İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2021/30 Esas 2023/500 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/30
Karar No: 2023/500
Karar Tarihi: 21.03.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Dosya No: 2021/30
Karar No: 2023/500
İncelenen Kararın
Mahkemesi: Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
Tarihi: 29/06/2020
Numarası: 2015/492 (E) - 2020/329 (K)
Davanın Konusu: Tazminat
Karar Tarihi: 21/3/2023
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sürücü ...'ın yönetimindeki, davalılardan ...'a ait davalı ... Sigorta AŞ'ye (eski unvanı ... Sigorta AŞ) Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı ... plakalı minibüsün 20/11/2013 günü Eski Londra Asfaltı Eşref Bitlis Tüneli üzerinde seyir halinde iken şoförünün dikkatsizliği sonucu 15 metre yükseklikten zemine çakılması sonucu, yolcu olarak bulunan müvekkilleri davacıların mirasbırakanı ...'un öldüğünü belirterek, belirsiz alacak davası niteliğinde davacı ... ve davacı ... için 100,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline; davacı ... için 100.000,00 TL, davacılar ..., ..., ..., ... ve ... için de ayrı ayrı 10.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adları geçen davacılara ödenmesine karar verilmesini talep etmiş; 21/1/2020 günü sunduğu dilekçeyle davacılar ... ve ... için talep ettiği 100,00 TL maddi tazminatı, davacı ... ve davacı ...'un maddi tazminat talepleri bakımından toplam 20.831,82 TL'ye yükseltmiştir. Davalı ... Sigorta AŞ vekili ile davalılar ... ve ... vekili cevap dilekçelerinde davanın reddini savunmuşlardır. İlk derece mahkemesince, davalı sigorta şirketine karşı açılan davanın feragat nedeniyle reddine; diğer davalılara karşı açılan maddi tazminat davasının kabulüne, davacı ... için 18.452,83 TL, davacı ... için 2.378,99 TL olmak üzere toplam 20.831,82 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adları geçen davacılara verilmesine; manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, davacılar ..., ..., ..., ... ve ... için ayrı ayrı 10.000,00 TL, davacı ... için ise 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek adları geçen davacılara verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalılar ... ve ... vekili dilekçesinde özetle; 250.000,00 TL'den sorumlu davalı sigorta şirketinin bu tutarın çok altında ödeme yaparak sorumluluğunun ortadan kaldırılmasının müvekkilinin zararına olduğunu; davalı sigorta şirketinden sigorta poliçesinde öngörülen limitin altında para alarak sigorta şirketini ibra eden davacının, bakiye alacağını müvekkilinden talep edemeyeceğini; sigorta şirketi tarafından ödenen paranın hatalı güncellendiğini; dava konusu olayla ilgili olarak Bakırköy 14 üncü Ağır Ceza Mahkemesinde görülen 2019/207 (E) - 2013/393 (E) sayılı dava dosyalarında kusur oranları farklı belirlendiğinden görülmekte olan davada da müvekkiline yüklenecek kusur oranının gerçeği yansıtmayacağını, bu nedenle olay sebebiyle açılan ceza davalarının kesinleşmesinin beklenmesi gerektiğini; hükmolunan manevi tazminatın pek aşırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvuran davalı ... Sigorta AŞ vekili dilekçesinde özetle; yargılama devam ederken müvekkili şirket ile sulh olan davacının müvekkili şirkete karşı açtığı davadan feragat etmesinin, müşterek ve müteselsil sorumlu olan diğer davalı sigortalı yönünden de hüküm ifade ettiğini, zira müteselsil sorumlulardan biri hakkında feragat edilmesinin diğer sorumlular hakkında da feragat niteliğini taşıdığını, somut uyuşmazlıkta davanın maddi tazminat yönünden tüm davalılar bakımından reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355 inci maddesi uyarınca ileri sürülen istinaf nedenleri ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı biçimde yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davalılar ... ve ... vekili ile davalı ... Sigorta AŞ vekilinin, davacı ... lehine hükmolunan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin hükme yönelik istinaf dilekçelerinin incelenmesinde: İlk derece mahkemesinin hükmünü verdiği 2020 yılı için HMK'nin 341 inci maddesinin, 2 nci ve 4 üncü fıkraları ile ek 1inci maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca değeri 5.390,00 TL'yi geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesin olması nedeniyle, 2.378,99 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacı ...'a verilmesine ilişkin hükmün istinaf kanun yolu kapsamında incelenmesine olanak bulunmadığından, davalılar ... ve ... vekili ile davalı ... Sigorta AŞ vekilinin bu hükme yönelik istinaf dilekçelerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. İstinaf dilekçelerinin kapsamına göre diğer hükümlerin incelenmesine gelince: Olay nedeniyle Bakırköy 14 üncü Ağır Ceza Mahkemesine açılan 2013/393 (E) sayılı dava kapsamında Adli Tıp Kurumu (ATK) İstanbul Trafik İhtisas Dairesi Genişletilmiş Uzmanlar Komisyonu tarafından düzenlenen 20/10/2015 tarihli raporda, yönetimindeki minibüs ile meskun mahal ve dönel kavşak olan olay yerinde yola gereken dikkatini verip trafik koşullarına uygun biçimde dikkat ve özen yükümlülüklerine uyarak, aracını yol içinde tutacak biçimde seyretmesi gerekirken, bu konulara uymadan tehlike oluşturacak biçimde kontrolsüz, dikkatsiz ve tedbirsiz seyri sonucunda yol içinde tutamadığı aracın hakimiyetini yitirerek, yol kenarındaki yaya kaldırımına ve devamında kaldırım bitimindeki korkuluklara çarpıp alt geçit tüneline düşmesine neden olan davalı sürücü ...'ın asli kusurlu olduğu, adı geçen davalı sürücünün yönetimindeki aracın önünden geçen plakası saptanamayan araç sürücüsünün davalı sürücünün seyir durumunu kısmen etkilediği belirtilmiş, eldeki davanın yargılaması sırasında ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda ise davalı sürücü ...'ın %85 oranında asli kusurlu, plakası saptanamayan araç sürücüsünün ise %15 oranında kusurlu olduğu belirtilmiştir. ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen raporda; davalı sürücü ...'ın yönetimindeki minibüs ile plakası saptanamayan otomobilin kaza sırasındaki konumları ve sürücülerinin davranışları irdelenerek, olayın meydana gelmesine neden olan kusur oranlarının; yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasında bulunan nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; dosya kapsamından anlaşılan oluşa, bilimsel ölçütlere, usul ve kanuna uygun olarak saptandığı kabul edilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56 ncı maddesinin 1 inci fıkrasına göre hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Aynı maddenin 2 nci fıkrası uyarınca ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Bir kimsenin, hukuka aykırı bir fiil yüzünden çektiği, bedeni acılarla ruhsal üzüntüye manevi zarar denir. Manevi zarar, gerçek anlamda zarar değildir; zira malvarlığında bir azalmayı ifade etmez. Bir acının veya üzüntünün maddi zarar gibi parayla ölçülmesine olanak bulunmamaktadır. Paranın manevi zararları karşılamak üzere kullanılabilmesi, hiçbir zaman manevi kaygı geri getirip yerine koyduğu veya manevi varlığın bir bölümünün onunla değiştirilebildiği anlamını taşımaz. Paranın bu anlamda gördüğü iş, kişilik hakları ve yararları zedelenen kimsenin duyduğu manevi acıyı bir dereceye kadar yumuşatıp yatıştırmak; bozulan manevi dengeyi onarıp düzeltmek; bir avunma, bir ruhsal tatmin aracı olmaktan ibarettir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan ve özgün bir nitelik taşıyan hükmedilecek bu para, bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/6/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/6/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkında hüküm kurulurken; olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı, bu nedenle tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş biçimi ve tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4 üncü maddesinde belirtildiği gibi, hukuka ve hakkaniyete uygun sonuca varılmalıdır. