İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi 2019/3191 Esas 2023/423 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2019/3191
Karar No: 2023/423
Karar Tarihi: 13.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
17. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/3191 Esas
KARAR NO: 2023/423
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18/04/2019
NUMARASI: 2014/326 Esas, 2019/378 Karar
DAVA: TAZMİNAT
KARAR TARİHİ: 13/04/2023
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. Maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı sigorta şirketinin sigortalısı dava dışı ... Tic. A.Ş.'nin, davalı sigorta şirketinden olan alacakları üzerine Şişli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/142 D.İş sayılı 01/05/2003 tarihli kararı ile müvekkilli şirket lehine ihtiyati tedbir verilerek aynı gün icraya konularak davalı şirkete tebliğ edildiğini, ihtiyati tedbir kararına istinaden yasal süresi içinde borçlu ...Tekstil aleyhine İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2003/577 Esasında kayıtlı tazminat davası açıldığını, ancak davalının ihtiyati haciz kararından bir gün önceki tarihli bir temlikin varlığını ileri sürdüğünü, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından davalı şirket kayıtları üzerinde Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2003/119 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırdığını, düzenlenen bilirkişi raporu ile iddia edilen temlikin davalı şirkette gelen evrak kaydının bulunmadığının belirlendiğini, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinde davalının sigortalısı olan borçlu ... Tekstil aleyhine açılan davanın müvekkili şirket lehine sonuçlandığını, iş bu ilamın icra takibine konularak davalıdan ihtiyati tedbire konu bedeli icra dosyasına yatırmasını talep ettiklerini, ancak davalının icraya verdiği dilekçe ile haciz ihbarına itiraz ettiğini ve sigorta tazminatının temlik alacaklısına ödendiğini bildirdiğini, müvekkili tarafından tatbik edilen ihtiyati tedbir kararından önce sigorta alacağı üzerine tatbik edilmiş geçerli bir temlik olmadığı halde üzerinde mahkeme tedbiri bulunan sigorta alacağının üçüncü kişilere ödenmesi suretiyle müvekkilinin zarara uğradığını beyan ederek 450.000,00 TL tazminatın 09/05/2003 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; müvekkili sigorta şirketi tarafından dava dışı ... Ticaret A.Ş.'nin İstanbul ili, Çatalca ilçesinde bulunan taşınmazının ... nolu 11/07/2002/2003 vadeli poliçe ile sigortaladığını, 22/04/2003 tarihinde meydana gelen yangın sonucu hasar meydana geldiğini ve müvekkili şirket tarafından hasar dosyası açıldığını, 30/04/2003 tarihinde dava dışı sigortalı ... Tekstil tarafından müvekkili şirkete bahsi geçen poliçeden kaynaklı doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarını ... A.Ş.'ye temlik ettiğini bildirdirerek temliknameyi dilekçesi ekinde 30/04/2003 tarihinde ibraz ettiğini, davacı şirketin ise 01/05/2003 tarihinde dava dışı ... Tic AŞ'nin, müvekkil şirketten olan hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir kararı aldığını ve aynı tarihte tebliğ edildiğini, temlik alan ... A.Ş.'nin 10/09/2003 tarihinde Beyoğlu ... Noterliğinin ... yevmiye nolu ihtarnamesi ile temliknameye istinaden hasar ödemesini talep ettiğini, davacı tarafından mahkeme kanalıyla müvekkili şirket kayıtlarında temliknamenin tebliğ alınıp alınmadığına dair bir tespit yaptırıldığını, müvekkili şirket tarafından 13/04/2005 tarihinde 1.047.050 TL tutarındaki bedelin, alacağı temlik alan ... A.