 TL maddi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 93 üncü maddesi ile halen yürürlükte olan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları uyarınca müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun genel şartlarla sınırlı olduğu, KTK'nin 90 ıncı maddesinin iptal edilmesinin hesaplama yönteminin değişmesi için gerekçe olamayacağını, yürürlükte olan mevzuata göre tazminatın TRH 2010 yaşam tablosu ile 1,8 teknik faiz kullanılarak hesaplanması gerektiğini, teknik faiz uygulanmadan yapılacak hesabın gerçek zararın belirlenmesinden uzaklaşılmasına ve sebepsiz zenginleşmeye neden olacağını, tedavi gideri taleplerinden ise Sosyal Güvenlik Kurumunun (SGK) sorumlu olduğunu; müvekkili şirket tarafından tedavi teminatı için prim tahsil edilmediğini; bilirkişinin davacının imzasız maaş bordroları uyarınca hesaplama yapmasının Yargıtay uygulamasına aykırı ve dayanaksız olduğu, zarar görenin birlikte, müterafik kusurunun bulunması durumunda tazminattan indirim yapılması gerektiğini, sigortalı araç sürücüsüne kusurun tamamının yüklenmesinin dayanağının bulunmadığını, davacının ancak rapor tarihinden itibaren faiz talep edebileceğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355 inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda:Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı istemine ilişkindir. Olaydan sonra kolluk tarafından düzenlenen Ölümlü/Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı içeriğinde, davacı ...'in yolcu olarak bulunduğu davalı ... Sigorta AŞ'ye ZMSS poliçesiyle sigortalı ... plakalı otomobil sürücüsü dava dışı ...'ın seyir halinde iken aracın sol arka tekerinin hasar görmesinin ardından direksiyon hakimiyetini kaybetmesi nedeniyle oluşan kazada KTK'nin 30/1-a maddesini ihlal ettiği belirtilmiş; olaydan dolayı kusurunun bulunmadığı, davalıya sigortalı araç sürücüsünün ise şeride tecavüz etme kuralını ihlal ettiği bildirilmiş; bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda ise, yolcuların can güvenliğini gözetme konusunda ihmalkar davranan, yüksek hız etkisi ve fazla yolcu ağırlığının oluşturduğu baskı altındaki seyri sırasında arka sol lastiğin patlaması sonucu 24 metre fren izi yaptıktan sonra araç hakimiyetini tamamen yitirerek yolun sağ tarafındaki tarlaya savrulan ve kaya parçasına çarpmak suretiyle durduğu anlaşılan araç sürücüsü dava dışı ...'ın asli derecede kusurlu olduğu, araç içinde yolcu olarak bulunan ve olayı önleme olanağı bulunmayan davalı ...'e ise kusur yüklenemeyeceği belirtilmiştir. Bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda; dava dışı sürücünün davranışları ve kazanın oluş biçimi irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranının; yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında bulunan nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığı anlaşılmış; aktüerya uzmanı bilirkişi raporunda, davacının sürekli sakatlığından kaynaklanan zararının PMF 1930 yaşam tablosunda öngörülen olası yaşam süresi ile öğretmen olarak görev yaptığı anlaşılan davacının çalıştığı kurum tarafından onaylanmış bordrolarında yer alan maaş bilgilerine göre gelirin her yıl için % 10 artırılıp, % 10 iskonto edilmesi esasına dayalı olan progressive rant hesap yöntemine göre Kanuna ve Yargıtay'ın süreklilik gösterilen kararlarına uygun biçimde belirlendiğinin anlaşılması karşısında, HMK'nin 279 uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan bilirkişiler kurulu raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiştir. Yargıtay 17 nci Hukuk Dairesinin 23/3/2021 gün ve 2021/2772 (E) - 2021/3174 (K), 2020/6173 (E) - 2021/3121 (K) sayılı kararlarında açıklandığı gibi; destekten yoksun kalma tazminatı davasında gerçek zararın miktarı, davacıların olay tarihindeki bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edecekleri kazanç toplamından oluşmaktadır. Desteğin veya hak sahiplerinin bakiye ömürlerinin daha önceki yıllarda Fransa'dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, ... Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Özü itibarıyla varsayımlara dayanan gerçek zararın hesaplanmasında, en doğru sonuca ulaşılması için gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu itibarla TRH 2010 yaşam tablosunun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği de gözönüne alındığında tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağı anlaşılmakla birlikte, davacının TRH 2010 yaşam tablosunda öngörülen bakiye yaşam süresinin, PMF 1931 yaşam tablosunda öngörülen bakiye yaşam süresinin daha uzun olması ve buna göre hesaplanacak tazminatın fazla olacağının anlaşılması karşısında, davalı ... Sigorta AŞ vekilinin bu nedene dayalı olarak, ilk derece mahkemesinin hükmüne yönelik istinaf kanun yoluna başvurmasında hukuki yararı bulunmamaktadır. Diğer yandan, KTK'nin 90 ıncı maddesinde yer alan "bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir" bölümündeki "bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda" ibaresi, Anayasa Mahkemesinin 7/7/2020 gün ve 2019/40 (E) - 2020/40 (K) sayılı kararıyla, Anayasa'ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Bu nedenle; işgücü kaybı tazminatı hesabında, yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması olanağı bulunmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden artık uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, tazminat hesaplamasının, %1,8 teknik faiz uygulanarak yapılması gerektiğine ilişkin istinaf nedeni de yerinde görülmemiş; davalı aleyhine hükmolunan tazminata faiz uygulanmasına karar verilmesinin de yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. 25/2/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 gün ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 59 uncu maddesiyle değiştirilen KTK'nin 98 inci maddesinde "trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı" öngörülmüştür. Motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alan zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketleri ile işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülükleri 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla KTK'nin 98 inci maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk davalı Sosyal Güvenlik Kurumuna geçmiştir. Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen KTK'nin 98 inci maddesi uyarınca, tüm tedavi giderlerinden değil, ancak söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, ZMSS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir. Bu itibarla belgesiz tedavi gideri niteliğindeki bakıcı giderinden, ZMSS poliçesini düzenleyen davalı sigorta şirketinin sorumlu tutulmasının isabetli olduğu kabul edilmiştir. Mağdurun, makul bir insandan beklenen davranışta bulunmayarak zararın meydana gelmesinde veya artmasında etkili olmasına birlikte kusur denilmektedir. (Prof. Dr. M.Kemal Oğuzman, Prof. Dr. M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Genişletilmiş 11 inci bası, 2'nci cilt, sayfa 120) Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan birlikte (müterafik) kusur 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 52 nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hâkim tazminat miktarını hafifletebilir. Zarar görenin birlikte kusurunun varlığının saptanması durumunda hesaplanan tazminattan; somut olayın özellikleri ile oluş biçimi ve zarar görenin zararın artmasına neden olan kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek tazminattan uygun bir indirim yapılması gerektiği gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta ise davaya konu kazada Adli Tıp Kurumu (ATK) 3 üncü Adli Tıp İhtisas Kurumunun raporuna göre, kot fraktür, akciğer kontizyonu ve parçalı femur kırığı oluşacak biçimde yaralandığı anlaşılan davacı ...'in, kolluk tarafından düzenlenen Ölümlü/Yaralanmalı Trafik Kazası Tespit Tutanağı içeriğine göre emniyet kemeri takmadığı; böylece davacının emniyet kemeri takmamasının kazanın oluşumuna etkisi bulunmamakla birlikte, kaza sonucu oluşan yaralanmasının ağırlaşmasına neden olduğunun anlaşılması karşısında; davacı lehine hükmolunan 100.471,42 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 3.265,92 TL bakıcı gideri tazminatından ayrı ayrı %20 oranında birlikte kusur indirimi yapıldıktan sonra; 80.377,14‬ TL sürekli iş göremezlik tazminatına, 2.612,74‬ TL bakıcı gideri tazminatına hükmolunması gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi yerinde değildir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalı ... Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK'nin 353/1-b/2 nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davanın kısmen kabulüne, 80.377,14 TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 2.612,74 TL bakıcı gideri tazminatı olmak üzere toplam 82.989,88‬ TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 5.669,03 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan karar ve ilam harcı 25,20 TL, tamamlama harcı olarak alınan 157,41 TL, ıslah harcı olarak alınan 252,11 TL olmak üzere toplam 434,72 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 5.234,31‬ TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 3-Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 13 üncü maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca kabulüne karar verilen maddi tazminat miktarına göre hesaplanan 13.278,38 TL nispi vekâlet ücretinin, davalı ... Sigorta AŞ'den tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacıya verilmesine, 4-Maddi tazminat davasının kısmen reddine ilişkin kararın birlikte kusur indiriminden kaynaklandığının anlaşılması karşısında, davalı sigorta şirketi yararına vekâlet ücretine hükmolunmasına yer olmadığına, 5-Davacı tarafından harcanan, ATK rapor gideri 500,00 TL, bilirkişi ücretleri 1.300,00 TL, 462,25 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 2.262,25‬ TL yargılama giderinden, davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%80 kabul, %20 ret) 1.809,8‬0 TL yargılama giderinin davalıdan tahsil edilerek, davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Harcanmayan gider avansının HMK'nin 333 üncü maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, B-İstinaf incelemesi bakımından; 1-Davalı ... Sigorta AŞ tarafından peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından geri verilmesine, 2-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalı ... Sigorta AŞ tarafından harcanan posta ve tebligat gideri 54,00 TL, istinaf kanun yolu başvuru harcı 220,70 TL olmak üzere toplam 274,70 TL yargılama giderinin, davacıdan tahsil edilerek, davalı ... Sigorta AŞ'ye verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK'nin 333 üncü maddesinin, 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince, kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 7/3/2023

Full & Egal Universal Law Academy