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacılar ile davalıların dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, ATK Trafik İhtisas Dairesinin raporundan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacılar lehine hükmolunan manevi tazminat miktarında isabetsizlik bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Dava açıldıktan sonra vekâletnamesinde yetkisi bulunan davacılar vekili Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi vasıtasıyla 1/10/2015 günü verdiği elektronik imza taşıyan dilekçesiyle yalnızca ... Sigorta AŞ ile karşılıklı olarak sulh olduklarından ötürü feragat ettiklerini beyan etmiş; 14/1/2016 tarihli duruşmada da duruşma tutanağında davalı sigorta şirketinin adı yanlış yazılmış olmakla birlikte davacılar vekili sigorta şirketine karşı açtıklarını davadan feragat ettiklerini bildirmiştir. TBK'nin 61 inci maddesi uyarınca birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 85 inci maddesinin 1 inci fıkrası gereğince bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı maddenin son fıkrasına göre de, işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur. Davadan feragatin diğer borçlulara sirayetinin düzenlendiği TBK'nin 168 inci maddesinin 2 nci fıkrası hükmüne göre alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır. Aynı Kanunun 166 ncı maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca, borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. Anılan maddenin 2 nci fıkrası gereğince de, borçlulardan biri, alacaklıya ifada bulunmaksızın borçtan kurtulmuşsa, diğer borçlular bundan, ancak durumun veya borcun niteliğinin elverdiği ölçüde yararlanabilirler. Yine TBK'nin 168 inci maddesinin 1 inci fıkrası hükmüne göre, diğerlerine rücu hakkından yararlanan müteselsil borçlulardan her biri, ödediği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur. Burada, ifada bulunan müteselsil borçlunun alacaklıya halef olması hali düzenlenmekte olup madde metninden de anlaşılacağı üzere, alacaklının müteselsil borçlulardan biri hakkındaki davadan feragat etmesi, alacaklıya yapılan ödeme nedeniyle olması durumunda, diğer müteselsil borçlular o ödeme oranında borcun sona ermesinden yararlanırlar. Davadan feragat, öncelikle bir usul işlemidir. Dava konusu olayda, davalılar arasında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan davacı tarafın davalılardan birisi hakkındaki feragati usul hukuku bakımından diğer davalı aleyhine bir sonuç doğurmaz ise de, davadan feragat aynı zamanda bir maddi hukuk işlemi olduğundan, ZMSS sigortacısı ... Sigorta AŞ hakkındaki feragatin, rücu hakkı bulunan diğer davalıları etkileyip etkilemediğinin üzerinde durulması gerekir.Yukarıda açıklandığı üzere, davalılar alacaklıya karşı borçtan müteselsilen sorumludurlar. TBK'nin, müteselsil sorumlulukta borçluların iç ilişkilerini düzenleyen hükümleri gereğince, müteselsil borçlulardan biri alacaklıya borcu ödediği takdirde, diğer müteselsil borçlulara rücu hakkı bulunmaktadır. TBK'nin 167 nci maddesinin 2 nci fıkrası ve 168 inci maddesinin 7 nci fıkrası gereğince diğerlerine rücu hakkına sahip olan borçlulardan her biri, ifa ettiği miktar oranında alacaklının haklarına halef olur. Aynı Kanunun 168 inci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca da, alacaklı diğerlerinin zararına olarak borçlulardan birinin durumunu iyileştirirse, bunun sonuçlarına katlanır. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; trafik kazasına neden olan davalı sürücü ... ile kazaya karışan ... plakalı minibüsün maliki davalı işleten ... ve ZMSS poliçesini düzenleyen davalı ... Sigorta AŞ, trafik kazası sonucu oluşan eldeki davaya konu maddi zarardan müteselsil sorumlu oldukları konusunda duraksama bulunmamaktadır. Davacılar vekili hakkındaki maddi tazminat davasından feragat ettiği davalı ... Sigorta AŞ'nin durumunu iyileştirirken diğer müteselsil borçlu davalılar davalı işleten ... ve davalı sürücü ...'