İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3224 Esas 2023/484 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3224
Karar No: 2023/484
Karar Tarihi: 04.05.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3224 Esas
KARAR NO: 2023/484
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2018
NUMARASI: 2016/833 Esas, 2018/1290 Karar
DAVA: TAZMİNAT (Rücuen Tazminat)
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 04/05/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
ASIL VE BİRLEŞEN DAVA Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalı ile müvekkili arasında 2008 ve 2012 tarihleri arasında genel temizlik hizmeti alımına ilişkin sözlemeler imzalandığını, sözleşme gereğince müvekkilinin tüm hizmetlere karşılık hakedişleri zamanında ödediğini, hizmet sözleşmesi kapsamında çalışan davalı yüklenici işçisi ...'ın işçilik alacaklarının tahsili için açtığı davada, İstanbul 3. İş Mahkemesi'nin 2015/249 Esas, 2015/668 Karar sayılı kararı ile davanın kısmen kabul edildiğini, alacağın İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasında takibe konulması üzerine müvekkilinin 13/06/2016 tarihinde 8.095,35 TL ödemek zorunda kaldığını, dava dışı işçinin müvekkili şirketin çalışanı olmayıp, davalının çalışanı olduğunu, taraflar arasında düzenlenen Hizmet Alım Sözleşmesinin 23. ve 32. maddeleri ile Genel Şartnamenin 6. Bölümünün 38. maddesi uyarınca yüklenici firmanın ihale konusu işlerin yapılmasında çalıştıracağı personelin ücret ve tazminat haklarından sorumlu olduğunu belirterek 8.095,35 TL'nin ödeme tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili birleşen dosyadaki dava dilekçesi ile; hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışan davalı yüklenici işçisi ... tarafından açılan ve İstanbul 3. İş Mahkemesi'nin 2015/250 Esas, 2015/669 Karar sayılı kararı ile hükmolunan işçilik alacağının tahsili için İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığını ve müvekkilinin icra dosyasına 8.056,52 TL ödemek zorunda kaldığını, işçilik alacağından davalı yüklenicinin sorumlu olduğunu belirterek 8.056,52 TL'nin ödeme tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP Davalı vekili asıl ve birleşen davaya cevabında; müvekkilinin 01/01/2008 tarihinden itibaren davacıya hizmet verdiğini, daha önceki tarihte doğan işçilik alacaklarının muhatabı olamayacağını, 01/01/2010 tarihinden itibaren işçilerin üst işvereninin dava dışı ...AŞ olup, davacı şirketle bağları kalmadığını, buna göre davacının müvekkilinden rücu talep edebileceği dönemin 01/01/2008 ve 01/01/2010 tarihleri olduğunu, iş mahkemesinde ilama bağlanan alacakların fazla mesai ve genel tatil alacakları olduğunu, müvekkilinin sözleşme ile kararlaştırılan ücret ve fazla mesai ücretini işçilere ödediğini, davacının sözleşme ile her bir işçi için ödeyeceği fazla mesai tutarı ve saatinin belli olduğunu, davacının müvekkiline ödemediği fazla mesai ve genel tatili ücreti alacaklarının müvekkilinden istenemeyeceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI Mahkemece, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesi ve sözleşmenin atıf yaptığı genel şartname uyarınca işçilik alacaklarından davalı yüklenici şirketin sorumlu olduğu, ancak davalı yüklenicinin, davacının ödediği işçilik alacaklarından sadece kendi dönemi ile sorumlu tutulması gerektiği, buna göre yapılan hesaplamada asıl davada 6.993,61 TL TL, birleşen davada ise 6.960,07 TL 'nin davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulü ile asıl davada 6.993,61 TL'nin, birleşen davada ise 6.960,07 TL'nin ödeme tarihinden işleyecek ödeme tarihinden işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar, yasal süresinde davalı vekili ve katılma yolu ile davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf nedenleri