İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi 2023/378 Esas 2023/681 Karar
Karar Dilini Çevir:

Dairesi: İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
Esas No: 2023/378
Karar No: 2023/681
Karar Tarihi: 18.04.2023

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
16. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2023/378 Esas
KARAR NO: 2023/681
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1.FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/06/2021
NUMARASI: 2017/163 E. - 2021/295 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
KARAR TARİHİ: 18/04/2023
İstinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. Maddesi gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVA: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 03/11/2004 tarihinde Marka Bülteninde yayınlanan ... numarlı "..." ibareli markanın sahibi olduğunu, davalının izinsiz olarak bu markayı faturalarda, kartvizitlerde, reklam ve broşürlerde, tabelalarda kullandığını, marka tecavüzünün durdurulması için davalıya ihtarnamenin gönderildiğini buna rağmen bir sonuç alınamadığını, Metrans ibaresinin 1991 yılından itibaren müvekkilinin ticaret unvanında yer aldığını, marka hakkına tecavüz fiillerin durdurulmasına, marka hakkına tecavüzünü önlemek üzere davalının reklam ve broşürlerinden, kartvizit ve faturalarından, tabela ve her türlü tanıtıcı öğelerinden ve davalı şirket çalışanlarının da kartvizitlerinden müvekkiline ait markanın sildirilmesine, marka hakkına tecavüzün devamını önlemek üzete tedbirlerin alınmasına, mahkeme kararının masrafları tecavüz eden tarafından karşılanarak ilgililere tebliğ edilmesi ve kamuya Türkiye genelinde en yüksek tiraja sahip ilk üç gazetede yayın yolu ile duyurulmasını, dava harç ve giderleri ile vekalet ücretlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; "..." ibareli markanın davacıdan önce müvekkilinin adına 16/10/2001 de ... numarası ile 06, 07 ve 35.sınıflarda tescil edildiğini, ancak davacı şirketin % 99 oranında sahibi ve aynı zamanda müvekkili şirketin de %50 ortağı ve imza yetkilisi olan ...'nin diğer ortak ...'ın bilgisi haricinde müvekkiline ait markayı sicilden terkin ettirdiğini, akabinde de davacı şirket adına tescil ettirdiğini, böylelikle markanın hileli olarak ele geçirildiğini, ...'nin yapmış olduğu terkin işleminin iptali için Ankara FSHHM'nin 2005/763 Esas sayılı davanın devam ettiğini, yine davacının 2004/36136 sayılı "..." ibareli marka müracatına yaptıkları itiraz hakkında Yeniden İnceleme Ve Değerlendirme Kurulunun 19/09/2005 tarih 2005-M-4121 sayılı kararının iptali için açılan ve Ankara FSHHM'nin 2005/933 Esas sayılı davanın derdest olduğunu, müvekkilinin kuruluşundan itibaren ... markasını kullanması, 2001 yılında markayı tescil ettirmesine davacının herhangi bir itirazının olmaması, terkin sürecine kadar bunun devam etmesi karşısında müvekkilinin KHK 8/V hükmü gereğince gerçek hak sahibi olduğunu, ayrıca davacının markayı tescil edildiği şekliyle kullanmadığını, tescilin ise terkin edilen markayla aynı olması karşısında davacının kötü niyetinin açıkça ortaya çıkacağını, bu nedenlerle davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI: İstanbul 1.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 24.06.2021 tarih ve 2017/163 Esas - 2021/295 Karar sayılı kararıyla; "556 sayılı KHK hükümleri, mevzuat, kesinleşen Ankara 3. FSHHM'nin 2014/483 Esas 2020/210 Karar ve 16/07/2020 tarihli kararı ve bütün dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde: davalının eyleminin davacı adına ... numaralı "..." ibareli tescilli markasından doğan haklara tecavüz teşkil ettiğinin tespiti, durdurulması, önlenmesi talep edilmiş, davalı tarafça; Ankara 1. FSHHM'nin 2005/933 Esas sayılı davacı şirkete ait ... numaralı markanın hükümsüzlüğüne ilişkin açılan dava, Ankara 3. FSHHM'nin 2006/267 E. sayılı davası ile birleştirilmiş, Ankara 3. FSHHM'nin 2006/267 E. 2011/206 K. ve 02/11/2011 tarihli kararı, Yargıtay 11.HD.'nin 2012/3607 E. 2013/17884 K. ve 08/10/2013 tarihli ilamı ile bozulmuş, Ankara 3.FSHHM'nin 2006/267 E. sayılı dava dosyası bozma neticesinde Ankara 3. FSHHM'nin 2014/483 E. sırasına kayıtlanmış ve Ankara 3. FSHHM'nin 2014/483 E. 2020/210 K. ve 16/07/2020 tarihli kararı 09/09/2020 tarihinde kesinleşmiş, böylece davacı adına tescilli 2004/36136 numaralı markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkinine ilişkin karar kesinleşmiştir.Davanın dayanağı olan davacı adına tescilli ... numaralı markanın hükümsüzlüğü kararı kesinleştiğinden ve hükümsüzlük kararları geçmişe de etkili olduğundan, bu markaya dayanarak açılan davanın reddine" karar verilmiştir.
İSTİNAF İSTEMİ: Davacı vekili istinaf dilekçesinde; "Huzurdaki davanın davacısı müvekkil tarafından davalı ... Tic. Ltd. Şti aleyhinde Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015 / 360 E. sayılı dosyası ile açılan dava müvekkil davacı lehine sonuçlanmış olup; kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiğini, İlk derece mahkemesi tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde bilirkişi tarafından düzenlenen 16.02.2020 tarihli raporda 'davalının davacı adına tescilli markayı kullanmadığı yönünde herhangi bir itirazının bulunmadığı, bu durumda marka hakkına tecavüz fiillerinin gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği ' sonuç ve kanaatine varıldığını, Bilirkişi raporu ve davalı tarafın ikrarı da dikkate alındığında davalı tarafından marka hakkına tecavüzün sabit olduğunu." beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması istenmiştir.
DELİLLER: *Mahkemece alınan 16/02/2010 tarihli bilirkişi raporunda; "Hükümsüzlük kararı verilmediği sürece tescilli markaya bağlı hakkın KHK'nun sağladığı olanaklar çerçevesinde korunacağı, davalının davacı adına tescilli markayı kullanmadığı yönünde herhangi bir itirazının bulunmadığı, bu durumda marka hakkına tecavüz fiillerinin gerçekleştiğinin kabulü gerekeceği, marka hakkına tecavüze esas olan marka hakkında Ankara FSHHM nin 2005/933 Esas sayılı dosyasıyla açılan hükümsüzlük davasının bu dava bağlamında bekletici mesele yapıp yapılmaması hususunun usule ilişkin hukuki bir konu olduğu." bildirilmiştir.
GEREKÇE: Dava; marka hakkına tecavüzün tespiti, önlenmesi ve durdurulması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi tarafından, "Davanın dayanağı olan davacı adına tescilli 2004/36136 numaralı markanın hükümsüzlüğü kararı kesinleştiğinden ve hükümsüzlük kararları geçmişe de etkili olduğundan, bu markaya dayanarak açılan davanın reddine" karar verilmiştir. Hüküm davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak birleşen dava yönünden ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı ... tescil numaralı "..." ibareli markanın sahibi olduğunu, davalının izinsiz olarak bu markayı kullandığını beyanla marka hakkına tecavüzün tespitini, durdurulmasını ve önlenmesini istemiş; davalı ise, davacının markayı hileli yollarla ele geçirdiğini, markanın asıl hak sahibinin kendileri olduğundan bahisle davanın reddi gerektiğini savunmuştur. Davacı adına tescilli ... tescil numaralı "..." ibareli markanın hükümsüzlüğü istemiyle Ankara 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2005/933 Esas sayılı dosyasıyla açılan davanın Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 2006/267 Esas sayılı davası ile birleştirildiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda 02.11.2011 tarihli karar ile "Markanın Hükümsüzlüğüne" karar verildiği, hükmün Yargıtay tarafından bozulması nedeniyle devam eden yargılama sonucunda Ankara 3. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nin 16/07/2020 tarih ve 2014/483 Esas - 2020/210 Karar sayılı kararı ile "Davadaki hükümsüzlük kararının kesinleşmiş olması nedeniyle yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına" karar verildiği ve kararın 09/09/2020 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. Tüm bu hususlar gözetildiğinde; davacı adına tescilli ... tescil numaralı markanın işbu davanın dayanağı olduğu, yukarıda anılan mahkeme kararı ile davacı markasının hükümsüzlüğüne karar verildiği ve hükmün kesinleştiği dikkate alındığında, ilk derece mahkemesi tarafından hükümsüzlük kararlarının geçmişe etkili olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından davacı vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK'nun 361.maddesi uyarınca tebliğden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/04/2023

Full & Egal Universal Law Academy