İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/494 Esas 2023/374 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/494
Karar No: 2023/374
Karar Tarihi: 08.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2021/494
Karar No: 2023/374
İncelenen Kararın
Mahkemesi: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 10/11/2020
Numarası: 2015/889 (E) - 2020/619 (K)
Davanın Konusu: Maddi ve Manevi Tazminat
Karar Tarihi: 8/3/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sürücü ...'ın 1,01 promil oranında alkollü biçimde yönetimindeki davalı işleten ...'e ait davalı ... Sigorta Şirketine Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı ... plakalı otomobil ile seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek karşı şeride geçip önce dava dışı sürücü ...'un yönetimindeki ... plakalı otomobile, sonra da davacı ...'nın yönetimindeki ... plakalı motosiklete çarparak adı geçen davacının yaralanmasına neden olduğunu belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde bedensel zarar ve tedavi gideri kapsamında 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, tedavi masrafları kapsamında 655,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ...'dan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 20/1/2017 günü sunduğu dilekçeyle belirsiz alacak davası niteliğindeki maddi tazminata ilişkin talebinin 1.000,00 TL tutarının sürekli iş göremezlik tazminatına, 655,00 TL tutarının ise tedavi giderlerine ilişkin olduğunu belirtmiş; 24/12/2019 günü sunduğu dilekçeyle sürekli iş göremezlik tazminatı talebini 301.493,25 TL'ye, tedavi gideri tazminatını ise 59.416,96 TL'ye yükseltmiştir. Davalı ... Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde toplanmasını istediği kanıtları bildirerek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, 301.493,25 TL sürekli iş göremezlik tazminatının, davalı ... Sigorta Şirketinin sorumluluğunun 268.000,00 TL ile sınırlı olması koşuluyla davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine; 59.416,96 TL tedavi gideri tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine; 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ...'ten müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı ... vekili dilekçesinde özetle; yargılama sürecinde davayı takip edemeyen müvekkilinin herhangi bir beyanı veyahut itirazı olmaksızın dosyanın incelenerek karara bağlandığını, müvekkilinin dosyayı takip etmemesinin incelenmesi bakımından engel ya da usulen sorun oluşturmasa da yokluğunda alınan hatalı bilirkişi raporlarına itiraz etmesinin önünün kesildiğini, böylece hatalı raporların hükme esas alınarak hukuka aykırı karar verildiğini; oluşan zarara ilişkin tüm taleplerin ZMSS teminatı kapsamında sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğunu; kusura ilişkin Adli Tıp Kurumundan (ATK) rapor alınmamasının yerinde olmadığını; aktüer bilirkişi tarafından hesaplama yapılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumundan (SGK) tedavi giderlerini gösterir resmi belgelerin getirtilmesi ve davacıya ödenen rücuya tabi ödeme olup olmadığının sorulması gerektiğini; davacının alması gereken önlemler olup olmadığının, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranıp davranmadığının ayrıca değerlendirilmesi gerektiğini, davalı sürücü ...'ın kazanın oluşumunda kusuru bulunsa dahi motosiklet sürücüsünün gerekli tedbirleri alıp almadığı konusunda incelemeler yapılması gerektiğini; hükmedilen manevi tazminat tutarının pek aşırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı ... Sigorta Şirketi vekili dilekçesinde özetle; davacı ile İstanbul Anadolu Arabuluculuk Bürosunun ... (E) sayılı dosyasında eldeki davada alınan bilirkişi raporu uyarınca geçici iş göremezlik tazminatı yönünden anlaşma sağlandığını, müvekkili şirketin poliçe teminat limiti 268.000,00 TL olduğundan yapılan ödeme ile limitin aşılacağını; tedavi ve bakıcı gideri taleplerinin ZMSS poliçesi teminatları kapsamında olmadığını; davacı için hesaplanan sürekli sakatlık oranının protez hususu belirlenmeksizin değerlendirildiğini; motosikleti kullanan davacının gerekli önlemleri almayıp zararın doğmasına ve artmasına neden olduğunu; aktüerya hesap bilirkişisi raporunun hesap tarihi itibarıyla güncel değerler üzerinden tazminat hesabı yaptığından, ancak rapor tarihinden itibaren faiz talep edilebileceğini; kaza tarihindeki verilere göre hesap yapılması durumunda dahi müvekkili şirkete karşı temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilebileceğini, bu nedenle gelecek dönem zararına geçmiş tarihten faiz işletilmesinin kabulüne olanak bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı ... istinaf başvuru dilekçesinde özetle; diğer davalıların yaptığı ödemelerin mahsubundan sonra hüküm kurulması gerekirken karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu; taleple bağlılık ilkesine aykırı biçimde bakıcı giderinin dosyaya eklenmesinin bozmayı gerektirdiğini; bakıcı, pansuman ve tedavi giderlerinin