olarak; müvekkilinin hizmet vermeye başladığı 01/01/2008 ile işyerinin davacı tarafından dava dışı ... AŞ'ye devredildiği 01/01/2010 tarihleri arasında sorumlu tutulması gerekirken, bu tarihleri aşan dönemlere ilişkin işçilik alacaklarından da sorumlu tutulduğunu, müvekkilinin sözleşme ile kararlaştırılan genel tatil ve fazla mesai ücretlerini işçilere ödediğini, davacının bu miktara aşan işçilik alacaklarını müvekkiline ödememesi nedeniyle rücu talebinin reddi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve asıl ve birleşen davanın reddini talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili katılma yoluyla istinaf nedenleri olarak; iş davalarında hükmolunan genel tatil ücreti ve fazla mesai alacağının, işçilerin davalı yüklenici nezdinde çalıştıkları döneme ilişkin olduğunu, bu nedenle işçilik alacaklarından davalı yüklenicinin tamamen sorumlu tutulması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve taleplerinin tamamı yönünden hüküm kurulmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava ve birleşen dava, davacı işverenin, hizmet alım sözleşmesi kapsamında çalışan davalı yüklenici işçisine ödediği işçilik alacaklarının davalı yükleniciden rücuen tazmini istemine ilişkindir. Dosya kapsamından; taraflar arasında 01/01/2008 - 31/12/2011 tarihleri arasında hizmet alımı sözleşmesi bulunduğu, davalı yüklenici işçisi Mehmet Kazdal'ın işçilik alacaklarının tahsili için açtığı davada, İstanbul 3. İş Mahkemesi'nin 2015/249 Esas, 2015/668 Karar sayılı kararı ile genel tatil ücreti ile fazla mesai alacağının bu dosyanın taraflarından tahsiline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinde onandığı, ilamın icra yoluyla tahsili için yapılan takipte davacının icra dosyasına 13/06/2016 tarihinde 8.095,35 TL ödediği; Yine davalı yüklenici işçisi ...'ın işçilik alacaklarının tahsili için açtığı davada, İstanbul 3. İş Mahkemesi'nin 2015/250 Esas, 2015/669 Karar sayılı kararı ile genel tatil ücreti ile fazla mesai alacağının bu dosyanın taraflarından tahsiline karar verildiği, kararın temyiz incelemesinde onandığı, ilamın icra yoluyla tahsili için yapılan takipte davacının icra dosyasına 13/06/2016 tarihinde 8.056,52 TL ödediği, davacının dava dışı işçilerin ilama dayalı icra dosyalarına ödediği bedelin rücuen tahsili için eldeki asıl ve birleşen davayı açtığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı hükmü istinaf etmiştir.1-Davalı şirketin istinaf talebi yönünden yapılan incelemede;Davalı taraf; davacının kendisine ödemediği işçilik alacaklarının rücuen tahsilini istemeyeceğini, kendi dönemlerini aşan işçilik alacaklarından sorumlu tutuldukların belirterek hükmü istinaf etmiştir. Taraflar arasında hizmet alım sözleşmesi bulunduğu ve davalı yüklenici şirketin ihale konusu işlerin yapılmasında çalıştırdığı dava dışı işçilerinin işçilik alacağının davacı şirket tarafından ödendiği noktasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacının ödediği davalı yüklenici çalışanının işçilik alacağından davalı yüklenicinin sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İlk derece mahkemesinde alınan 30/10/2018 tarihli bilirkişi raporunda; davalı yüklenicinin davacının ödediği genel tatil ücreti ve fazla mesai alacağı ile ferilerinden kendi dönemi ile sorumlu olduğunu, buna göre yapılan hesaplamada davalının asıl dosyada 6.993,61 TL, birleşen davada ise 6.960,07 TL alacaktan sorumlu olduğu belirtilmiştir. Hizmet alım sözleşmeleri; ihale şartları ile belirlenen işin sözleşmede kararlaştırılan bedel ile yapılmasının üstlenildiği sözleşmelerdir. Bu sözleşme türünde yüklenicinin edimi, hizmetin kendi işçisi ile yerine getirilmesi, işverenin edimi ise sözleşme bedelinin ödenmesidir. Sözleşme kapsamında yapılması gereken iş yüklenici işçisi tarafından yerine getirilecektir. İş aktinin