Ş.' ye ödendiğini, davacı şirketin ihtiyati tedbir kararını temin ettiği tarihte müvekkili şirketten herhangi bir alacağının bulunmadığını, davacının, alacağın temlik sözleşmesinin geçersiz olduğu ve müvekkili şirketin temlik sözleşmesini tebliğ almadığı iddialarının asılsız olduğunu, davacının temlik sözleşmesinin geçerli olmadığına dair iddialarının herhangi bir gerekçesi olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEME KARARI: İlk derece mahkemesince; dava konusu olay 818 Sayılı Kanunun 166. maddesi kapsamında değerlendirilerek, davalı tarafın, kendisine gönderilen ve kayıtlarına işlediği tedbir kararına konu paranın üzerinde davacı tarafın hak iddia ettiğini öğrendiğini, bu hali ile ilgili kanun maddesi uyarınca temlik alacaklısına ödemekten kaçınabileceğini, davalı tarafa, tedbir kararı 01/05/2003 tarihinde bildirildiği halde davalı tarafça temlik alacaklısına 13/04/2005 tarihinde ödeme yapıldığını, bu hali ile davalı tarafın ilgili kanun maddesi uyarınca doğacak sonuçlara katlanmak zorunda olduğunu, bu hali ile davalı tarafın tedbir konusu parayı davacı tarafa iade etme sorumluluğunun devam ettiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/202 Esas 2015/652 Karar sayılı dosyasında verilen karar ile tahsilde tekerrür olmamak üzere 450.000.TL'nin 09/05/2003 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile (asıl alacak ve faiz toplamı 1.047.050 TL'yi aşmamak üzere) davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ: Karar yasal süresinde davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; temlik sözleşmesinin geçerliliğinin, sözleşmesinin müvekkili şirket kayıtlarına işlenmesine bağlı olmadığını, temlik edilen alacağın borçlusu olan müvekkili şirketin, sözleşmenin tarafı olmadığı gerekçesi ile muvafakatine gerek olmadığını, ihtiyati tedbir kararından önce düzenlenen ve bildirilen temlik sözleşmesi gereğince borcun ifa edilmiş olmasında hukuka aykırı bir husus bulunmadığı gibi davacının tedbir kararına konu olan alacağının temlik sözleşmesinden sonra muaccel olduğunu, ihtiyati tedbir kararına konu alacağın muaccel olduğu tarihin davacının, sigortalısına ödeme yaptığı 09.05.2003 tarihi olduğunu, 30.04.2003 tarihi itibariyle ... Tic. A.Ş’nin, müvekkili şirketten hiçbir hak ve alacağı kalmadığından sözü edilen ... Tic. A.Ş.'nin alacakları üzerine 01.05.2003 tarihinde konulan tedbirin hiçbir hukuki mahiyeti ve yaptırımının olamayacağını, temellük edene borcun ne zaman ödendiğinin herhangi bir önem arz etmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde, istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dava, ihtiyati tedbire rağmen ödendiği iddia olunan tutarın tahsili istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı ... Tic. A.Ş.'nin, davalı ... Sigorta A.Ş.'den olan alacağını ... A.Ş.'ne temlik etmesine yönelik işlemin usulüne uygun olup olmadığı, davacı tarafından ... AŞ'nin, ... Sigorta AŞ'den olan alacağına tedbir konulmasına yönelik karar alınmış iken davalının, temlik alan şirkete ödeme yapmasının haklı olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır. Bilirkişi heyeti tarafından sunulan 29/10/2014 tarihli raporda, davacının, ihtiyati tedbir kararlarını aldığı tarihten önce ... Tic. A.Ş.'nin, davalı ... Sigorta A.Ş.'den olan alacağının 1.000.000,00 YTL'si temlik edilmiş olduğundan, yasal şartlara uygun düzenlenmiş temlik, bir şekilde ihtiyati tedbir kararlarından önce borçlunun bilgisine de ulaştığından, davalı borçlu ... Sigorta A.Ş.'nin yeni alacaklı, daha doğrusu alacaklı ... A.Ş.'ne borcunu ödemesinin doğru ve hatta hukuki anlamda gerekli olduğu bildirilmiştir. Borçlular olarak ... Ticaret AŞ, ... Ticaret AŞ ve ... tarafından imzalanan 30/04/2003 tarihli ... AŞ'ye hitaben yazılan yazıda, finansal kiralama sözleşmeleri ve kambiyo senetlerine verilen avalden kaynaklanan borçların bir kısmının ödenmesinin temini zımnında ... Sigorta AŞ nezdinde doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarından 1.000.000.000.000 TL'lik kısmının Kuruma temlik edilmesinin istendiği, bu hususlara istinaden aynı tarihte ... AŞ ve ... AŞ arasında temlikname imzalandığı, temlik alan ...'nın, 22/04/2003 tarihinde çıkan yangın sebebiyle sigorta tazminatının tahsili için Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/313 Esas sırasında kayıtlı dava açılmış ise de, ... Sigorta AŞ, ... AŞ ve ... AŞ arasında imzalanan "Protokol ve Feragatname" başlıklı 