İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2023/1136 Esas 2023/1288 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/1136
Karar No: 2023/1288
Karar Tarihi: 27.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2023/1136
KARAR NO: 2023/1288
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 10/10/2022
NUMARASI: 2017/938 E
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ: 27/04/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak,ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle,dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili asıl dosyada dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 21.04.2015 tarihli Hasılat ve bağımsız Bölüm paylaşımı Amaçlı İnşaat Yapım Sözleşmesi ve bilahare 14.05.2015 Düzenleme Şeklinde Kat Karşılığı İnşaat ve gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ve 19.08.2016 tarihli Düzenleme Şeklinde Düzeltme Beyannamesi imzalandığını, yapılan sözleşmeler ile davalı ... Limited Şirketi'ne ait ... Ada ... Parsel sayılı taşınmaz üzerinde davacıların yapacağı inşaat ile bağımsız bölümlerin pazarlanması ve satışları sonucu hasılatın paylaşımı ve hisseleri oranında satılamayan bağımsız bölümlerin paylaşımının kararlaştırıldığı, satışların nasıl yapılacağının sözleşmede düzenlendiğini, davalının sözleşmeye aykırı olarak tek taraflı satış yaptığının bu güne dek 23 adet tapuyu devrettiğini, bir çok daireyi de harici satış sözleşmesi ile tapu harici sattığını, satışların düşük bedelle yapılıp yüklenicinin hissesinin ödenmediğini, sözleşme gereği kurulan satış ofisinde de satış yapıldığından davacı tarafça harici satış yoluyla aynı dairelerin satışının yapılma ihtimalinin doğduğunu, sözleşmeye uygun satılan dairelerin devirlerinin yapılamadığını, davalının tapuları devretmediğini ileri sürerek davalı adına kayıtlı olan bağımsız bölümler üzerine ihtiyati tedbir konulması ile sözleşme gereği 463 adet bağımsız bölümün davacı üzerine düşen kısmının tapu iptal ve tescili ile davalının sözleşmeye uygun tapu satışları yapmaması nedeniyle muarazanın giderilmesini, davalı tarafça satılan 23 adet bağımsız bölümüne ilişkin davacı hissesine isabet eden satış bedeli ile sözleşmeye aykırı satış gerçekleştirildiğinden sözleşmede ön görülen cezai şart bedelinin davalıdan tahsiline, davalının kullanmış olduğu ...bank kredilerinin davacılara ait taşınmazlara da yansıdığından, bununla ilgili dava hakkının saklı tutulmasını ve belirsiz alacak olarak 10.000.000,00-TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Birleşen Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/393 Esas - 481 Karar sayılı dosyasında davacı ...İnşaat Turizm Sanayi Limited Şirketi vekilinin Bakırköy 4 .ATM'nin 2017/938 E sayılı dosyasında verilen 14/03/2018 tarihli ihtiyati tedbir kararı nedeniyle uğradıkları zararın tahsili talebi ile şimdilik 4.000.000,00 TL'nin işleyecek yasal faiziyle beraber tahsili talepli tazminat nedeniyle dava açmış olduğu görülmektedir. İlk Derece Mahkemesi tarafından 10/10/2022 tarihli ara karar ile "Dosyadaki daha önceki ara kararlarda ve delillerle taraflar arasında imzalanan ve inkar edilmeyen ... Noterliği'nin 21.04.2015 tarih ... yevmiye no'lu sözleşmesinin ve buna bağlı ek sözleşmeler ile adi ortaklık sözleşmesi olduğu adi ortaklığın tasfiyesi için tasfiye heyetinin oluşturulduğu ve ara kararlarda belirtildiği üzere ortaklığın malvarlığının (adi ortaklığa ait) satış ve nakde çevirme olduğu ve münhasıran Tasfiye Heyetinin görevlendirildiği satış ve nakde çevirme işlemlerine devam edildiği ve İBAM ve tasfiye işlemlerinin henüz aşamaları tamamlanmadığı 3. Hukuk Dairesi'nin 2021/2823 Esas 3564 Karar sayılı ilamı ile de tasfiyenin usulüne uygun yürütüldüğü tespitleri ile davalı vekilinin fazlaya ilişkin talep hakları saklı kalmak