ın iç ve dış ilişkideki durumunu ağırlaştırmıştır. Şu halde, TBK'nin 168 inci maddesi ile Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 11/4/1940 gün ve 70 sayılı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 21/11/1981 gün ve 1981/2-551 sayılı kararları uyarınca davalı ... Sigorta AŞ hakkındaki davadan feragatin, zarardan müteselsil sorumlu olan diğer davalılar ... ve davalı sürücü ...'ye sirayet edeceği sonucuna ulaşılmıştır. Bu itibarla, davacının hakkındaki davadan feragat ettiği davalılardan ... Sigorta AŞ'nin maddi tazminata ilişkin sorumluluğu ZMSS poliçesinde öngörülen 250.000,00 TL destekten yoksun kalma (ölüm) teminatı limitiyle sona erdiği; böylece davalı sürücü ... ile davalı işleten ...'ın, TBK'nin 166 ncı maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca ... Sigorta AŞ'nin ZMSS poliçesiyle sorumlu olduğu destekten yoksun kalma tazminatından 250.000,00TL tutarında sorumluluktan kurtulduklarının anlaşılması karşısında; davacı ...'un aktüerya hesap uzmanı bilirkişi raporuyla belirlenen 213.858,87 TL, davacı ...'un aktüerya hesap uzmanı bilirkişi raporuyla hesaplanan 27.559,62 TL tutarındaki geçici iş göremezlik tazminatının, hakkındaki davadan feragat edilen ... Sigorta AŞ'nin sorumlu olduğu 250.000,00 TL tutarındaki poliçe limiti içinde kalması nedeniyle davacılar ... ve ...'un, davalılar ... ve ...'a karşı açtıkları destekten yoksun kalma tazminatı davasının reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: I-Davalılar ... ve ... vekili ile davalı ... Sigorta AŞ vekilinin ilk derece mahkemesinin, davacı ... lehine hükmolunan destekten yoksun kalma tazminatına yönelik istinaf dilekçelerinin HMK'nin 352/1-b maddesi gereğince ayrı ayrı reddine, II-Davalılar ... ve ... vekili ile davalı ... Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulüne, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesinin kararının, HMK'nin 353/1-b/2 nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-Davacılar ... ve ... tarafından, davalı ... Sigorta AŞ'ye karşı açılan destekten yoksun kalma tazminatı davalarının feragat nedeniyle reddine, 2-Davacı ... tarafından, davalılar ... ve ...'a karşı açılan destekten yoksun kalma tazminatı davasının reddine, 3-Davacı ... tarafından, davalılar ... ve ...'a karşı açılan destekten yoksun kalma tazminatı davasının kabulüne, 2.378,99 TL destekten yoksun kalma tazminatının, olayın meydana geldiği 20/11/2013 gününden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, adı geçen davacıya verilmesine, 4-Davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne, davacı ... için 10.000,00 TL, davacı ... için 10.000,00 TL, davacı ... için 10.000,00 TL, davacı ... için 10.000,00 TL, davacı ... için 10.000,00 TL, davacı ... için 25.000,00 TL manevi tazminatın, olayın meydana geldiği 20/11/2013 gününden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, adları geçen davacılara verilmesine,5-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ve hükmolunan maddi tazminat miktarına göre hesaplanan 162,50‬ TL nispi karar ve ilam harcının, peşin alınan karar ve ilam harcından dava dilekçesinde talep edilen maddi ve manevi tazminat taleplerinin toplamına göre hesaplanan (100,00 TL maddi + 150.000,00 TL manevi) maddi tazminat talebine isabet eden 0,34 TL karar ve ilam harcı ile ıslah harcı olarak alınan 354,34 TL olmak üzere toplam 354,68‬ TL karar ve ilam harcından mahsubuna, Bakiye 192,18‬ TL karar ve ilam harcının talep edilmesi durumunda davacılara geri verilmesine, 6-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken ve hükmolunan manevi tazminat miktarına göre hesaplanan 5.123,25‬ TL nispi karar ve ilam harcından, peşin alınan karar