12/04/2005 tarihli belge ile, Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2004/313 Esas sırasında kayıtlı davanın takipsiz bırakılarak açılmamış sayılmasına karar verilmesi karşılığında yangın poliçesinde belirlenen toplam 1.050.000 YTL'nin 1.000.000 YTL'sinin ...'ya, 50.000 YTL 'sinin ise sigortalı ... Ticaret AŞ'ye ödenmesi konusunda anlaşıldığı görülmüştür. Davacının, dava dışı ... AŞ'nin ... Sigorta AŞ'den olan doğmuş ve doğacak hak ve alacakları üzerine ihtiyati tedbir konulması talebi üzerine Şişli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/05/2003 tarihli ve 2003/142 D.İş 2003/100 Karar sayılı kararı ile, ... Ticaret AŞ'nin, ... Sigorta AŞ'den alacağı 450.000.000.000 TL karşılığı %15 teminat yatırıldığı takdirde doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarının bu miktar yönünden ... Ticaret AŞ'ye ödenmemesi yönünden ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, kararın aynı gün ... Sigorta AŞ'ye tebliğ edildiği görülmüştür. Davacı tarafından söz konusu temlik sözleşmesinin ... Sigorta AŞ'nin kayıtlarına girişi tarihinin tespiti amacıyla Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2003/119 D.İş sayılı dosyasından delil tespiti talebinde bulunulduğu, alınan bilirkişi raporunda, temliknamenin ... Sigorta AŞ Genel Müdürlüğünün gelen evrakın kaydedildiği Muhaberat Servisince tutulan gelen evrak kayıt defteri üzerinde yapılan incelemede, ... AŞ'nin, ... Sigorta AŞ'den doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarının 1.000.000.000.000 TL'sini ... Kurumu AŞ'ye temlik ettiğine dair ... Sigorta AŞ Genel Müdürlüğüne sunduğu 30/04/2003 tarihli yazısının muhaberat kaydına rastlanmadığı ve söz konusu yazının muhaberat kaydına girmeden haricen teslim alındığı, sonrasında Bölge Müdürlüğüne gönderilen yazının muhaberat kaydından geçmeden hasar dosyasına konulduğunun belirlendiği bildirilmiştir. Davacı tarafından yangın sebebiyle dava dışı sigortalısı ... AŞ'nin oluşan zararının 610.000 YTL olarak ödenmesinin akabinde yangına sebebiyet verdiği iddiasıyla ... Ticaret AŞ'ye karşı açtığı davada İstanbul Asliye 2. Ticaret Mahkemesinin 04/10/2007 tarih ve 2003/577 Esas 2007/598 Karar sayılı kararı ile, asıl (450.000 YTL) ve birleşen (160.000 YTL) davaların kabulüne karar verildiği, bu kararın Beyoğlu ... İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyasında toplamda 1.672.928,76 TL üzerinden 06/12/2007 tarihinde takibe konulduğu, icra dosyasından ... Sigorta AŞ'ye gönderilen 1. haciz ihbarnamesine, borçlu ... Ticaret AŞ'nin, kendilerinden herhangi bir hak ve alacağı bulunmadığından bahisle cevap verildiği, Mahkeme kararının Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2008/3905 Esas 2009/13043 Karar sayılı ilamı ile bozulduğu, daha sonra İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/202 Esasına kaydedildiği, Mahkemenin 15/10/2015 tarihli 2015/652 Karar sayılı kararı ile, önceki kararda olduğu şekilde karar verildiği, kararın Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2016/1651 Esas 2017/4964 Karar sayılı ilamı ile onandığı görülmüştür. Dava dışı ... Tic. A.Ş. ile dava dışı ... A.Ş. arasındaki temlik sözleşmesi ve davalı borçlu tarafından temlik alana yapılan ödemenin tarihlerine göre taraflar arasındaki uyuşmazlığa mülga 818 sayılı Borçlar Kanunun hükümlerinin uygulanması gerekir. Alacağın temliki ile ilgili hükümler, anılan Kanunun 162 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup buna göre, kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızası aranmaksızın alacaklının, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebileceği, temlik sözleşmesinin geçerliliği bakımından yazılı şekilde yapılması gerektiği, borçlunun, alacağın devredildiği, devreden veya devralan tarafından kendisine bildirilmemişse, önceki alacaklıya iyiniyetle ifada bulunması ile borcundan kurtulacağı hususları düzenlenmiştir. "...Alacağın temliki Borçlar Kanununun 162-172. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Alacağın temliki ile alacak hakkı, bunu devralan 3. kişiye geçer. Böylece devralan, daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder ve bunun üzerinde “tasarruf etme” yetkisini kazanır. Temlik eden alacaklının da, bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından (kalmadığından), bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan 3. kişi geçer.Alacakla ilgili her türlü (dava açma, takip yapma, temlik etme... gibi) hukuki işlem bu 3. kişi tarafından yapılır..." (Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2012/3428 Esas 2012/14553 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, 30/04/2003 tarihinde imzalanan temlikname ile ... Ticaret AŞ'nin, davalı ... Sigorta AŞ nezdinde doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarından 1.000.000.000.000 TL'lik kısmının ... AŞ'ye temlik edildiği, davacının talebi üzerine Şişli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/05/2003 tarihli ve 2003/142 D.İş 2003/100 Karar sayılı kararı ile, ... Ticaret AŞ'nin, ... Sigorta AŞ'den alacağı 450.000.000.000 TL karşılığı %15 teminat yatırıldığı takdirde doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarının bu miktar yönünden ... AŞ'ye ödenmemesi yönünden ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, kararın aynı gün ... Sigorta AŞ'ye tebliğ edildiği, temlik sözleşmesinin davalının kayıtlarında yer almadığı, bu durumda alacağın kime ait olduğu şüpheli hale gelmesine rağmen borçlunun tevdi mahalline borcunu ödeyerek borçtan kurtulma imkanı varken temlik alana 2 yıl sonra ödeme yapmış olması borçluyu sorumluluktan kurtarmaz. Kaldı ki temlik sözleşmesinin, resmi şekilde yapılmadığı ve resmiyette kazanmadığı, bu haliyle temlik sözleşmesi tarihi sadece sözleşmenin taraflarını bağlayacak olup 3. kişilere karşı ileri sürülemeyeceğinden Mahkemece tesis edilen karar isabetlidir. Açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesince tesis edilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere, 1-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/326 Esas, 2019/378 Karar ve 18/04/2019 tarihli kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğundan, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 353/1b-1 bendi gereğince davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan REDDİNE, 2-Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar harcının davalı tarafından peşin olarak yatırılan 7.684,87 TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.504,97 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya İADESİNE, 3-Davalının yapmış olduğu istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından istinaf vekalet ücreti taktirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 361/1. Maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere ...'in karşı oyu ile oyçokluğuyla karar verildi.13/04/2023
MUHALEFET ŞERHİ Dava dışı ... Tic. A.Ş. ile dava dışı ... A.Ş. arasındaki temlik sözleşmesi ve davalı borçlu tarafından temlik alana yapılan ödemenin tarihlerine göre taraflar arasındaki uyuşmazlığa mülga 818 sayılı Borçlar Kanunun hükümlerinin uygulanması gerekir. Alacağın temliki ile ilgili hükümler, anılan Kanunun 162 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup buna göre, kanun veya akit ile veya işin mahiyeti icabı olarak menedilmiş olmadıkça borçlunun rızası aranmaksızın alacaklının, alacağını üçüncü bir şahsa temlik edebileceği, temlik sözleşmesinin geçerliliği bakımından yazılı şekilde yapılması gerektiği, borçlunun, alacağın devredildiği, devreden veya devralan tarafından kendisine bildirilmemişse, önceki alacaklıya iyiniyetle ifada bulunması ile borcundan kurtulacağı hususları düzenlenmiştir. "...Alacağın temliki Borçlar Kanununun 162-172. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Alacağın temliki ile alacak hakkı, bunu devralan 3. kişiye geçer. Böylece devralan, daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder ve bunun üzerinde “tasarruf etme” yetkisini kazanır. Temlik eden alacaklının da, bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından (kalmadığından), bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan 3. kişi geçer. Alacakla ilgili her türlü (dava açma, takip yapma, temlik etme... gibi) hukuki işlem bu 3. kişi tarafından yapılır..." (Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2012/3428 Esas 2012/14553 Karar sayılı ilamı). Somut olayda, 30/04/2003 tarihinde imzalanan temlikname ile ... Ticaret AŞ'nin, davalı ... Sigorta AŞ nezdinde doğmuş ve doğacak hak ve alacaklarından 1.000.000.000.000 TL'lik kısmının ... AŞ'ye temlik edilmesine yönelik sözleşme imzalanmakla artık alacağın temliki ile alacak hakkı, devralan 3. kişiye (... AŞ'ye) geçtiğinden devralan, daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap ederek bunun üzerinde "tasarruf etme" yetkisini kazanır. Temlik işleminin geçerli olabilmesi için davalı borçlunun rızasının bulunmasına da gerek yoktur. Ayrıca davalı borçluya bildirim yapılması da şart olmayıp bildirim sadece davalı borçlunun yapacağı ifa ile borcundan kurtulup kurtulmadığının tespiti bakımından önem arzedecektir. Bu anlamda temlik işleminin davalı borçluya bildirilip bildirilmemesi ile temlik işleminin davalı borçlunun kayıtlarında bulunup bulunmamasının bir önemi yoktur. Kaldı ki ... Ticaret AŞ'nin, alacağını temlik ettiğine dair 30/04/2003 tarihli yazının muhaberat kaydına rastlanmasa da, hasar dosyasında bulunduğu sabit olup bu hususun 30/04/2003 tarihinden daha sonraki bir tarihte gerçekleştiği de ortaya konamamıştır. Davacının başvurusu üzerine verilen Şişli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 01/05/2003 tarihli ve 2003/142 D.İş 2003/100 Karar sayılı ihtiyati tedbir kararından önce alacağın, geçerli bir şekilde temlik edilmiş olduğu dikkate alındığında bir tasarrufi işlem olması sebebiyle temlik işleminin yapıldığı anda hüküm ve sonuç doğuracağı, buna göre ise temlik eden dava dışı ... Ticaret AŞ'nin bu aşamadan sonra bu alacağa dayalı olarak artık tasarruf hak ve yetkisi kalmadığı, temlik işlemine konu alacakla ilgili her türlü hukuki işlemin ... AŞ tarafından yapılması gerektiği izahtan varestedir. Bu durumda, temlik alana ödeme yaparak borcundan kurtulmuş olduğundan davalı istinaf başvurusunda haklıdır. Öte yandan, Mahkemece, mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun "Tediyeden İmtina ve Tevdi" başlıklı 166. maddesi uyarınca, davalının, kendisine gönderilen ve kayıtlarına işlediği tedbir kararına konu paranın üzerinde davacı tarafın hak iddia ettiğini öğrenmesi sebebiyle temlik alacaklısına ödeme yapmaktan kaçınabilme imkanına rağmen ödeme yapmakla doğacak sonuçlara katlanmak zorunda olduğundan bahisle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, söz konusu hüküm ile, borçlunun, alacağın birden çok alacaklı arasında çekişmeli olması durumunda, borcunu onlardan her hangi birine ifa etmek suretiyle borcundan kurtulamaması riskine katlanmasının önlenmesi amaçlanmış olup böyle bir durumda borçlunun, çekişmeli alacağı gerçek alacaklı olmadığı sonradan anlaşılan bir kişiye ifa etmesi kendisini borçtan kurtarmayacak, yani aynı borcu yeniden gerçek alacaklıya ifa etmek zorunda kalacaktır (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu gerekçesi). Dolayısıyla yukarıda belirtildiği şekilde geçerli bir şekilde yapıldığı anlaşılan temlik sözleşmesi uyarınca davalı borçlu, yapmış olduğu ödeme ile borcundan kurtulmuştur. Çekişmeli alacağın gerçek alacaklıya ödenmesi sebebiyle yeniden ifa edilmesi de gündeme gelmeyecektir. Bu nedenle davanın kabulünü doğuran Mahkemece dayanılan kanun hükmünün somut olaya uygulanması mümkün değildir. Açıklanan nedenlerle, davalı vekili istinaf başvurusunda haklı olduğundan HMK'nın 353/1.b.2 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile, yeniden esas hakkında davanın reddine karar verilmesi gerektiğini düşündüğümden sayın çoğunluğun istinaf başvurusunun reddine dair görüşüne iştirak etmiyorum.

Full & Egal Universal Law Academy