İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/1517 Esas 2023/1536 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/1517
Karar No: 2023/1536
Karar Tarihi: 10.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1517
KARAR NO: 2023/1536
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/10/2022
NUMARASI: 2021/83 - 2022/621
DAVANIN KONUSU: Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Sebebiyle İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK' nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalılar/borçlular tarafından 29.08.2019 tarihinde Arnavutköy İlçesi, ... Mahallesi, ... Caddesi, No:... adresinde yapılan çalışma esnasında davalı tarafça gereken dikkat ve özenin gösterilmediğini, müvekkil şirketin enerji dağıtım altyapısına dahil olan kablo ve tesisata hasar verildiğini, meydana gelen tesis hasarı ve enerji kesintisinin müvekkil şirketin yüklenici şirketi tarafından giderilmiş olduğunu, hasarın onarımında sarf edilen malzeme, montaj, işçilik bedelleri ile hasardan kaynaklanan diğer kayıplar müvekkil şirketin maddi zararına sebebiyet verdiğini, davalı/borçlu tarafından hasardan doğan bedellerinin ödenmemesi üzerine borçlu aleyhine, hasar tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz dahil 8.311,46-TL'nin tahsili amacıyla ilamsız takip yapıldığını, borçluya Örnek No: 7 ödeme emri gönderildiğini, davalının ödeme emrini tebellüğ ettikten sonra borca ve icra takibine itiraz ettiğini, borçlunun itirazında icra dairesinin yetkisine, takibe , takibe konu borca , borç miktarına, faize , faiz oranına, ödeme emrine asıl alacak ve fer'ilerine külliyen itiraz ettiğini, takibin durdurulmasını talep ettiğini, borçlunun itirazı ile mezkur icra takibinin durdurulmasının akabinde işbu dava konusunun her iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hasebiyle huzurdaki itirazın iptali davası için dava şartı teşkil eden 6102 S.'lı TTK'nın 5/A maddesi gereğince zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, görüşme sonunda anlaşılamaması üzerine ilgili anlaşamama tutanağının tanzim edildiğini, davalı her ne kadar borcunun bulunmadığından bahisle borca itiraz etmiş ise de icra takibine konu olan alacak, davalının kusurlu şekilde yürüttüğü kazı çalışmaları sebebiyle uğranılan maddi zararlardan ibaret hasar bedeli olduğunu ve zarar veren davalının bedelden sorumlu olduğunu, davalı/borçlu tarafından yapılan itiraz beyanıyla icra dairesinin yetkisine itiraz edildiğini, müvekkil şirketin tesislerine hasar verildiğini, söz konusu zarar verici eylemin niteliği itibariyle haksız fiil teşkil etmesi ve haksız fiilden doğan davalarda "zarar görenin yerleşim yeri" icra daireleri ve mahkemelerinin de yetkisinin bulunması dolayısıyla zarar gören müvekkil şirketin yerleşim yerinin tabi olduğu İstanbul Adliyesinin icra daireleri ve mahkemeleri İİK 50. maddesinin atfı ve HMK'nın 16. maddesi gereği yetkili olduğunu, söz konusu hasar sebebiyle borç tahakkuku ve akabinde de icra takibine geçildiğini borçlular, haksız fiilden kaynaklı müvekkil kuruma vermiş oldukları zararı henüz tazmin etmediğini, hasar bedeli alacağına ilişkin icra takibine de kötü niyetle itiraz edildiğini bu sebeplerle davalının; İstanbul ... İcra Müdürlüğü ... Esas sayılı takip dosyasına yapmış olduğu haksız ve yersiz itirazlarının iptali ile takibin devamına, davalı/borçlu aleyhine hükmolunacak meblağın % 20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Dava konusu alacağın, davacı ile müvekkil arasındaki ticari bir ilişkiden kaynaklanmadığını, haksız fiile dayalı olduğunu, bu sebeple davada genel görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, bu sebeple görevsizlik itirazında bulunduklarını, takip konusu edilen alacağın nasıl oluştuğu ve müvekkile tebliğ edildiğine dair davacı tarafça sunulan belgelerde müvekkil yetkilerinin imzalarının bulunmadığını, tutanağın müvekkilin yokluğunda hazırlandığını, bu sebeple delil kabiliyeti bulunmadığını, davacı tarafça 25.09.2019 tarih ve 78079 sayılı ödeme ihtarı yazısı müvekkile tebliğ edilmediğini, bu anlamda müvekkilin davaya konu edilen maddi olay hakkında bilgisi bulunmadığını, müvekkilin ticaret şirketi olsuğunu, mersis adresi olarak kayıtlı adresinde faaliyet gösterdiğini, tutanakta ve gönderilen ihtar yazısında belirtilen adreste bir şubesi olmadığını, davacı tarafın, müvekkil hakkında başlattığı işlemlerini hatalı adresler üzerinde yapmış olduğunu ve usulüne uygun, vadesi gelmiş bir alacaktan söz edilemeyeceğini, icra takibinde borçlu adresi olarak gösterilen adresin de müvekkilin adresi olmadığını, tebligatın bila geldiğini, davacı tarafın usulsüz işlemleri ile icra takibi ve davaya maruz kaldığını, dava konusu yerde meydana gelen hasar ve zararın sorumlusunun müvekkil şirket olmadığını, bölge altyapı çalışmalarının eksik olduğu bir yer olduğunu, ..., ... ve ... gibi idarelerce çalışmaların yapıldığı bir yer olduğunu, kazaya müvekkili şirketin sebebiyet verdiği iddiası izah ve ispata muhtaç olduğunu, dava konusu bölgede Arnavutköy Belediyesince 3194 sayılı yasanın 18. maddesi gereğince imar uygulaması çalışmaları 2018 yılında