yüklenici ile işçi arasında yapıldığı hususu ihtilaflı değildir. SGK kayıtları da bu hususu doğrulamaktadır. Hizmet alımı tip sözleşmelerinde işverenin, yüklenici tarafından çalıştırılan işçinin ücretinin ödenmesi, sosyal haklarının takibi gibi denetim dışında işçiye karşı bir sorumluluğu yoktur. İşveren ile yüklenicinin İş Kanunu’na göre işçiye karşı müteselsilen sorumlu olmasına rağmen rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir. Hizmet alım ihaleleri aynı yüklenici tarafından alındığı gibi, değişik yükleniciler tarafından da alınabilmektedir. Bu halde işyeri devri suretiyle işçiler yeni yükleniciye devredildiği için hizmet akitleri kesintiye uğramadan devam etmekte ve işçilik alacakları da bu doğrultuda hesaplanmaktadır.İşçiye ödenen kıdem tazminatı iş sözleşmesinin feshedildiği tarihteki giydirilmiş ücret üzerinden hesaplanmakta olup bu kıdem tazminatının tamamından işçiyi çalıştırdıkları dönemle orantılı olarak yükleniciler işverene karşı sorumludurlar. Yıllık izinler kullanılmadığı taktirde iş sözleşmesinin feshi ile ücrete dönüşmektedir. Sözleşmeyi feshedenin son yüklenici davacı olduğu ve yıllık izinlerinde bu fesih ile ücrete dönüştüğü gözönüne alındığında yıllık izin ücretinden son yüklenici sorumlu olacaktır. İhbar tazminatından son işveren sorumludur. Bunların dışında hafta tatil ücreti, ücret alacağı, fazla mesai ücreti gibi işçiye ödenen tazminatlardan yükleniciler işverene karşı işçiyi çalıştırdıkları dönemle sınırlı olarak sorumlu olacaklardır. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin 15.06.2020 tarih, 2019/1082 E. 2020/2048 K. sayılı ilamı) Somut olayda, davalı yüklenici, davacı işverenin kendisine ödemediği işçilik alacağından sorumlu tutulamayacağını savunmuşsa da, rücu ilişkisinde taraflar arasında imzalanan sözleşmenin uygulanması sözleşme hukukunun en temel ilkelerindendir.Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 23. maddesinde, " yüklenicinin sözleşme konusu iş ile ilgili çalıştıracağı personele ilişkin sorumlulukları ilgili mevzuatın bu konuyu düzenleyen emredici hükümleri ve genel şartnamenin 6. bölümünde belirlenmiş olup, yüklenici bunlara aynen uymakla yükümlü olduğu " düzenlemesi mevcuttur. Hizmet işleri genel şartnamesinin 6. bölüm 38. maddesinde “Yüklenici, çalıştırdığı işçilerin işi yapmakta olduğu bir iş kolu veya meslekte aynı tipteki bu iş için mevzuatta kabul edilenlerden daha az elverişli olmayan şartlarda çalışmalarını ve ücret almalarını sağlayacaktır. Ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarının toplu sözleşme ile veya mevzuatla tesbit edilmemiş olması halinde yüklenici, en yakın ve en uygun bir bölgedeki iş kolu veya meslekteki aynı tip bir iş için mevzuatla tesbit edilenlerden daha az elverişli olmayan ücret, yan ödeme ve çalışma şartlarını sağlayacaktır.” hükmü yer almaktadır. Hizmet işleri genel şartnamesi öncelikle uygulanması gereken ihale dökümanı olarak sayılmıştır. Bu açıklamalara göre, işçinin işçilik alacakları için iş mahkemesinde açtığı davada, davacının sorumlu tutulması iş kanunundan kaynaklanan bir zorunluluktur. Davacı tarafından ödenen kısmın rücuuna ilişkin davada ise taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine bakmak gerekir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 23. maddesi hizmet işleri genel şartnamesine atıf yapmakta olup, şartnamenin 6.bölüm 38. maddesi hükmüne göre, çalıştırılan işçilerin ücret ve yan ödemelerinden davalı yüklenici sorumludur. Aynı sözleşme ve genel şartname hükümlerinin bulunduğu benzer bir davada Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/42932 Esas, 2015/35485 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır. Bu nedenle davalının davacının ödediği işçilik alacaklarından sorumlu olmadıkları yönündeki istinaf başvurusu