SGK'nin sorumluluğunda bulunduğunu; davacının sürekli sakatlık oranının, kaybedilen işlerin bir kısmını geri kazanmasını sağlayacak protez değerlendirilmeden hesaplandığını; kazanın oluşumu ile davacının kask takmaması arasında nedensellik bağı bulunduğundan kusur tespitinin de buna göre yapılması gerektiğini; kask takmayan ve dikkatsiz araç kullanan davacının gerekli önlemleri almamak suretiyle zararın doğmasına ve artmasına yol açtığını, tazminata hükmedilmesi durumunda ise kask takılmaması ve motosiklet kullanımına uygun kıyafet giyilmemesi nedeniyle tazminattan uygun oranda indirim yapılması gerektiğini; tazminata rapor tarihine kadar faiz tahakkuk ettirilemeyeceğini; davaya konu taleplerinin sigorta şirketinin sorumluluğu kapsamında olduğunu; SGK'den davacıya rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı sorulduktan sonra aktüerya hesap bilirkişisinden rapor alınması gerektiğini, sürücü belgesi olmayan davacının kask takmaması eyleminin birlikte kusur (müterafik) olduğunu, hükmolunan manevi tazminatın pek aşırı nitelik taşıdığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davacı ... vekili 19/1/2021 günü sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 gün ve 2019/40 sayılı kararı uyarınca davalı sigorta şirketinin hesaplanan tüm tazminattan sorumlu olması gerektiğini; davalı ...'ın istinaf kanun yolu başvurusunu katılma yoluyla 24/2/2021 günü sunduğu dilekçe ile de hükmolunan manevi tazminat miktarının düşük olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355 inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda; kazanın oluş biçimi, davalı sürücü ...'ın yönetimindeki otomobil ile dava dışı sürücüler ... ve ...'ün yönetimindeki otomobiller ve davacı ...'nın yönetimindeki motosikletin kaza sırasındaki konumları ve sürücülerinin davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının; yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında bulunan nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, HMK'nin 279 uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan kusura ilişkin bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı kabul edilmiş; ATK 2 nci İhtisas Kurulunun 23/1/2019 tarihli raporuyla davacı ...'nın 7/12/2014 tarihinde geçirdiği trafik kazasına bağlı yaralanması nedeniyle oluşan meslek kazanma gücünden kayıp oranı ile iyileşme süresinin Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden yararlanılarak dosya kapsamına uygun biçimde belirlendiği sonucuna ulaşılmış; davalı sigorta şirketinin sürekli sakatlık tazminatı yönünden poliçede öngörülen limitle sorumlu tutulmasının yerinde olduğu, davacı vekili tarafından 24/12/2019 günü sunulan bedel artırım dilekçesi karşısında taleple bağlılık ilkesine aykırı karar verilmediği anlaşılmış; borcun haksız eylemden kaynaklanması nedeniyle, davalı sürücü ... ile davalı işleten ... aleyhine hükmolunan maddi ve manevi tazminatlara haksız fiil tarihinden itibaren, ZMSS sigortacısı davalı sigorta şirketi aleyhine hükmolunan tazminata ise dosya kapsamına göre dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı kabul edilmiştir. Mağdurun, makul bir insandan beklenen davranışta bulunmayarak zararın meydana gelmesinde veya artmasında etkili olmasına birlikte kusur denilmektedir. (Prof. Dr. M.Kemal Oğuzman, Prof. Dr. M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler Genişletilmiş 11 inci bası, 2 nci cilt, sayfa 120) Zararın meydana gelmesinde veya artmasında zarar görenin de kusurunun bulunması halinde söz konusu olan birlikte kusur 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 52 nci maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hâkim tazminat miktarını hafifletebilir. Zarar görenin birlikte kusurunun varlığının saptanması durumunda hesaplanan tazminattan; somut olayın özellikleri ile oluş biçimi ve zarar görenin zararın artmasına neden olan kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek tazminattan uygun bir indirim yapılması gerektiği gerek öğretide gerekse Yargıtay İçtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150 nci maddesi uyarınca, koruma başlığı (kask) bulundurmaları ve kullanmaları zorunlu olan motosiklet sürücülerinin, dizlik ve kolluk bulundurmaları ve kullanmaları zorunlulukları bulunmamaktadır. Somut uyuşmazlıkta ise kolluk tarafından düzenlenen Trafik Kazası Tespit Tutanağında tescilsiz motosiklet sürücüsü davacının koruyucu tertibat olarak kask takıp takmadığına ilişkin bölümün "takılı" biçiminde işaretlendiği, davacının kollukta alınan anlatımında kaskının takılı olduğunu beyan ettiğinin anlaşılması karşısında, davacının birlikte kusuru kanıtlanamadığından hükmolunan tazminattan birlikte kusur nedeniyle indirim yapılmaması yerinde olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Eldeki davada davacı vekili dava dilekçesinde, pek çok hastanede ayrı ayrı tedavi görmek zorunda kalan müvekkilinin masraflarının SGK tarafından karşılanmadığını, yapılan tüm masrafların tamamına yakınının da belgelenme olanağının bulunmadığını, Yargıtay kararlarına göre her türlü kanıtla ispat edilebilecek tedavi giderleri bakımından bilirkişiden rapor alınması gerektiğini ileri sürerek trafik kazası nedeniyle yapılan tüm tedavi giderlerinin tahsiline karar verilmesini talep etmiş; adli tıp uzmanı bilirkişi tarafında düzenlenen ve hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise sunulan fiş ve fatura toplamı 21.628,96 TL tedavi giderinin tıbbi işlemler ve ameliyatlar dikkate alındığında makul ve maruf olduğu, davacının ileride olması gereken iki ayrı total kalça artroplasti ameliyat ve tedavi giderlerinin güncel SUT hesaplarına göre 37.788,00 TL olacağı bildirilmiştir. 