tamamlandığını, bölgedeki taşınmazlar mevcut kadastral niteliklerini ve alanlarını kaybetmiş ve dolayısıyla imar planlarına uygun bir şekilde tahsis ve tescil edildiğini, davacı kurumun ise “kabul anlamına gelmemek kaydıyla” bu yerdeki altyapı tesislerini taşınmazların yeni durumlarına uygun hale getirmesi gerektiğini, kabloların nereden geçtiğinin belli olmamasının ve müvekkilin faaliyet inşaat faaliyetini yürüttüğü taşınmazın içinden geçen hat var ise bu hatların harita ve planlarda yer almaması sebebiyle oluşan zarardan asıl davacı tarafın sorumlu olduğunu, kendi hatlarını özel mülkiyet içinden hiçbir kayıt olmadan geçirmesi, yeni oluşan parseller ve yolların durumuna göre hatlarını tashih etmesi gerektiğini, davacı tarafın tek yanlı tespitleri ve hasar bedeline ilişkin ifade ettiği zarar bedeli de objektif nitelikte olmadığını, bu hususun yargılamayı gerektirdiğini, evleviyetle mahkemenin görevsizliğine karar verilerek davanın görevli Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesine, neticeten haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddi ile davacının asıl alacağın % 20'si oranında kötüniyet tazminatına mahkum edilmesine, karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; "... Davacı tarafça elektrik enerjisi dağıtım altyapısında meydana gelen hasarın onarılması bakımından katlanılan malzeme bedeli, eleman bedeli, araç bedelinin KDV si ile birlikte davalıdan tahsili talep edilmiş ise de, davacının işçilik bedeli talebinin yerinde olmadığı, hasarın giderilmesi bakımından davacının kendi çalışanlarının mesaileri dahilinde ve kararlaştırılan ücretlerinden başkaca ücret almaksızın çalışma ve onarım yaptığı, diğer bir deyişle davacının onarım bakımından ayrıca bir işçilik giderine katlanmadığı, böyle bir maliyetinin oluştuğuna dair bilgi ve belge de sunulmadığı, konusunda uzman bilirkişi tarafından yaptırılan inceleme neticesinde sunulan bilimsel veriler ve dosya kapsamı ile uyumlu, denetime elverişli bilirkişi raporu ile davacının takip ve dava konusu ettiği hasar onarımı bakımından katlandığı malzeme maliyetinin piyasa koşullarına göre maddi karşılığının 3.213,78 TL olduğunun tespit edildiği anlaşılmakla, davacının hasar onarımı bakımından katlandığı malzeme bedelinin davalıdan tahsilini talep etmekte haklı olduğu kanaatine varılmakla, davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve İstanbul ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı takip dosyasında, davalının takibe itirazının iptaline, takibin 3.213,78 TL asıl alacak, 139,47 TL işlemiş faiz alacağı üzerinden devamına, takibe konu alacağın yargılamayı gerektirmiş olması, takibe konu alacak miktarından bir kısmının kabul edilebilir olduğu gözetildiğinde alacağın likit olmadığı kanaatine varılmakla icra inkar tazminatı talebinin reddine ..." karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Eksik inceleme ile karar verildiğini, bilirkişi raporuna itiraz edildiğini ve söz konusu raporun hükme esas alınmaması gerektiğini, malzeme bedeli, araç ve personel bedeli, etüt koordinasyon bedeli, eşik kesinti süresi aşımı bedeli, manevra bedeli, şebeke yıkama payı ve dağıtılamayan enerji bedeline ilişkin taleplerin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, icra inkar tazminatı şartları oluştuğundan icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Haksız fiil sebebiyle uğranılan zararın tazmini için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir.Davacı vekili 8.311,46 TL yönünden tazminat talebinde bulunmuş ilk derece mahkemesince 3.353,25 TL yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup, bu karara karşı davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur.29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK'nın 341/2 madde hükmü gereğince miktar ve değeri 3.000,00 TL'yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalar kesin olup, hüküm tarihi itibariyle kesinlik sınırı 8,000,00 TL'ye çıkartılmıştır.Bu durumda, davacının istinaf talebine konu olan ve redde ilişkin bulunan 4.958,21 TL miktar itibariyle kesin olup, yasa yolu kapalı bulunmaktadır.Buna göre, maddi tazminat talebinin kabulüne ilişkin hükmün, ilk derece mahkemesi kararının verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığı, ilk derece mahkemesince verilen kararın kesin nitelikte olduğu, dolayısıyla istinaf edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin 6100 Sayılı HMK'nın 341/2, 346/1. ve 352/1-b. maddeleri gereğince reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 04/10/2022 tarih, 2021/83 E. - 2022/621 K. Sayılı mahkeme kararına yönelik davacı vekilinin istinaf dilekçesinin 6100 Sayılı HMK'nın 341/2, 346/1. ve 352/1-b. maddeleri gereğince REDDİNE, 2- Davacı tarafça yatırılan istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine, harç iade işlemlerinin ilk derece mahkemesince yapılmasına, 3- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine,Dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda, 6100 Sayılı HMK'nın 341/2, 346/1. ve 352/1-b. maddeleri gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 10/05/2023

Full & Egal Universal Law Academy