İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi 2022/2012 Esas 2023/1221 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
Esas No: 2022/2012
Karar No: 2023/1221
Karar Tarihi: 25.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
3. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2022/2012
KARAR NO: 2023/1221
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/06/2022
NUMARASI: 2021/474 E - 2022/443 K
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 25/04/2023
Yukarıda tarafları ve konusu yazılı bulunan dava ile ilgili olarak, ilk derece mahkemesince verilen kararın istinaf edilmesi sebebiyle , dava dosyası üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: davalı/borçlu ile müvekkili şirket arasında abonelik sözleşmesi akdedildiğini, davalı/borçlu tarafından abonelik sözleşmesinden kaynaklanan elektrik kullanımına ait bedellerin ödenmemiş olduğunu, İstanbul Anadolu ... İcra Müd. ... Esas sayılı dosya ile icra takibi başlatıldığını, davalı/borçlu tarafından takibe itiraz edilerek icra takibinin durdurulduğunu, borçlu itirazının haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olduğunu, taraflarınca dava şartı arabuluculuk kanun yoluna başvurulduğunu yapılan toplantı sonucu anlaşmaya varılamadığını ve iş bu davanın ikame edildiğini, borca ve takibe dayanak faturaların, elektrik kullanımına karşılık düzenlendiğini, söz konusu fatura bedellerinin ödemesinin halen gerçekleştirilmediğini, müvekkili şirket kayıtları incelendiğinde alacağın varlığı ve miktarının sübut bulacağını, davalı/borçlunun itirazının haksızlığının ortaya çıkacağını, davalı/borçlunun İstanbul Anadolu ... İcra Müd. ... Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve yersiz itirazın iptali ile takibin devamını, davalı aleyhine hükmolunacak meblağın % 20’ sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatı ödemeye mahkûm edilmesini, yargılama giderleri ile vekâlet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: davanın esası yönünden alacağın doğduğu iddia edilen taşınmazın mülkiyetinin belediyeye ait olduğunu ve resmi kuruluştan kiralandığını, kiralama ve kullanım sırasında resmi olarak taşınmaz tahliye edilene kadar herhangi bir elektrik borcunun oluşmadığını, bütün ödemelerin davalı şirketçe zamanında ve usulüne uygun şekilde ödendiğini, sözleşme feshedilip müvekkili tarafından resmen tahliye tamamlandıktan sonra belediye veya sonradan gelen kişinin kullanıma devam ettiğini, mahkemece taşınmazın kullanımının tarihlere göre kimler tarafından hangi sıfatla kullanıldığı belediyeden sorulduğunda gerçeğin kolaylıkla görüleceğini, davacı idarenin her ay dönemsel olarak saat kontrolü yaptığından kullanıcının değişip değişmediğini denetleme imkanına sahip olduğunu, istenilen elektrik ücreti ile ilgili olarak müvekkilinin herhangi bir kullanımının olmadığını, davanın reddini, davacı tarafın gerçek kullanıcıları belirleyerek davanın ona yöneltilmesi gerektiğini, herhangi bir şekilde ihtar, ihbar ve temerrüt söz konusu olmadığını, zamanaşımı itirazlarının olduğunu, davacı yan aleyhine %20'den aşağı olmamak üzere, uygun bir kötüniyet tazminatı ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; " icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğu ve mahkememizde görülen davanın açıldığı, ödemenin dava tarihinden sonra yapılması ile davanın açılmasına davalı tarafça sebebiyet verildiği, ödeme yapılmış olması nedeniyle davanın konusuz kaldığı, alacağın fatura alacağı olması ve likit olması nedeniyle davacının inkar tazminatı talebinde haklı olduğu gerekçesiyle; Konusuz dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, Alacak likit olmakla dava konusu edilen 15.683,61 TL'nin % 20'si oranında inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir. Mahkemece verilen kararı,davalı vekili istinaf etmiştir. Davalı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; Yargılamayı gerektiren bir konuda yapılan itirazın bir kambiyo senedine yapılmış gibi değerlendirilerek inkar tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmüştür. HMK.nun 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava , itirazın iptali talebine ilişkindir. Somut olayda , ,takip konusu borç ,dava tarihinden sonra ödenmiş olup, itirazın iptaline ilişkin bu davanın konusuz kaldığı anlaşılmıştır. Bu sebeple mahkemece HMK 331/1 maddesi konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.Bu yön tarafların kabulündedir.Mahkemece, davanın açılmasında hangi tarafın sorumlu olduğu belirlenerek hüküm kurulması gerekmektedir.Mahkemece ;" davalı tarafça yapılan ödemenin ihtirazi kayıtla yapıldığı yönünde bir iddianın olmadığı, davalının yaptığı ödemenin borcu kabul anlamına geldiği" şeklindeki gerekçe ile davadaki haklılık durumu değerlendirmesi yapılması hukuka uygun bulunmamaktadır.Davacı vekili dava dilekçesinde ; "Müvekkil şirketin davalı/borçludan olan alacağı elektrik borcunun ödenmemesinden kaynaklanmaktadır. Borca ve takibe dayanak faturalar, elektrik kullanımına karşılık düzenlenmiştir. Söz konusu fatura bedellerinin ödemesi halen gerçekleştirilmemiştir.Davalı/borçlu itiraz dilekçesinde müvekkil şirkete borca itiraz etmiş olsa da müvekkil şirket ile davalı/borçlu arasında imzalanan sözleşme ve ekleri incelendiğinde davalı/borçlunun sözleşmenin tarafı aynı kişi olduğu, takip konusu fatura borçlusunun da davalı/borçlu olduğu görülecektir. Mahkemenizce yapılacak yargılama neticesinde ve müvekkil şirket kayıtları incelendiğinde alacağın varlığı ve miktarı sübut bulacak, davalı/borçlunun itirazının haksızlığı ortaya çıkacaktır." şeklinde beyan ve talepte bulunmuştur.Davada, henüz tahkikat aşamasına geçilmeden dava konusuz kalmıştır.Herhangi bir bilirkişi incelemesi mevcut değil ise de ,dosyaya davacı tarafça elektrik tüketim faturaları ibraz edilmiştir.Bu sebeple ,davalının dava açılmasına sebebiyet verdiği kabul edilmelidir. Davacı dava açmakta haklı olduğundan,davalıya yargılama giderleri ve vekalet ücretinin yükletilmesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadrı.İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu'nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlusu birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir. Somut olayda ,kaçak iddiası olmayıp, faturalara dayalı alacak sözkonusu olmakla , alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesinde de hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Böylece ,mahkemece verilen kararda maddi vakıa ve hukuki denetim yönlerinden usul ve hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı tarafın istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
K A R A R: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Davalının istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca reddine, Alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL'nin davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, İstinaf yargılama giderlerinin istinaf eden üzerinde bırakılmasına, İstinaf sebebiyle yatırılan gider avansı bakiyesi varsa karar kesin olmakla istinaf edene ilk derece mahkemesince iadesine, Dair dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda HMK 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 25/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy