İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/2644 Esas 2023/1444 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2021/2644
Karar No: 2023/1444
Karar Tarihi: 03.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/2644
KARAR NO: 2023/1444
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2021
NUMARASI: 2018/1125 Esas - 2021/592 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla 6100 Sayılı HMK' nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı tarafın Genel Kredi Sözleşmesi sebebiyle müvekkilinden alacaklı olduğundan bahisle müvekkili aleyhine İstanbul ... İcra Müdürlüğü’nün ... E. Sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, müvekkiline gönderilen ödeme emrinin 06/02/2018 tarihinde kendisine tebliğ edildiğini, ödeme emrinin tebliği üzerinden davacı müvekkili tarafından 07/02/2018 tarihinde borca, ferilerine, imzaya, takibe ve yetkiye itiraz edildiğini, bu takip alacağı ile davalının İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/106 D. İş dosyasından davacı aleyhine ihtiyati haciz kararı alındığının öğrenildiğini, davacının adına kayıtlı taşınmazların üzerine haciz konulduğunu, bunun üzerine 08/02/2018 tarihinde davalı vekili ve dayanak kredi sözleşmesini düzenleyen ... Arnavutköy Şubesi yetkilileri ile görüşülerek davacının davalı ile arasında hiçbir ticari ilişkinin bulunmadığını, takip dayanağındaki kredi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığı, davacının böyle bir kredi borcunun olmadığının bildirilerek ivedi olarak durumun düzeltilmesinin istenildiğini, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/137 E. Sayılı dosyası ile menfi tespit davasının açıldığını ve davalı tarafından sehven yapıldığı beyan edilerek takipten feragat edildiğini, davacının ...bank ile herhangi bir ilişkisinin olmadığını, kendilerinde T.C kimlik numaralarının dahi bulunmasının mümkün olmadığını, başlatılan takipte borcun sebebinin Genel Kredi Sözleşmesi ve ihtarname olduğunu, söz konusu belgelerde davacının T.C. kimlik numarasının bulunmadığını, aynı isim soy isimde başka bir borçluya ait ismin yer aldığını, bir güven kurumu olan bankanın basiretli bir tacir gibi davranmadığı ve haciz kararı aldırdığını, davacının mobilya satışı yaptığını, başka bankalarla aktif olarak çalıştığını, gönderilen haciz ihbarnameleri sebebiyle müvekkilinin çalışmakta olduğu diğer bankalardaki tüm hesaplarına haciz konulduğunu, yaklaşık 40-50 gün davacının ticari işlemlerini bankalar kanalıyla yaptığından bu sürede hiçbir işlemi yapamadığını, pos cihazlarını kullanamadığını ve kendisi ait para üzerinde tasarrufta bulunamadığını, müvekkili aleyhine haksız takip yapıldığından ve ihtiyati haciz alınıp tüm mal varlığı üzerine haciz kararı alınarak davacının maddi ve manevi zarara uğradığını, bu sebeplerle 5.000,00.-TL maddi tazminatın ve 50.000,00.-TL manevi tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde; Müvekkili ile ... San. Ve Tic. Ltd. Şti. ile akdedilen Genel Kredi Sözleşmesini şirket ortaklarından olan ...’un müteselsil kefil olarak imzaladığını, davacı ...’un ... San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin eski ortağı olduğunu, asıl borçlunun ise davacının aynı zamanda yeğeni olan diğer ... olduğunun fark edilince icra takibinde, ihtiyati hacizde düzeltme beyanlarının yapıldığı ve UYAP sistemi üzerinden bu hususun düzeltildiğini, davacının müvekkili bankaya başvuru yapmadan menfi tespit davasını açtığını , buradan sonuç alamayınca da tazminat davasını açtığını, davacının herhangi bir kişi olmaması borçlu şirketin eski ortağı olması, asıl borçlu ile aynı isim ve soy isime sahip olması ve akraba olmalarının davacı tarafından hataen yapıldığının kolaylıkla fark edilebilir olduğunu, hiçbir şekilde bankaya bu hususun düzeltilmesine ilişkin talepte bulunulmadığını, davacıya fiili haciz eylemi uygulanmadığını, davacının ticari itibarına bir zarar vermediğini, itibarını zedeleyecek herhangi bir haciz uygulamadığını, tazminat şartlarının oluşmadığını, dava konusu olayda haksız fiil bulunmadığını kaydi hacizlerin davacıya maddi ya da manevi zarar vermesinin mümkün olmadığını, davacının dava konusu olayda bir zararının olmadığını, bir an için tazminat şartlarının bulunduğu varsayılsa bile talep edilen maddi ve manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, bu sebeplerle haksız ve mesnetsiz olarak açılan işbu davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; "Maddi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile; 1.426,00.-TL tazminatın icra takip dosyasına itiraz tarihi olan 07/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, Manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile; 5.000,00.-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine," karar verilmiştir. Verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İspat olunamayan maddi zararın TBK 50/2 gereğince mahkeme tarafından belirlenmesi gerektiğini, manevi tazminatın düşük olduğunu ileri sürmüştür. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Bankanın kötü niyetli olmadığını, davacının zararı bulunmadığını, tazminat koşullarının oluşmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız ihtiyati hacizden kaynaklanan tazminat davasıdır. Takibe konu alacaktan davacının sorumluluğunun bulunmamasına, davacı hakkında fiilen uygulanan haczin bilahare fek edilmiş olsa dahi davacının haksız haciz işleminden zarar görmesine, davalı bankanın tacir olarak basiretli davranması gerekirken dosya kapsamına göre davacı hakkında fiilen uygulanan haciz işleminde özensiz, haksız ve kusurlu olmasına göre tazminat koşullarının bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin bu yönde ki istinaf istemi yerinde değildir. 2004 sayılı İİK’nın 259/1. maddesinde, ihtiyati haczin haksız çıkması halinde, borçlunun ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğradıkları bütün zararlardan alacaklının sorumlu olduğu düzenlenmiştir. İhtiyati haciz haksız ve bundan maddi zarar doğmuşsa, alacaklı kusurlu olmasa dahi, zarar görene maddi tazminat ödemekle yükümlüdür (Emsal Yargıtay 4. HD nin 06/02/2019 gün ve 2016/14413 E- 2019/483 K.sayılı ilamı). Haksız haciz, haksız eylem niteliğindedir. Haksız eylemde gerçek zarara hükmolunması gerekir. Maddi zarar hesabı yönünden alınan bilirkişi raporunda davacının gerçek zararının hesaplandığı, davacının daha fazla maddi zarar iddiasını usulüne uygun bir biçimde ispat edemediği anlaşılmakla tarafların maddi tazminata yönelik istinaf istemleri yerinde değildir. 6098 sayılı TBK’nın 58. maddesi hükmüne göre hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Somut olayda; Olayın meydana geliş biçimi, davalının eylemi, eylemin davacı üzerindeki etkisi, olay tarihi, uygulanan haczin fekkinin kısa sürede gerçekleşmiş olması ve yukarıdaki ilkeler nazara alındığında davacı yararına hükmedilen manevi tazminat miktarı yerindedir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/07/2021 tarih, 2018/1125 Esas - 2021/592 Karar sayılı kararına yönelik taraf vekillerince yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 59,30 TL'nin mahsubuyla eksik kalan 120,60 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 438,96 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 109,74 TL'nin mahsubuyla eksik kalan 329,22 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK'nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK'nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/05/2023

Full & Egal Universal Law Academy