ve ilam harcından dava dilekçesinde talep edilen maddi ve manevi tazminat taleplerinin toplamına göre hesaplanan (100,00 TL maddi + 150.000,00 TL manevi) manevi tazminat talebine isabet eden 512,32 TL karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 4.610,93‬‬ TL karar ve ilam harcının davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye gelir kaydına,7-Davacılar tarafından ödenen ve maddi ve manevi tazminat davalarında hükmolunan karar ve ilam harçlarından mahsubuna karar verilen 674,82 TL karar ve ilam harcının, davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacılara verilmesine, 8-Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 13 üncü maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca 9.200,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacı ...'dan tahsili ile vekille temsil edilen davalılar ... ve ...'a verilmesine, 9-Dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT'nin 13 üncü maddesinin 3 üncü fıkrası uyarınca 2.378,99 TL vekâlet ücretinin davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, vekille temsil edilen davacı ...'a verilmesine, 10-İlk derece mahkemesince manevi tazminat davasında hükmolunan vekâlet ücretine ilişkin hüküm fıkraları yinelenerek; a) İlk derece mahkemesi tarafından AAÜT'ye göre hesaplanan 10.550,00 TL vekâlet ücretinin davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacılara verilmesine, b) Davacı ...'un manevi tazminat talebinin reddedilen kısmına göre ilk derece mahkemesi tarafından reddedilen miktara göre AAÜT uyarınca belirlenen 3.750,00 TL vekâlet ücretinin davacı ...'dan tahsil edilerek, vekille temsil edilen davalılar ... ve ...'a verilmesine, 11-Davacılar tarafından harcanan 600,00 TL bilirkişi ücreti, 212,00 TL ATK rapor gideri, 497,53 TL posta gideri olmak üzere toplam 1.309,53 TL yargılama giderinden, ilk derece mahkemesince davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%45,32 kabul, %54,68 ret) 593,47 TL yargılama giderinin davalılar ... ve ...'tan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davacılara verilmesine, bakiye yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 12-Davalı ... tarafından harcanan posta ve tebligat bedeli 146,97 TL'den ibaret yargılama giderinden, ilk derece mahkemesince davanın kabul ve ret oranına göre hesaplanan (%45,32 kabul, %54,68 ret) 80,36 TL yargılama giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, davalı ...'a verilmesine, bakiye yargılama giderinin davalı ... üzerinde bırakılmasına, 13-Harcanmayan gider avansının HMK'nin 333 üncü maddesinin 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince kendiliğinden yatıran taraflara ayrı ayrı geri verilmesine, III-İstinaf incelemesi bakımından ;1-Davalılar ... ve ... vekili ile davalı ... Sigorta AŞ vekili tarafından peşin yatırılan istinaf karar ve ilam harçlarının, talep halinde ilk derece mahkemesi tarafından yatıran taraflara ayrı ayrı geri verilmesine, 2-İstinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle davalılar ... ve ... tarafından harcanan posta ve tebligat gideri 3,03 TL, istinaf kanun yolu başvuru harcı 148,60 TL olmak üzere toplam 151,63 TL yargılama giderinin, davacı ...'dan tahsil edilerek, davalılar ... ve ...'a verilmesine, 3-İlk derece mahkemesine sunduğu 29/12/2015 tarihli dilekçesiyle yargılama gideri talebi bulunmadığını beyan eden davalı ... Sigorta AŞ lehine yargılama giderine hükmolunmasına yer olmadığına, 4-İstinaf kanun yolu başvurusundan dolayı davacıların ödediği avanstan harcanan 48,97 TL yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan tutarın, HMK'nin 333 üncü maddesinin, 1 inci fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince, kendiliğinden yatıran tarafa geri verilmesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK'nin 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 21/3/2023

Full & Egal Universal Law Academy