İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/768 Esas 2023/1343 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/768
Karar No: 2023/1343
Karar Tarihi: 02.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/768
KARAR NO: 2023/1343
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/11/2022
NUMARASI: 2022/248 E - 2022/825 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 02/05/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili şirket arasında Abonelik Sözleşmesi imzalanmış olup davalının bu sözleşme gereğince kullandığı mobil telefon hatlarına ilişkin fatura borçlarını ödememesi nedeniyle Merkezi Takip Sistemi üzerinder ... icra dosya ile icra takibine girişildiğini, borçlunun icra dairesinin yetkisine ve borca itirazı nedeniyle takibin durduğunu beyanla itirazın iptali ile takibin devamına , davalı/ borçlunun takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı ile mahkumiyetine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirket aleyhinde merkezi takip siste- mi üzerinden ... icra dosyası ile takibe girişilmiş ise de, müvekkilinin borca ve icra dai- resinin yetkisine itiraz ettiğini ve itirazlarının kabul edildiğini, dosya davacı tarafından yetkili icra dairesine dosya gönderilmeden ve yeniden ödeme emri çıkartılmadan itirazın iptali davası açılma- sının kanunen mümkün olmadığını, ayrıca taraflar arasında aylık 3.000,00 TL bedel ve 24 ay sü- reli anlaşma yapılmasına rağmen , davacının her ay 3.000,00 TL' nin üzerinde fatura kestiğini, müvekkili herhangi bir cihaz almadığı halde cihaz cayma bedeli altında haksız ödemeler çıkarıl- dığını, müvekkili şirketin muhasebe kayıtlarında ve demirbaş listesinde davacı tarafça verildiği ileri sürülen ürünlerin olmadığını, ticari defterler vs kayıtların incelenmesi sonucu müvekkilinin davacı tarafa herhangi bir borcunun olmadığının ortaya çıkacağını beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesi'nce: " icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmadığı"ndan bahisle " dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine " karar verilmiştir.
İstinaf Başvurusu: Hüküm davacı tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde: Dava konusu borç abonelik sözleşmesinden kaynaklanan para alacağına ilişkin olup 7155 sayılı kanun ve bu kanuna dayanılarak çıkarılan yönetmelik gereğince takibin Merkezi Takip Sistemi üzerinden yapıldığını, ilgili yönetmeliğin 11.maddesinde borca itiraz durumunda 2004 sayılı İİK hükümlerinin uygulanacağı , yetkiye itiraz halinde sistem üzerinden yetki itirazının kabulü seçe- neğinin seçileceği belirtilmiş iken, hem borca hem yetkiye itiraz halinde izlenecek yolun belirtil- mediğini, ayrıca borca ve yetkile birlikte itiraz olunması halinde MTS portalından yetki itirazının kabulüne yönelik bir seçenek veya buton bulunmadığını ,kaldı ki yetki itirazında bilirtilen yerde dava açıldığını beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. 6100 sayılı HMK'nun 355 md gereğince, istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemeye göre; Dava, İİK 67 maddesine dayalı olup, telefon aboneliği sözleşmesinden kaynaklanan borç nedeniyle MTS üzerinden başlatılan takibe vaki itirazın iptali talep edilmektedir. Dosya kapsamından, davacı tarafından davalı aleyhine telefon aboneliğinden kaynak- lanan borcun tahsili talebiyle MTS 'nin ... sayılı dosyası ile takip başlatıldığı davalı ta- rafça takibe, icra dairesinin yetkisine ve borca itiraz edildiği , mahkemece, "yetkili icra dairesinde takip başlatılmadığı"ndan bahisle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mah- kemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle, icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. İtirazın iptali da- vasının görülebilmesi için usulüne uygun şekilde yapılmış, geçerli bir icra takibinin bulunması gerekir. Ortada, geçerli bir takibin bulunmadığı durumlarda, itirazın iptali davasının görülebilmesine usulen olanak yoktur. İcra dairesinin yetkisine itiraz edildiği hallerde, bu itiraz usulünce incelenerek sonuç- landırılmadığı sürece, açıklanan şekilde geçerli bir takibin bulunmayacağı açıktır. Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. (Hukuk Genel Kurulu'nun 2013/19-1520 Esas- 2014/524 Karar nolu ilamı) 7155 sayılı Abonelik Sözleşmesinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanunda ; borçlunun kendisine gönderilen ödeme emri üzerine nelere itiraz edebileceği sayılmış olup yetkiye, borcun tamamına veya bir kısmına ya da alacaklının takibat icrası hakkına itiraz yolu açıktır. (m.11/7 ) İcra dairesinin yetkili olup olmadığına ilişkin olarak; İİK.'nun 50. maddesinde; "Para ve teminat borcu için takip hususunda HMK'nın yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla tatbik olunur" denilmektedir. 6100 sayılı HMK’nun; "Genel Yetkili Mahkeme" başlıklı 6. maddesinde; "Genel yetkili mahkeme davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir." 10. maddesinde ise "Sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir." TBK'nun 89.maddesinde "Borcun ifa yeri, tarafların açık veya örtülü iradelerine göre belirlenir. Aksine bir anlaşma yoksa, aşağıdaki hükümler uygulanır; 1.Para borçları, alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde, 2.Parça borçları, sözleşmenin kurulduğu sırada borç konusunun bulunduğu yerde 3.Bunların dışındaki bütün borçlar, doğumları sırasında borçlunun yerleşim yerinde ifa edilir. Alacaklının yerleşim yerinde ifası gereken bir borcun doğumundan sonra alacaklının yerleşim yerini değiştirmesi sebebiyle ifa önemli ölçüde güçleşmişse borç, alacaklının önceki yerleşim yerinde ifa edilebilir." hükmünü içermektedir. Taraflar arasında imzalanan 27/12/2008 tarihli Kurumsal Abonelik Sözleşmesi 'nin "uyuşmazlıkların çözüm yeri" başlıklı 7.maddesinde "iş bu abonelik sözleşmesinin uygulanmasından doğan uyuşmazlıkların çözümünde,bireysel aboneler için abonenin ikametgahının bulunduğu yer mahkemeleri ve icra daireleri, kurumsal abonelikler için ise İstanbul Mahkemeleri ve icra daireleri yetkili olacaktır "denilmiştir. Sözleşme tarihi itibariyle yürürlükte olan 1086 Sayılı HUMK'nın 22. maddesinde; "tarafların yetki sözleşmesi yapmak suretiyle yetkili olmayan bir mahkemenin yetkisini kabul edebi- lecekleri, buna göre tüzel kişilerin yanında gerçek kişilerin de yetki sözleşmesi yapabilecekleri" belirtilmiştir. Bu düzenlemeye göre, olumsuz yetki sözleşmesi yapılamaz; eş söyleyişle, yetki sözleşmesi yoluyla genel ve özel yetkili mahkemelerin yetkisi kaldırılamaz, sadece onların yanında yetkili olabilecek başka bir mahkeme kararlaştırılabilir. Dolayısıyla dava, davacının seçimine göre hem genel hem de özel yetkili mahkemede açılabilir. Somut olayda; alacaklı vekili MTS takip talebi ve ödeme emrinde haciz ve müteakip işlemler için yetkili icra dairesini "Ankara Adliyesi" olarak seçmiş ise de, davacının ve davalının "Maltepe/İstanbul" adresinde kayıtlı olduğu, HMK 6 ve BK 89 md gereğince -bu adrese göre- İstanbul Anadolu Adliyesi Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili olacağı, ayrıca taraflar arasında imzalanan sözleşmedeki yetki düzenlemesi ile İstanbul (Çağlayan) Mahkemeleri ve İcra Daireleri yetkili kılın- dığı, sonuç itibariyle takip talebinde gösterilen Ankara İcra Müdürlüklerinin takipte yetkili olmadığı, sonuç itibariyle yetkili icra dairesinden başlatılmış hukuken geçerli bir takibin bulunmadığı anlaşıl- maktadır.Açıklanan nedenlerle, ilk derece mahkemesince verilen kararda vakıa ve hukuki değer- lendirme noktasında, usul ve esasa aykırılık tespit edilmediğinden, davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 md gereğince reddine karar vermek gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davacının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davacıdan alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 02/05/2023

Full & Egal Universal Law Academy