25/2/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13/2/2011 gün ve 6111 sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 59 uncu maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 98 inci maddesinde "trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı" öngörülmüştür. Motorlu aracın işletilmesinden kaynaklanan kaza nedeniyle zarar görenlerin tedavisi için ödenen giderleri zorunlu olarak teminat altına alan zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketleri ile işleten ve sürücünün yasadan ve sözleşmeden doğan bu yükümlülükleri 6111 sayılı Kanun ile getirilen düzenleme ile sona erdirilmiş bulunmaktadır. Diğer bir anlatımla KTK'nin 98 inci maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk davalı SGK'ye geçmiştir.Bununla birlikte hemen belirtmek gerekir ki, davalı SGK, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen KTK'nin 98 inci maddesi uyarınca, tüm tedavi giderlerinden değil, ancak söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden SGK sorumlu olmayıp, zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesini düzenleyen sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir.Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; adli tıp uzmanı tarafından düzenlenen ve yukarıda açıklanan bilirkişi raporu hükme elverişli değildir. Çünkü rapor içeriğinde dava dışı SGK'nin sorumluluğu dışında bulunan, davalı işleten ile davalı sürücünün sorumlu oldukları belgesiz tedavi gideri niteliğindeki (tedavi nedeniyle harcanan yol, yiyecek, barınma ve bakıcı gideri vb.) harcamalara ilişkin açıklamaya yer verilmemiş; yalnızca trafik kazası nedeniyle oluşan yaralanmanın tedavisine ilişkin olup olmadığı konusunda bir açıklamaya da yer verilmeksizin sunulan harcama belgelerine göre hesaplama yapılmış, diğer yandan da SGK'nin sorumluluğu içinde bulunan iki ayrı total kalça artroplastisi ameliyatı gideri de tedavi gideri kapsamında değerlendirilmiştir. Bu itibarla bilirkişiden, davacının trafik kazası nedeniyle yaralanmasından kaynaklanan belgesiz tedavi giderlerine (tedavi nedeniyle harcanan yol, yiyecek, barınma ve bakıcı gideri vb.) ilişkin rapor alınarak, oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bilirkişinin yetersiz raporuna dayanılarak karar verilmesi isabetsizdir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 55 inci maddesi uyarınca davacıya SGK tarafından rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı sorularak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi de yerinde değildir. Davalı sigorta şirketi vekili tarafından anlaşma tutanağı sunulmadığından istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü bu konuya yönelik istinaf sebebi yerinde görülmemiş olmakla birlikte, ödeme vs. nedenlerle borcun sona ermesi yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden değerlendirilmesi olanağı bulunmaktadır.Manevi tazminatın tutarına yönelik istinaf nedenleri bu aşamada inceleme dışı bırakılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı ... vekilinin manevi tazminatın tutarına yönelik istinaf başvurusu hakkında karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davalılar ... ve ... Sigorta Şirketi vekilleri ile davalı ...'ın istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının HMK'nin 353/1-a/6 ncı maddesi uyarınca kaldırılmasına, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 4-İstinaf başvurusu için yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının, istekte bulunulması durumunda ilk derece mahkemesince yatıran taraflara ayrı ayrı geri verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf kanun yolu başvurusundan ötürü sarf edilen yargılama giderinin, ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda gözetilmesine, 7-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK'nin 333 üncü maddesinin, 1'inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, 8-İstinaf kanun yolu incelemesinin sonucuna göre icranın geri bırakılması kararı kapsamında davalı ... Sigorta AŞ tarafından verilen teminat mektubunun 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 36 ncı maddesinin 5 inci fıkrası uyarınca geri verilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri uyarınca kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.8/3/2023

Full & Egal Universal Law Academy