yerinde değildir. Diğer taraftan davalı 01/01/2008 ve 31/09/2010 tarihleri arasındaki dönemden sorumlu tutulmaları gerekirken, bu dönemleri aşan taleplerin kendilerinden istenemeyeceğini savunmuştur. Dava dışı işçilerin açtığı iş davalarında davalı ve davacı işçilerin 16/05/2007 ve 31/12/2011 tarihleri arasındaki genel tatil ücreti ve fazla mesai alacaklarına hükmedilmiştir. Genel tatil ücreti ve fazla mesai alacaklarından davalı yüklenicinin kendi dönemi ile sorumlu tutulması gerekir. Dava dışı işçiler, davalı yüklenici nezdinde 01/01/2008 ve 31/12/2011 tarihleri arasında çalışmış olup, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, işçilerin davalı yüklenici nezdinde çalıştığı dönem dikkate alınarak asıl ve birleşen davada davalının sorumlu olduğu miktar belirlenmiştir. Davalı, davacının işyerini 01/10/2010 tarihinde dava dışı şirkete devrettiğini bu nedenle, 31/09/2010 tarihinden sonraki dönemden sorumlu tutulmamaları gerektiğini savunmuşsa da, davacı, iş davasında, 31/12/2011 tarihine kadar dönem için hesaplanan işçilik alacağından sorumlu tutulmuş ve bu döneme ilişkin alacaklarını da ödemiştir. İşyeri devrinden kaynaklanan alacak borç durumu, devralan ve devredenin aralarındaki iç ilişkide değerlendirilmelidir. Davacının bahsedilen dönemi de kapsayan işçilik alacağını ödemesi karşısında, taraflar arasındaki sözleşme gereği bu bu alacak kısmından da davalının sorumlu tutulmasında isabetsizlik görülmemiştir. 2-Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden yapılan incelemede ise; Davacı vekili, iş davasında hükmolunan işçilik alacağının sadece davalı yüklenicinin dönemine ilişkin olduğunu belirterek taleplerinin tamamen kabul edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Oysa iş davasında davalı yüklenici, sadece kendi hizmet dönemindeki işçilik alacağından sorumlu tutulmamış, işçilerin başka yüklenici nezdinde çalıştıkları döneme ilişkin işçilik alacaklarından da sorumlu tutulmuştur. Ayrıca davalı yüklenicinin iş davasında, İş Kanunu kapsamında, başka yüklenicinin döneminden de sorumlu tutulmasının eldeki davaya etkisi de bulunmamaktadır. Bu nedenle davacının istinaf nedenlerinin de reddi gerekir. Açıklanan nedenler ile ilk derece mahkemesi kararında hukuka aykırılık görülmediğinden, davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1.b.1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/833 Esas, 2018/1290 Karar ve 20/12/2018 tarihli kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan davalı ve katılma yolu ile davacı vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1.b 1 bendi gereğince ayrı ayrı esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince asıl davada alınması gereken 179,90 TL harçtan davacı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 135,50 TL harcın davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, birleşen davada alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı ile 492,00 TL istinaf başvuru harçlarının davacıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanununa bağlı tarife gereğince asıl davada alınması gereken 179,90 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 120,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 59,90 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, birleşen davada alınması gereken 179,90 TL harçtan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 119,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 60,90 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 4-İstinaf incelemesi aşamasında duruşma yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5-Davalı ve davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 353/1-b.1 bendi ile aynı kanunun 362/1-a Maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.04/05/2023

Full & Egal Universal Law Academy