kaydıyla 50.087.120,37-TL sınırlı olarak İİK 257/1 maddesi uyarınca teminatsız davacı şirketin menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulması ve tasfiye heyeti tayinine ilişkin ara kararından rücu talebinin reddine," karar verilmiştir. Karara karşı davalı - birleşen dosya davacısı ... İnşaat tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalı - birleşen dosya davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili ile ... İnşaat arasında düzenleme şeklinde hasılat ve bağımsız bölüm paylaşım amaçlı inşaat yapım sözleşmesi imzalandığını, sözleşme gereği yüklenici olan birleşen dosya davalıları tarafından inşaatın tamamlanmadığını ve iskanı alınarak müvekkiline teslim edilmediğini, davalılar tarafından müvekkili aleyhine haksız şekilde tapu iptal ve tescil davası açıldığını, yapılan yargılamada yüklenicinin müvekkilinden gizli 40 adet bağımsız bölüm sattığı ve müvekkiline hasılat payının ödenmediğinin tespit edildiğini, yargılama sırasında ana dosya davacısının ihtiyati tedbir talebinin kabul edilerek bir takım istisnai haller hariç tutulmak üzere ihtiyati tedbir kararı verilerek projede yer olan ve tapuları müvekkili adına kayıtlı tüm taşınmazların tek taraflı olarak üçüncü kişilere devrinin engellendiğini, yüklenici şirketlerin kötü niyetli hareket ettiklerini ve 07/06/2020 tarihli bilirkişi raporuna istinaden gerçekleştirilebileceği ifade edilen taşınmaz paylaşım listesine ve taşınmazların dava tarihindeki değerlerinin belirlenmesine istinaden müvekkilinin arsayı satın alırken kullandığı krediden dolayı 10 adet bağımsız bölüm üzerindeki ihtiyati tedbirin kaldırıldığını, diğerleri için dava değeri olan 357.979.319,20-TL'nin %15'i oranında hesaplanan 53.696.897,88-TL teminat takdir edildiğini, teminatın yatırılmaması nedeniyle yatırılmadığını bilahare teminatın 27.643.317,66-TL'ye indirildiğini, alının bilirkişi raporu ile müvekkilinin uğradığı zararın tespit edildiğini, ...bank'a yazılan müzekkerelerle dava konusu proje teminat gösterilerek herhangi bir ek kredi kullandırılmadığının tespit edilmiş olduğunu, müvekkilinin haksız ihtiyati tedbir kararı nedeniyle zarara uğradığını, bu zararın bilirkişi raporunda 2020 yılı Haziran ayı satış fiyatlarına göre hesaplanmış olduğunu, mahkemece 26/03/2021 tarihli celsede ihtiyati tedbirin kaldırıldığını ve teminatın iadesine karar verildiğini, itirazları üzerine, ara karardan rücu edildiğini, HMK'nın 392/2. maddesinde düzenlenen bir aylık kanuni süre içerisinde ihtiyati tedbir nedeniyle uğranılan zararın tazmini talepli belirsiz alacak davası açıldığını, dosyanın yerleştirme kararı sonrasında henüz işlem yapılmadığını, uğranılan zararın tahsili talepli açtıkları davada fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 4.000.000,00-TL tutarındaki zararın istendiğini. Mahkemece belirsiz alacak talepli dava açmış olmalarına rağmen dava değeri olan 4.000.000,00-TL tutarındaki teminatın yatırılması halinde dosyada bulunan 27.000.000,00-TL tutarlı teminat mektubunun iadesine karar verildiğini, talep sonucunun artırılması için süre verilmediğini, verilen kararların hatalı olduğunu, mahkemece ihtiyati tedbirin tasfiye heyetinin atanması ile kaldırıldığından bahisle teminatın iadesine karar verildiğini, tasfiye heyetinin atanmasının ihtiyati tedbir niteliğinde olmadığını, tasfiye heyetince yapılan satışların hatalı olduğunu ve satış değerlerinin hatalı tespit edildiğini, örneğin satışına karar verilen 9 adet konut nitelikli taşınmaz için tasfiye heyeti tarafından tahsil edilen tutarın 9.900.000,00-TL olduğunu, ancak bu taşınmazların hali hazırdaki değerlerinin 60.000.000,00-TL'den az olmadığını, taşınmaz değerlerinin hatalı olarak satışa çıkarıldığını, tasfiye heyeti tarafından gerçekleştirilen satışların usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihtilafın sonlanmasını değil büyümesine sebep olunduğunu, tasfiyenin birinci aşaması gerçekleştirilerek bilançonun çıkarılmadığını, taraflara tebliğ edilmediğini, bunlar gerçekleşmeden müvekkili adına kayıtlı taşınmazların 1/5 fiyatına satıldığını, ve müvekkilinin ağır mülkiyet hakkı kaybına ve zarara uğratıldığını, mahkeme heyetinin tasarruf yetkisini tasfiye heyeti vasıtasıyla kullanılması yönündeki 26/03/2021 tarihli celsedeki ara kararın ihtiyati tedbir niteliğinde olduğunu, bu nedenle ihtiyati tedbirin teminatsız olarak verilmiş olduğu sonucunun doğduğunu ve bu haliyle ihtiyati tedbirin kaldırılmış olmasına rağmen müvekkilinin projedeki tasarruf yetkisinin kısıtlandığını ve zarara uğradığını, 25/03/2021 tarihli bilirkişi raporuyla müvekkilinin zararının 50.087.120,37-TL olduğunu, bu miktar üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, yaklaşık ispat şartının yerine getirilmiş olduğunu ileri sürerek mahkemece verilen 10/10/2022 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararın ortadan kaldırılmasını ve belirtilen miktar üzerinden ihtiyati haciz kararı verilmesini talep ve istinaf etmiştir. Dava; başlangıçta asıl dava yönünden sözleşmeye dayalı tapu iptal tescil ve muarazanın giderilmesi ve alacak talebine ilişkin, birleşen dosyalarda ise; kısmen uğranılan zararların ve alacakların tahsili ve hasılatın paylaştırılması taleplerine ilişkindir. Mahkemece, yapılan 14/03/2018 tarihli ön inceleme duruşmasında uyuşmazlık taraflar arasındaki sözleşme gereğince muaraza çıkıp çıkmadığı davacının tapu iptal tescili talep şartlarının oluşup oluşmadığı, davalının davacıların onayı olmadan sattığı dairelerin bedelinden borçlu olup olmadığı, borçlu ise ne miktar borçlu olduğu, davacıların davalıdan cezai şart alacağı isteyip istemeyemeyeceği, isteyebilecekse ne miktar isteyebileceği şeklinde tespit edilmiştir. 16/01/2019 tarihli celsede birleşen 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1024 E. Sayılı dosyada; davalının sözleşme hükümlerine aykırı yaptığı satışlar nedeniyle hasılat tutarları ve zararların ve cezai şart tutarlarının tespiti ve tahsili olarak uyuşmazlık tespit edilmiştir. Birleşen 2018/950 E. Sayılı uyuşmazlığın, ise özetle uğranılan zararların tespiti ve tahsili olarak uyuşmazlık tespit edilmiştir. 05/12/2019 tarihli celsede inşaatın tamamlanarak iskan aşamasına gelindiği davalı vekilinin davanın erken açılmış dava olduğuna ilişkin beyanlarda bulunduğu görülmektedir. 26/03/2021 tarihli celse de ise mahkemece uyuşmazlığın İBAM 15. Hukuk ve Yargıtay HGK ve 3. Hukuk Dairesi kararlarına dayalı olarak dayanılan sözleşmelerin adi ortaklık sözleşmesi olduğu ve uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerektiği tespit edilmiş aynı celsede tasfiye memurlarının atanmasına karar verilmiş ve devam eden celselerde de tasfiye memurlarına satış konusunda yetki verilmiştir. Mahkemece 10/10/2022 tarihli ara karar ile özetle; bilirkişi raporunun tasfiye heyetine tevdii ile beyanda bulunmak üzere süre verilmesine, tasfiye heyetinin dilekçesinin taraf vekillerine tebliği ile beyanda bulunduklarında veya bir haftalık kesin sürenin bitiminde tasfiye heyetinin piyasa koşulları güncellenerek satış fiyat listesi üzerinden, satış işlemlerini gerçekleştirmek için yetki verilmesinin ara karar ile değerlendirilmesine, davacı vekilinin davalı şirkete devredilen 29 taşınmaz için tahsil edilen bedelleri yönünden heyet görüşünün istenilmesine, İBAM 3. Hukuk Dairesinin 2021/2823 E. 3564 K sayılı ilamıyla adi ortaklığa ait taşınmazların satışının usulüne uygun yürütüldüğü belirtildiğinden satışların iptal talebinin reddine karar verilmiş, bilahare dosya üzerinden buna bağlı kararların verildiği görülmüştür. Mahkemece istinafa konu 10/10/2022 tarihli ara kararda davanın adi ortaklığın tasfiyesi niteliğinde olduğu ve tasfiye heyetinin oluşturulduğu, ara kararlarda belirtildiği üzere ortaklığın mal varlığının satış ve nakde çevirme işlemlerine devam edildiği ve tasfiye işlemlerinin tamamlanmadığından bahisle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. HMK'nun "İstinaf Yoluna Başvurulabilen Kararlar " başlıklı 341 .maddesinde "nihai kararlar ve ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara" şeklinde düzenlenmiştir. Eldeki dava yukarıda açıklandığı üzere karma sözleşme niteliğindeki sözleşmeye dayalı açılmış, mahkemece uyuşmazlığın adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi hükümlerine göre çözümlenmesine ilişkin tespiti sonrası taraflarca tasfiye heyetin konusunda anlaşamayacaklarını beyan etmeleri üzerine resen tasfiye heyeti atanarak işlemlere devam edilmektedir. Tasfiye heyetinin işlemlerinin yukarıda alıntılanan HMK'nın 341. Maddesi kapsamında istinaf edilebilen kararlardan olmadığı anlaşılmaktadır. İstinafa gelen son karar ihtiyati haciz talebine ilişkindir. Adi ortaklığın tasfiyesi ya tarafların anlaşması suretiyle ya da bizzat mahkemece yapılır. Taraflar tasfiye konusunda anlaşmadığı takdirde ortaklığın tasfiyesinin mahkemece 6098 sayılı Kanun'un 642 vd. madde hükümlerine uygun olarak yapılması gerekir. Mahkemece adi ortaklık sözleşmesinde tasfiyeye ilişkin hükümler doğrultusunda, ortakların anlaşarak tasfiye memuru atanmasında anlaşamayacaklarını beyan ettiklerinden tasfiye işlemini gerçekleştirecek tasfiye memuru olarak heyet resen atanmıştır. Atanan heyetin tüm işlemleri ve bu kapsamda bilançonun çıkarılarak tarafların onayına sunulmasına ilişkin tüm kararlar mahkemenin denetimine açık olduğu gibi taraflarca görevlendirilen tasfiye heyetinin değiştirilmesinin de istenebileceği açıktır. Tasfiye heyetinin nakte çevirme işlemlerinin (TMK'nın 634 üncü vd. maddelerinde düzenlenen resmi tasfiye işlemi kıyasen uygulanmak suretiyle) gerçekleştirilmesi gerektiği ve mahkemece verilen kararlardan bu hususların değerlendirilmekte olduğu da anlaşılmaktadır. Bu bağlamda tasfiyenin son aşamasında öncelikle ortaklığın borçları ödenerek tarafların ortaklık için yaptığı giderler ve katılım payı geri verilmesi , bundan sonra bir şey artarsa, bu kazanç veya (ortaklığın, borçlar, giderler ve avanslar ödendikten sonra kalan varlığı, ortakların koydukları katılım paylarının geri verilmesine yetmezse) zarar da belirlenerek ortaklara paylaştırılmak üzere son bilanço düzenleneceği yasa gereğidir. Buna göre istinafa konu birleşen dosyadaki uğranılan zararın doğduğu iddia edilmiş ise de zarar doğmuş ise bu zararın ortaklığın zararı olduğu, tasfiye sonunda bu zararın da ortaklar arası paylaştırılmasına karar verilebileceği gözetildiğinde ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin karar usul ve yasaya uygundur. Dosyanın geldiği aşamada bu karar haricinde istinafa gelen ve istinafı kabil bir karar da bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, mahkemece verilen kararda hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı - birleşen davacı ...İnşaat Turizm Sanayi Limited Şirketi'nin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesine göre reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalı - birleşen davacı ...İnşaat Turizm Sanayi Limited Şirketi vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin karara karşı istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Davalı - birleşen davacı ...İnşaat Turizm Sanayi Limited Şirketi'nden alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL'nin istinaf eden davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-f maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 27/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy