İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2023/448 Esas 2023/464 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/448
Karar No: 2023/464
Karar Tarihi: 19.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/448 Esas
KARAR NO: 2023/464
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/10/2022
NUMARASI: 2014/839 Esas, 2022/777 Karar
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
KARAR TARİHİ: 19/04/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili şirket nezdinde sağlık sigorta poliçesi ile sigortalı ...'in davalıların maliki olduğu araçların karıştığı 19/05/2009 tarihli kazada yaralandığını, davalı sigorta şirketinin araçların zorunlu trafik sigortacısı olduğunu, sigortalının tedavi gideri olarak 8.834,32 TL ödediklerini, ödenen bedelin rücuen tahsili için davalılar aleyhine iki ayrı takip başlattıklarını, davalıların takibe haksız itiraz ettiklerini belirterek davalıların takiplere itirazının iptali ile takibin devamına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 09/04/2011 tarihli dilekçesi ile, davanın sadece davaya dahil edilen SGK yönünden alacak davası olarak devam edilmesini ve sigortalıya ödenen tedavi giderinin ödeme tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte SGK'dan tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili 25/10/2022 tarihli dilekçesi ile davalarının SGK ve diğer davalılar yönünden devam ettiğini beyan etmiştir.
CEVAP Davalı ... Sigorta AŞ vekili cevabında; müvekkilinin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun tespiti gerektiğini, 6111 Sayılı Yasa'nın 59. maddesiyle trafik kazası nedeniyle oluşan tedavi hizmet bedellerinden SGK'nın sorumlu olduğunu ve müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalılar ... ve ... süresinde davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI Mahkemece, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen SGK'nın davaya dahil edilmesinin mümkün olmadığı, taraf değişikliğine ilişkin HMK'nın 124. maddesi şartlarının bulunmadığı, SGK'ya yönelik usulüne uygun açılmış bir davanın bulunmadığı; davacının ıslah dilekçesinde dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen davalılar yönünden davaya etmediğini beyan ettiği, bu nedenle davalılara ilişkin husumetin devam etmediği gerekçesiyle SGK hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılara açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ Karar yasal süresinde davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacı vekili istinaf nedenleri olarak; davalılar hakkındaki takibin 6111 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 25/02/2011 tarihinden önce, 2010 yılında başlatıldığını, 6111 Sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra usul ekonomisi gereği davayı ıslah ile alacak davasına çevirdiklerini, davanın SGK ve diğer davalılar yönünden kabulü gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla yasa değikliği nedeniyle araç işleteni ve sigorta şirketinin sorumluluğu kalktığından konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiğini, ayrıca takip yapılmasına ve dava açılmasına neden olmadıklarında da davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi de gerektiğini, yine SGK'nın davaya dahil edilmesinin usule uygun olmadığına karar verilmişken, SGK lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME Dava, sağlık sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya ödenen tedavi giderinin davalılardan tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davalı araç malikleri ve zorunlu trafik sigortacısı yönünden davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, SGK yönünden HMK'nın 124. maddesi şartlarının bulunmadığı gerekçesiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, davacı vekili hükmü istinaf etmiştir.İstinafa konu edilen uyuşmazlık; dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen SGK'nın davaya dahil edilip edilemeyeceği, sigortalıya ödenen tedavi giderinden davalılar araç maliki ile araçların trafik sigortacısı şirketin sorumlu olup olmadığı, pasif husumet yokluğu nedeniyle haklarındaki davanın reddine karar verilen davalılar ile hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilen SGK lehine vekalet ücreti takdirine dair kararın yerinde olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.1-Davacı vekili yargılama sırasında SGK'nın da davaya dahil edilerek SGK aleyhine alacağa hükmedilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 124.maddesindeki hüküm ile tarafların iradi değişikliği düzenlenmiştir. Buna göre; ''(1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür. (2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. (3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. (4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hâkim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.'' Taraf değişikliği; açılmış ve görülmekte olan bir davada, davanın taraflarından birinin davadan ayrılması ve onun yerini üçüncü bir kişinin almasıdır. Ne var ki; davanın taraflarının yerini bir başkasının almasından farklı olarak, mevcut tarafların yanına yenilerinin eklenmesi taraf değişikliği olarak kabul edilmemelidir. Zira; tarafın değişmesi ile bir tarafın yanına yenilerinin eklenmesi hukuki niteliği, şartları ve sonuçları bakımından birbirinden farklıdır. Açılmış bir davaya teşmil yolu ile üçüncü bir kişinin davalı sıfatı ile dahil edilmesi mümkün olmadığı gibi zorunlu dava arkadaşlığı hali dışında davacı tarafın istemi ile "ıslah" yoluyla dahi olsa, davada taraf artırılması dava dilekçesinde yer almayan başka gerçek ya da tüzel kişilerin davaya dahil edilmesi usulen mümkün değildir (Yargıtay 3. ...'nin 2015/19828 Esas, 2017/6475 Karar sayılı kararı). Yargıtay 9. HD'nin 2022/5490 Esas, 2022/6534 Karar sayılı istinaf mahkemesi kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi kararında da, 6100 sayılı Kanun'un 124 üncü maddesinde öngörülen hâller ile zorunlu dava arkadaşlığı dışında davaya taraf eklenmek suretiyle yargılama yapılması ve davaya dahil edilen taraf hakkında hüküm kurulmasının mümkün olmadığı belirtilmiştir. Somut olayda, davalılar araç maliki ve sigorta şirketi hakkında takip başlatılmış olup, borçluların takibe itirazı üzerine takibe itirazın iptali talep edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda zorunlu dava arkadaşlığı dışında dahili davalı adında bir müessese bulunmamakta olup husumetin yöneltildiği kişi dışında bir başka kişinin davaya ithali mümkün bulunmamaktadır. Bu durumda dahili davalı kurumu hukukumuzda düzenlenmemiş olduğundan dava açılırken davalı olarak gösterilmemiş olan SGK'nın davaya dahil edilmesi mümkün değildir. Bu nedenle hakkında usulüne uygun şekilde açılmış dava bulunmadığından SGK hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. 2-Diğer davalılar hakkında davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddi kararına yönelik istinaf incelemesinde;Trafik kazası nedeniyle sağlık hizmet sunucularınca verilen tedavi hizmet bedellerinin tamamının, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması esasının getirilmesi amacıyla, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6111 sayılı Kanunun 59.maddesi ile 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesi değiştirilmiş; anılan değişiklik ile; “Trafik kazaları sebebiyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer bütün resmî ve özel sağlık kurum ve kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedelleri, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. Trafik kazalarına sağlık teminatı sağlayan zorunlu sigortalarda, sigorta şirketlerince yazılan primlerin ve Güvence Hesabınca tahsil edilen katkı paylarının %15'ini aşmamak üzere, münhasıran bu teminatın karşılığı olarak Hazine Müsteşarlığınca sigortacılık ilkeleri çerçevesinde maktu veya nispi olarak belirlenen tutarın tamamı sigorta şirketleri ve 03.06.2007 tarihli ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 14'üncü maddesinde düzenlenen durumlar için Güvence Hesabı tarafından Sosyal Güvenlik Kurumuna aktarılır. Söz konusu tutar, ilgili sigorta şirketleri için sigortacılık ilkelerine göre ayrı ayrı belirlenebilir. Aktarım ile sigorta şirketlerinin ve Güvence Hesabının bu teminat kapsamındaki yükümlülükleri sona erer. Hazine Müsteşarlığının bağlı bulunduğu Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu söz konusu tutarı %50'sine kadar artırmaya veya azaltmaya yetkilidir. Bu madde çerçevesinde sigorta şirketleri ve ... tarafından ödenecek meblağın süresinde ödenmemesi halinde 31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun 89'uncu maddesinin ikinci fıkrası uygulanır….” hükmü getirilmiştir. 6111 sayılı Kanunun, 25.02.2011 tarihinde yürürlüğe giren Geçici 1.maddesi ile de "Bu Kanunun yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanır. Söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanunun 59'uncu maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve ...nın yükümlülükleri sona erer. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Sağlık Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumunun görüşü alınarak Hazine Müsteşarlığınca belirlenir. Bu Kanunun yayımlandığı tarihten itibaren altı ay içinde Sağlık Bakanlığı Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünün trafik kazalarından kaynaklanan tedavi giderlerinin tahsili için kurduğu sistem mevcut haliyle Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilir. Trafik Hizmetleri Döner Sermaye İşletme Müdürlüğünün tasfiyesine ilişkin iş ve işlemler aynı tarih itibarıyla Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilir....” hükmü öngörülmüştür. Somut davada kaza 6111 Sayılı yürürlük tarihinden önce olsa bile, 6111 sayılı Kanunun, Geçici 1.maddesi uyarınca, madde de belirtilen tutarın SGK'ya aktarılmasıyla sigorta şirketleri ve Güvence Hesabının yükümlülükleri sona erecek ve trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedelleri de Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacaktır. Yargıtay HGK'nın 2012/10-1156 Esas, 2013/339 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere; kurumun, süresinde aktarılmayan prim ve katkı payları için sigorta şirketlerine karşı 5510 sayılı Kanunun 89.maddesine göre takip yaparak tahsil yetkisi bulunduğu gözetildiğinde, trafik kazası nedeniyle sigortalıya yapılan tedavi giderleri için 6111 sayılı Kanunun 59 ve geçici 1 maddeleri uyarınca sürücü ve işletene karşı, Kurumun rücu hakkının sona erdiğinin kabulü gerekir. Buna göre tedavi giderlerinin tamamından dava dışı SGK'nın sorumlu olduğu, 6111 Sayılı Yasa'nın uygulanmasıyla işletenin yatırdığı primlerin aktarılmasıyla sürücü ve işletenin de sorumluluğunun bulunmadığı dikkate alındığında, araç maliki ve zorunlu trafik sigortacısı olan davalılar hakkında davanın pasif husumet nedeniyle reddine karar verilmesi sonucu itibarıyla yerindedir. 3-Davalılar ve SGK lehine hükmedilen vekalet ücretine yönelik istinaf incelemesinde; Davalılar aleyhine açılan itirazın iptali davası, 6111 Sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 25/02/2011 tarihinden sonra, 13/07/2011 tarihinde açılmıştır. Buna göre itirazın iptali davası açılmadan önce 6111 Sayılı Kanun yürürlüğe girdiğine göre, davanın devamı sırasında yürürlüğe giren bir kanun nedeniyle davanın konusuz kaldığından söz edilemeyecektir. Bu nedenle davacının, yasa değişikliği nedeniyle davanın konusuz kaldığı ve dava açılmasına neden olmadıklarına dair istinaf gerekçesi dosya kapsamı ile örtüşmediğinden, davalılar araç işleteni ve sigorta şirketi lehine vekalet ücreti takdir edilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bunun yanında davacı vekili hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilen SGK lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini de ileri sürmüştür. Davacının SGK'nın davaya dahil edilmesi talebi ile SGK dava dosyasında vekil görevlendirmiş ve vekil ile temsil edilmiştir. AAÜT'nin 3 maddesi uyarınca vekilin emeği ve davanın süresi dikkate alındığında, SGK lehine vekalet ücretine takdir edilmesinde de isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 bendi gereğince esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/839 Esas, 2022/777 Karar ve 26/10/2022 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b-1 bendi gereğince esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına YER OLMADIĞINA, 3-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1-a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.19/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy